bugün

''allah belasını versin''bir olaydır... sen sahnede mis gibi çıkıp iki saat takır takır oynadıktan sonra, sette elınde kağıtlarla bir kız sana ne demen gerektiğini söyler cinnet geçirirsin,* mankenın biri gelir *kapris yapmaya başlar.. tımarhanedeymişsin hissine kapılırsın... sonra bu zorunluluk diğer tiyatrocu arkadaslarında sohbetlerinde hep gündem olur, durmadan söver sayarsınız o dizilere... ama ödenmesi gereken faturalar,ev kirası vardır.. yapacak bişey yoktur..*
tiyatrodan para kazanılmamasından dolayı oluşan zorunluluktur. *
tiyatrocuların dizi film oyunculuğu yapmaları bir zorunluluk değil, tam tersine bir şanstır. adı her ne olursa olsun, meslek olarak seçtiği alandan hayatını kazanamayan insanlar için, o her fırsatta yerden yere vurulan diziler bir lütuftur.

bu haksız ve acımasız bir tespit gibi görünse de (bkz: hayatin aci gercekleri), söz söyleyenin komik durumlara düşeceği kadar saygıdeğer tiyatro oyuncularını kapsayan bir genelleme içerse de (bkz: istisnalar kaideyi bozmaz), sorun tiyatronun kendisindedir bu durum karşısında.

temelinde seçkinci bir duruş gösteren tiyatro sanatı, geniş kitlelere benimsetilemediği gibi, paranın pulun ya da özel tiyatrolara devlet desteği tartışmalarının mevzubahis olmadığı zamanlarda bu yüksek duruşundan son derece de hoşnut görünmektedir. ısrarla ve inatla değişmeyen bu tavır, en hafif tabiriyle doğal sonuçlara da katlanma zorunluluğu getirmektedir bu işin erbabına.

artık yakınmak yerine görülmesi gereken, tiyatronun can çekişme nedeninin bir intihar girisiminden başka bir şey olmadığı gerçeğidir.

bugün gerek oyuncuların hayatını idame ettirmesi, gerekse tiyatronun finanse edilmesi noktasında katkı sağlaması nedeniyle, neredeyse tek hayrı tiyatroya dokunan dizilerin, bizzat tiyatrocular tarafından aşağılanması manidardır.
halka sunulan güzel oyunculuk sebebiyle tiyatrocunun kendisiyle övünmesine sebeptir.
oyunculukla hiç alakası olmayan denyoların yerine tiyatrocuları izleyebilmek halka verilmiş bir ödüldür.
(bkz: ekmek parası)
aslında dizilere kalite getiren hadisedir ve tiyatrocuların oynadığı diziler uzun soluklu olmaktadır.
Tiyatrocu değildir o tiyatrocu olsa duramazsın.
(bkz: Şevket Çoruh)
zorunluluk değil paraya tapınma halidir. ülkemizde tv sektöründen uzak duran ya da kısa dönem girmiş çıkmış sonra tövbe etmiş onlarca kişi vardır.
ulan bölüm başına 20 bin ile 130 bin ücret alınıyor ne ekmeğinden bahsediyorsunuz.