bugün

1911 yılında yayın hayatına başlayan türk ocaklarınca hala çıkartılan türkiyenin en yaşlı sürekli yayınıdır.
Türk Yurdu Dergi’si, 1911-1931 yılları arasındaki dönemde, konu ve dil açısından halka yakın durarak tüm Türklere hitap etmesiyle, etkileme düzeyi ve kazandırmaya çalıştığı milli şuur sayesinde bir nev’i okul hüviyeti taşımıştır. Bu özelliği ile dönemin aksayan eğitimi ve eğitimin gerçekleştirmeye çalıştığı hedeflere en azından halkın belli bir bölümünde ulaşma gayesini gütmüş olan yayın organıdır.

Derginin, eğitim konusunda, gerek o dönemin, gerekse de daha sonraki dönemlerde otorite olacak olan yazarları kadrosunda bulundurması ve konuyu uzmanlarına bırakması tam bir bilinçli ve memleket faydasına yayıncılık anlayışıdır.

Dergi kuruluş ve yayın nizamnamesinde, siyasetten uzak durulacağını ve amacın halkın faydasına çalışmak ve bilimsel anlamda bir Türkçülük yapmak olduğunu kesin bir dille ifade eder. Bu durum ilk dönemlerde de kendisini göstermiştir. Kurtuluş Savaşına kadar politika ve siyaset sütunlarında nereyse hiç makale yazılmamıştır. Ancak dergi Kurtuluş Savaşının beraberinde getirdiği duygusal milliyetçiliğe ve halkta uyanan milli şuura kayıtsız da kalmamıştır. Bu dönemden sonra savaşın tamamlanmasına kadar geçen sürede değişik vesilelerle bu konuya değinilmiş, hal çareleri ve tavsiyeler kendisini satır aralarında göstermiştir. Kurtuluş Savaşının sonlanmasından sonra dergi eski apolitik tarzına dönmekte zorlanmıştır. Hatta durum öylesine uzun sürmüştür ki, dönem dönem iktidar tarafından yayınlarına ara verdirilmiş ve Türk Ocaklarının C.H.P. tarafından kapatılıp, gayri menkullerinin hazineye devrini de beraberinde getirmiştir.

Dergi bu dönemde özellikle dış Türkler konusunda izlediği yayın politikası sebebiyle Türkiye – S.S.C.B. ilişkilerinde pazarlık konusu haline dahi gelmiştir. Türk Ocağı’nın yayın organı olarak ortaya çıkan dergi Ocağın kapatılmasının ardından daha gerçekçi bir milliyetçilik sergilemeye başlamıştır. Türkçülüğün memlekette yayılmasında rol oynayan insanlar yayın kadrolarından ayrılarak yerlerini akademik anlamda ün yapmış ancak milliyetçi dünya görüşüne sahip mütefekkirlere bırakmıştır.

Dergiden ayrılan ilk dönem yazar kadrosu ise düşüncelerinde olgunluğa ulaşmanın da etkisiyle olacak, kendilerini bir anda Türkiye Cumhuriyet’inin kurucu kadroları arasında bulmuşlardır. Bilhassa Maarif Teşkilatının oluşmasında ve memleket sathında kurumsallaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Elbetteki tüm bu görevlendirmelerde devletin “münci”si Mustafa Kemal Atatürk’ün de etkisi bulunmaktaydı. Zira dönem Mustafa Kemal’in resmi ve/veya gayri resmi her konuşmasında mesajlar verdiği, bu mesajların da kısa bir süre içerisinde atama kararnamesi, yönetmelik, genelge ve kanun haline geldiği bir dönemdi.

Türk Yurdu Dergisi’nin cumhuriyetin eğitim politikalarına olan etkilerinin incelenmeye çalışıldığı bu araştırmada, eğitim konusunda yazıları incelenen yazarlar hakkında kısa bilgiler verilirken özellikle bu insanların Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ne aldıkları görevlere ve ortaya koydukları eserlere bakıldığında, derginin etkilerinin inkar edilemez boyutta olduğu görülmektedir.

Bu etkileşimin birkaç yıl içerisinde başlayıp tamamlandığını söylemek pek doğru olmaz kanaatindeyim. Zira Mustafa Kemal’in gençlik yıllarına rast gelen dönemlerde hakim parti olan ve Yeni Osmanlılar-Jön Türkler-ittihat ve Terakki çizgisinde devam eden iktidarların uygulamalarına bakıldığında gözle görülür bir benzerlik olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada belirtilmesi gereken gerçek ise Türk Yurdu Dergisinde maarif konusunda yazı yazan kişilerin neredeyse tamamının bu çizgiden gelen insanlar olduğudur. Uygulamalar arasındaki bu paralellikten öte benzerliğin tesadüfi olduğunu söylemek ise pek de kabul edilebilir bir düşünce tarzı olmayacaktır.

Dergi; ülkenin kuruluş dönemi içerisinde yaşadığı sancıları göğüslemek, halkın moral ve motivasyonunu korumak amacı ile hareket ederek her dönem hükümetlerin de yardımcısı olmuştur. Halka en karanlık dönemlerde var olan ancak görülemeyen ışıkları işaret etmiş, “Türklerin Faidesine Çalışır” düsturu ile başta kültür ve eğitim olmak üzere her çeşit geliştirici ve yetiştirici vazifeyi üzerine almıştır.

Halka ayrılıkları gösterip, popülist yayın politikasıyla hareket etmek yerine, ortak özellikleri ön plana çıkarak, millet ve memleket menfaatleri merkezinde halkı birleştirmek ve kaynaştırmak yolunu tercih etmiştir. Bahsedilen hiçbir konuda ferdi menfaat peşinde koşmamış, bunlardan nemalanılmamış, tam tersine sosyal meseleler ve bunların çözüm alternatifleri ile okuyucuların tercih ettiği bir yayın organı olmuştur.

Gençliği modernizmin kurucusu ve memleketin savunucusu olarak görmüş, onarlı yüksek bir terbiye, katıksız bir ahlak ve açık görüşlü müteşebbis şahıslar olmaları için uğraşmıştır. Gençliğe her dönemde bir ideal ve bu ideali körükleyecek bir milli şuur kazandırma yolunda yürümüştür.

Türk Yurdu Dergisi, yayın hayatında kaldığı hemen her dönemde devletin yayında ve ali menfaatlerini savunur durumda kalmıştır. Bu durum Osmanlının yıkılmaması için çalışmaktan tutun da, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline atılan harcın sağlam olması için halkı bilinçlendirmeye kadar her türlü zaman ve mekanda, zorluklara aldırış etmeden davranış olarak kendisini göstermiştir.

Osmanlı Devleti’nde ittihat ve Terakki’nin bir dönem benimsediği Osmanlıcılık akımının destekçisi olmuş, hükümete yardım etmiş, ancak bu politikanın beraberinde getirebileceği azınlık hareketlerine karşı parti yönetimini uyarmıştır. Nitekim haklı da çıkmıştır.

Devletin o dönemki şartlardan dolayı savunmak durumunda kaldığı islamcılığı birlik beraberlik düşüncesi ile savunmuş ve islam aleminin içerisindeki manevi gücü ateşleyerek batıdan gelebilecek zararlı fikriyatı engelleme yolunu tercih etmiştir.

Ardından savunulan modernleşme fikrini Türkçü düşünceleri ile yoğurmuş ve nihayetinde hedefini, batının bilim ve teknik seviyesinde olan, ancak Türk örf, adet, ananeleri içinde yaşayan bir millet olarak ortaya koymuştur. Bu düstur daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesine çıkma sözü ile devlet politikası haline gelmiştir.



Bu ideallerini daha sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu demokratik ortamda seslendirmiş, bakanlıklar nezdinde bu düşünceleri temsil edilmiştir. Bu yirmi yıllık dönemde devletin temel politikalarına yön vermiş ve bugün devletimizin üzerinde yükseldiği sağlam temellerin atılmasında büyük pay sahibi olmuştur.
dün aralık 1992 sayısına ulaştığım her türk milliyetçisinin okuması gereken dergi kelimesinin hakkını veren, dergiden de öte mektep.
100. yılını kutlayan çok eski bir dergimiz. ayrıca :

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=16931
yeni dizaynı mükemmel ötesi olan bir dergi.
Dün ilk defa elime geçti. Okumaya başlayınca elimden bırakamadım. Yazarları siyasi olayları ve ülkedeki gelişmeleri başarılı bir şekilde aktarmış. Siyasetin dışında edebiyatla ve çeşitli dallarla ilgili yazılar da bulabilirsiniz. Tavsiye olunur.