bugün

kesinlikle sıradan bir sinema seyircisinden daha kültürlü, daha efendi, daha entelektüel olan seyirci kitlesidir.

ancak hala aralarında oyun esnasında telefonu çalan dindiller olsa da, yine de elittirler. *
sayıları her geçen gün azalan elit(!) insan topluluğu.
normalde çok fazla olmayan fakat bir toplulukta konuşulurken veya hava atmaya çalışılırken* kullanılan topluluktur.
orlando magicin seyircilerine cok sessiz mac izlediklerini icin verilen lakap.
teknoloji ve televizyonun gelişiyle beraber kelaynak kuşları kadar kalmışlardır.
kendini bilen, hayatında olan bitenlere karşı duyarlı kişidir, taktir ettiğim insandır.
eveeet.
arkadaşlar, birkaç izlenimimi paylaşmak istiyorum.
nedir bu, tiyatro seyircisi dedikleri güruh?
ne tür özellikleri vardır bu kitlenin?

bu başlıkta, naçizane entrymden önce, 2007 ve 2012 tarihleri arasında muhtelif zamanlarda girilmiş entryler söz konusu.
hepsi de aynı minval üzere yazılmış giriler.

genellikle tiyatro seyircilerinin kültürlü, efendi, elit, entelektüel ve aynı zamanda herkesin anlamayacağı üstün uğraşlarla meşgul dolayısıyla nitelikli bir azınlık oldukları şeklinde methiyeler dizilmiş de dizilmiş.

hatta kelaynak kuşları kadar nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmalarından dolayı toplumun geleceği açısında tehlike arz eden kritik bir eşikte olduğumuzu hatırlatıp, kıymetli uyarılarda bulunan yazar arkadaşlarımız da uğramış bu başlığa.

hatta ve hatta, tiyatro izleyicilerinin kendini bilen, hayatında olup bitenlere karşı duyarlı kişilikler olduğu da zikredilmiş. ( nasıl derinlemesine bir araştırma söz konusuysa artık...)

tiyatro ile ilgili iki kelam etmeye kalkışan kişilerden de benzer methiler duymak da oldukça yüksek ihtimal dahilindedir.

neyse efendim, tiyatro izleyicisinin nitelikleri hakkında toplumda oluşturulmaya çalışılan algının sacayaklarını kaba taslak zikrettikten sonra, naçizane bir tiyatrosever olarak kendi düşüncelerimi de aktarmak istiyorum.

haddi zatında tiyatro, uzun ve karlı kış akşamlarında ya da herhangi bir tenha akşamda, yapacak herhangi bir aktivitesi olmayan insan evlatlarının zamanı çekilir kılmak adına uğradıkları bir mekan. çeşitli hikayeler anlatılır. kimisi iğneleyici, kimisi de duygulandıran cinsten. birkaç hevesli arkadaş sahneye çıkar ve teatral bir hikaye ortaya koyar. hepsi bu.

şimdi kalkıp da, tiyatroya gidiyorum azizim replikleriyle kasım kasım kasılmaya ne gerek var.

sokaklarda alelade dolaşıp tavuk dürüm yiyen ya da ucuz biralarla mezesine cila çeken sıradan insanlar, her ne hikmetse o salona girdiğinde bir başka kesiliyor.
yok efendim aslında bu salon yeterli donanıma sahip değilmiş, yok efendim falan tiyatronun oyuncuları daha bir nefes kesiciymiş, yok efendim mefruşat noktasında birtakım değişiklikler yapmak elzemmiş, acaba şehre opera neden gelmezmiş... bla bla bla...
tiyatro sonrası muhabbetlere hiç girmiyorum bile...
adam, oyunun hikayesini bilmeden, oyunun yazarını solda sıfır hükmünde bırakacak ahkam kesmelere girişiyor.

saçmalık...

bir hikaye anlatılır ve sen de severek ya da pek de beğenmeyerek izlersin.
hepsi bu azizim(!)

yok yani kasılmaya ne gerek var?
hangimiz o salondan çıktığında, ilik nakli yapmak ya da atomları çarpıştırarak atom altı parçacıkları elde etmek gibi bir meziyet edinmiş oluyor?
hangimiz, düşün dünyasını alt üst eden yeni bir ideologa dönüşüyor?
hadi bütün bunlar bir yana; kaçımız o sahnede aktarılmak istenen hissiyatı hakkıyla idrak edebiliyoruz?
abartmayın allanseverseniz.

hele bir de, göze girmek-zeki olduğu intibası uyandırmak çabasıyla, hocanın ağzından çıkan her saçmalığı onaylayan ya da esprimsi cümlelere herkesten önce kahkaha patlatarak mukabelede bulunan çocuk edasıyla, sahnedeki her atraksiyona kahkahalarla tepki veren, utanmasa jest ve mimikleri dahi bir kahkaha vesilesi kabul edecek absürt tipler de var ki; düşman başına... oyunu berbat ederler.

Not:lütfen toplu alanlarda biraz saygı... biraz saygılı olalım... biraz saygı ulan... saygılı ol lan... laaaaaan öküüüüz! (evet evet, şimdi oldu.)

--spoiler--
oyununuzu izlediniz
dağılınız
ağır işsizler sizi
--spoiler--

tiyatro seyircisini allayıp pullayanlar (ki muhtemelen kendileri de bir tiyatro seyircisi olduklarından ötürü) bu sadeleştrimeme de itiraz edeceklerdir ya; dert değil.
insanların kendi kendini kandırmasına da engel olamam ya...
eskiden çok daha sağlam bir kitleydi. şimdilerde kraker yiyen, kola içen, evde dizi izler gibi oyuncunun her cümlesinin ardına yorum yapan gerzeklerle dolu salonlar.
işin adabına vakıf olmazsa oyuncuları çileden çıkarabilen hatta ayar yiyebilen seyirci. gittiğim bir tek kişilik oyunda seyirci kitlesi içinden o kadar cıvıtanlar çıktı ki (gürültü yapan, aralarında sesli konuşan, telefonu çalan (hatta açıp konuşan), vs vs), en sonunda seyircinin biri gayet sesli şekilde "pufff" diye ses çıkarınca, oyuncu karaktere gayet yedirerek, sanki konuşmanın doğal bir parçasıymış gibi "tamam abi, bitiyor az kaldı!" diye ayarı verdi, sonra kaldığı yerden repliğine devam etti.
Güldür güldür izlemeye giden de kendine tiyatro seyircisi diyor o yüzden çok ucu açıklaştı şu sıralar.
Kemik kadro farklıdır. Gel geç tiyatro seyircisi ile sürekli tiyatroyu, sanatı takip eden kitle arasında gerçekten büyük fark vardır. Kültür sizin ayağınıza gelmez, siz onu talep edersiniz. Tiyatro seyiricisi olmanın da bir adabı vardır.