bugün

acı bir gerçektir. gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 abd doları, türkiyede ise bu rakam 10 abd dolarının altındadır. ayrıca her yüz kişiden sadece beşi kitap okumaktadır.
kütüphanelerin, ikinci el kitap satan dükkanların, kitaplarını paylaşan ve bunu sergi haline getiren insanların varlığından bihaber kişiler kitap okumanın ekonomik bir etkinlik olmadığını anlamalıdır.
asgari ücret alan bir işçinin nasıl ve ne şartlarla azami 20 liralık kitabı alacağının bilinmemesi sebebiyle oluşan doğal reaksiyon.

şimdi 5 kişilik bir aile olsalar bunlar her birine bir kitap 20şerden 100 lira. eee kiradır, elektriktir, yemedir içmedir??
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi insanlar olduğumuzdan ve herşeyi çok bildiğimizi sandığımızdandır..bırakın kitabı bir gazete alıp okumak bile zor gelmektedir..karanlıktan aydınlığa özenti modalara ayak uydurmayla çıkılacağını düşünen zihiniyettir..
çok üzücü bir durumdur. ayrıca aile etkisi bu konuda çok güçlü. anne-babası kitap okuyan bir çocuk, hayatının diğer safhalarında büyük bir keyifle kitap okurken çoğunlukta olan kitap okumayan ebeveynlerin çocukları için, neredeyse umut yok denebilir.

rusya'dan gelen bir arkadaşım var. rusya ile burası arasında ne farklar var diye sorduğumda ilk bahsettiği şey kitap okuma konusuydu. dedi ki 'ben burada dolmuşlara biniyorum, insanları oturuyor, sağa sola bakıyor. rusyada öyle değildir. dolmuşta insan bir yere oturduğunda hemen kitap açıp okumaya başlar'. bu sözleri duyduktan sonra gerçekten de insana rahatsızlık verici bir zaman dilimi olarak geldi bana bütün boş zamanlar. o zamandan beri yanımda kitap taşımasam dahi telefonuma attığım e-book'ları okuyorum dolmuşlarda, yolculuklarda, parkta otururken vs. inanın benim gibi yay burcu ve müthiş tenbel birisi bile kitap okuyabiliyorsa ve kitaptaki keyfi alabiliyorsa herkes alabilir. lütfen siz de deneyin. okuyun ve çevrenizdekileri de bu konuda ikna edin.
herkesin kendini az çok "yazar" ilan ettiği bir ortamda, çok normaldir.
ataerkil bir toplumda kitap okumanın kattığı bir değer yoktur. siz kitap okuyup görüşlerinizi geliştirseniz bile sizi dinleyen yok. ne ailenizi ne okuldaki hocanızı ne de işteki patronunuzu etkileme şansınız var. elbette bu her ev, okul, iş yeri için geçerli değil. fakat sadece kendi dar çevreniz olarak görmeyin türkiye'yi. bütün anadolu'yu düşünün. senin düşüncene hiçbir değer verilmiyor, tepede olan güçlü olan kimse onun emir kulusun. o zaman ben de kitap okumazdım. sadece kendime saklayacaksam bildiklerimi, hiç kimse ile fikir alışverişi yapamayacaksam okumam. bu ataerkil düzeni yıkabilmek gerekiyor önce kitap okumayı motive edebilmek için.
asgari ücretin brüt 660 tl, okunabilir bir kitabın minimum 20-30 tl olmasından mütevellit kaynaklanan durum.
kitabı okumayı bırakın görünce başı ağrıyan bir nesil yetiştiği içindir.
neden böyle söyledim çünkü bana bunu söylediler.

askerde fırsat buldukça kitap okuyordum çılgın türkler yeni çıkmıştı . akşam yat iştimasından sonra her zaman ki gibi kitabımı okumaya başladım . * yan ranzada ki diyarbakırlı genç *
-abi nasıl okuyorsun bu kadar kalın kitapları ? ben senin elinde görünce başım ağrıyor. sen okuyunca başın ağrımıyor mu ? diye sordu . daha sonra koğuşta başkalarınında aynı sorunu yaşadıklarını öğrendim yani kitabı görünce başı ağrıyan bir nesil var bu ülkede.

not: "diyarbakırlı" derken diyarbakırlılar için kastım yokyur sadece sohbetin geçtiği genç diyarbakırlıdır. ama diğer illerimizdende bir çok gencin aynı sorunu vardır.
en dandiğinden saman kağıdından kitabın 15-20 lira olması, ve insanların çoğunun yiyecek ekmek zor bulmasımdam kaynaklanır.
bir kitap gördüm ama 20 liraydı dedikten sonra cebinden marlboro çıkaran zihniyetin götüne tuğba özay'ın kitabı sokulsun dedirten mevzudur.
...rusya' da bir kamyon şoförünün tolstoy okuduğuna şahit olup dumura uğramasına neden olur.
bir araştırmanın acı ve üzen sonucudur. türkiye yazarlar birliğine göre (tyb) ülkemizde on bin kişiden üç kişi yılda on ve üzerinde kitap okuyorsa kitap kurdu sayılmaktadır.
iyi bir gelişmedir. ihtiyacı yok ki okumuyo. demek ki daha bilgiliyiz.

(bkz: düz insan)
her şeyi bildiğimizi sanan bir millet olarak, kitap okunmaması gayet normaldir.
bu konuyla ilgili vatandaşlarımızı iki gruba ayırabiliriz:
1-kitap okumayanlar
2-kitap okuyamayanlar
(bkz: malesef ikame katsayısı düşük olan mallar)
her durumdan şikayet eden yurdum insanının bu durumda da kitap fiyatlarının pahalılığından şikayet etmesi sonucu ortaya çıkan üzücü sonuçtur(sigaraya,porno dergilerine para buluosunuz ama a.q)
türk toplumunda fazla kitap okuyana kaçık, tuhaf, uzak durulması gerekilen gözüyle de bakılır.
gayet normal bir durumdur genelde böyle okuyarak öğrenme yerine başkalarının ağzından çıkanlara bakarak iş yapmayı pek bir seviyoruz. Kitap değil, kitap özetlerini okuruz; haberleri değil, haberlerden sonra günün özetini yapan beyendiğimiz yorumcuları dinleriz. birilerinin bizim yerimize düşünmesini seviyoruz resmen, böyle manyak bi toplumuz işte; gariptir bu çokta işe yarıyor bizde: Örneğin (alıntıdır); bir tarafta recep tayyip var, hayatında hiç bir kitabı sonuna kadar okuduğunu zannetmediğim, danışmanları olmadan hiçbir halttan anlamayacak bir adam; diğer taraftada deniz baykal,siyaset üzerine doktora yapmış,belki tüm literatürü öğrenciliğinde taramış bi herif. Ama sonuca baktığınızda reco resmen açık ara takıyor yani. O yüzden kitap mı ?.al burda okunmuşu var
(bkz: yemişinm kitabini muttin)
(bkz: biz hayat kitabini okumuşuz)
kesinlikle doğru bir tespittir ama bunun en önemli sebebi ekonomik nedenlerdir, evine zor bakan bir baba, babasından aldığı para yol parasına zar zor yeten bir öğrenci nasıl kitap satın alıp okuyabilir ki?
*
kitap fiyatlarıyla ilgisi olmayan hadise. kitap okumak insanın kültür seviyesiyle ilgilidir kanımca. kişi yakınlarıyla kitap alışverişi yapabilir, kütüphaneleri kullanabilir.
akp ile birlikte milletin tercihidir, ya da düpedüz geriliktir.
diğer milletlerden daha çok kitap hırsızının olmasıyla arayı kapatır
(bkz: kayıtlarda geçmeyen okuyucu)
diğer milletlerden az kitap okuyup bu kadar çok şey bildiğini zanneden tek millettizdir kanımca.

her konuda kesinlikle söyleyeceğimiz bir şeyler vardır. bunu iddialarla desteklemek veya belgelerle kanıtlamaya gerek de duymayız. her hangi bir yerden duyar gibi olsak üstüne katarak anlatırız zaten. diğer milletlerdeki insanlar sadece bir konuda uzmanken biz her konuda uzmanızdır. buna rağmen hemen her konuda diğer milletlerden gerideyizdir.

hepimiz ekonomi bakanıyız, hepimiz teknik direktörüz, hepimiz bir spor kulübü başkanıyız, hepimiz politikacıyız ve hatta hepimiz ermeniyiz.
Diğer milletler kitap okurken bizimkiler şey yapıyordu şey yani eee
çok açık olacak amma velakin şey..
(bkz: Üreme)