bugün

I- BASLANGIÇ:

03.11.1996 tarihinde, Sanliurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak'a ait 06 AC 600 plaka sayili Mercedes marka otomobil, Hüseyin Kocadag sevk ve idaresinde Kusadasi'ndan hareketle Istanbul Iline seyir halinde iken, Susurluk Ilçesi Uçakyolu Mevkiinde, olay yerinin sol tarafindaki benzinlikten yola çikan ve ayni istikamette seyir eden Hasan Gökçe sevk ve idaresindeki 20 RC 721 plaka sayili kamyona saat 19:15 siralarinda sag arka yan tarafindan çarpmistir. Asiri hizla seyrettigi belirlenen 06 AC 600 plaka sayili otomobilin, bu sekilde kamyona çarpmasi suretiyle meydana gelen trafik kazasinda; Otomobil içerisinde ön sag koltukta oturmakta olan Sedat Edip Bucak yaralanmis,arka koltugunda oturmakta olan Mehmet Özbay sahte kimlikli kisi, Gonca Us isimli bayan ve otomobilin sürücüsü Hüseyin Kocadag olay mahallinde ve hastanede ölmüslerdir.

Bu kisilerden, Sedat Edip Bucak'in Sanliurfa Milletvekili, Hüseyin Kocadag'in Istanbul, Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü, Gonca Us'un Izmir'de ikamet eden bir kisi ve Mehmet Özbay'in bayan arkadasi olduklari, Mehmet Özbay sahte kimlikli kisinin de Abdullah Çatli olduklarinin açiklanmasi ile birlikte, 9.10.1978 tarihinde ideolojik amaçli 7 kisinin öldürülmesi olayinda sanik konumunda bulunan Abdullah Çatli'nin diger 3 sanik ile birlikte giyabi tevkifli (firarda) olmalarindan dolayi dosyadan ayrilarak yeni bir esasa kaydedilerek adi geçenler hakkinda yargilamanin devam etmesine ve giyabi tutukluluk durumlarinin devam etmesine 26.12.1995 tarihinde karar verilmis olmasi,27.01.1977 tarihinde 6136 sayili Kanuna muhalefet ve polise ates etmek suçundan aranmasi, 11.7.1978 yilinda Doç.Dr.Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayinda fail olarak Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesince hakkinda giyabi tutuklama karari verilmesi,Ankara Il'i Balgat semtinde (7) kisinin öldürülmesi olayinin zanlisi olarak Ankara 4.Kolordu ve Sikiyönetim Komutanliginca aranmasi,1982 yilinda uyusturucu madde kaçakçiligi suçundan dolayi Isviçre'nin Zürih kentinde tutuklanmasi, 1984 yilinda Isviçre'de ele geçen 250 gram eroin ile ilgili olarak Isviçre Bale-ville Savciliginca hakkinda giyabi tevkif müzekkeresi düzenlenmesi,1984 yilinda Fransanin Paris kentinde Hasan Kurtoglu sahte kimlik ve pasaportla ve 455 gram eroin ile yakalanmasi üzerine 5 yil 1 ay hapis cezasi aldigi ve cezaevinde yatmasi, 1990 yilinda cezaevinden firar ettigi Isviçre makamlari ve Interpol tarafindan kirmizi bültenle aranilmakta oldugu,1996 yilinda Ömer Lütfi Topal'in öldürüldügü silahin üzerinde parmak izinin bulunmasi nedeniyle suç faili yada suça azmettiren konumunda degerlendirilebilmesi,gibi suçlardan sanik konumunda olan Abdullah Çatli ile bir Milletvekili ve Emniyet Müdür Yardimcisinin bir araçta ve bir arada bulunmalarina dayali olarak, kamuoyu nezdinde olusan; vatandasi, temsil görevi alan porlementonun siyasetçi-polis-mafya üçgeni içindeki iliskilerin ortaya çikarilmasi için yapacagi çalismalara iliskin beklentilerin yogun bir sekilde basin ve medya yoluyla dile getirilmesi ve Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine gensoru önergesi vermesinden sonra Içisleri Bakani Mehmet Agar 8.11.l996 tarihinde Içisleri Bakanligi görevinden istifa ederek ayrilmislardir.

Bir yandan Isçi Partisi Genel Baskani Dogu Perinçek tarafindan Cumhurbaskanligina sunulan dosyayi 8.11.1996 tarihinde, Ana Muhalefet Partisi Genel Baskani Mesut Yilmaz'in 12.11.1997 tarihinde Cumhurbaskani Süleyman Demirel'e yaptigi ziyaret sirasinda sundugu, 11.12.1996 tarihli mektubu, 13.11.1996 tarihinde incelenmek ve sorusturulmak üzere, Basbakan Necmettin Erbakan'a talimat olarak iletilmesi üzerine,

Basbakan Necmettin Erbakan Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanligina 18.11.1996 tarihinde verdigi yazili talimat ile Cumhurbaskanimiz tarafindan kendilerine iletilen dosyalarda mevcut iddialarin incelenmesini gerekiyorsa sorusturulmasini istemistir.

Bu talimat çerçevesinde Basbakanlik Teftis Kurulu Baskan Vekilinin Baskanliginda Basbakanlik, Içisleri ve Adalet Bakanliklari Teftis Kurullari Baskanlari toplanarak yapilacak sorusturmanin nasil yürütülecegi görüsülmüs,bunu takiben Basbakanlik Teftis kurulu Baskan Vekilinin Baskanliginda, ayni Bakanliklardan görevlendirilen Müfettislerinin katilimi ile olusturulan bir heyet vasitasiyla iddiaya esas bütün konular inceleme teknigi ile her yönden irdelenip degerlendirilmis ve 9.1.1997 tarihinde bitirilen rapor ve 11 klasörden olusan ekleri Basbakanlik Makamina sunulmustur.

10.1.1997 tarihinde rapor ve eklerinden bir takiminin komisyonumuza gönderilmesini temin için yazi yazilmis, 6.3.1997 tarihinde rapor ve ekleri Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanliginca komisyonumuza iletilmistir.

Diger taraftan Basbakanligin 19.11.1996 tarih ve 1902/01236 sayili talimatlari ile MIT Müstesarligindan Devlet içinde ve yasadisi örgütlenmeye gidilerek yasadisi eylemler yaptirildigi iddialari hakkinda incelemeler yapilmasi istenilmis,MIT Müstesarliginin 9.12.1996 tarih ve 156/24745 sayili yazisi ile incelemelerin alinan emir dogrultusunda sürdürülmekte oldugu,tekemmül ettirildiginde sunulacagi Basbakanliga bildirilmis, 25.12.1996 tarih ve 156/24756-40757 sayili yazi ile de incelemelerin sonucu Yasadisi Örgütlerin Devletle Olan Baglantilari Ile Susurlukta Meydana Gelen Kaza Olayinin Arkasindaki Iliskilerin Aydinliga Kavusturulmasi Amaciyla Kurulan Meclis Arastirma Komisyonu Baskanligina bildirilmistir.

Diger taraftan Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Esref ERDEM ve 23 arkadasinin, Demokratik Sol Parti Istanbul Milletvekili Mehmet Cevdet SELVI ve 21 arkadasinin, Anavatan Partisi Batman Milletvekili Ataullah HAMIDI ve 22 arkadasinin, Cumhuriyet Halk Partisi Içel Milletvekili Oya ARASLI ve 20 arkadasinin, Anavatan Partisi Istanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA ve 23 arkadasinin verdikleri bes ayri önerge ile;

Yasa Disi Suç Örgütlerinin Faaliyetleri ve Devletle Olan Iliskileri'' konusunda bir Meclis Arastirmasi açilmasini arz ve talep etmislerdir. (Ek:1-6)
II-KOMISYONUN KURULUSU:

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20. dönem yasama yili, 16. birlesimi, 12.11.1996 Sali günü yapilan genel kurul toplantisinda 472 karar sayili karari ile Yasadisi Örgütlerin Devletle Olan Baglantilari Ile Susurluk'ta Meydana Gelen Kaza Olayinin ve Arkasindaki Iliskilerin Aydinliga Kavusturulmasi Amaciyla Meclis Arastirilmasi yapilmasina, komisyonun 9 üyeden kurulmasina, komisyon süresinin Baskan, Baskanvekili, Sözcü ve Katip üye seçiminden itibaren üç ay olmasina ve gerektiginde Ankara disinda da çalisabilmesine karar vermis, bu karar 15.11.1996 tarih ve 22818 Sayili Resmi Gazetede yayinlanmistir. (Ek:7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Baskanliginin 14.11.1996 tarih ve 10/89, 10/110, 10/124, 10/125, 10/126 sayili yazilari ile Türkiye Büyük Millet Meclisi grubunda bulunan bes partiden komisyona verecekleri üyelerin sayisi kadar aday ismi bildirilmesi istenilmis, bu talep üzerine Refah Partisinden Nevsehir Milletvekili Mehmet ELKATMIS, Karabük Milletvekili Hayrettin DILEKCAN, Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri INCETAHTACI, Dogruyol Partisinden Tekirdag Milletvekili Nihan ILGÜN ve Van Milletvekili Mahmut YILBAS, Anavatan Partisinden Sinop Milletvekili Yasar TOPÇU ve Izmir Milletvekili Metin ÖNEY, Demokratik Sol Partiden Aydin Milletvekili Sema PISKINSÜT, Cumhuriyet Halk Partisinden Içel Milletvekili D.Fikri SAGLAR aday olarak gösterilmislerdir.(Ek:8-12)

Genel Kurulun 26.11.1996 tarihli 22. birlesiminde alinan 475 sayili karar ile de komisyon üyeliklerine aday gösterilenler, üye olarak seçilmislerdir. Bu seçime iliskin karar 30.11.1996 tarih ve 22833 sayili Resmi Gazete'de yayinlanmistir.(Ek:13-14)

26.11.1996 tarihli Komisyon üyelerinin kendi aralarinda yaptiklari toplanti sonucunda Nevsehir Milletvekili Mehmet ELKATMIS Baskanliga, Van Milletvekili Mahmut YILBAS Baskanvekilligine, Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri INCETAHTACI Sözcülüge, Izmir Milletvekili Metin ÖNEY'de Katip üyelige seçilmisler, seçim sonucu 26.11.1996 tarih ve 1 sayili karar ile Meclis Baskanligina bildirilmistir.(Ek:15)

Bunun üzerine komisyonumuz çalismalarina fiilen baslamistir.Bu çalismalar cümlesinden olarak ilk önce önerge sahiplerinin dinlenmesine karar vererek çalismalarini sürdürmüstür.Komisyonun kurulmasina esas olan önerge sahiplerinden:

-ANAP Istanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA'nin Komisyonumuza verdigi 24.12.1996 tarihli ifadesinde özetle; Anayol Hükümeti döneminde Söylemez Çetesinin üzerine gidildigini, Söylemez Çetesinin üzerine gidilmesi sonucu, bir kamyon olayi ile Susurluk olayinin meydana geldigini, kendilerinin bunu bir arastirma önergesi olarak o günkü bilgileri çerçevesinde Meclis göndemine getirdiklerini'',

-DSP Istanbul Milletvekkili M.Cevdet SELVI'nin Komisyonumuza verdigi 24.12.1996 tarihli ifadesinde özetle; Kendisinin medyada yeralan haaberlerin ötesinde herhangi bir belgeye sahip olmasinin mümkün olmadigini,

Istihbarat Teskilatimiz basta olmak üzere Emniyet Teskilatinda hepimizi üzen, rahatsiz eden bir kavga, bir bölünme, birbirlerine girme, bir çikar çatismasinin açikça görüldügünü, bunu MIT'in belgelerinin, her yeni çikan, hatta kamuoyuna, basina sizdirilan belgelerin ortaya koydugu,

Güneydogu'da PKK terörüne karsi mücadelede aflar çikarilarak, itirafçilar affedilerek olayin çözümü düsünüldügü gibi, bunun daha dikkatli bir biçimde, bu çirkinliklerin örtülmesi için istemeden elini pislige bulastiran, hakikaten sartlandirilmis, insani öldürürken devlet adina öldürdügünü zanneden; ama baskalarina hizmet eden insanlarin da varligi düsünülerek, Meclis'teki, bu Komisyonun getirecegi öneri ve yönlendirmenin çok önemli oldugunu, herkesin itiraf etmesi için; af gerekiyorsa af, ceza indirimi gerekiyorsa, ceza indirimi gibi yollarin bu islerin temizlenmesi bakimindan yararli olacagini sandigini,''

-CHP Içel Milletvekili ve Grup Baskanvekili Prof.Dr. Oya ARASLI'nin 26.12.1996 tarihli ifadesinde özetle; Abdullah ÇATLI'nin Bahçelievler'deki TIP'li 7 kisinin öldürülmesi olayinda sorumlu oldugunu herkesin bildigini, Abdi IPEKÇI'nin öldürülmesi olayinda, AGCA'nin kaçirilmasinda, Papa suikastinde ve hatta Azerbaycan'daki darbe olayinda katkisi bulundugunu, haber ve iddialarinin basinda yeraldigini, Abdullah ÇATLI'nin Söylemez Kardeslere karsi Sedat BUCAK'i korudugunu ve bu nedenle Alaattin ÇAKICI tarafindan ölümle tehdit edildigi iddialarinin ortaya atildigini,

Bu tür hukuk disi birlikteliklerin toplumda bu tür iddialarin, söylentilerin politikaciya güveni sarstigini, daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne güvensizlige dönüsebildigini bildiklerini,

Mafya, politikaci, polis isbirlikteliginin yeni bir halkasi olmasindan kusku duyduklarini ve bunun aydinlatilmasinin toplum, politikacilar ve rejimin sayginligi açisindan sayisiz yarar gördüklerini, hem zamanin Içisleri Bakani hakkinda bir gensoru önergesinin konusu haline getirdiklerini, hem de Içisleri Bakaninin istifasiyla böyle bir olayin arastirilmasina son verilmesini önlemek amaciyla Meclis Arastirmasi önergesi verdiklerini belirtmek suretiyle önerge sahipleri olarak verdikleri önergelerinin gerekçelerini Komisyona açiklamislardir. (Ek: 16-18)

III-KOMISYONUN SÜRESI:

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12.11.1996 Sali günü yaptigi 16. birlesiminde 472 karar sayili yasadisi örgütlerin Devletle olan baglantilari ile Susurluk'ta meydana gelen kaza olayinin ve arkasindaki iliskilerin aydinliga kavusturulmasi amaciyla Meclis Arastirmasi Komisyonu kurulmasina iliskin karari ile komisyonun çalisma süresi üç ay olarak belirlenmistir.

Komisyonun 17.2.1997 tarih ve 5 sayili karari ile komisyon çalisma süresinin 3.3.1997 tarihinden itibaren bir ay süre ile uzatilmasi talep edilmistir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nun 20.2.1997 tarih ve 59. birlesiminde alinan 485 numarali karari ile komisyonun çalisma süresi 3.3.1997 tarihinden itibaren bir ay süre ile uzatilmistir.(Ek:19)
IV-KOMISYONUN ÇALISMALARI:

10/89, 110, 124, 125, 126 Esas Sayili Yasadisi Örgütlerin Devletle Olan Baglantilari Ile Susurlukta Meydana Gelen Kaza Olayinin ve Arkasindaki Iliskilerin Aydinliga kavusturulmasi Amaciyla Kurulan Meclis Arastirma Komisyonu, kurulusunu takiben hemen çalismalarina baslamistir.Bu maksatla çesitli Kurum ve Kuruluslardan uzman istenilmesi kararlastirilmistir.

1-Komisyonda Uzman Görevlendirilmesi

Komisyon Baskanligi Emniyet Genel Müdürlügünden 20.12.1996 tarihinde Emniyet Müfettisleri listesini istemis, 27.12.1996 tarihinde 66 kisilik liste gönderilmistir. (Ek:20)

Içisleri Bakanligindan, 20.12.1996 tarihinde Mülkiye Müfettislerinin listesi istenilmis, 23.12.1996 tarihinde 20 kisilik liste gönderilmistir.

Komisyon Baskanliginin 21.2.1997 tarihli yazisi ile Mülkiye Basmüfettisleri Refik Ali UÇARCI ve Sami BULUT ile, Emniyet Genel Müdürlügü APK Uzmani Ali GÖKÇIMEN'in geçici olarak komisyonda görevlendirilmeleri istenilmis, 28.2.1997 ve 6.3.1997 tarihli Bakan onaylari ile görevlendirilen Müfettisler 6.3.1997 tarihinde, APK Uzmani 12.3.1997 tarihinde komisyon nezdinde çalismalarina baslamislardir.

Komisyon Baskanliginin 18.03.1997 tarih ve 294 sayili yazisiyla 3 Mülkiye Müfettisi'nin Komisyonda görevlendirilmeleri Içisleri Bakanligindan istenilmis, Mülkiye Basmüfettislerinden Hüseyin YAVUZDEMIR, Mehmet DÖNMEZ ve Osman ACAR 19.03.1997 tarihinde Komisyon nezdinde çalismalarina baslamislardir. (Ek:21)

Komisyon Baskanliginin 24.3.1997 tarih ve 308 sayili yazisi ile Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanligindan 2 müfettisin komisyon çalismalarinda görevlendirilmeleri istenilmis, 24.3.1997 tarih ve 354 sayili yazi ile Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanliginca Basmüfettis Mehmet Gürbüz ve Müfettis Kenan Isik'in görevlendirildikleri bildirilmis, 24.3.1997 tarihinde sözkonusu müfettisler komisyon nezdinde çalismalarina baslamislardir.(Ek:22)

Komisyon Baskanligimiz 27.12.1996 tarih ve 87 sayili yazisi ile Basbakanlik Hukuk Müsavirligi'nde sözlesmeli personel olup, Adiyaman Kahta Hakimi Dr.Akman AKYÜREK'in Komisyonda görevlendirilmesi talep edilmis, Basbakanligin 2.1.1997 tarih ve 315-1/097 sayili yazisi ile ilgilinin komisyonda görevlendirilmesi uygun görülmüs, 3.1.1997 tarihinde komisyondaki görevine baslamis, 13.3.1997 tarihinde vermis oldugu dilekçe ile Komisyondaki görevinden istifa ederek ayrilmistir.(Ek:23)

Komisyon Baskanliginca 6.2.1997 tarihli yazi ile Adalet Bakanligindan, iki Adalet Müfettisinin komisyon çalismalarinda görevlendirilmeleri istenilmis, Adalet Bakanliginin 24.2.1997 tarihli yazisi ile 2802 sayili kanunun 100. maddesi ve ilgili tüzügün 10. maddesi geregince Adalet Müfettislerinin görevlendirilmesinin mümkün olamiyacagi Komisyon Baskanligina bildirilmistir. (Ek:24)

Komisyon Baskanliginca 26.2.1997 tarihli yazi ile Adalet Bakanligindan, iki Tetkik Hakiminin komisyon çalismalarinda görevlendirilmeleri istenilmis, Adalet Bakanliginin 3.3.1997 tarihli yazisiyla Hakimler ve Savcilar Yüksek Kurulu tarafindan komisyon talebinin uygun görülmedigi Komisyon Baskanligina bildirilmistir. (Ek:25)

2- ANKARA'DAKI FAALIYETLER

A-Kurum ve Kuruluslarla Yapilan Yazismalar ve Talep Edilen Belgeler

Cumhurbaskanligi

Milli Güvenlik Genel Sekreterligi

KKTC Meclis Baskanligi

KKTC Basbakanligi

Anavatan Partisi Genel Baskani Mesut YILMAZ,

CHP Genel Baskanligi,

Isçi Partisi Genel Baskani Dogu PERINÇEK,

Basbakanlik ve Bagli Kuruluslar

Basbakanlik, MIT Müstesarligi, Teftis Kurulu Baskanligi, Hazine Müstesarligi Özellestirme Idaresi Baskanligi, Ankara Tapu ve Kadastro Müdürlügü,

Bakanliklar

Adalet Bakanligi,

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlügü,Istanbul, Diyarbakir Devlet Güvenlik Mahkemeleri,Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi,Ankara, Istanbul, Mugla, Kirikkale, Gaziantep,Elmadag,Bakirköy, Sariyer, Yüksekova, Siverek, Sisli Cumhuriyet Bassavciliklari,

Disisleri Bakanligi,

Turizm Bakanligi,

Sanayi ve Ticaret Bakanligi,

Içisleri Bakanligi,

Teftis Kurulu Baskanligi, Jandarma Genel Komutanligi, Olaganüstü Hal Bölge Valiligi,Bursa, Diyarbakir, Gaziantep, Van Valilikleri, , Istanbul, Izmir, Ankara, Gaziantep, Antalya, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Diyarbakir, Mardin, Bingöl Emniyet Müdürlükleri, Bodrum Ilçe Emniyet Müdürlügü, Istanbul Nüfus Müdürlügü Görele Ilçe Nüfus Müdürlügü

Genel Kurmay Baskanligi,

Istanbul 1. Ordu Komutanligi, Istanbul Merkez Komutanligi

Kara Kuvvetleri Komutanligi Askeri Bassavciligi,

Radyo Televizyon Üst Kurulu Baskanligi

Türk Hava Yollari

Botas Genel Müdürlügü

Türk Telekom Genel Müdürlügü

Türkiye Genelinde 15 ayri Banka Subesi,

Star, HBB, Kanal 6, Flash, TGRT, Mesaj, ATV, Kanal D, Samanyolu, Show TV, Kanal 7, Kanal E, TRT Televizyonlari,

Nokta, Aktüel, Tempo, Parlementodan Dergileri,

Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Aksam, Türkiye, Sabah, Yeni Safak, Siyah Beyaz, Zaman, Turkish Daily News, Yeni Yüzyil, Yeni Günaydin, Radikal, Son Havadis, Ahit, Bugün, Demokrasi, Dünya, Evrensel, Global, Gözcü, Gündüz, Hergün, Hürses, Milli Gazete, Ortadogu ve Posta Gazeteleri, Genel Yayin Yönetmenleri, Genel Yayin Müdürleri ve Haber Müdürlerinden,

Önerge Sahiplerinden,

Komisyonun görev alanina iliskin konularda yukarida yazili kurum ve kuruluslardan ellerinde bulunan bilgi ve belgeler talep edilmistir.(Ek:26)

B- Bilgisine Basvurulanlar

Anavatan Partisi Genel Baskani A.Mesut YILMAZ, Isçi Partisi Genel Baskani Dogu PERINÇEK, Yeniden Dogus Partisi Genel Baskani Hasan Celal GÜZEL,

CHP Içel Milletvekili Oya ARASLI, DSP Istanbul Milletvekili M.Cevdet SELVI, ANAP Istanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA, ANAP Batman Milletvekili Ataullah HAMIDI, CHP Ankara Milletvekili Esref ERDEM, Bagimsiz Istanbul Milletvekili Necdet MENZIR, ANAP Trabzon Milletvekili Eyüp ASIK, Refah Partisi Van Milletvekili Mustafa BAYRAM, DYP Sanliurfa Milletvekili Sedat BUCAK,

MIT Müstesari Sönmez KÖKSAL, Basbakanlik Teftis Kurulu Baskan Vekili Osman Nuri ODUNCU, Jandarma Genel Komutani Teoman KOMAN, Emniyet Genel Müdürü Alaattin YÜKSEL, MIT Daire Baskani Mehmet EYMÜR, Özel Harekat Daire Baskan Vekili Ibrahim SAHIN, Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Daire Baskani Emin ASLAN, Baskan Yardimcisi Hanife AVCI, Istanbul Emniyet Müdür Yardimcisi Bilgi ÜNAL, Emekli Orgeneral Necdet ÜRUG ve Burhanettin BIGALI, Hakkari Eski Milletvekili Esat CANAN, Korkut EKEN, Diyarbakir Il Jandarma Alay Komutanliginda Astsubay Ahmet ALTINTAS, Jandarma Assubay Basçavus Hüseyin OGUZ, Istanbul MIT Eski Bölge Baskani Nuri GÜNDES, MIT'ten emekli Metin GÜNYOL, Kanal D Haber Müdürü Tuncay ÖZKAN, Meral ÇATLI, Avukat Ekrem BARAKOGLU, Habip ASLANTÜRK, Oral ÇELIK, Binbasi Mehmet Emin YURDAKUL, Avsar KEDEROGLU, Senar ER, Dündar KILIÇ, Hursit HAN, Mehmet Hadi ÖZCAN, Ayhan ÇARKIN, Enver ULU, Ercan ERSOY, Mustafa ALTINOK, Oguz YORULMAZ, Abdülkadir KIZILKAYA, Dilek ÖRNEK, Mehmet Sena SÖYLEMEZ, Sedat DEMIR, Deniz GÖKÇETIN

Komisyon nezdinde bilgilerine basvurulmak maksadi ile yazili sekilde davet edilmislerdir. (Ek:27)

Emekli Orgeneral Necdet URUG 1.3.1997 tarihinde yazili olarak verdigi bilgi ile rahatsizligindan dolayi, (Ek:28)

Basbakanlik Teftis Kurulu Baskan Vekili Osman Nuri ODUNCU çagrildigi tarihte görev dolayisi ile Ankara disinda olacagindan, (Ek:29)

Jandarma Genel Komutani Orgeneral Teoman KOMAN'in 23.01.1997 tarihinde bilgisine basvurulmasi için 20.01.1997 tarihli yazi ile kendisine davetiye gönderildigi ve ayni zamanda da basina açiklandigi;Bunun üzerine Jandarma Genel Komutani Orgeneral Teoman KOMAN'in kendisinin ne sifatla bilgi vereceginin sifahi olarak dolayli yollardan Komisyonumuza ilettigi,bunun üzerine Komisyonumuz kendilerinin eski Mit Müstesari sifatiyla dinlenilecegi hususunu faks ile kendilerine bildirilmistir.

Jandarma Genel Komutani Orgeneral Teoman KOMAN'in Komisyon olarak davet edilmesine raggmen kendisi usul ve teamüllere aykiri olarak 22.01.1997 gün ve 17816 sayili Kisiye Özel yazi göndermistir.Bu yazida özetle: Günlerden beri bazi basin organlarinda konu ile ilgili yayinlar yapildigini,zabitlarin yayinlandigini;Meselenin haber disinda adeta Temasa Olayi haline getirildigini.Olaylarin gidisinden kolayca anlasilacagi üzere maksatli olarak veya suurlu olmayan bir biçimde Meclis Arastirma Komisyonu ve davet ettigi kisiler arasindaki münasebetin Yüce Meclis ile Silahli Kuvvetler arasinda bir KUDRET GÖSTERISI haline dönüstürülerek saptirilmak istendigi hissedilmektedir.

Ancak Milli Istihbarat Teskilati Kanunu 3,7,13,27 ve 29.cu maddelerine göre Mit Müstesarlarinin (Emekli dahi olsalar) Cumhurbaskani,Basbakan,Genel Kurmay baskani ve Millî Güvenlik Kurulu disinda bilgi vermelerinin mümkün olmadigini aksine davranisin suç oldugunu.Kaldi ki kendi görev süresinin 29 Agustos 1988 - 127 Agustos 1992 arasinda oldugunu,sorusturmaya konu cinayetler,kaçirmalar gibi diger olaylarin ise 1992 yilindan sonra vuku buldugunu belirtmistir.Sayet Müstesarlik dönemine ait bilinen müsahhas olaylar mevcut ise soruldugunda bunlara yazili olarak cevap verilecegini.

Mit'in görevi sadece istihbarat saglamak olup,bunun disinda operasyon yapmakla görevli olmadigini ve esasen Komisyona gelmesi gereken gün Gölcük'te askeri tatbikatta bulunacagi belirtilerek Komisyonumuzun davetine icabet etmemistir.(Ek:30)

Refah Partisi Van Milletvekili Mustafa Bayram aile büyüklerinin ölümü sonrasi Van'a gitmek zorunda oldugundan çagrildigi tarihte toplantida bulunamayacagini yeniden çagrilirsa ifade verebilecegini 28.1.1997 tarihli yazisinda belirtmis, komisyonca yeniden çagirilamadigindan, (Ek:31)

Komisyon tarafindan dinlenilememislerdir.

Eski Basbakan Yardimcisi Murat Karayalçin bizzat Komisyon Baskanligina sifaen basvurarak Sirnak'ta kendisinin öldürülmek istenmesi haberinin arastirilmasini istemistir.

Türk Hava Yollari Pilotlari Cemiyeti Baskani Sayin Erkan PÖTÜKEN 4.3.1997 tarihli müracaatiyla,

Devlet ve Çalisma eski Bakani Sayin Ziya HALIS, Gebze cezaevinde bulunan Tekin GEMER'in kendisi hakkinda basinda çikan sözleri sebebi ile komisyona yaptigi 19.2.1997 tarihli müracaatiyla

Erzincan eski Senatörü Niyazi ÜNSAL'in 15.1.1997, 3.2.1997, 19.2.1997 ve 25.2.1997 tarihli dört ayri müracaatiyla,

18. ve 19 Dönem Diyarbakir Milletvekili Mahmut ALINAK'in 26.1.1997 tarihli müracaatiyla,

19. Dönem Malatya Milletvekili Mustafa YILMAZ'in 4.3.1997 tarihli müracaatiyla,

Komisyon Tarafindan dinlenmelerini talep etmislerdir. (Ek:32)

Komisyon Baskanliginca komisyonun çalisma süresinin çok daralmasi ve sürenin çok az kalmasindan dolayi ve sonuç raporunun düzenlenmesi asamasina gelindiginden daha fazla sayida kisinin dinlenebilmesi mümkün olamamistir.Komisyon tarafindan alinan bir karar ile de Güneydogu Bölgesinde yapilacak çalismalar bu nedenle iptal edilmistir.

Anavatan Partisi Izmir Milletvekili Isin ÇELEBI 26.2.1997 tarihli müraacati ile, Komisyonun yaptigi incelemeler konusunda bir ara rapor vermesini talep etmistir. (Ek:33)

Istanbul Barosu Baskani Avukat Yücel SAYMAN tarafindan Komisyon Baskanligina sunulan Istanbul Barosu bünyesinde olusturulan çalisma gurubunca hazirlanan raporda, yeni bir iddiada bulunmaktan ziyade arastirmanin nasil yapilmasi, özellikle neleri kapsamasi hususunda;

Meclis Içtüzügünün 105 nci maddesinin son fikrasinda yer alan Devlet sirlari ve ticari sirlar konusundaki sinirlamanin kaldirilmasi, son yillarda meydana gelen ve basinda dile getirilen tüm olaylarin açikliga kavusturulmasi, mevzuattan gelen sinirlamalarin asilmasi, Türkiye'den geçen uyusturucu trafiginin önlenmesi için gerekli önlemlerin alinip alinmadigi hususlarinin arastirmanin sonucunda belirlenmesi konusunda,

Komisyona genel anlamda öneri ve temennilerde bulunulmustur. (Ek:34)

Diyarbakir Eski Milletvekili Dr.Tarik Ziya Ekinci; Komisyona gönderdigi 1.01.1997 tarihli dilekçesinde; 24 Subat 1994 tarihinde faili meçhul bir cinayete kurban giden kardesi Avukat Yusuf Ekinci'nin öldürülmesi ile ilgili bazi süphe ve düsüncelerini ifade ederek; Hukuk devletini yasatmak, mesruiyetini korumak ve devleti suç isleyen bir kurum olma töhmetinden kurtarmak basta TBMM olmak üzere sivil, asker tüm devlet yetkililerine mevdu bir görevdir. Bu görevin ifasinda ilk girisimleri TBMM Susurluk Olaylarini Arastirma Komisyonu baslatmis bulunmaktadir. Toplumun gözü TBMM'nin üzerindedir. Yüce Meclis bu görevin üstesinden gelmek mecburiyetindedir.'' seklinde temennide bulunmustur. (Ek:35)

Yeniden Dogus Partisi Genel Baskani Sayin Hasan Celal Güzel 18.02.1997 tarihinde Komisyona bir yazi göndererek 17.2.1997 tarihinde Komisyona verdigi ifadesinin bir kisminin gerçeklere aykiri olarak bir kisminin da saptirilarak basina sizdirildigini ve bundan üzüntü duydugunu, görüslerini üç ayri çerçevede belirttigini, bunlari bizzat kesin bilgi sahibi oldugu hususlar, kesin bilgi sahibi olmayip intibalari ve mevcut sistemdeki yanlisliklar ve alinmasi gereken tedbirler seklinde anlattigini, Komisyonda verilen iddialarin ve tutanaklarin gizliliginin çok önemli oldugu için bu nevi sizdirmalarin kendisini müskül duruma düsürmesinden ziyade Devlete ve Millete zarar vermesinden endise ettigini, bu itibarla ifadesinin ve tutanaklarinin gizlilige riayet edilerek muhafazasini temenni ettigini belirtmistir. (Ek:36)

Komisyon Baskanliginin 03.02.1997 tarih ve 202 sayili yazisiyla sorulan hususlara Türk Telekom Genel Müdürlügünden istenen bilgilerin verilmedigi için kanuna aykiri davranisa giren ve bu suretle komisyonun görev yapmasini engelleyen idarenin yetkilileri hakkinda gerekli cezai kovusturmanin açilmasi Ankara Cumhuriyet Bassavciligindan, 06.01.1997 tarih ve 103 sayili Komisyon Baskanligi yazisi ile talep edilmis, Ankara Cumhuriyet Bassavciliginin 25.02.1997 tarih ve Hz.1997/10691 sayili karari ile Genel Müdürlük sorumlulari hakkinda mahkemeye sevklerine yeter delil bulunamadigi gerekçesiyle takipsizlik karari verilmistir.

Diger taraftan ayni husus 3.2.1997 tarih ve 201 sayili yazi ile Ulastirma Bakanligina iletilerek, Türk Telekom Genel Müdürlügündeki sorumlular hakkinda idari sorusturma açilmasi talebinde bulunulmus,henüz Ulastirma Bakanligindan Komisyonumuza bir cevap ulasmamistir. (Ek:37)

C- Ankara Disindaki Faaliyetler

Komisyonun 19.2.1997 tarih ve 6 sayili karariyla 27.2.1997 - 3.3.1997 tarihlerini kapsayan dönem içerisinde 9 Komisyon üyesi ve 6 Meclis Personelinin katilimiyla faaliyette bulunmak üzere Istanbul'da çalismaya karar vermis. 28.2.1997 tarihinde Metris cezaevinde 6 kisi, 1.3.1997 tarihinde Dolmabahçe Sarayinda 3 kisi, 2.3.1997 tarihinde Kocaeli Cezaevinde 7 kisi olmak üzere toplam 16 kisinin bilgisine basvurulmustur.(Ek:38)

Komisyon çalismalari sirasinda komisyonun görev alanina giren konularda bilgi almak üzere, Ankara ve Ankara disindaki çalismalar sirasinda üst düzey yöneticiler, kamu görevlileri, sivil sahislar olmak üzere toplam 57 kisinin, bilgisine basvurulmustur.

D- Çesitli Yollarla Komisyona Gönderilen Toplu Dilekçeler

Vatandaslaar tarafindan Halkin Demokrasi Partisine verilen ve adi geçen parti tarafindaan Komisyon Baskanligina intikal ettirilen ve muhteviyati itibariyle münferit ve faili meçhul niteliginde bulunan 267 adet dilekçe, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafindan arastirma konusu yapilan 897 sira sayi ile 12.10.1995 tarihinde TBMM'ne verilen Faili meçhul siyasal cinayetler konusunda Meclis Arastirma Komisyonunun inceleme konusu içerisine giren ve rapora esas teskil eden konular olmasi sebebiyle her birisi için ayri ayri degerlendirme yapilmamis, genel degerlendirmede dikkate alarak kanaatlerin olustugu bölümde degerlendirilmistir.(Ek:39)

Bir kismi elle yazilmis, çogunlugu ÖDP'ye mensup partililer tarafindan yazilarak matbu hale getirilmis olan ve bu partinin organizasyonu ile vatandaslar tarafindan TBMM Baskanligi yoluyla veya dogrudan Komisyonumuza gönderilen Bilmek Istiyorum'' baslikli toplam 32 klasör dolusu dilekçelerin sekil ve içerik olarak ayni olmasi sebebiyle, herbirisi için ayri ayri degerlendirme yapilmamis, sonuç bölümünde dikkate alinacak kanaatlerin olusmasini saglama yönünden degerlendirilmistir.(Ek:40)

Vatandaslar tarafindan dogrudan veya TBMM Baskanligi kanali ile komisyon Baskanligina gönderilen 145 adet dilekçede belirtilen hususlar ya iddia bölümünde belirtilmis olan konulari kapsadigindan ya da 897 sira sayi ile 12.10.1995 tarihinde TBMM'ne verilen Faili Mechul Siyasal Cinayetler konusunda Meclis Arastirma Komisyonunun inceleme konusu içerisine giren ve o rapora esas teskil eden konular olmasi nedeniyle her birisi için ayri ayri degerlendirme yapilmamis, sonuç bölümünde dikkate alinacak kanaatin olusmasini saglama yönünden degerlendirilmistir.(Ek:41)

Özgürlük ve Demokrasi Partisi Genel Baskani M.Ufuk Aras ve 196 arkadasi tarafindan 2.12.1996 tarihinde Istanbul Cumhuriyet Bassavciligina verilen, buradan da 2.12.1996 tarih ve 1996/800 C.M. sayili yazi ile Adalet Bakanligi Ceza Isleri Genel Müdürlügüne gönderilen, Adalet Bakanliginca da 2.1.1997 tarihinde Komisyona intikal ettirilen dilekçeler sekil ve içerik olarak ayni olmasi sebebiyle herbirisi için ayri ayri degerlendirme yapilmamis, genel degerlendirme bölümünde dikkate alinmak üzere isleme konulmustur.(Ek:42)

E- Komisyon kararlari

1 No'lu Karar 27.11.1996 tarihinde Baskan,Baskan vekili,Sözcü ve katip üyeliklere yapilan seçime iliskin olarak olarak alinmistir. 2 No'lu Karar 27.11.1996 tarihinde önemli dönemlerde Meclis Genel Kurulunda görüsülen Hayali Ihracaat, Faili Meçhul Cinayetler, Özel Harp dairesi, Emlak Bankasi Inceleme raporlarinin arsivden teminine,Basbakanlik, Adalet, Içisleri Bakanliklari, Genel Kurmay Baskanligi Sayin A.Mesut YILMAZ ve Sayin Dogu PERINÇEK'ten ellerinde bulunan konu ile ilgili tüm bilgi, belge ve dökümanlarin yazi ile istenmesine,Medya Kuruluslari Radyo Televizyon Üst Kurulundan yazili ve videosal bant kayitlarinin istenmesine, Meclis Kütüphane ve Dökümantasyon Merkezinden Komisyon ile ilgili tüm bilgi ve haberlerin Komisyona iletilmesinin talep edilmesine karar verilmistir. 3. No'lu Karar 2.1.1997 tarihinde Karar eki listede belirtilen kurum ve kuruluslardan konuya iliskin bilgi ve belgelerin talep edilmesine karar alinmistir.4 No'lu Karar 26.12.1996-27.12.1996 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere Istanbul Valisi Ridvan YENISEN, Istanbul eski Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOGLU ve 3 Özel Tim görevlisinin çagrilmasina karar verilmistir.5 No'lu Karar 6.1.1997 tarihinde,7.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Istanbul Emniyet eski Müdür Yardimcisi Bilge ÜNAL, Özel Harekat eski Daire Baskan Vekili Ibrahim SAHIN ve Hande BIRINCI'nin çagrilmasina karar verilmistir. 6 No'lu Karar 7.1.1997 tarihinde,8.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, MIT Müstesari Sönmez KÖKSAL ve Emniyet Genel Müdürü Alaattin YÜKSEL'in çagrilmasina, 7 No'lu Karar 8.1.1997 tarihinde 13.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Jandarma Astsubay Ahmet ALTUNTAS ve Senar ER'in çagrilmasina karar verilmistir. 8 No'lu Karar 13.1.1997 tarihinde 14.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Mehmet Ali YAPRAK ve Avsar KEDEROGLU'nun çagrilmasina karar verilmistir.9 No'lu Karar 14.1.1997 tarihinde 16.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Elazig Milletvekili Mehmet AGAR'in çagrilmasina karar verilmistir.10 No'lu Karar 16.1.1997 tarihinde 21.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Sanliurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK'in, 22.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Meral ÇATLI, Ahmet BAYDAR ve Arzu YAMAN'in,23.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Jandarma Genel Komutani Teoman KOMAN, Istanbul Milletvekili Necdet MENZIR ve Abdullah KEDEROGLU'NUN çagrilmasina karar verilmistir.

11 No'lu Karar 23.1.1997 tarihinde 28.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Nuri GÜNDES, Habip ASLANTÜRK ve Cemalettin ÜMIT'in çagrilmasina karar verilmistir.12 No'lu Karar ile 28.1.1997 tarihinde sifahen çagrilan Abdullah ÇETIN, 29.1.1997 tarihinde Van Milletvekili Mustafa BAYRAM, Trabzon Milletvekili Eyüp ASIK, Hakkari eski Milletvekili Esat CANAN ve Oral ÇELIK'IN, 30.1.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Daire Baskani Emin ASLAN, Daire Baskan Yardimcisi Hanefi AVCI ve Ekrem MARAKOGLU'nun çagrilmasina, 13 No'lu Karar 30.1.1997 tarihinde 5.2.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Avukat Necdet KÜÇÜKTASKINER'in çagrilmasina karar verilmistir.14 No'lu Karar 5.2.1997 tarihinde 17.2.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Yeniden Dogus Partisi Genel Baskani Hasan Celal GÜZEL ve Erzincan eski Senatörü Niyazi ÜNSAL'in, 18.2.1997 tarihli toplantida bilgisine basvurulmak üzere, Binbasi Mehmet Emin YURDAKUL, Astsubay Hüseyin OGUZ ve Tuncay ÖZKAN'in çagrilmalarina karar verilmistir.15 No'lu Karar 17.2.1997 tarihinde Çalisma süresinin 1 ay daha uzatilmasi için Meclis Baskanligina müracaat edilmesine karar verilmistir. 16 No'lu Karar 19.2.1997 tarihinde 27.2.1997-3.3.1997 tarihleri arasinda çalismalarin Istanbul'da sürdürülmesine karar verilmistir.17 No'lu Karar 19.2.1997 tarihinde Içisleri Bakanligindan uzman personel talep edilmesine karar verilmistir.18 No'lu Karar 17.3.1997 tarihinde Içisleri Bakanligi ve Basbakanliktan uzman personel talep edilmesine karar verilmistir.19 No'lu Karar 5.3.1997 Bilgisine basvurulmak üzere, Güneydogu Anadoluda çalisma ziyareti yapilmasi, Ömer Lütfi TOPAL'in aile efradinin, Veli KÜÇÜK'ün Özer Ve Tansu ÇILLER'in dinlenmesinin karar verilmistir. 20 No'lu Karar 11.3.1997 tarihinde Komisyonun çalisma süresinin yeterli olmamasi nedeniyle 19 No'lu kararda yapilmasi kararlastirilan faaliyetlerden vazgeçilmesine karar verilmistir.(Ek:43)
V- IDDIALAR

1- ANAVATAN PARTISI GENEL BASKANI MESUT YILMAZIN IDDIALARI

12 Kasim 1996 tarihinde Anavatan Partisi Genel Baskani Mesut Yilmaz'in Cumhurbaskani Süleyman Demirel'e verdigi, Cumhurbaskani tarafindan da gereginin tetkik ve tahkiki için Basbakan Prof.Dr.Necmettin Erbakan'a verilen mektupta;

Emniyet Genel Müdürlügü bünyesinde Özel Harekat Dairesinin bulundugu alinan duyumlara göre bu dairenin bazi elemanlarinin uyusturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürülmesi gibi islere karistigi, son olay da bunun vehim olmadigini sanildigindan da kötü oldugunu gösterdigini, Ömer Lütfi Topal'i öldürenlerin itiraflarinin fevkalade enteresan oldugunu, bu kisiler suçu itiraf ettikleri halde Ankara'ya celb edilerek halen serbest gezdiklerini, Istanbul Emniyet Müdürlügünde her türlü dökümanin hazir oldugunu, asiret reisinin Devleti kullandigini, Devlette görevli bazi kisilerin Özel Harekat Dairesi Baskani Ibrahim Sahin'den talimat aldiklari ve bunun Içisleri Bakani dahil bir takim yüksek yerlerin bilgisi dahilinde oldugunu, Devletin emrinde çalisan ve suça karisan 100-120 kadar kisi oldugunu, bu isin Devlet çapinda sorusturulmasi gerektigini, bu ise seyirci kalinir ise Demokrasinin isleyebileceginden süphe duyulacagini, bunlarin meydana çikarilmasi halinde de Devletin zarar göreceginden endise ettigini, normal Devlet mekanizmasina güvenin olmadigini, Devlet Denetleme Kurulu'nun böyle bir seyi üstlenebilecegini...'' iddia etmistir. (Ek:44)

2- ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK'IN IDDIALARI:

Isçi Partisi Genel Baskani Dogu PERINÇEK Komisyonumuza gönderdigi 9 Aralik 1996 tarihli yazisinin ekindeki (4) sahifelik Genel Çerçeve baslikli yazisi, TBMM Baskanligina yazilmis (15) sahifelik Mehmet AGAR ve Tansu ÇILLER hakkinda suç duyurusu oldugunu iddia ettigi dilekçesi ve diger eklerden olusan toplam 183 sayfalik metin, 2 adet fotograf ve 40 sahifelik gazete küpürlerinin ve 26 Aralik 1996 tarihinde Komisyona sundugu dilekçesi ve eklerinin incelenmesinde;

DYP Genel Baskani, Istanbul Milletvekili Tansu ÇILLER'in basta MIT, Emniyet, Jitem, Özel Kuvvetler Komutanligi gibi devlet kurumlarinin görevlileri olmak üzere mafya diye nitelenen bazi suç örgütlerinde yer almis kisilerden olusan özel bir suç örgütünün kurulmasini azmettirdigi, bu örgütü eline geçirdigi, devlet olanaklari ile besledigi, himaye edip, yönlendirdigi, bu örgütün ABD'nin CIA ve Israil'in MOSSAD Istihbarat Örgütleriyle baglantili oldugu ve örgütün mensuplari arasinda Özel Büro'' diye anildigi, ÇILLER'in Özel Örgütü'nün halen bir tanitim ajansi biçiminde faaliyet yürüttügü; çok genis bir cografyayi hedef aldigi; Istanbul, Ankara, Izmir. Washington ve Tel Aviv'de bürolari oldugu, Türk Silahli Kuvvetleri, Ülkücü Mafya, Emniyet Teskilati, Uyusturucu silah ve nükleer madde mafyasi ve MIT içerisinde uzantilari oldugu ve toplam (700) kisiden olustugunu basinda (özellikle kendisinin yayinladigi Aydinlik isimli dergi) yer alan haber ve yorumlara dayandirarak IDDIA etmektedir. Bu iddiaya göre; örgütün lider kadrosu DYP Genel Baskani ve Istanbul Milletvekili Tansu ÇILLER ve esi Özer ÇILLER, Elazig Milletvekili Mehmet AGAR, MIT Müstesar Yardimcisi ve Kontr-Terör Daire Baskani Mehmet EYMÜR, Emniyet Genel Müdürlügü Müsaviri Emekli Yarbay Korkut EKEN, Özel Harekat Dairesi Baskani Ibrahim SAHIN, Ülkücü Mafya Seflerinden Abdullah ÇATLI ve Alaattin ÇAKICI'dan meydana geldigi ileri sürülmektedir.

Iddiaya göre; örgütün Emniyet içindeki uzantisinin basinda Mehmet AGAR yer almakta, örgütü onun müsaviri olan Korkut EKEN sevk ve idare'' etmektedir. Yine iddiaya göre;

Örgütün MIT içindeki uzantisinin basinda ise; Kontr Terör Daire Baskani Mehmet EYMÜR ve Tolga ATIK yer almaktadir.

Çiller Örgütünün Türk Silahli Kuvvetleri içindeki uzantisinin kanitinin ise;Kidemli Piyade Yüzbasi Hüseyin PEPEKAL ve yanindaki zabitler grubunun oldugu ve bu grubun Azerbaycan ve Kafkaslarda çesitli tertip ve kiskirtmalarda bulundugu iddia edilmektedir.

Kamuoyunda SÖYLEMEZ ÇETESI'' adiyla bilinen mafya örgütlenmesinin Çiller Özel Örgütünün bir uzantisi oldugu ve bu misal mafya örgütlenmeleri olarak; Tevfik AGANSOY Çetesi, Abdullah ÇATLI ve grubu, 6. Filo adini tasiyan Mafya örgütlenmesi, Saziye Barin isletmecisi Ziya AYCAN ve grubu ile Avrasya feribotunu kaçiranlar sayilmaktadir.

ABD'nin Adana Konsolosu Elizabeth Shelton'un da bu özel örgüt faaliyetlerine katildigi iddia edilmektedir.

Dogu PERINÇEK'in iddiasina göre; Çiller Özel Örgütünün 1995 Mart ayinda Azerbaycan'da Haydar ALIYEV'e karsi darbe tertipledigi, Iran ile savas kiskirtmasi yaptigi, Çeçenistan'da provakasyon yaptigi ve Avrasya feribotunun kaçirilmasini tertip ettigi, uyusturucu kaçakçiligi yaptigi ya da yapanlardan haraç aldigi, kamuoyuna mal olmus olanTarik ÜMIT, Asker SIMITKO ve Lazim ESMAEILI cinayetlerini gerçeklestirdigi, nükleer madde kaçakçiligi yaptigi, Manukyana bombali saldiriyi gerçeklestirip soförü Mehmet Urhan'i öldürdügü iddia edilmektedir.

Ayrica; DYP Genel Baskani ve Disisleri Bakani ve Basbakan Yardimcisi Tansu ÇILLER'in 1971'den beri ABD'nin Disisleri Bakanligina hizmet veren bir çagrili görevli'' oldugu,

Eski Jandarma Genel Komutani Orgeneral Esref BITLIS'i Çekiç Güç'' denen ABD askeri biriminin suikastla öldürdügü, bu suikasta ait CIA toplantisina ABD Adana Konsolosu Shelton ve yardimcisi S.Pevington, Çekiç Gücün ABD'li Komutani Albay Naab, Ankara'dan bir Amerikan Askeri yetkilisi ve Izmir'den TUSLOG'da görevli bir yüzbasinin katildigi Dogu PERINÇEK tarafindan ileri sürülmektedir.

Isçi Partisi Genel Baskan Yardimcisi Hasan Yalçin Komisyonumuza gönderdigi 10.03.1997 tarihli yazisinda da;

Susurluk Olaylarini Arastirma Komisyonu Üyesi Yasar Topçu'nun Hüseyin Duman ve Bucak Ailesi fertlerinden Fatih Bucak'in kumar arkadasi oldugu, 9 Mart 1997 tarih ve 507 sayili Aydinlik Gazetesi'nde yazildi. Yasar Topçu'nun arkadasi Hüseyin Duman nükleer madde kaçakçiligi yapan bir kisidir. Fatih Bucak ise; Susurluk Olayinin önemli isimlerinden Sedat Bucak'in yegenidir.

Böyle bir kisinin Susurluk Olayini Arastirma Komisyonunda yer almasi, Komisyon çalismalarinin ciddiyetine gölge düsürür. Hüseyin Duman ve Fatih Bucak gibi kisilerin kumar arkadasi olan bir kisinin Susurluk olayi ile Kamuoyunun gözleri önüne serilen ve Komisyonunuzun çalisma konusunu olusturan iliskiler yumaginin üzerine gitmesi düsünülemez.''iddiasinda bulunmustur.(Ek:45)

3- ANAP MANISA MILLETVEKILI TEVFIK DIKER'E VERILEN VE ONUN TARAFINDAN KOMISYONA INTIKAL ETTIRILEN MUSTAFA DENIZ'IN YAZISINDAKI IDDIALARI:

Manisa Milletvekili Tevfik DIKER tarafindan Komisyon Baskanligina sunulan 23.1.1997 tarihli yazida: Cem ERSEVER olaylarinda adi geçen ve 15.11.1993 tarihinde Polatli yakinlarinda ölü bulunan itirafçi Mustafa Deniz hakkindaki degerlendirme raporunda;

Ferit Kod adli Mustafa DENIZ'in 1984 yilinda PKK örgütüne girdigi, bazi eylemlere katildigi 15.10.1989 tarihinde kendi istegi ile Van'da teslim oldugu,

Teslimiyetini takiben güvenlik kuvvetlerine yardimci olarak pek çok eylemi ve örgüt militanini yakalattigi, Diyarbakir 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi 1989/1348 hazirlik, 1989/526 esas sayili davada sanik olarak yargilandigi, yargilama sonunda TCK'nin 125/4 maddesine göre saliverildigi,

Ferit kod adli Mustafa DENIZ'in saliverildikten sonra basta JITEM olmak üzere Emniyet istihbarat örgütlerine yardim ettigi. Diyarbakir Istihbarat Sube Müdürü Hanefi AVCI tarafindan kendisine tasimasi için Browning marka L27507 seri nolu silahin verildigi ve ayni dönemlerde kisa adi JITEM olan Jandarma Istihbarat Teskilati bünyesinde sözlesmeli personel olarak çalistigi,

Çalismasi sirasinda gösterdigi üstün çaba sonunda teskilatta sorumlu emekli binbasi Cem ERSEVER'in yardimciligini yaptigi, çalisma arkadaslari arasinda Ali Hoca kod adli Ali OZANSOY, Sari Adil kod adli Adil TIMURTAS ve Mete kod adli Ibrahim BABAT ile birlikte çalistigi,

Bu çalismalar sirasinda bazi güvenlik görevlilerinin zorla adam kaçirma, fidye, uyusturucu madde kaçakçiligi gibi suçlara karistiginin belirlenmesi sonucu JITEM içinde görüs ayriligi çiktigi, emekli binbasi Cem ERSEVER, Mustafa DENIZ ve Ali OZANSOY'un raporlari üzerine Jandarma Genel Komutani esref BITLIS tarafindan Adil TIMURTAS ve ibrahim BABAT'in uzaklastirildigini, bu iki sahsin bunun üzerine Diyarbakir'dan tanidiklari Hanefi AVCI'nin yanina sigindiklari ve emniyet içinde olusturulan gizli olusumlara katildiklari,

Sari Adil kod adli Adil TIMURTAS ile Mete kod adli Ibrahim BABAT'in uyusturucu ve silah kaçakçiligi islerine bulastiklari, istihbarat raporlarini devletin bazi kademelerinden gizleyerek özel sahislar için çalisma yaptiklari, bu çalismalar için emirleri halen Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Daire Baskanligi'nda teknik islerden sorumlu baskan yardimcisi olarak görev yapan Hanefi AVCI'dan aldiklari,

Bu çalismalar sirasinda önce JITEM sorumlusu emekli binbasi Cem ERSEVER'in, ardimdan da Ferit kod adli Mustafa DENIZ'in Adil TIMURTAS ve Ibrahim BABAT'in içinde bulunduklari olusum tarafindan öldürüldügü, bu sahislarin halen, olusturulan bu yapi içinde çalismalarini sürdürdükleri, üzerlerinde emniyet tarafindan verilen silah ve kimlik tasidiklari belirlenmistir.

Degerlendirme raporuna ekli, o dönemde Diyarbakir Emniyet Müdürlügü Istihbarat Sube Müdürü Hanefi Avci tarafindan imzalanmis tarihsiz belgede;

Aslen Agri ili Merkez Leylekpinar mahallesi nüfusuna kayitli, Ibrahim oglu 1965 dogumlu MUSTAFA DENIZ itirafçi olup, Güvenlik Kuvvetlerin yardimlarindan dolayi Bölücü eskiyanin hedefi olup hayati heran harici ve ciddi tehlikeye maruz oldugundan Silah Tasima Ruhsati müracaati neticesi alinincaya kadar kendi güvenligini saglamasi amaciyla kendisine L-27507'' Seri nolu BROWNIG marka 9 mm Tabanca verildigi,

Gerektiginde gerekli kolayligin gösterilmesini, tereddüt halinde Diyarbakir Istihbarat Sube Müdürlügünün 11799 ve J.Asayis Komutanligin 26173 nolu Telefonlardan bilgi alinabilecegi'', belirtilmistir.

Öteyandan yine Manisa Milletvekili Sayin Tevfik DIKER 5.3.1995 tarihinde Susurluk Komisyon Baskanligina yaptigi müracaatta;

PKK itirafçisi Mustafa DENIZ'e ait L-27507 seri nolu 9mm Browning marka tabanca ile bu tabancanin tasinabilmesi için Hanefi AVCI tarafindan verilen silah tasima belgesi ile ilgili olarak kendisinin Içisleri Bakani Meral AKSENER'e soru önergesi yönelttigini, alinan cevapta da; böyle bir silahin Emniyet ve Jandarma envanterinde olmadigi, Mustafa DENIZ'e verilmediginin bildirildigi, silahin nerede oldugunun bilinmedigi gibi belge hakkinda da açiklama yapilamadigindan bu konudaki çeliskinin aydinliga kavusturulmasi için Komisyona müracaatta bulundugunu belirtmistir.(Ek:46)

4- YAZAR ÜMIT OGUZTAN'IN IDDIALARI

Isadami M.Ali Yaprak'in kaçirilmasi ve Ömer Lütfi Topal'in öldürülmesi ile ilgili olarak Yazar Ümit Oguztan'in Komisyon Baskanligina verdigi 10.3.1997 tarihli dilekçesinde;

Kendilerine ulasan ve komisyona yararli olacagi düsüncesiyle verilen bilgilerin MIT'' tarafindan da daha önceden bilindigini ancak degerlendirmeye sokulmadigini, haber kaynaginin ise hayati tehlike endisesiyle hareket ettigini, içinde siyasal otoritenin de bulundugu çikar çevrelerinin gerçegin ortaya çikmasini istemedigini, Yurtiçinde mafia'' ve yurtdisinda CIA'' baglantilari bulunan örgütlenmenin ERGENEKON'' ve GLADYO'' olarak adlandirildigini, Adina mafia denilen yasadisi çikar gruplarinin gücünü siyasal otorite ile yaptigi isbirliginden aldigini belirttikten sonra 5 Subat 1992 tarihinden itibaren önemli olaylarin kronolojik siralamasini yapmaktadir.

Uyusturucu trafiginden, Türk siyasal otoritesine, Asiret liderlerine ve bürokratlarina çok fazla miktarda para akitildigini, komisyonun çok önemli bir görev üstlendigini, titiz çalismasi ve taniklarin korunmalarinin saglanmasi gerektigi, faili meçhul siyasî cinayetlerin siyasal otorite tarafindan organize edildigi gibi dürüst gazeteci ve yazarlarin da medya kuruluslarindan dislandiklarini, basin ve gerçekleri dile getiren yazarlar üzerinde siyasal otoritenin baski yaptigini veya faili meçhul cinayetlerle susturulmaya çalisildigi, vatandasin da umutsuzluga düstügünü,

6 Mart 1997 tarihinde gazeteci arkadasi Muharrem Demir'e ulasan haberleri arastirmak üzere oto hurdacisi Yalçin Zafer ile görüstügünü; yapilan görüsmede Orhan TASANLAR'in Istanbul Emniyet Müdürü oldugu dönemde Müdür Yardimcilarindan birinin makam soförü olan Mesut'un kirmizi mersedes olayina karistigini, kendilerini telefonla arayarak 71-72 model bakimli bir mersedes almak istediklerini, ve kendisinin 3 kisi ile birlikte giderek kirmizi mersedes otoyu rayiç fiyatinin 10 misli paraya alip otonun sahibine verdigini ve kendisinin de komisyonunu aldigini, bu mersedese 16 EA ... no'lu sahte plaka takildigini ve otomobilin tesliminden sonra isadami M.Ali YAPRAK'in kaçirilarak fidye alindigini, çok kisa süre sonra da; Ömer Lütfi Topal'in öldürüldügünü, otomobilin de 40 gün sonra geri vermek istediklerini ancak almadiklarini, otonun alimi sirasinda bulunan 3 kisiden birinin Ayhan Çarkin, digerlerinin de özel timci oldugunu, ancak alisverisle ilgilenmediklerini, M.Ali YAPRAK'in kaçirilma ve Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülme olayinda kullanilan kirmizi mersedes'in daha sonra Yalçin Zafer tarafindan sökülüp satilarak ortadan kaldirildigini,belirtmistir.(Ek: 47)

5- CHP ISTANBUL MILLETVEKILI ALGAN HACALOGLU KANALIYLA KOMISYONA SUNULAN FARUK KUSAKSIZLARDAN TARAFINDAN YAZILAN MEKTUPTAKI IDDIALARI:

Emekli polis memuru Faruk Kusaksizlardan tarafindan yazilip bir sureti Istanbul DGM Savciligina verildigi anlasilan bir sureti de Istanbul Milletvekili Sayin Algan Hacalogluna verilen ve onun tarafindan da Komisyon Baskanligina gönderilen yazi ekindeki mektupta;

Susurluktaki kazada ölümünden sonra, Abdullah Çatli'nin evinin de aranabilecegini ve evinde; 150 milyar TL degerinde mark ve dolar, 6 adet susturuculu silah, parasal degeri belli olmayan kokain ve eroin, 4 adet uzun namlulu silah, C4 ve TNT patlayicilari, binlerce mermi, geçmisteki olaylari aydinliga kavusturacak bilgilerle gelecekte yapilacak eylem planlari ve Mehmet Agar ve Hüseyin Kocadag ile ilgili belge ve fotograflarin oldugunu, bunlarin Çatli'nin yatak odasindaki gizli bölmelerde bulunabilecegini,iddia etmistir.(Ek:48)

6- CHP MILLETVEKILI MAHMUT ISIK TARAFINDAN KOMISYON BASKANLIGINA SUNULAN RAPORDAKI IDDIALARI:

CHP Milletvekilleri Ercan Karakas, Mahmut Isik ve Mustafa Yildiz'in 7.03.1996 tarihleri arasinda Van ve Hakkari illerinde faili meçhul cinayetlerle ilgili yaptiklari inceleme sonunda hazirladiklari raporda;

a- Güvenlik kuvvetlerinin 22 Eylül 1995 tarihinde Abdullah Canan'in köyü olan Karli'da operasyon düzenleyip 4 teröristi ölü olarak ele geçirmelerinden 15-20 gün sonra Hakkari Komando Tugay Komutanligi'na bagli Yüksekova Komando Tabur Komutanligi'nca adi geçen köye gidilerek Abdullah Cananin ki dahil 10 evde bulunan esyalarin tahrip edildigi, bunun üzerine Abdullah Canan'in Cumhuriyet Savciligi'na suç duyurusunda bulundugu Yüksekova Mahkemesinde de hasar tespiti yaptirdigi, Komando Tabur Komutani M.Emin Yurdakul'un Abdullah Canan ile birlikte suç duyurusunda bulunan iki kisiyi makamina çagirarak davadan vazgeçmelerini imali biçimde söyledigi, bu görüsmeden birkaç gün sonra 17.01.1996 tarihinde Abdullah Canan Hakkari'ye giderken askeri konvoyda arama yapildigi, Abdullah Canan'in da bu arama sirasinda Tabur Komutani M.Emin Yurdakul tarafindan gözaltina alindigini üç kisi ve iki köy korucusunun Yüksekova Cumhuriyet Savciligi'nda bulunan ifadelerinde beyan ettikleri, Abdullah Canan'in arabasinin Yüksekova'ya 100 km mesafede 21.01.1996 tarihinde, ölüsünün de Yüksekova'ya 20 km mesafede Altinbasak köyü yakininda iskence izlerini tasiyan ve 6 kursun sikilmis bir sekilde bulundugunu,

Raporu hazirlayan heyetçe bilgisine basvurulan Yüksekova Kaymakami Aydin Tetikoglu; ilçenin sosyo-ekonomik yapisindaki bozukluktan bahsettikten sonra, kendisinin Jandarma ve Polis disindaki askerler ile ilgisi olmadigini ve kendisine bagli olmadigi için emir veremedigini bilgi dahi alamadigini, askeri taburun direk Hakkarideki Tugay'a bagli oldugunu,

Yüksekova Cumhuriyet Savcisi Mehmet Turgay; birkaç kisi ile iki korucunun Binbasi Mehmet Emin Yurdakul tarafindan tabura alindigina dair ifade verdiklerini, kaybolanlardan bazilarinin da örgüte katildiklarina dair bilgiler oldugunu ve kayiplarla ilgili takipsizlik karari verdigini,

Hakkari Komando Tugay Komutani Tuggeneral Tuncay Koyuncu da; 22 eylül 1995 tarihinde Abdullah Canan'in evinin bitisiginde siginak bulundugu ve 5 PKK teröristinin öldürüldügü, Abdullah Canan'in kayboldugu gün adi geçenin 10.30'da evinden ayrildigini, oysa M.Emin Yurdakul komutasinda yapilan yol aramasinin 9.30'da bitirildigini, esrar-eroin ticaretinden dolayi öldürülmüs olabilecegini, M.Emin Yurdakul'un en faal, en mücadeleci basarili bir asker oldugunu ve bu nedenle yurtdisina gönderildigini,

b- Tabur Komutani Binbasi M.Emin Yurdakul bir kisim askerle 27.10.1995 tarihinde Yüksekova Agaçli'ya giderek köylülerden 73 yasindaki Semsettin Yurtsever ile 18 yasindaki Mogdat Özeken ve 13 yasindaki Münir Saritas'i alarak köyden ayrildigi, daha sonra bilgi alinamadigi, Mogdat Özeken'in babasi Abdullah Özeken oglunu sormak için Tabura gittiginde oglunun agzindan kan akar vaziyette taburda gördügünü ve Tabur Komutaninin oglunu 24 saat içeri attigini bildirdigini, öte yandan Semsettin Yurtsever'in oglu Fevzi Yurtsever'de Komisyon Baskanligi'na verdigi 19.03.1997 tarihli dilekçesinde de ayni hususlari dile getirdigi, (EK:

c- 26 Aralik 1995 tarihinde Eyüp ve Mahir Karabeg kardeslerin Çukurca'da Ilçedeki kahveden çikarden 3 kisi tarafindan 47 plakali beyaz toros steysin bir araba ile kaçirildigi, bu arabanin degisik plakalarla son 4 gündür Ilçede görüldügünü, iki kardesin alindigi yerin Ilçe Emniyet Müdürlügü ve Jandarma Komutanligi'na hayli yakin mesafede oldugu ve cenazelerin Narli Köyü yakininda bulundugunu ve faili meçhul kaldigini,

Raporun sonuç bölümünde de; Yüksekova'da Vatandas ile Kaymakam, Jandarma, Polis ve Resmi Kurumlarin sikintisinin olmadigi, vatandaslarin asil sikayetinin Komando Taburuna ve özellikle Tabur Komutani Binbasi M.Emin Yurdakul'a yönelik oldugu, tüm faili meçhul cinayetlerin bu sahistan kaynaklandigi, bu sahis Ilçede kaldigi müddetçe sikintisinin devam edecegi, Ilçe Kaymakaminin da Tabura müdahale edememesinin sorunu agirlastirdigi belirtilmistir. (Ek:49)

7-SÖYLEMEZ AILESIYLE ILGILI OLAYLARDA TUTUKLU DR.MEHMET SENA SÖYLEMEZ ILE EMIR SÖYLEMEZ VE NAZIF YAVUZ'UN IDDIALARI:

a- Mehmet Sena Söylemez'in iddialari

Mus Merkez-Kirköy nüfusuna kayitli 1961 Mus dogumlu, Tip doktoru ve Genel Cerrahi Uzmani oldugunu beyan eden ve SÖYLEMEZ Çetesi kovusturmasi nedeniyle Ümraniye Cezaevinde bulunan Mehmet Sena Söylemez TBMM Susurluk Arastirma Komisyonu Baskanligi'na gönderdigi 2.12.1996 tarihli dilekçesine Ekli 63 sahifelik ifadesinde;

Kendisi ve mensubu oldugu SÖYLEMEZ Ailesinin masumiyetini, kendilerine yapilan suçlamalarin yalan gösterilen belge ve tutanaklarin düzmece oldugunu anlatarak; 1Nisan 1994 tarihinde Ankara'da isletmekte olduklari (Rumors) isimli Distotekte, Bucak Asiretine mensup Sultan Mehduh BUCAK, Ahmet OYNAK, Vahap AKPINAR isimli kisilerle aralarinda çikan kavga ve silahli çalistada anilan Bucak Asiretine mensup (3) kisinin ölmesi kendisi ve bir diger kisinin yaralanmasi ile sonuçlanan olaydan sonra Bucak Asireti ile hasim haline geldiklerini, PKK'ya karsi savastiklari için devlet kuvvetlerini yanina alan Bucak Asireti Reisi Sedat Edip Bucak'in halen Elazig Milletvekili olan Mehmet AGAR ile gerek Emniyet Genel Müdürü, gerekse Adalet Bakani olarak isbirligi yaparak kendilerine karsi birçok komplo ve cinayet tuzagi kurduklarini ifade etmektedir. Hatta Sedat BUCAK - Mehmet Agar birlikteliginin komplolari sonucu zamanin Basbakani ve halen ANAP Genel Baskani, Sayin Mesut Yilmaz ve Istanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazicioglu'nun da kendilerine karsi devletin polis gücünü kanunsuz bir sekilde seferber ettiklerini ve bütün bunlarin sonucunda kendisi ve kardeslerinin tamaminin iftiraya ugratilarak cezaevine konduklarini, iddia etmektedir. (Ek:50)

b- Emir Söylemez'in Iddialari:

Mus ili Kirköy Beldesinde Mukim Emir SÖYLEMEZ Mus Cumhuriyet Bassavciligi kanaliyla TBMM Susurluk Arastirma Komisyon Baskanligina sundugu dilekçesinde: Sedat Edip Bucak'in kardesleri ve diger aile bireyleri ile giristigi silahli mücadelede, Elazig Milletvekili Mehmet AGAR'in (Emniyet Genel Müdürü ve Adalet Bakani oldugu dönemlerde) yardimi ile bazi aile bireylerini öldürttügünü ve akabinde delilleri kararttirdigini'' iddia ederek, bu hususta bazi gazete ve televizyon haberleri ve programlarini delil olarak sunmaktadir.(Ek:51)

c- Nazif Yavuz'un Iddialari

Emniyet Genel Müdürlügü Bilgi Islem Dairesinde Komiser Muavini olarak çalismakta iken SÖYLEMEZ ÇETESI sorusturmasi nedeniyle gözaltina alinan ve tutuklu bulundugu Ümraniye Cezaevinden TBMM Susurluk Arastirma Komisyonu Baskanligina gönderdigi dilekçesinde; Kendisi hakkindaki iddialarin SÖYLEMEZ ailesinden olan ve Eskisehirde öldürülen Komiser M.Nasir SÖYLEMEZ ile olan arkadasligi nedeniyle yapildigini ve kendi masumiyetini ispat için hayat hikayesini anlatarak, geçirdigi sorusturma sirasinda poliste kendisine çesitli iskenceler yapildigini'' iddia etmektedir. (Ek:52)

8- KOMISYONA BILGI VERENLERIN IDDIALARI

Ayrica Komisyonumuza davet ettigimiz kisilerin vermis olduklari bilgiler isiginda Mehmet Eymür,Hanefi Avci,Korkut Eken,Hüseyin Oguz,Hasan Celal Güzel Ahmet Altintas,Senar Er,Mehmet Ali Yaprak ve M.Hadi Özcan'in iddialari komisyonumuzca özellikle degerlendirmeye alinmistir.
VI- KAVRAMLAR VE KONUYLA ILGILI ÖNCEKI MECLIS ARASTIRMA KOMISYONU RAPORLARI

1- KAVRAMLAR

Raporun içeriginin daha net angilanabilmesi, bazi tanim ve kavramlarin belirlenebilmesini gerektirmektedir.

• Çete: Sözlüklerde, ordu birliklerinden olmayan silahli küçük birlik olarak tanimlanmaktadir. Ansiklopedilerde, bir kisinin yönetiminde, her türlü hukuk kurali ve sinirlamalarinin disinda çalisan, esnek, kolay davranabilen basi bozuk örgüt diye tanimlanmaktadir. Çetelerin, önceden zorla para almak, mal ve insan kaçirmak, gibi yasadisi eylemler yapmak amaciyla kuruldugu, çogu kez kanun kaçaklarindan olustugu, günümüzde amaç degistirerek, resmi ve askeri birliklerin, çesitli taktik ve hukuki nedenlerle yapamiyacaklari isleri yapan, yari resmi nitelik kazanmis örgütler oldugu açiklamasini getirmektedirler. Devlet güçlerinin büyümesi etkinlesmesinin eski anlamda haydutluk yapan çeteleri ortadan kaldirdigini, uluslararasi eylemler için devletlerin veya çesitli irkçi, dince ve ideolojik gruplarin uyguladigi yöntemler haline geldigini belirtmekte Devletin tüzel kisiligine karsi suç islemek için olusturulan silahli topluluk'', baslica suçlularin çikar ve tehlike ortakligindan dogmus olan koruyucu ve saldirici zümre'' silahli çete, siddet kullanarak bazi suçlari islemek amaciyla birlesen silahli topluluk'' gibi tanimlar ortaya konmaktadir.

Türk Ceza Kanununda tanimi: TCK'nun 313 üncü maddesinde Her ne biçimde olursa olsun cürüm islemek için örgüt kuranlar'' seklinde tanimlanmaktadir.

Mafya:Mafya, mevcut hukuk kurallarina göre yasaklanan mal ve hizmetleri, is alanlarini yasadisi yollardan, gerektiginde zor kullanma, rüsvet verme veya ilgili kisilerle çikar iliskisine girme sonucunda bunlari elde ederek büyük kaçançlar saglayan veya mevcut sistemin yasaklanmayan mal ve hizmetlerini yasadisi yollardan zor kullanarak, rüsvet v.s.veya ilgili kisilerle çikar iliskisine girerek ucusa alip çok pahaliya satmak suretiyle büyük kaçançlar elde etmek için olusturulan aralarinda fonksiyonel isbölümü yapilmis ve hiyerarsik bir yapi olan organize suç örgütüdür. Bu suç organizasyonlariin kendi içinde bir yaptirim sistemi mevcuttur. Yasaklanan mal ve hizmetler ile ugrastiklarindan, karaparanin aklanmasi sözkonusudur. Bu suç organizasyonlariinin esasi suç islemek suretiyle kazanç teminine dayanmaktadir. Suç isleme bir meslek olmustur ve süreklilik göstermektedir. Faaliyet gösterdigi alanda kisilere karsi siddete basvurmaktadir. Belirtilen amaçlara ulasmak için gerektiginde paravan firmalar kurmaktadir. Is alanlari genellikle, haraç almak, uyusturucu ve silah kaçakçiligi, yasadisi kumar, fuhus sektörünü olusturma ve çalistirma, kamu ihalelerine katilanlari sindirerek ihaleyi istedigi rakama düsürük ve daha pahaliya baskalarina satma,sahte resmi evraklar düzenleme, vergi kaçirma, gibi yasal olmayan islerden olusmaktadir. Bu islerin daha rahat yapilabilmesi için sözkonusu suç örgütleri tarafindan bazi kamu görevlilerine çikarlar dagitilarak kosullar kendilerine uygun hale getirilmektedir. Bütün bu uygulamalarinin karsisina çikanlari tehdit eder, yaralar, adam öldürür, bu isleri yapabilmek için uluslararasi organizasyonlara girisir, dünyaya açilir. Literatürde çete kavrami yerini genis anlamiyla yasadisi örgütler'', özel anlamiyla da organize suç örgütleri'' kavramina devretmistir. Ortak özellikler, yasadisilik, silahlilik, menfaat saglama ve teskilattir.

Yasadisi Örgüt: Hukuk kurallarinin öngörmedigi, izin vermedigi bir amaca ulasmak için birden fazla kisinin bir araya gelmeleri, birlikte hareket etmeleri.'' Bu tanimdaki yasadisi amaçlara göre örgütler tasnif edilmektedir. Siyasi bir amaci sürdürme olan, siddet eylemleri varsa (kaçirmadan-cinayete) amaçla veya bir devleti yikmak için siddet kullanimi varsa terör örgütü olarak tanimlanmaktadir.

Konumuzla ilgili yasadisi örgütlerin son iki tanimdan biri mafya adi verilen örgütlenme tipi olup;

Adalet Bakanliginca hazirlanan Çikar Amaçli Örgüt Suçlari Hakkinda

Kanun Tasarisinda, Çikar Amaçli Örgüt:

Dogrudan veya dolayli biçimde bir kurumun, kurulusun veya tesebbüsün denetimini ele geçirmek, ihale, imtiyaz ve ruhsat islemlerinde etkinlik ve denetim elde etmek; ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve esyanin nedretine, fiyatlarin artmasina sebep olmak, kendilerine veya baskalarina haksiz menfaat saglamak; seçimlerde oy temin etmek veya seçimleri engellemek maksadiyla zor veya tehdit uygulamak veya kisileri kendilerine tabi kilmaya zorlamak veya mensuplari arasinda her ne suretle olursa olsun açik veya gizli isbirligi yapmak suretiyle yildirma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suçlar islemek için örgütü kuranlara veya örgütü yönetenlere veya örgüte üye olanlara ya da örgüt adina faaliyette bulunanlara veya bilerek hizmet yüklenenlere sadece bu nedenle üç yildan alti yila kadar agir hapis cezasi verilir.'' seklinde tanimlanmaktadir.

Çagimizda terörizm ve ekonomik suçluluk yaninda bati ve özellikle Italyan hukukunda (Mafya tipi örgütlenme) olarak da adlandirilan Çikar amaçli örgüt suçlulugu'', kamunun baris ve sükununu esasli biçimde ihlal eden, kamu otoritesini çok yakindan mesgul eden, devletleri gerek maddi ceza hukuku gerekse usul hukukuk bakimlarindan yeni ve istisnai kurumlari meydana getirip uygulamaya zorlayan hukuk ihlalleri olarak ortaya çikmis bulunmaktadir. Bu sebeple, bati ülkelerinde ve özellikle Amerika Birlesik Devletlerinde organize, örgütlü suçluluk olarak da isimlendirilen örgüt suçlulugunu cezalandirmak ve kisileri bu gibi eylemlerden caydirmak üzere özel kanunlar meydana getirilmekte ve bazi ülkeler suçlarin tanimini genel ceza kanunu içerisinde yapmakta ve usul hükümlerini gene genel ceza yargilamasi usulü kanunlarinin ilgili maddelerine yerlestirmekte veya mükerrer maddeler kullanma yolu tutmaktadirlar.

Icralarinda, çok kere, terörizm suçlarinda oldugu gibi, cebir, siddet, yani zor, tehdit, korkutma ve yildirma yolu tutulan örgütlü suçlar özellikle manevi unsur ve yönelinmis hedef, amaç itibariyle terörizm suçlarindan ayrilmaktadirlar. Gerçekten çikar amaçli örgüt suçlarinda hedef, terörizmde oldugu gibi yakin amaç olarak kamu düzenini agir biçimde ihlal ile asil amaçlara ulasma yolunu açmaktan ibaret bulunmayip, haksiz menfaat, çikar elde etmektir. Çikari elde etmek üzere örgütlenilmekte ve zor ve tehdit unsurlarini olusturan suçlara basvurmak suretiyle magdurlari yildirip çikar saglanmasina ulasilmaktadir. Bu amaç yaninda toplum içinde kanun disi ticareti teskilatlandirarark fuhusu istismar etmek, kadin ticaretini örgütleri için bir tekel haline getirmek, uyusturucu madde trafiginin yönlendirmek ve böylece dünya gençligini korkunç etkisi altina almis bir afetin yayginlasmasini saglamak ve belki de hepsinden kötüsü, birkisim kamu görev ve hizmetlerinin igfal ederek bu gibi kanunsuzluklarin içine alip ortaklari haline getirmek, rüsveti genellestirmek, çikar amaçli suç örgütlerinin kanunsuz ugraslarinin basinda gelmektedir. Bazi ülkehlerde bu tür örgütlerin, daha da ileri giderek siyaseti bile yönlendirmeye cür'et ettikleri, kamu görevlilerinin seçimle isbasina geldikleri hallerde, seçimleri türlü yollarla etki altina almaya çalisarak istedikleri kisilerin görevlendirilmeleri hususunda çaba gösterdikleri gözlenmektedir.

Elde ettikleri çikarlarin büyüklügü nedeniyle bazen suç örgütlerinin ugras alanlarini parselledikleri ve birbirlerinin nüfuz alanlarina müdahale ettikleri, bunun sonucu olarak toplumu son derecede rahatsiz eden silahli mücadelelere giristikleri görülmektedir.

Böylece nitelikleri hakkinda kisa bilgi arzedilen örgütlü suçlarla genel ceza hukuku ve usulü kurallari ve Devletin mutad teskilati ile mücadelenin çok zor oldugu ve hatta bazen imkânsiz bulundugu, yabanci ülkelerin geçirdikleri deneyimler sonucu anlasilmistir. Bu suçlarin failleri elde ettikleri büyük çikarlari da kullanarak yaklanmamak için her türlü yola basvurmakta, kollugu çürütmekte, zabitaninin sahibi oldugu bütün teknik araçlarin da fazlasindan yararlanabilmektedirler. Bir yazar çikar amaçli örgüt suçlarinda tesbit edilip cezsalandirilabilen fiillerin adeta aysber'in su üstünde kalan kismi oraninda bulundugunu ifade etmektedir. Örgüt suçlari üzerinde genis bir arastirmayi yürüten bir Alman Kriminoloji Enstitüsü, Almanya da çalisan 31 Türk is adamindan hepsinin örgüt suçlarinin magduru olduklarini ve yildirma, tehdit yoluyla adi geçenlerden örgütlerin sürekli olarak haraç aldiklarinini belirlemistir.

Içisleri Bakanliginca hazirlanan Organize Suç Örgütleri Ile Mücadele

Kanunu Tasarisi'' nda Organize Suç Örgütü:

''Mensuplari arasinda açik ve gizli isbirligi yapmak, baski, cebir, siddet, tehdit ve benzeri yöntemlerden biri kullanilmak suretiyle korkutarak, yildirarak, sindirerek; kurum, kurulus veya tesebbüslerin yönetim veya denetimlerini ele geçirmek, ihale, imtiyaz, ruhsat ve benzeri faaliyetlerini denetlemek, bu faaliyetlerde etkinlik saglamak, ekonomik faaliyetlerde kartel, tröst yaratmak, serbest piyasa kosullarinda olusan fiyatlari denetleyerek artmasina veya düsmesine sebep olmak, gerçek veya tüzel kisiler arasindaki alacak ve borç iliskilerini düzenlemek, taraflar veya üçüncü sahislar adina para, çek, senet tahsil etmek, ettirmek, borç senedeni, çek imzalattirmak, menkul veya gayrimenkullerini zor kullanarak sattirmak, bagislatmak, hibe ettirmek amaciyla kurulan örgüte mensup olanlara ya da örgüt adina faaliyette bulunanlara veya bilerek örgüt adina veya hesabina hizmet yüklenenlere'' denilmistir.

Organize suçluluk: Münferiden veya topluca, yüksek bir önemi haiz suçlarin belli bir plana göre, birçok kisi tarafindan, uzun veya belirsiz bir süre ile, is bölümü esaslarina göre;

a) Mesleki veya ticari benzeri yapilarin kuhllanilmasi veya,

b) Cebir ya da korutucu diger araçlarin kullanilmasi veya

c) Siyaset, basin, kamu idaresi, adliye ve ekonomi üzerinde etkide bulunarak, kazanç veya güç elde edilmesidir.

Organize suçlulugu belirleyen yedi karakteristik unsurunu söylece özetleyebiliriz:

Organize suçluluk, genellikle kanununen yasaklanmis olan ve toplumun bazi kesimlerince talep edilen, yasaklanmis mal ve hizmet ihtiyacini karsilamaktadir. Bu nedenle toplumda illegal mal ve hizmetler organize suçluluk tarafindan arzi gerçeklestirilen bir talep olarak ortaya çikmaktadir.

Organize suçluluk, kazanç ve güç saglamak için fonksiyonel is bölümü ve hiyerarsik bir düzen içinde faaliyet gösteren faillerden olusan bir yapilanma içindedir.

Bu suçlulugun diger bir özelligi, kisa zamanda ve hizli bir biçimde kazanç saglayabilecek, maliyeti düsük, yakalanma riski az olabilecek alanlari tercih etmesidir.

Organize suç örgütleri illegal ve legal faaliyetlerini siki bir biçimde baglantilandirmaktadir.

2- KONUYLA ILGILI ÖNCEKI MECLIS ARASTIRMA KOMISYONLARI RAPORLARI

Raporun konu ve kapsamiyla ilgili olmalari sebebiyle daha önce asagida belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Arastirma Komisyonlarinca düzenlenen raporlarin özeti ilgililere isik tutmasi amaciyla rapora kaydedilmistir.

a. Hayali Ihracaat Hayali ihracat iddialarina arastirmak üzere teskil edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Hayali Ihracat Arastirma Komisyonunun (10/5,8 Sayili) raporunda: Ihracati tesvik amaciyla alinan hukuki idari ve mali tedbirlerin birçok suistimale yol açtigi ve Türk Kamuoyunda hayali ihracat denilen olaylari dogurdugu, bunun üretim artislarina yol açmayan dis rekabet sartlarina uymayan ve kisa vadeli kâr gözeten bir yapi gösterdigi vurgulanmistir. Hayali ihracatin, ihraç edilen ürünlerin degerinin üzerinde veya gerçekte mal ihracati olmadigi halde, belge üzerinde olmus gibi gösterilerek, gösterilen ihraç degeri üzerinden % 0 pirim alinmak suretiyle gerçeklestirildigi, bu amaçla çok sayida paravan sirket kuruldugu, hayali ihracat yaptigi tesbit edilen firmalar hakkinda bir çok kurum denetim elemanlarinca denetim raporlari düzenlenmesine ragmen, bu raporlarin (346 adet) isleme konulmayarak önce Hazine ve Dis Ticaret Müstesarliginda, daha sonra DPT'de uzun süre (16 ay) bekletildigi, Eski Basbakan Turgut ÖZAL imzali 12.11.1987 tarihli 38680 sayili talimatla bu konudaki tüm yetkilerin DPT'de toplandigi, bu arada hakkinda olumsuz rapor bulunan firmalara (256 adet) haksiz tesvik ödemelerinin yapildigi, anilan firmalara ödemeler yapildiktan sonra sözkonusu raporlarin isleme konuldugu, konunun DPT, Hazine ve Dis Ticaret Müstesarligi, Merkez Bankasi, Maliye ve Gümrük Bakanligi ve Emniyet Genel Müdürlügü boyutlarinin oldugu, hayali ihracat sonucunda hayali ihracata karisan 256 adet firmadan 143 adet firmanin yapmis oldugu ihracatlarin tamaminin hayali oldugu, 1984- 1990 yillari arasinda hayali ihracat sonucunda sözü edilen firmalara o günkü fiyatlarla 2,5 Trilyon lira haksiz yere tesvik ödemesi yapildigi, Hazine ve Dis Ticaret Müstesarligi Kontrolörlerince bu konuyla ilgili düzenlenen ve suç iddialarini içeren raporlarin ilgili adli mercilere intikal ettirilmeyerek zamanasimina ugratildigi,hayali ihracatin gerçeklestirilmesinde rol oynayan kisiler düsünüldügünde konunun siyasî boyutunun da bulundugu, belirtilmistir. Ayrica, Sonuç Bölümünde ise aynen; Sonuç olarak ihracat artirmak, bu alanda görülen mevcut tikanikliklari gidermek bahanesiyle 7/10624 sayili Bakanlar Kurulu Kararinda belirtilen esaslari kanunsuz emir ve talimatlarla degistirmeye giden ve bunlarin uygulanmasini saglayarak Hazineyi büyük oranda zarara ugratan dönemin birkisim yetkili siyasîleri ve bürokratlari ile sonradan yapilan bütün yasal prosedürden yoksun islemleri 7/11237 ve 7/11509 sayili Bakanlar Kurulu Karariyla yasal hale getirmeye çalisan ihracat islemlerinden sorumlu dönemin Bakanlari ile Basbakan sorumludur. Bundan dolayi bu kisilerin yukarida açiklanan yöndeki iylemlerinin sorusturulmasi ve yargi mercilerinin denetiminden geçirilmesinin gerekli oldugu düsünülmektedir. Böylece gelecekte benzer olaylarda devlet parasina göz dikebilecek kisiler ve bunlara destek olacak bürokrat ve siyasîler için caydirici bir etki saglanabilecektir.'' denilmistir.(Ek:53)

b. Faili Meçhul Cinayetler Ülkemizin Çesitli Yörelerinde Islenmis Faili Meçhul Cinayetler Meclis Arastirma Komisyonunca (10/9) hazirlanan 12.10.1995 tarihli raporda: Giris bölümünde, Meclis Arastirma Komisyonlarinin yetkilerinin kendilerine verilen görevleri yerine getirmeye yeterli olmadigi, genellikle ülkemizde gündemi olusturan bir konu karsisinda bu konularin Meclis Arastirma Komisyonlarinca arastirilmaya çalisildigi, Meclisin; Arastirma Komisyonlari kurararak olaya el koymasi üzerine kamuoyunun beklentiye itildigi, somut bir sonuç görülmek istenildigi, ancak Meclis Arastirma Komisyonlarinin yetkilerinin somut sonuçlari elde etmeye yeterli olmadigi, neticede de; yetki sinirlamalari nedeniyle kamuoyunun ve Meclis'in beklentilerine cevap verilemedigi, Komisyonlarinin görevinin faili meçhul siyasal cinayetleri isleyen kisileri ortaya çikarmak ve yakalamak olmadigi, Meclis Arastirma Komisyonlarinin hükümeti denetlemek görevini yaptigini, bu konuda hükümetin bir ihmal ve kastinin bulunup bulunmadiginin tesbiti ile alinmasi gereken önlemlerin alinmasini tavsiye etmek oldugu açiklamalarina yer verildikten sonra;

Raporun devaminda terör eylemleri ve adi nitelikteki eylemler neticesi meydana gelen faili meçhul cinayetlerin faillerinin tesbitinin görev ve yetki alanlarinin disinda oldugu vurgulanarak., faili meçhul cinayetlerin nihai amacinin devleti çalisamaz hale getirmek, toplumda yilginlik ve bezginlik yaratmak ve kargasa ortamindan yararlanmak oldugu belirtilmistir. Bu Komisyonun görev süresi içersinde ilgili Bakanliklardan bildirilen faili meçhul siyasal cinayetler toplam sayisinin 908 oldugu, daha sonra 218 faili meçhul siyasal cinayetin faillerinin bulundugu tesbitine yer verilmistir.Devamla, olaganüstü Hal Bölgesinde, terör olaylari yüzünden göçlerin yasandigi, yasam sartlarinin zorlasmasinin suç oranini arttirdigi ifade edilmistir. Vatandasin isçi alimlarinda partizanlikla karsilastigi, bölgeye yapilan atamalarda liyakata dikkat edilmedigi, bunlarin vatandas üzerinde güvensizlik yarattigi, bu bölgede görev yapan kamu görevlilerinin vatandasa iyi mumamele etmedigi, tecrübesiz oldugu; kamu kuruluslari arasinda koordinasyonun bulunmadigi, bölgedeki cezaevlerinin yönetiminin devlet yerine, mahkumlarin elinde oldugu, buralarda rahat ortam bulan örgüt militanlarinin disarida yapilacak eylemleri planladigi ve uygulama emirleri rahatça verdigi, sempatizan olarak cezaevine giren tutuklularin çok iyi siyasî ve askeri egitim almis militan olarak cezaevinden çiktigi, vatandasin sessiz ve çaresiz oldugu,

Devletin Anayasa ile çizilmis yetki ve görev ayrimina ragmen hukuk kurallarini tanimayan ve istedikleri zaman istedikleri kurallari uygulayan kisiler ve kurumlarin bulundugu, Devletin içinde oldugu izlenimi edilen birtakim odaklarin devlet içerisinden temizlenmesi ve hukuk kurallarinin hakim kilinmasi için Devletin otoriteyi ele almasinin zorunlu oldugu, bu yapilmadigi takdirde bu odaklarin Devlete hakimiyetlerinin ve hukuka aykiri davranislarinin devam edecegi, hukuk devletlerinde her türlü hukuk disi olusumun fark edildigi anda ortadan kaldirilmasi gerektigi, hukuk devletinin yetkili kuruluslarinin, hukuk disi olusumlarin faaliyetlerinin devam etmesine göz yummalari durumunda bundan hukuk devletinin zarar görecegi,

Belirtildikten sonra; görülen söz konusu aksakliklar üzerine getirilen önerilerde, yargi organlarinin her açidan bagimsiz ve güvence altinda olmasi ve her türlü tehditlere karsi korunmasi, hukukun üstünlügüne inanan ve hukuk kurallarina bagli yeterli sayida hakim, savci ve güvenlik görevlisinin istihdam edilmesi, emniyet güçleri üzerinde idarenin yeterli denetimi kurmasi, emniyet güçleri içerisinde hukuk disi olusumlara izin verilmemesi, kisi ve kurumlarin hukukun çizdigi çerçeve içerisinde kalmasinin gerekli oldugu, yasadisi faaliyetlerin odak noktasi olan ve sayilari hergün artmasina ragmen teröre karsi yapilan mücadelede etkili olmayan koruculuk sistemine son verilmesi, olaganüstü halin kaldirilmasi,devlet itirafçi iliskisine son verilmesi, polis özel timlerinin kullanim seklinin degistirilmesi, istihbarat hizmetlerinin desteklenmesi (kanunen yetkili birimlere birakilmasi ve bu konudaki karisikligin önlenmesi), polisin faili meçhul cinayetleri önleyecek bir yapida düzenlenmesi, cezaevlerinin islah edilmesi v.b. yönünde çalismalar yapilmasi, tedbirler alinmasi önerilmistir. (Ek:54)
VII. INCELEMELER
A-Susurluk. 22
B-Ömer Lütfü Topalin Öldürülmesi. 48
C-Söylemez Kardesler Çetesi. 66
D-Mehmet Hadi Özcan. 75
E-Yasar Öz. 80
F-Tevfik Nurullah Agansoyun öldürülmesi. 87
G-Mehmet Ali Yaprak 90
H-Dilek Örnek 93
I-Anap Genel Baskani Mesut Yilmaz 96
J-Alpaslan Pehlivanli. 98
K-Kartal Demirag 99
L-Hursit Han. 99
M-Ahmet Tekin Baykal 100
N-Esref Bitlis. 101
O-Tarik Ümitin. Kaybolmasi 101
P-Yüksekova Çetesi. 104

VIII.BILGISINE BASVURULANLAR
1- Korkut Eken 119
2-Kemal Yazicioglu. 120
3-Meral Çatli 122
4-Mehmet Eymür 125
5-Tuncay Özkan 127
6-Dündar Kiliç. 128
7-Esat Canan 130
8-Mehmet Hadi Özcan 130
9-Sahin Tekdemir. 135
10-Necdet Küçüktaskiner. 137
11-Ridvan Yenisen 137
12-Ahmet Baydar. 139
13-Ekrem Marakoglu 142
14-Sedat Bucak 145
15-Hasan Celal Güzel 148
16-Hanefi Avci 156
17-Emin Aslan 157
18-Mehmet Agar. 157
19-Dogu Perincek. 158
20-Necdet Menzir. 161
21-Nuri Gündes 162
22-Deniz Gökçetin. 162
23-Sedat Demir 162
24-Ayhan Çarkin. 163
25-Oguz Yorulmaz. 164
26-Ercan Ersoy. 164
27-Tuncay Yilmaz 166
28-Metin Günyol 169
29-Mehmet Emin Yurdakul 171
30-Mehmet Ali Yaprak 173
31-Avsar Kederoglu. 174
32-Seyit Ahmet Altintas 175
33-Senar Er. 176
34-Sönmez Köksal 177
35-Alaattin Yüksel 178
36-Hande Birinci 181
37-Ibrahim Sahin. 182
38-Bilgi Ünal. 185
39-Habib Aslantürk. 186
40-Abdullah Çetin 187
41-Arzu Yaman 188
42-Abdullah Kederoglu. 188
43-Cemalettin Ümit 190
44-Oral Çelik 192
45-Mesut Yilmaz 194
46-Eyüp Asik 203
47-Mehmet Sena Söylemez. 205
48-Abdülgani Kizilkaya 206
49-Mustafa Altinok 207
50-Enver Ulu. 208
51-Burhanettin Bigali 209
52-Hüseyin Oguz 212
53-Dilek Örnek. 222
54-Hursit Han. 223

IX. DEGERLENDIRMELER
A-Susurluk. 225
B-Ömer Lütfü Topalin Öldürülmesi. 249
C-Söylemez Kardesler Çetesi. 255
D-Mehmet Hadi Özcan. 258
E-Yasar Öz 259
F-Tevfik Nurullah Agansoyun öldürülmesi. 261
G-Mehmet Ali Yaprak . . 264
H-Dilek Örnek. 268
I-Anap Genel Baskani Mesut Yilmaz 270
J-Alpaslan Pehlivanli 270
K-Kartal Demirag 272
L-Hursit Han 272
M-Ahmet Tekin Baykal. 273
N-Esref Bitlis. 273
O-. Tarik Ümitin. Kaybolmasi 275
P- Yüksekova Çetesi 286
X- GENEL DEGERLENDIRME

Yasadisi örgütlerin devletle olan baglantilari ile Susurluk'ta meydana gelen kaza olayinin ve arkasindaki iliskilerin aydinliga kavusturulmasi amaciyla kurulan 10/89 Sayili Arastirma Komisyonumuzun çalismasi için gerekli olan sürenin azligi, yetkilerinin kisitliligi ve arastirma konularinin genisligi karsisinda büyük fedakarlikla dört aylik bir sürede elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde konu degerlendirilmistir.

03.11.1996 tarihinde Susurluk Ilçesi civarinda meydana gelen trafik kazasinda, ayni otomobil içerisinde Abdullah Çatli, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadag'in birlikte bulunmalari, o tarihten itibaren, Türkiye gündeminde bas sirayi alarak bugüne kadar süregelen tartismalarin en önemli konusunu teskil etmistir.

12.11.1996 tarihinde Cumhurbaskani ile bir görüsme yapan, Anavatan Partisi Genel Baskaninin... bazi devlet görevlilerinin uyusturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi eylemlere karistiklarini, devlet tarafindan aranan bazi silahli eylemcilerinde bu devlet görevlileri tarafindan kullanildigini... ifade etmesi sebebiyle Sayin Cumhurbaskani 13 Kasim 1996 tarihli mektupla bu bilgileri Basbakana intikal ettirmislerdir. Bu mektupta özetle.... Emniyet Genel Müdürlügü bünyesinde özel harekat dairesi vardir... bu dairenin bazi elemanlari uyusturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi islere karismaktadir... Ö.L. Topal'i öldürenlerin itiraflari fevkalade enteresandir... asiret reisi devleti kullanmaktadir... Devlette görevli bazi kisilerin Özel Hareket Daire Baskani Ibrahim Sahin'den talimat aldiklari ve bunun Içisleri Bakani dahil bir takim yüksek yerlerin bilgisi dahilinde oldugu söylenmektedir...'' seklinde iddia edilen hususlara yer vermislerdir. Bu iddialar nazara alinarak Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanligi, Içisleri Bakanligi ve Emniyet Genel Müdürlügü Teftis Kurullari tarafindan arastirmalar yapilmistir. Ayrica Türkiye Büyük Millet Meclisi'n de bu konularla ilgili bir arastirma komisyonu teskil edilerek arastirmalar sürdürülmüstür. Bu bilgilerin ve arastirmalarin yaninda Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciliginca da hazirlik tahkikati yukarida izah edilen olaylar ayri ayri tahkik edilmis ve toplanan delillere istinaden olusan kanaat fezlekenin muhtelif bölümlerinde ayrintili olarak izah ve ifade edilmistir.

Yukarida izah ve ifade edildigi üzere;

- Türkiye'de katliam sanigi olarak giyabi tutuklama karari ile, yurt disinda uyusturucu kaçakçiligi ve cezaevi firarisi olarak Interpol tarafindan kirmizi bülten ile aranan bir silahli eylemci ile, bu kisiyi yakalamak veya bulundugu yeri derhal güvenlik birimlerine bildirmekle görevli ve yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubunun bir milletvekilinin ayni ortamlarda birlikte olmalari ve bu birlikteligi, Abdullah Çatli'nin gerçek kimligi bilinerek uzun süreli yakin iliskiler içerisinde sürdürülmüs olmasi,

Bu kisilerin her üçününde üzerinde ruhsatli tabancalari, yanlarindaki korumalarin ayri ayri zati silahlarinin bulunmasina ragmen ayrica saldiri, suikast ve gizlice cinayet islemekte kullanilabilecek vahim nitelikte ve sayida silahlari ve mermilerle, 34 NUL 63 numarali sahte plakalari (koruma amaçli olmadigi Ist.Emn.Md. yazi ve arastirmasi ile saptanmistir.) ve birçok sahte belgeleri yanlarinda bulundurduklari nazara alindiginda, bu kisilerin son olaydaki beraberliginin basit bir tatil gezisi veya bassagligi ziyareti ile izah edilmesi inandirici görülmemistir. Kaldiki, yukaridaki tesbitlere göre bu beraberlik tesadüf degil önceden tesbit edilmis bir bulusma oldugu, Istanbul'da bulunduklari ilk günde Abdullah Çatli, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadag'in gizlenin bulusmalari ve görüsmelerinden anlasilmaktadir.

Bu durum, adi geçen kisilerin, yanlarinda koruma olarak bulundurduklari kisilerle birlikte, yasalara aykiri silahli bir eylem hazirliginda bulunduklari kanaatini olusturmustur.

- Bu silahlardan ve mermilerden bir bölümünün Özel Harekat Daire Baskanligi kaynakli olduklari ve 1993-1994 yillari itibariyle Emniyet Genel Müdürlügünde kuvve kayitlarinda bulunmalari gerektigi tesbit edilmistir. Buna ragmen bu silah ve mermilerin kaza yapan otomobil içerisinde ve orada bulunan kisiler elinde ne maksatla bulunduklari ve onlara nasil intikal ettirildikleri, Emniyet Genel Müdürlügünün cevabi yazilarinda, izah edilememistir. Silah tasimasina yardimci olunmasi hususundaki özel belgeler ve diger iliskilerde nazara alindiginda bu silah ve belgelerin, belirtilen tarihlerde Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Agar ve Özel Harekat Daire Baskan Vekili olan Ibrahim Sahin'in talimatlari ve bilgileri dahilinde adi geçen kisilere verildigi kanaati olusmustur.

- Abdullah Çatli'nin üzerinde bulunan ve yukarida ayrintilari izah edilen sahte belgeler, Abdullah Çatli (Mehmet Özbay sahte kimligi ile) ve Yasar Öz adina düzenlenen silah tasima izin belgeleri ve hususi yesil pasaportlarinda yine, Mehmet Agar'in Emniyet Genel Müdürü oldugu dönemlerde ve onun bilgisi ve talimati dogrultusunda düzenlenerek, bu belgelerle, devlet tarafindan aranan ve birçok yasadisi eyleme katilmis olduklari saptanan kisilerin kolaylikla silah tasimalari ve kolaylikla yurtdisina çikis ve dönüsleri saglanarak çesitli imtiyazlarla donatilmis olduklari anlasilmistir.

- Ömer Lütfü Topal isimli kisinin öldürülmesinde (olay yukarida ayrintili olarak izah edilmistir) kullanilan silahin sarjöründe Abdullah Çatli'nin parmak izi bulunmus ve Abdullah Çatli'nin bu olaya istirak etmis oldugu bu somut delil ile tesbit edilmistir. Öldürülen Ö. Lütfü Topal Istanbul'da ve Türkiye'nin muhtelif yerlerinde faaliyet gösteren birçok kumarhanenin isletmecisidir. Bu isletmelerden çok büyük miktarlarda paralar kazanilmaktadir. Sami Hostan ve Ali Fevzi Bir isimli sahislarda Ömer Lütfü Topal'in Istanbul'daki bir kumarhanesinin ortaklaridir. Bu kisiler bir ihbar üzerine üç polis memuru ile (A. Çarkin, E. Ersoy, O.Yorulmaz) birlikte Ö.L.Topal'in cinayet zanlilari olarak gözaltina alinmislardir. Ist.Emm.Md.Asayis Sube Md.de gözaltinda bulunduklari sirada daha ilk saatlerden itibaren Sedat Edip Bucak Istanbul Il Emniyet Müdürüne defalarca telefon açarak bu kisileri gözaltindan kurtarmaya ve arastirmanin genisletilmesini engellemeye yönelik girisimlerde bulunmustur, arastirmanin 1. günü henüz tamamlandiginda ise. Mehmet Agar'in talimati Ibrahim Sahin'in bizzat Istanbul'a gelmesi ile bu kisiler apar topar Istanbul Emniyet Müdürlügünden Ankara Emniyet Genel Müdürlügüne götürülmüs ve orada kisaca ifadeleri alinip yüzeysel bir inceleme ile ve yasal olmayan bir uygulama ile serbest birakilmislardir. Hatta daha sonra birçok olayda adi geçen Ayhan Akça'nin saliverilme tutanaginda imzasi bulunmasi dikkat çekicidir.Kaldiki Istanbul'daki sorgulama ve sorusturmanin hukuka uygun sekilde yapilmadigi ve iddia edilen kasetin de elde edilemedigi anlasilmistir.

Bu kisilerin acele olarak Ankara Emniyet Genel Müdürlügüne götürülmeleri, özel timler hakkinda kamuoyunda olumsuz kanaat olusmasini önlemek olarak izah edilmeye çalisilmistir. Ancak, bu kisilerden ikisi sivil sahistir, özel timlerle iliskileri yoktur. Diger polis memurlarinin ise önceki tarihlerde özel harekat dairesi ile iliskileri zaten kesilmistir. Kaldiki, bu tür uygulamanin mutad olmadigi bizzat Istanbul Il Emniyet Müdürünün ifadesinde belirtilmistir. Söyleki; Emniyet amiri, baskomiser ve komiser rütbelerinde birçok emniyet mensubu muhtelif suçlardan muhtelif tarihlerde Istanbul Emniyet Müdürlügünde gözaltina alinarak sorgulamalari yapildigi halde (hatta bir bölümü orada suimuameleye maruz kaldiklarini iddia etmislerdir.) Emniyet Genel Müdürlügü veya Içisleri Bakanliginin bu kisiler hakkinda yapilan islemler ile herhangi bir sekilde ilgilenmedikleri ve ayrica Emniyet Genel Müdürlügü nezdinde herhangi bir arastirmaya kalkismadiklari, zaten bu olayda Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel'in de devre disi birakildigi ve kendisine herhangi bir bilgi verilmedigi anlasilmistir. Bunlarin disinda, Ö. Lütfü Topal'in öldürülmesi olayi sebebiyle gözaltina alinan bu üç polis memuru (Mustafa Altinok, Enver Ulu ve Ömer Kaplan isimli polis memurlariile birlikte) Ö.L.Topal'in öldürülmesine tekabül eden zaman diliminde, Sedat Edip Bucak'a koruma görevlisi olarak tayin edilerek orada toplanmalari saglanmistir. (koruma tayininde aciliyet unsurunun bulunmadigi ve birkisim islemlerdeki usulsüzlükler Basbakanlik Teftis Kurulu Raporunda ve yukaridaki ilgili bölümlerde izah edilmistir.) Ö.L.Topal'in öldürülmesine istirak ettigi somut delillerle saptanan Abdullah Çatli ile bu olayin zanlilari olarak gözaltina alinan ve ayni zamanda Ö.L. Topal'in ortaklari olan Sami Hostan ve Ali Fevzi Bir ile, Sedat Edip Bucak ve onun yukarida isimleri yazili korumalari, uzun süreden beri tanismaktadirlar ve siksik biraraya gelmektedirler. Keza, bu kisilerin hepsi Mehmet Agar ve Ibrahim Sahin ile de tanismakta ve onlarla da iliskili bulunmaktadirlar. Ö. L. Topal'in öldürüldügü günlere tekabül eden zaman diliminde ve ayrica bu olaydan önceki ve sonraki günlerde, Abdullah Çatli, Sedat Edip Bucak, Sami Hostan, Ali Fevzi Bir ve Sedat Edip Bucak'in korumalari arasinda yogun ve dikkat çekici sekilde telefon görüsmeleri yapildigi tesbit edilmistir. (telefon görüsmelerinin detaylari birkisim saniklar hakkinda iddianame ile dava açilmak üzere tefrik edilen dosyada ayrintili olarak izah edilmistir.) Yine, olayin vuku buldugu tarihe yakin zamanlarda Abdullah Çatli, Sami Hostan, Ali Fevzi Bir ve S.E.Bucak'inkorumalari, Siverek'te S.E.Bucak'in ikametgahinda toplanmislardir. (fotograflarla ilgili bölümde izah edilmistir.)

Adi geçen bu kisilerin böyle bir olay etrafinda yogun görüsme, beraberlik ve dayanisma içerisinde bulunmalari, özel kasitla hareket ettikleri kanaatini olusturmaktadir.

- Tarik Ümit'in kaybolmasi olayi ile ilgili bölümde izah edildigi üzere; Tarik Ümit'in kayboldugu gün, en son görüstügü kisiler Ibrahim Sahin'in uzun süredir yaninda bulunan ve görev iliskilerinin disinda daha ileri özel iliskiler içerisinde olduklari anlasilan polis memurlari Ayhan Akça ve Ziya Bandirmalioglu'dur. Ayhan Akça ve Ziya Bandirmalioglunun Tarik Ümit'in kaybolmasi olayi ile ilgilerini tesbit eden ve bu istikamette arastirma yapan Jn.Ast.Sb. Ahmet Altintas'a Ibrahim Sahin yasal olmayan bir sekilde müdahale ederek arastirmanin sürdürülmesini önlemistir. Bu olayda yine Abdullah Çatli, Sami Hostan, Haluk Kirci, Ibrahim Sahin, Ayhan Akça, Ziya Bandirmalioglu ve Ayhan Çarkin'in isimleri geçmektedir. Tarik Ümit'in kaybolmasi olayinda bu kisilerle iliskiyi tesbit eden MIT konturterör Daire Baskani Mehmet Eymür, Tarik Ümit'in Abdullah Çatli ve adamlari tarafindan kaçirildigini ve sorgulandigini ifade ederek durumu Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar ve Özel Harekat Daire Baskan Vekili Ibrahim Sahin'e intikal ettirmistir. Bu isimler ve bildirim karsisinda Mehmet Agar ve Ibrahim Sahin'in davranislari bu olayda Abdullah Çatli'nin varligi ve adi geçen diger kisilerle birlikte eylemleri hususunda bilgi sahibi olduklarini göstermistir.

Ayrica, Ibrahim Sahin'in koruma görevlisi olan Ayhan Akça'nin, yurtdisindan ülkeye, uyusturucu madde satisindan elde edilen parayi nakletmek suçundan yakalanan Dilek Örnek hakkinda, Istanbul DGM.C. Bassavciliginca halen tahkikati sürdürülmekte olan olaydada sanik olarak hakkinda yasal islem yapilmaktadir.

- Ayhan Akça ve Ziya Bandirmalioglu'nun çocuklarinin Istanbul'da bir gazinoda yapilan sünnet dügününde dosyada mübrez birkisim fotograflarda görüldügü üzere Abdullah Çatli ve Ibrahim Sahin'in, fezlekede adi geçen tüm polis memurlari ile birlikte olduklari görülmektedir. Ziya Bandirmalioglu'nun Istanbul DGM.C. Bassavciliginda sanik sifati ile alinan ifadesinde bu dügünde kirveligini yapan Abdullah Çatli'nin bu görevi Ankara'da Sedat Edip Bucak'in yazihanesinde bulunduklari bir sirada onunda önerisi ile birlikte kararlastirdiklari ve gazinonun ve dügününde bulunan sanatçilarin tüm masraflarinin Abdullah Çatli tarafindan ödendigini ifade etmistir. Bu olayda, adi geçen kisiler arasindaki iliskilerin ve beraberligin boyutlarini göstermektedir.

Tüm bu deliller ve belgeler ile birlikte nazara alindiginda, haklarinda fezleke düzenlenen kisilerle (ayrica haklarinda iddianame ile dava açilan ve yukarida isimleri geçen) kisilerin tüm olaylarda isimlerinin birlikte yeraldiklari görülmektedir.

Bu birlik ve beraberligin tesadüflerden ibaret olmadigi, polis memurlari saniklarin sadece koruma görevi yapmak maksadiyla tayin ve tahsis edilmedikleri, bunlarin özel kasit altinda bir araya toplandiklari ve bu suretle; devlet tarafindan muhtelif suçlardan aranan kisiler, kumarhane isletmecileri, birkisim yönetici ve siyasetçiler ile özel harekat daire baskanliginda görevli bazi polis memurlarinin cürüm islemek için tesekkül olusturduklari veya bu tesekküle katildiklari anlasilmistir.

Yapilan inceleme ve alinan bilgiler çerçevesinde degerlendirildiginde; konunun hukuksal, ekonomik, siyasal ,sosyal ve uluslararasi boyutlari bulunmaktadir.

Çikar amaçli yasadisi örgütlerin devletle olan iliskileri vardir ve devletin içinde yasadisi örgütlenme olusturulmaya çalisilmistir. Bu örgütlenme esas olarak, hukuk devletinden uzaklasilmasindan kaynaklanmistir. 1982 Anayasasi hukuk boslugu ortaya çikarmistir. Bu kamu yöneticileri üzerinde sorumluluk olusmamasina neden olmustur. 1982 Anayasasi'nin Geçici 15 nci maddesi ile getirilen dönemin Milli Güvenlik Konseyi Üyelerinin her türlü hukuki ve cezai sorumlulugunun bulunmadigina iliskin düzenleme buna bir örnektir. Geçmis iktidarlar dönemindeki Anayasayi bir kere delsek ne çikar'', Benim memurum isini bilir'' seklindeki hukuk disi uygulamalara iliskin sözler, kamu yöneticilerinin kendi baslarina hareket etmelerine yöneltmistir. Köseyi dön anlayisi yerlesmistir.

Devletin gizli istihbarat örgütleri ile ilgili yapi bozukluklari vardir. Bu örgütler kendi asil isleri yerine, operasyonlara ve baska islere katildiklari anlasilmistir. Bu nedenle, hukuk disi faaliyetlere girismelerinin denetlenmesinin zor oldugu ve kendi mevzuatlarina uyup uymadiklari dahi bilinememektedir. Mehmet EYMÜR'ün ifadesine göre, Gizli istihbarat örgütlerinin (MIT, Genelkurmay Istihbarat, Polis Istihbarat , JITEM v.s.) kontrol mekanizmalari olmadigindan, yaptiklari islerin hukuka uygun olup olmadigi denetlenememektedir.

Organize suç örgütlerinin devlete sizmalarinin baska bir nedeni de, ekonomiktir. Bu örgütler ekonomik güç elde etmek için siyasal gücü de kullanmaktadirlar. Karaparanin aklanmasinda, özellikle uyusturucudan sagladiklari gelirlerin (tahminen 50 milyar $) aklanmasi gerekliligi devlete sizmalarinda etkili olmustur. Ihracati tesvik eden kararlar alinmistir. Bu, önce ihracatin verilen tesvikler ile desteklenmesi seklinde olmustur. Yapilan bu uygulamalar kayitdisi ekonomi içinde karapara aklama islerini kolaylastirmistir. Bunlarin bir kismi hayali ihracat seklinde gerçeklesmis ve ihracati patlatmistir. Karapara ile ilgili ihracat tesvikleri, siyasîler tarafindan düzenlenen Karar, Teblig ve Genelgeler ile uygulanmistir. Dönemin Basbakan'inin Isviçre'deki bir otelde Berber Yasar ve Sekerciyan gibi bu alanda bilinen kisilerle görüsmesi bu isin göstergelerindendir. Daha sonra ayni dönemde gazinolarin açilmasi için hukuki kararlarin alinmasi da anlamlidir.

Karaparanin aklanmasi için çok sayida kumarhane ve gazinolarin açilmasina izin verilmistir. Özellikle, 1994 yilindan sonra yogunlasarak, Ömer Lütfi TOPAL'in sahibi oldugu Emperyal A.S'ye oyun salonlari izinleri verilmesi, giyabi tutuklu iken Istanbul'da gazinolar arasinda elini kolunu sallayarak dolasmasi, ayrica dikkat çekici niteliktedir.

Bankacilik mevzuatinda yapilan düzenlemelerden sonra banka kurulmasi kolaylastirilmis hatta tek subeli bankalar açilmasina izin verilmis ve bazi bankalarin mevduat ve öz kaynaklarinin üzerinde Hazine Bonusu ve Devlet Tahvili alarak sözkonusu kara paralarini aklamalarina olanak saglanmistir.

Ayni sekilde döviz bürolarinin sayisi hizla artarak bu islemleri kolaylastirir hale gelmistir. Özetle, karparanin aklanmasina uygun sartlar her dönemde hazirlanmistir.

Bütün bu organizasyonlarin bu kisilerce rahatlikla yapilabilmesi, vize alma zorlugu bulunan ülkelerden kolaylikla vize almalari ve yasal olmayan islerini karsi ülkelerde rahatlikla yapabilmeleri bu organizasyonlarin yurtdisi baglantilarinin da bulundugunu göstermektedir. Nitekim, Abdullah ÇATLI'nin 142 kere yurtdisina kolaylikla giris ve çikis yapmasi, vize zorlugu bulunan ülkelerden kolaylikla vize almasi buna bir örnektir. Bu iliskiler gizli servis düzeyinde (örnegin, Agca - Papa iliskisi) veya yasadisi örgütlerin birbirleriyle iliskisi seklinde ortaya çikmaktadir. Öte yandan, uyusturucu maddelerin yapiminda kulllanilan kimyasal maddelerin Avrupa ülkelerinde üretilmesi ve Avrupadan çikis yapmasi da bu görüsümüzü dogrulamaktadir. Komisyonumuzun yeterli zamani ve imkânlarinin olmamasi nedeniyle, konunun yurtdisi boyutu arastirilamamistir.

Diger taraftan; Milletin ahlakî degerlerini önemsemeyen bazi kamu görevlileri söz konusu yasal olmayan gelismelerde etkili olmustur.

Bazen de siyasîlerin konularindaki bilgi yetersizligi bu organizasyonlarin islerini kolaylastirmistir.

Öte yandan, Türkiye'nin cografik ve stratejik sartlari da bu olusumlarda etkili olmustur.

Toplumun sosyo - psikolojik yönünü birinci derecede etkileyen bu tür olaylarin baglantisi olan ve kamu adina bulundugu mevkiide görev yapan personel hangi mevkide olursa olsun, bu personelin bagli oldugu kurum hangi kurum olursa olsun Kurumun prestijinin sarsilacagi, yara alacagi yada devletin zarar görecegi'' düsüncesinin arkasina siginilip yanlis yapanlara göz yumulmasi yerine, hakkin adaletinin tesisi ve kanun hakimiyetinin saglanmasi için kisi veya kurum farki gözetilmeden yolsuzluklarin üzerine gidilmelidir.

Bilgisi ve görüsüne basvurulan birkisim kisiler Komisyonumuza; olaylarin 1970'li yillarda basladigini ve o dönemde devlette bazi güçlerin, sag - sol kavgasini baslattiklarini, devletin içindeki bazi kurumlarin haberdar oldugunu ve yönlendirdigini, sabah sol görüslü kisilere sikilan silahin aksam sag görüslü kisilere sikildigini söylemislerdir. Bu olaylar 12 Eylül 1980'ne kadar devam etmistir. 12 Eylül'den sonra bir kismi ülkücü olarak bilinen ve aranilan sahislardan olan bazilarinin devlet tarafindan yurtiçinde ve yurtdisinda bazi operasyonlarda kullanildigi, Komisyonumuza verilen beyanlar ve intikal eden birtakim bilgi ve belgelerden anlasilmistir. Bu sekilde kullanildigi anlasilan kisilerin, devlet imkânlarindan; yesil pasaport, silah belgesi ve bir takim maddi imkânlar seklinde en yüksek seviyede yararlandirildiklari görülmüstür. Önce resmi sekilde mesru amaçlarla olusturulan teskilatlarda yer alan bazi sahislar bir süre sonra aralarinda kurduklari iç örgütlenmeler ile mesru islerinin yaninda kendi adlarina çikara dayali yasadisi isler yaptiklari bu kisilerin yeterince kontrol altinda tutulamadigi ve neticede tamamen kendi kisisel çikarlari için hareket ettikleri anlasilmaktadir.

Bu olayin gerisinde;

1980'den sonra Türkiye'de görülen hizli ekonomik ve sosyal degisimin, bazi rantlarin ortaya çikmasina yol açmasi; bu rantlarin çok büyük rakamlara ulasmasi, bu kisileri hayali ihracat, haraç, çek senet tahsilati, kumar, uyusturucu ticareti v.b. yasadisi islerden çikar saglamaya yöneltmistir. Kayitdisi ekonomide bu isleri kolaylastirmistir. Kamu sektöründe Benim memurum isini bilir'' felsefesinin hakim kilindigi, bu dönemde bazi resmi olmayan gruplar (örnegin Papatyalar) Devlet islerini bazi yönleriyle istismar eder hale geldigi ve devlet idaresinin yozlastirildigi anlasilmaktadir. Hatta bu tip kisi ve guruplarin Türkiye'deki bilinen bazi siyasal partilerin kongrelerini etkiler hale geldikleri de yasanmis bir vakadir. Bu olumsuz gelismeler anilan kisilere daha da cesaret verirken, çikar amaçli organize suç örgütlerinin faaliyet sahalari genislemis, etkinligi daha da artmistir.

Konunun bilimsel yönüne bakildiginda; 70'li yillarin baslangicindan itibaren Bati ülkelerinde suç kovusturmasiyla yetkili makamlar, o zamana kadar anlami ve kapsami tam olarak teshis edilmeyen bir suçluluk türüyle mücadele hakkinda, yeni arastirma ve arayislara girismislerdir. Bu suçlulugun failleri, suç isleme metodlarini sürekli gelistirmekte ve böylece bu konudaki polis kovusturmasindan rahatlikla kurtulabilmektedirler. Çok gelismis bir profesyonellik ve ticarilestirme yoluyla islenen bu suçlar, organize suçluluk olarak adlandirilmistir. Bu tür suçlarin islenmesine katilanlar, legal bir görüntü arkasinda, serbest piyasa ekonomisinin imkânlarindan yasalara uygun davranan isadamlari gibi yararlanabilmektedirler. Hemen belirtmek gerekir ki, sözkonusu suçlarin failleri, illegal faaliyetlerinin toplum disinda kalarak degil, aksine legal bir görüntünün korunmasinda hatta bazen toplumun birkisim tabakalarinin destegiyle sürdürmektedirler.

Organize suçlarin teshisindeki zorluklar ve bu tür suçlulugun verdigi zararin önemi nedeniyle, klasik metodlar disinda yeni mücadele yollarinin aranmasi arastirmalarini zorunlu kilmistir. Bu tip suçlar ile mücadelenin zorlugu, bu organizasyonlarin iç bünyesine müdahele veya sizmayi önleyen ve çok iyi isleyen savunma, engelleme, sizdirmama mekanizmalarini sahip olmalaridir. Bu savunma mekanizmasi; yasadisi eylemlerin iyi bir sekilde düsünülüp planlanmasina ve icrasina, hiyerarsik bir grupsal yapilanmaya, uluslararasi irtibatlar kurmaya, profesyonel biçimde isleyen bir lojistige, yasadisi kazançlarin degerlendirilmesi ve mesrulastirilmasina, hizmet etmektedir. Disaridan gelecek müdahaleleri engelleyen bu mekanizma ile ceza kovusturmasina karsi özel önlemler alinmakta, örnegin komplocu taktikler uygulanmakta, kamu görevlilerine rüsvet verilmekte, tutuklu saniklar bilgilendirilmekte ve yakinlarinin ihtiyaçlari giderilmekte, onlara avukat tutulmaktadir.

Organize suçluluk çerçevesinde, organize olus biçimine göre farkli bazi derecelendirmeler, kademeler yapilabilir. Bu bakimdan en alt kademede çete suçlulugunun varligina sahit olunmaktadir. Orta derecede organize suçluluk ise, saglam, düzenli bir planlama ve stabil bir yapi göstermektedir. Agir organize suçluluk ise, mafya benzeri organizasyonlar sozkonusu olup, bunlar ekonomik kazanç yaninda siyasî gücü de elde etmeyi amaçlamaktadir.

Genis aile, çikara dayali yasadisi örgütlenme biçiminin organize ettigi suç ve suçluyu yasalara karsi koruma güvencesini yasadisi odaklarin korumasi altinda gören genis bir kitle yaratmak ve bu kitlede yer alan bireylere yasadisi isler yaptirmak, ki bunlar; silah, uyusturucu madde kaçakçiligi, gecekonduculuk, uyusturucudan kazanilan paralarin banka, bankerlik, müteahhitlik ve kumarhanelerde aklanmasi islemi, toprak gaspi, isgal, adalet mekanizmasinin felce ugratilmasi, dolayli iflaslar, irtikap, tekellesme, tekelleri kirmaya tesebbüs edenlere karsi güç kullanimi, silahli soygun, gasp, girisimcilik maskesi altinda yasal bosluklardan yararlanarak ekonomik çikar saglamak, avukatlik meslegini mafya toplum düzeninin devamini saglamak amaciyla istismar ederek, adalet mekanizmasina paraziter unsurlar sokmak ve adalet dagitiminda aracilik yapmak, (hemsehrilik, akrabalik, dostluk) iliskileri tesis ederek veya bu iliskileri kötüye kullanarak kolluk kuvvetlerini devletin degil, Mafya grubun çikarlari dogrultusunda kazanip yönlendirmek, haraç almak, korsan endüstri kurmak (marka, kaset, plak, ilaç, gida maddesi ve her türlü sanayi ürünün sahtekarligi), kalpazanlik, eksik gramajli ambalajlar, kaçak et kesimi, kaçak gida maddesi üretimi, pazar yerlerinde yer belirlenmesi, her türlü ihale yolsuzluklari, ihalelerde kaba kuvvet kullanilmasi, minibüs ve dolmus hatlarinin paylasimi, çay bahçeleri isletmeciligi, yerel yönetimler üzerinde rüsvet ve kaba kuvvet kullanarak baski tesis edilmesi, imar ve iskan islerinde yapilan yolsuzluklara arabuluculuk edilmesi (vergi daireleri, su ve elektrik isleri, tapu dairelerinde) yapilan yolsuzluklarda arabuluculuk yapilmasi, kamu görevi yapan dairelere para karsiligi adam yerlestirilmesi, sendikalarda faaliyette bulunarak kisi ve gruba çikar saglanmasi, her türlü bilet sahtekarligi, fuhusun organize edilmesi, randevu evlerinin korunmasinin üstlenilmesi, yolsuzluga egilimli bazi bürokratlarla fuhus ve kumar sektörü yönetimi arasinda aracilik yapmak, bürokratik tayinlerde aracilik yapmak, her türlü ideolojik çatismanin tirmandirilmasi ve böylece silah ve cephane tüketimine uygun pazarlar yaratilmasi, uyusturcu pazarlari yaratilmasi terörün bir yönetim ve iktidar araci olarak sürekli kullanilmasi, merkezi devlet otoritesine karsi güç kullanarak zaafa ugratilmasi, meydana gelen otorite boslugunun yasadisi örgütlü güçler tarafindan doldurulmasi, v.s.

Diger taraftan yasalara herkesten fazla saygiliymis gibi davranmak. Bu iki yüzlü davranisini bilip de bilmiyormus gibi görünen yandaslari, bürokrati kollamak ve kullanmak. Bu iki yüzlülüge karsi çikan bürokrata karsi ise yildirmak amaciyla kaba kuvvet ve silah kullanimi da dahil her türlü gücü kullanmak... baski yapmak... bu örgütlerin ilgi alanlari ve tipik davranislari olmustur.Hatta bazi kamu görevlilerinin öldürülmesi örnek olarak degerlendirilebilir.

Uygulama ve fiili durumun tesbiti amaciyla komisyon tutanaklarina yeniden dönüldügünde,

Bu kontrol edilemeyen güçlerin devletin bazi kurumlarinda çalisan birkisim görevliler ile iliski içinde bulunduklari, siyasî baglantilar kurduklari kuvvetle muhtemel görülmektedir. 1990'li yillarin basindan itibaren Güneydogu'daki terör olaylarinin artis göstermesi, bu bölgede terör ranti'' dogurmustur. Bu Bölgedeki asiret reislerinin güçlü hale getirilmesi bu rantin artirilmasini ve bölüsümünü kolaylastirmistir. Dogu ve güneydogudaki feodal yapinin olumsuzluguna yönelik iliskilerin bulunmasi, geçici köy koruculugu sistemi içerisinde toplumsal boyutuyla yarattigi mahzurlari yaninda, asiretlerin uyusturucu ve silah kaçakçiligi yapmasina zemin hazirlamistir. Faili meçhul cinayetler binleri bulmustur. Nitekim faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak Hüseyin OGUZ Aksam istihbarat örgütleri bize bir liste verirdi, sabahleyin de tetikçiler bu listeleri gider vururlardi'' demistir. Faili meçhul cinayetler yasadisi örgüt mensuplarinin basi sayilacak kisiler üzerinde yogunlasmistir. Örnegin, kumarhaneler krali olarak bilinen Ömer Lütfi TOPAL, uyusturucu ticaretinin önde gelen kisilerinden Behçet CANTÜRK v.s. Siyasal nitelikli cinayetlerin önemlice bir kesiminin suçlularinin bulunamamis ve cezalandirilamamis olmasi, bir yandan bu cinayetleri yüreklendirici bir ortam olustururken, diger yandan da devlete olan güveni ciddi bir biçimde sarsmaktadir. Bu cinayetlerin kimler tarafindan islenmis olabilecegi yolunda çesitli tahmin, spekülasyon ve suçlamalara da neden olmaktadir. Bazan bu suçlamalar çesitli odaklarca amaçli olarak da yapilmaktadir. Bunun sonucu kitleler arasinda kirginliklar, güvensizlikler ve zaman zaman da kutuplasmalar dogmakta, tüm bunlar toplumun iç bütünlügünü, iç barisini agir bir biçimde sarsmakta ve devlet - toplum iliskisini ciddi bir biçimde zedelemektedir. Bu nedenle yasal olmayan eylemlere karisan kisiye, ister kamu görevlisi ister görevi olmasin vatandas olsun, yapilan eylem sonucunda hakkinda idari ve cezai islem yapilacagina yönelik kanun hakimiyeti saglanmalidir.

Yine, ülkemizde uzun süreden beri yasanan yüksek enflasyon ahlakî yozlasmayi beraberinde getirmistir. Bütün bu olumsuzluklar, kontrolsuz kalan güçlerin rant sektörlerini ele geçirmelerine imkân saglamistir. Bu rant sektörlerinin degerlendirilmesinde sözügeçen kisilerle birlikte, güvenlik güçlerinden birkisim görevliler, birkisim siyasetçilerin de bu kisilerle iliski içerisine girdigi anlasilmistir. Özel Hareket Daire Baskani Ibrahim Sahin ve Özel Hareket Daire Baskanligi'na bagli birkisim polis memurlarinin devletçe terörle mücadelede kullanilmak üzere ithal edilen silahlari ve imkânlarini sözkonusu yasadisi güçlerin islerinde kullandiklari iddialari ile yargilanmaktadirlar.

Bu kisilerin bu sekilde yasal olmayan yollardan bu rant'' lari saglamalarinda devlet görevlilerinden himaye gördükleri ve isbirligi içinde olduklari açiktir. Diger bir ifade ile, yasadisi örgütlerin yasadisi faaliyetlerinin devlet içerisinde bulunan bazi sahislarla irtibatli olduklari anlasilmistir. Bu irtibat, yapilan yasadisi faaliyetlere göz yumma, biilfiil isbirligi içerisinde olma seklinde ortaya çikmistir. Bu yasadisi örgütlerin, genelde uyusturucu, silah kaçakçiligi, kumarhanelerden gelir elde ederek varliklarini idame ettirdikleri anlasilmistir. Hukuka bagli çagdas hukuk devleti giristigi tüm eylemlerin ister kendi ajanlari olsun ister tasaron kullansin, yaptirdigi tüm faaliyetlerden sorumludur. bazi kamu görevlileri ve bazi siyasetçilerin isgal ettikleri makamlari kisisel kazanç ve siyasî amaçlarla istismar etmeleri giderek yayginlasmakta; bu neticede, örgütlü organize suçlari besleyen bir kaynak mahiyeti tasir hale gelmektedir. Kaldi ki hukuk devleti mesru olmayan personel kullanmamasi gerekmektedir.

Bu iliskilere örnek olmasi bakimindan; Yurdisinda uyusturucu madde kaçakçiligindan 5 yil Belçika, 5 yil ABD'de mahkumiyeti bulunan Ömer Lütfi TOPAL'in Yönetim Kurulu Baskani ve sahibi oldugu Emperyal Otelcilik ve Turizm A.S. özellikle 1994 yilindan sonra Turizm Bakanliginca yayinlanan Talih Oyunlari Yönetmeliginin ilgili hükümlerine göre, sözkonusu uyusturucu madde kaçakçiligindan almis oldugu mahkumiyetten dolayi hiçbir sekilde bu sirkete talih oyunlari isletme izni verilmemesi gerekiriken, adigeçenin yönetim kurulu baskani ve sahibi oldugu sözkonusu sirket adina 13 sirkete talih oyunlari isletme izni Turizm Bakanliginca verilmistir. Diger taraftan, sadece bir otelde kayit disi bulunan oyun masalari ve oyun makinalari için devlete ödenmesi gereken katki paylarindan sadece 1994 yilinda yaklasik 200.000 $ kaybi vardir.. Bu rakam tüm kumarhaneler için bütün yillari içine alacak sekilde düsünüldügünde büyük rakamlara ulasacagi tahmin edilmektedir. Mevcut oyun araç ve gereçleri yokmus gibi gösterilerek, bunlarin yerine kayitdisi kumar alanlarinin olusmasini saglamak amacina yönelik oldugu düsünülen ithallere izin verilmistir.

Kamuoyunda hayali ihracat olarak bilinen konuda, gerçek disi ihracat yapanlara genellikle belirtilen organizasyonlara haksiz yere devlet bütçesinden trilyonlarca tesvikler ödenmistir. Hazine arazilerinin yagmalanmasina izin verilmistir. Yasa disi örgüt mensuplarinin basi sayilan kisiler hakkinda çesitli suç iddialarina ragmen herhangi bir islem yapilamamasi, yakalananlarin bir kisminin ( Örnegin, Kürsat YILMAZ) ellerini kollarini sallayarak hapishanelerden ceza aldiklari gün çikmalari düsündürücüdür. Yasa disi örgüt mensuplarina yapilan baskinlar önceden kendilerine bildirildiklerinden, yapilan baskinlardan sonuç alinamamistir. Eski Basbakan Yardimcisi Murat KARAYALÇIN, Devlet ve Çalisma Eski Bakani Ziya HALIS, HADEP Denizli Il Baskani Yavuz ALTINMAKAS, DEHA TV Sahibi Bulut ÖZDEMIR'i öldürecektik. Musa ANTER'i de öldürdük diye ve haklarinda Diyarbakir Devlet Güvenlik Mahkemesince yakalama müzekkeresi düzenlenmis olan suçlularin otellerde agirlanmasi düsündürücüdür. Ayrica bu kisileri yasalar geregi ihbar ile görevli ve sorumlu olanlarin da sorgulanmasi gereklidir. Bütün dünyada yankilar uyandiran Uluslararasi rüsvet ve yolsuzluklarin önemli bir örnegi olan Lockheed olayi ülkemizi de yakindan ilgilendirmistir. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1976 yilinda Meclis Arastirma Komisyonu kurulmustur. 15 ay çalisma neticesinde 524 sayi ile 278 sayfalik bir rapor hazirlanmistir. Bu rapor bugün tartistigimiz gerçekleri yillar önce görmemizi saglayabilirdi. O nedenle Lockheed raporunun yeniden gün isigina getirilmesi uygun olacaktir. Yasa disi örgütlerin hukuk devleti kurallari çerçevesinde önlenmesi ve tamamen ortadan kaldirilmasi gerekirken, aksine büyütülmüslerdir. Bu büyüme siyasîler, güvenlik güçleri, istihbarat teskilatlarinin görevlerini yapmamasindan kaynaklanmistir. Bütün bu gelismeler yasadisi olarak adlandirilan bu örgütlerin ve olusumlarin büyümelerine ve etkinliklerini artirmalarina yol açmistir. Bütün bu gelismelere ragmen, hukuki takibatlar yapilamamis, yapilanlardan da bir çogu sonuçsuz kalmistir.

Sözkonusu suç örgütleri ile ilgili bilgiler devletin güvenlik birimlerinde oldugu halde, bu bilgilerin devletin en üst seviyedeki görevlilerine verilmesi gerektigi, verilmemis ise ilgili kamu görevlilerinin sorumlulugunun bulundugu düsünülmektedir.

Devlet içinde çok sayida istihbarat teskilati kurulurken, bunlar arasinda koordinasyonsuzluk ve çekisme yasandigi anlasilmistir. Hatta JITEM'in ne görev yaptigi tam olarak ögrenilememistir.Jitemin varligi tartisilirken eylemlerinin tartismasiz gerçek oldugu ortaya çikmistir. Kamu sektöründeki teftis ve denetim sistemi bu arada islevsiz birakilarak denetim sistemi çökertilmistir. Özellikle kamu kuruluslarinda, muayyen bir dönemden itibaren devlet içerisinde çalisma mekanizmasini yavaslattigi ve ekonomik gelismeyi engelledigi gerekçe gösterilerek denetim, inceleme ve teftis islemleri yavaslatilmis, denetim elemanlarinin ücretleri alt seviyelere çekilmistir. Denetim islemleri periyodik olarak her yil yapilmak yerine, ihtiyaç duyuldugunda yapilir hale getirilmistir. Devletin güvenlik raporlarinda mafya ile iliskisi oldugu söylenen kisilerin zaman zaman en önemli görevlere atanmis ve Bakan dahi yapilmistir.. Hasan Celal GÜZEL'in verdigi bilgilere göre, bunlarin bilinçli yapildigi, yolsuzluga karistigi iddia edilen Bakanlarin bir bakanliktan alinarak, baska bir bakanliga atandigi ögrenilmistir. Bütün bu gelismeler sonucunda, çagdas anlamda hukuk devleti olma yapisindan uzaklasilmis ve devlet içinden de yandaslar, isbirlikçileri olan yasadisi güçler olusumuna ve bu güçlerin yasal olmayan sekilde yukarida belirtilen alanlardan büyük kazançlar saglamalarina olanak saglanmistir. Bu örgütler amaçlarina ulasmak için, her türlü yasadisi faaliyeti (tehdit, adam öldürme, haraç, v.s) yapar hale gelmistir. Olaylarin üzerine gidecek devlet görevlilerinin (güvenlik güçleri, adli merciler) ve vatandaslarin ( sikayet, sahitlik seklinde) güvenligi yeterince saglanamamis ve sözkonusu yasal olmayan güçler her türlü yasal olmayan islerini kolaylikla yapar hale getirilmistir. Bu durum vatandasin devlete olan güvenini olumsuz yönde etkilemistir. Olaylarin bu sekilde gelismesinde, devletimiz adina kamu görevlilerince yapilan birkisim islemlerin devlet sirri kavrami altinda saklanmasi etkili olmustur. Buna, Korkut EKEN'in Silahlari nereye verdigimi söyleyemem. Çünkü devlet sirridir'' demesi bir örnek olusturmaktadir. Yasalarimizin bu olaylara yönelik cezalarinin yeterince caydirici olmamasi da bu olusumlari desteklemistir.

Çikar temeline dayali organize suç örgütlerinin devletin yasal ve idari bakimdan bos biraktigi veya zaafiyeti bulundugu alanlarda, faaliyet sahasi bulmakta ve yasamlarini hem birbirleriyle hem de yurtdisi uzantilariyla ve bazi kamu görevlileriyle de sürekli veya is bazinda isbirligi yaparak sürdürmekte olduklari görülmektedir.

Örgüt suçlari ile mücadele ister siyasî amaçli, isterse çikar amaçli suç örgütleri olsun bu yeni tip suçluluga göre, düzenlenmis hukuk normlarina ihtiyaç göstermektedir. Bu normlarin vakit geçirilmeden hazirlanmasi gerektigni son aylarda ve çalismalarimiz sirasinda yasadigimiz olaylar bize göstermistir. Yasal ve idari sistemin günün kosullarina uyarliyarak devleti güçlendirmek sarttir. Aksi halde; demokratik yapilarin hukuk devletine iliskin kurumlarin varligi yasadisi ve kriminal ögelerin sizmasiyla birlikte temelinden çökertilebilmektedir. Konu örgütlerde bir örneklik yoktur. Herhangi bir kesintide hizla degismekte ve yeni sekliyle teskilatlanmaktadir.

Kanunilik ve mesruluk arasindaki baglanti demokrasinin olmazsa olmaz kosuludur. Herseyin hukukun içerisinde cereyan etmesini saglamak ve gözetmek devletin görevidir. Çözümün mesruiyetin disinda aranmasi kabul edilmemelidir. Hukuk devleti, az yetkiyle çok is yapilan devlettir. Bu devlette, kamu görevlileri sadece yasalarin uygulayicisi olduklarinin bilincindedir. Bu tariften yola çikarak, devlette görev alan bürokratlar yasalarin disina çikarak uygulama hakkini kendilerinde görmektedirler. Bazi bürokratlarin, kendilerini devletin sahibi gibi görebilmekte ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden bilgi gizlemektedirler. Komisyon çalismalarimiz sirasinda, bazi Devlet kuruluslari Komisyon çalismalarina yeterince aydinlatici bilgi vermemislerdir. Özellikle,Genelkurmay Baskanligi Komisyonumuzca istenilen bilgilere karsilik sert bir cevap vermistir. MIT Komisyonumuzu bilgi vermemistir. Bu durum vatandasin devlete olan güvenini olumsuz yönde etkilemistir.

ÖNERILER

Komisyonumuzca mezkur konuyla ilgili olarak alinan bilgiler ve yapilan incelemeler ile daha önce Meclis Arastirma Komisyonlarinca tanzim edilen Hayali Ihracat ve Faili Meçhul Suçlari Arastirma Komisyonlarinin raporlarinda yer alan konumuzla alakali önerilerden bir kaçi da raporumuza alinarak, asagidaki önerilerin yapilmasi uygun görülmüstür.

TBMM'nce Yapilmasi Gerekenler:

• Adalet ve Yargi reformu yapilmalidir. Bu konudaki reform yasa tasarilari süratle yasalastirilmalidir. Yarginin yeniden yapilandirilmasi ve yargilamanin hizlandirilmasi ile olaylarin üzerine kararlilik ile gidilebilmesi için gerekli düzenlemeler yapilmalidir. Hakim ve savcilarin mali durumu iyilestirilmelidir.

Adli polis teskilati kurulmalidir.

Türk Ceza Kanunu kapsamina günümüz suç tiplerini karsilayacak maddeler konulmalidir. Türk Ceza Kanununda, organize suçlara iliskin yer alan cezalar caydirci hale getirilmelidir.

Devlet sirri kavraminin sinirlarinin belirlenmesi ve bu sirlarin parlamentonun bilgisine istenildiginde açilmasi hukuk devletine islerlik kazandirmak açisindan gerekli görülmektedir.

Herkese mal beyani getirilmelidir. Kamu görevlilerinin mal beyanlari açik olmalidir. Parasal iliskilerin sözkonusu olabilecegi yerlerde görev yapan kamu görevlilerinin mal varliklarindaki degisiklikler mutlaka en az iki yilda bir denetim elemanlarinca hakli bir artis gösterip göstermedigi açisindan kontrol edilmelidir. Ayni sekilde TBMM üyelerinin mal varliklarinin Sayistay tarafindan denetlenmesine imkân veren düzenlemelerin yapilmasi gerekmektedir. Bu paralelde 3628 sayili Kanunda gerekli degisiklikler biran önce gerçeklestirilmelidir. Özel kisiler için nereden buldun Yasasi etkin bir sekilde çalistirilmalidir.

Devlet yapisinin yeniden düzenlenmesi, mafya, uyusturucu kaçakçiligi, mason localari, 1980 öncesi terör, kontgerilla, mafya, kumarhaneler; halkin güvenliginin saglanabilmesi için arastirilmalidir. Italya'daki Gladyo hareketinin arkasinda P-2 Mason Locasi çikmistir. Bu nedenle, Türkiye'deki benzerleri hakkinda böyle bir fikrin dogmamasi için genis bir arastirma yapilmalidir.

Güneydogudaki feodal yapi, terörün nedenleri ve arkasindaki rantin, koruculugun, uyusturucu ticareti ve karaparayla ilgili devlet içindeki organizasyonlarin her yönüyle arastirilmasi gerekmektedir.

Olaganüstü hal kaldirilmalidir. Güneydogu, ekonomik ve sosyal yönden hizla kalkindirilmalidir. Bu bölgede egitim ve kültür seviyesi yükseltilmelidir.

Türkiye'de Meclis Arastirma Komisyonlarinin görev süresi artirilmali ve yetkileri genisletilmelidir. Kamuoyuna mal olmus konularin yeterli ayrintida incelenebilmesi için yeterli süre iznini verecek Iç Tüzük düzenlemeleri geciktirilmeden yapilmalidir. Ayrica, bu Komisyonlara islevsel hale getirecek yeni düzenlemeler yapilarak, bu Komisyonlarin yetkileri artirilmalidir.

Ülkemizde mevcut Ihtisas Komisyonlarinin yaninda, Bati Ülkelerindeki her konuda inceleme, arastirma ve denetleme yetkisi olan Daimi Komisyonlarin kurulmasi yönünde gerekli Iç Tüzük degisikliginin yapilmasi yararli olacaktir

Polis, jandarma ve istihbarat birimlerinin yeniden yapilanmasi, etkinliklerinin artirilmasi, fonksiyonlarinin tanimlanmasi, etkin görev yapmalari için mali ve sosyal imkânlarinin iyilestirilmesi, moral güçlerini arttiracak alt yapinin olusturulmasi, hem güvenlik güçlerinin kendi aralarinda, hem istihbarat birimlerinin kendi aralarinda, hem de bu birimler arasinda koordineli çalisma saglayacak bir yapi olusturulmalidir.Istihbarat birimleri arasindaki koordinasyonsuzluk süratle giderilmelidir. Istihbaratin sivillestirilerek tek çati altinda toplanmasi ve Basbakan ve Parlamentoya karsi sorumlu olmasini saglayici düzenlemeler geciktirilmeden alinmalidir.

Güvenlik güçlerinin yurttaslarin güvenligiyle ilgili bir sekilde olusturulmasi yararli olacaktir.Polis özel timlerine jandarma bölgelerinde de rahatlikla operasyon yapabilmelerini saglayan hukuki düzenlemeler yapilmalidir. Sehirlerde emniyet, köylerde jandarma adi suçlara yöneltilmeli, terör suçlari ile mücadele polis özel timlerin birakilmalidir. Polisin sehirlerde ve kirda da ayni görevi yapabilecek sekilde yeniden düzenlenmesi, Jandarmanin Silahli Kuvvetler içerisinde ülke korumasi ile ilgili görevlere çekilmesi gerekir.

Terörle mücadelede yöntemin yanlisligi konusunda cidi bir Meclis Arastirmasi yapilmalidir. Terör sorunu üzerine dogru teshisler konularak, ortaya çikan terör ranti kaldirilmalidir.

Parti içi demokrasi gerçeklestirilmeli, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Yasasi dahil, devletin tüm kurum ve kuruluslariyla, demokrasinin gerçek ilkeleriyle uyusur sekilde yeniden yapilandirilmasi saglanmalidir. Bürokratik olusum bu yapiya uygun hale getirlmelidir.

Bütün kamu görevlilerinin isledikleri suç iddialarindan dolayi haklarinda gerekli yasal takibatlarin ilgili adli mercilerce dogrudan yapilmasini engelleyen düzenlemeler (Memurin Muhakemati Hakkinda Kanunu Muvakkat) degistirilerek, ilgili adli mercilere bütün kamu görevlileri hakkinda dogrudan takibat yapabilme imkâni saglanmalidir.

Yasadisi suç örgütlerinin uyusturucu madde kaçakçiligi, kumar, haraç, çek - senet tahsilati ve arazi yagmalamalarinin süratle önüne geçilmesi ve benzer amaçlara yönelik olacak olusumlarin engellenmesi için, Adalet Bakanliginca hazirlanan Organize Suç Önleme ve Suç Örgütleri Hakkinda Kanun Tasarisi zaman geçirilmeden yasalastirilmalidir. Bu Yasa Tasarisindaki cezalar caydirici olmasi bakimindan en yüksek seviyede tutulmalidir. Bu yasa düzenlemesinde sözkonusu yasadisi islerden elde edilen varliklarin genis kapsamli sekilde tamaminin devlet tarafindan müsaderesini zorunlu kilan hükümler konulmalidir. Tek merkezden yönetilen bir sistemle mücadele usulü getirilmeli ve bu merkezce esgüdüm saglanmalidir. Bu paralelde özel mücadele ve kovusturma birimleri olusturulmalidir.

Polis suç kanitlari toplama ve degerlendirme yasasi çikartilmalidir. Psikotropik maddelerin kullanimi ve takibine dair yasanin eksikliklerinin giderilmesi yönünde bir çalisma yapilmalidir.

Kuvvetler ayriligi ilkesi fiilen uygulamaya geçirilmelidir.

Yasama dokunulmazligi yeniden düzenlenmelidir.

Bankalar Kanununda yapilacak degisiklik ile büyük miktarlarda para akimlari kontrol altina alinmalidir.

Geçici Köy Koruculugunun kaldirilmasi, bu gerçeklesinceye kadarda sinirlandirilmasi ve bu saglanincaya kadar da siki bir kontrol altinda tutulmasi gerekmektedir.

Yasadisi olaylarin yogunluk gösterdigi, daha çok büyük rantlarin ortaya çiktigi yerler, basta Istanbul olmak üzere metropollerdir. Özellikle Istanbul yurtiçinde yasadisi yasamin merkezi konumundadir. Bu nedenle irdelenmesi gerekir. Istanbul'un idari yapisinin gözden geçirilerek, yönetici kadrolarina yapilacak atamalara özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Yine memur statüsündeki kamu görevlilerinin atama, terfi ve görev süreleri ile özlük haklarinin düzenlenmesi önem arzetmektedir.

Yürütme Organinca (Ilgili Idarelerce) Yapilmasi Gerekenler:

Hukukun üstünlügü saglanmalidir. Bütün islemler hukuk içerisinde ve kamu vicdanini tatmin edici sekilde meydana gelmelidir.

Silah alimlari kontrol altina alinmalidir.Herkese silah ruhsati verilmemelidir. Her silahin balistik kayitlari bulunmalidir. Ruhsatsiz silah bulundurmanin cezasi caydirici hale getirilmelidir.

Kamu kuruluslarinin Güneydogudaki kadrolarina, asaleten, yetenekli, liyakatli ve deneyimli personelin atanmasi yapilmalidir.

Kanundaki haklardan istifade eden itirafçilara yeni kimlikler verilerek OHAL Bölgesinden uzaklastirilmalari saglanmalidir. Adeta, bu sahislari devletin veya baska kisilerin kullanmasi görüntüsünü veren devlet - itirafçi iliskisine son verilmelidir. Bu baglamda, Itirafçilik Yasasi yeniden ele alinmalidir.

Gümrükler kontrol altina alinmalidir.

Büyüksehirlere göçün önlenmesi hususunda gerekli tedbirlerin alinmasi gerekmektedir.

Denetim ve Teftis sistemi çok önemli olup, önemine uygun bir konuma getirilmelidir. Teftis sistemine islerlik kazandirilmalidir. Denetim elemanlarinin yetkileri ve imkânlari iyilestirilmelidir. Içinde bulundugu birimin en üst kademesi ile ilgilendirilmeli, müdaheleden korunmali ve güvence getirilmelidir. Kamu idarelerindeki teftis ve denetim islemlerinin periyodik olarak sürekli yapilmasi saglanmalidir.

Özellestirmede karaparanin aklanmasina izin verilmemelidir.

Kumarhaneler tamamen kapatilmalidir.

Kayitdisi ekonominin kayit altina alinmasi gereklidir.

Organize suçlarla ilgili olarak bir bilgi bankasi olusturulmalidir

Faili meçhul olaylar, ilgili güvenlik birimleri ve adli mercilerce mutlaka aydinlatilmalidir.

Basbakanlik Teftis Kurulu'unun bu konudaki raporunda deginilen, Maliye ve Içisleri Bakanligi ile Emniyet Genel Müdürlügü bünyesindeki inceleme ve sorusturma sonuçlari takip edilmelidir. Mezkur rapordaki öneriler ilgili kamu kurum ve kuruluslarinca yerine getirilmelidir.

Raporun bir örneginin önerilen hususlarinin gereginin yerine getirilmesi için ilgili Devlet Kuruluslarina intikali saglanmalidir.

Sonuç ve kanatine varilmistir.

Is bu rapor saygi ile Yüce Meclis'in takdirine sunulur. 03.04.1997

2
incelemeler bölümünde Anap Genel Baskani Mesut Yilmaz'dan sonrası yok çünkü komisyon çalışmaları nihayete erdirelemedi.

not: yukarıdaki bilgiler resmi komisyon raporudur.