bugün

işleyeceği otokrasi dersinden önce öğrencilerine: "almanya'da bir daha faşizm yaşanır mı?" diye soran ve sınıftan "hayır, asla yaşanmaz." cevabı alan "anarşist" öğretmenin, dersi- öğrenciler için- daha çekici kılmak adına başlattığı bir "oyun"u ve bu oyunun trajik sonunu anlatan, gerçek bir hikayeden esinlenerek çekilmiş *, insanların, yaşanmış acılara rağmen, "ait olma", "güce itaat" gibi güdülerinin asla değişmeyeceğini ve "normal" olan herkesin nasıl olup da robotlaşarak her şeyi yapabilir hale geleceğini ustalıkla anlatmış başarılı bir Dennis Gansel filmi. film ayrıca bizim kuşağın her daim yaşadığı, hissettiği "anlamsız boşluğu" ve bu boşluğu doldurma arzusunu da inceden inceye vermiştir, diyaloglar hepimizin yaşadıklarını yansıtması açısından da önemlidir.

iki genç tartışır:

+"neden biz böyleyiz?"

-"internette en çok tıklanan kim biliyor musun, paris hilton, bundan."

"oyun" bittiğinde, kendini, hayatını, varoluşunu, 18 sene boyunca bir boşlukta sallandırdıktan sonra "aidiyet" ve "işe yarama" hissine "dalga" sayesinde vakıf olan bir gencin intihar etmeden önce söylediği son söz : "dalga benim hayatımdı."

gösterimden kalkmadan muhakkak izlenmesi gereken film. *
(bkz: die welle)
çok dandik miike snow parçası. olmamış olamamış çok açık.
insanın 'ait olma' isteğini, itaat sürecini çarpıcı bir şekilde anlatan filmdir. tim isimli çocuğun marka eşyalarını yaktığı sahnede kapitalist düzene de gönderme yapılmıştır.
Almanya'da bir okulda geçen filmde bizdeki kulüp tarzı bir etkinlik yapılıyor ve her sınıfta siyasi terimler(düşünceler, akımlar)(saçma oldu biraz ama tam karşılığını bulamadım) anlatılıyor. Aslında boşroldeki Reiner isimli öğretmenimiz başta anarşizmi istese de başka bir meslektaşı bu görevi aldığı için ona otokrasi kalıyor ve sınıfta başlayan otokrasi eğitimi öğrencilerin anlaması için bir oyuna dönüştürülüyor. Fakat bu oyun daha sonra kontrolden çıkıyor ve okul içinde aşırı bir çeteleşmeye, okula dalga* hareketine katılmayan öğrenci almamaya ve hatta intihara kadar ilerliyor.

Filmde kitlelerin nasıl bir düşünce etrafında kolayca birleşebildikleri, bu birleşme sonucu kendilerini; kendileri gibi olmayan, onlar gibi düşünmeyen kişilerden üstün görmeleri bence sade ve güzel bir şekilde anlatılmış. Ayrıca ekşi' de okurken çok güzel bir tanıma rastladım. Bence cuk oturmuş. "zayıf bireylerin toplumda kabul görme ihtiyaçlarının(t1p7 notu: tim ve marco örnek olabilir), "disiplinle gelen güç" ve ötekileştirme sayesinde nasıl birer silaha ve hatta orduya dönüşebileceğini çok açık bir anlatımla göstermiş bir filmdir ayrıca."

Bununla birlikte filmde ailenin önemine de yer verildiğini düşünüyorum. Karo, Tim ve Marco' nun aile ilişkilerini ve Dalga hareketine karşı duruşları bir arada düşünürseniz ne demek istediğimi anlarsınız. ( Yazar burada filmi izlemeyenlere " izleyin, düşünün" mesajı veriyor. )

Velhasılıkelam, bana kalırsa film içeriği bakımından çok değerli ama kurguda veya nasıl söyleyeyim olayların akışında biraz sıkıntı hissettim, tam adını koyamıyorum. Ama yine de izlenmeli, üzerine düşünülmeli, buralara bir şeyler karalamalı...
muhteşem bir film. duyguların etkisinde hareket eden insanın itaat etme özelliğini film gerçekten iyi işliyor. adeta kendinizi filmde buluyor ve bende olsam böyle yapar mıydım tarzı sorularla baş başa buluyorsunuz kendizi. izleyiniz efenim..
az sonra izleyeceğim filmdir.

editlerim unutmazsam.