bugün

istanbul-avrasya gösteri ve sanat merkezi'nde doğu ve güneydoğu sivil irade platformu tarafından organize edilen iftar programında yaptığı konuşmada cumhurbaşkanı erdoğan, "bunlara kıraathaneyi sorduğun zaman 'nedir?' diye. herhalde okey masasının kurulduğu yer diye zanneder veya iskambil kağıtlarının olduğu yer zanneder. ey cahil, fizik öğretmeni olabilirsin ama sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun" dedi.

bir garip olay.
Işin en komik yani erdoğan kıraathanenin anlamını eminim en erken 5 ay önce öğrenmiştir. Ve onu geç mitingindeki vatandaşlara sor %10u bilir. Doğruya doğru.
Kıraatı eski anlamı ile kullanmaya çalışmış, güya akıl oyunlarına başvurmuş.

Fakat mitinge gelenler arasında anket yapılsa, kıraat ne demek diye sorulsa, bakın yüzde yüz Eminim, neredeyse hepsi batak, pişpirik diye cevap verir.
Ayrıca kıraathane birleşik anlamı ile kahvehane gibi bir anlam içerir. Bizim kültürümüzde de geçmişten bu yöne kahve içilirken dedikodu yapılır, okey oynanır.

Anlamlar değişir, sözcükler farklılaşır. Asıl bunu bilmeyen adama cahil denir.
desin.

korkunun ecele faydası yoktur.
kendi cahilliğine bakmadan konuşmasıdır.
kişi, kendinden bilir işi.
(bkz: tarih cahilliği)
(bkz: saygıda cahillik)
Tane tane anlatalım.
Çok çok eskiden istanbul beyefendisine ' çelebi ' denirdi.
Gelzaman git zaman sonra eşeğe çelebi dendi.
(bkz: abdurrahman çelebi)

mitinge katılanlara kıraathane nedir diye sorsak " kave olm kave, cahile bak daha kıraathanenin ne olduğunu bilmiyor " deyip dalga geçerler.
sebep? muharrem ince "yüksek faiz enflasyonun sonucu değil, sebebidir" filan mı demiş? üstelik işletme okuduğu halde? bak sen...
Diplomasız alim he yersen.
üslubu kendini belli eder insanın...
ince durur mu yapıştırmış hemen ifadeyi.

görsel