ince durur mu yapıştırmış hemen ifadeyi.

görsel
üslubu kendini belli eder insanın...
Diplomasız alim he yersen.
sebep? muharrem ince "yüksek faiz enflasyonun sonucu değil, sebebidir" filan mı demiş? üstelik işletme okuduğu halde? bak sen...
Tane tane anlatalım.
Çok çok eskiden istanbul beyefendisine ' çelebi ' denirdi.
Gelzaman git zaman sonra eşeğe çelebi dendi.
(bkz: abdurrahman çelebi)

mitinge katılanlara kıraathane nedir diye sorsak " kave olm kave, cahile bak daha kıraathanenin ne olduğunu bilmiyor " deyip dalga geçerler.
kişi, kendinden bilir işi.
(bkz: tarih cahilliği)
(bkz: saygıda cahillik)
kendi cahilliğine bakmadan konuşmasıdır.
desin.

korkunun ecele faydası yoktur.
Kıraatı eski anlamı ile kullanmaya çalışmış, güya akıl oyunlarına başvurmuş.

Fakat mitinge gelenler arasında anket yapılsa, kıraat ne demek diye sorulsa, bakın yüzde yüz Eminim, neredeyse hepsi batak, pişpirik diye cevap verir.
Ayrıca kıraathane birleşik anlamı ile kahvehane gibi bir anlam içerir. Bizim kültürümüzde de geçmişten bu yöne kahve içilirken dedikodu yapılır, okey oynanır.

Anlamlar değişir, sözcükler farklılaşır. Asıl bunu bilmeyen adama cahil denir.
Işin en komik yani erdoğan kıraathanenin anlamını eminim en erken 5 ay önce öğrenmiştir. Ve onu geç mitingindeki vatandaşlara sor %10u bilir. Doğruya doğru.
istanbul-avrasya gösteri ve sanat merkezi'nde doğu ve güneydoğu sivil irade platformu tarafından organize edilen iftar programında yaptığı konuşmada cumhurbaşkanı erdoğan, "bunlara kıraathaneyi sorduğun zaman 'nedir?' diye. herhalde okey masasının kurulduğu yer diye zanneder veya iskambil kağıtlarının olduğu yer zanneder. ey cahil, fizik öğretmeni olabilirsin ama sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun" dedi.

bir garip olay.