bugün

daha güzel bir ülke ve iç huzur için çaba, sanatsal faaliyetlerin üst noktasına gelmesi.
kızlı erkekli evler için teşvik ederdi.
swift soyadini her yerde gorurduk. bilmem ne sirketinin baskani xyz swift. bilmem ne hastanesinin sahibi klm swift.
günde bir milyon sorunla değil, bir milyon günde tek sorunla uğraşırdık.
bacakları dışişleri bakanı olabilir. o bünyeye başbakanlık az. bacakları sayesinde diğer ülke liderlerini tavlayabilirdi.
Cupcakeden evler inşa ederlerdi.
gözlerini hafif kıstığında ekonomi dalgalarınırdı.
Direk bodyguardı olmak için başvururdum.
dünya da havamızdan geçilmezdi.
bizi hobbit olarak görürdü.
Direk o ülkeye vatandaşlık isterdim.
ulusa sesleniş konuşmalarında küfredip kanalı çevirmek yerine, sesi açardık.
Seçim kampanyası şarkısı ''shake it off'' olurdu, milletçe sallar giderdik!!!
Muhalefet partilerine şarkı yazıp dururdu.
Bir önceki başbakan a"tabi o ülkede başkanlığa geçiş olmazsa" you were trouble(sen bir belaydın) derdik, belki başkanlığa geçişte başbakan olsa ne kadar karşı olduğumuzu belirtmek için blank space(boş alan) derdik. Belki boş kalacağı için öyle derdik. Ya da ülkenin ne kadar kötü durumda olduğunu unutup, kendimizi üzmeyelim diye shake it off(haydi salla) derdik boşver gitsin anlamında belki de umursamamak mümkün olmayacağı için kendimizi bir kavganın ortasında bulurduk, tıpkı bad blood(kötü kan)daki gibi kardeş kanı dökmemizi isteyen dış güçlerin oyununa gelebilirdik. Belki twentuuğuu (22 yi boyle telafuz ediyor) deyip ülkenin ilk kurulduğu yılları özlemle hatırlardık, belki red (kırmızı) deyip, milli duygularımız kabartırdık belki de sadece beyaz tenli kızıl saçlı kızlara duyduğumuz hoşluğu hatırlardık. Hepimiz fırınlara sabun olmak için başvurur ve vücuduna değdiği sabun olmak isterdik.(bunu isteyecek insanlar var şaşırmayın ben istemem) gözlerinde kaptan-ı derya, saçlarında orman bakanı, dudaklarında kültür bakanı, ellerinde eğitim bakanı bacaklarında başbakan yardımcısı olmak isterdik.
Kabinesi olmak isterdik.

(#25105875)
o bakışına ohh my god der ekonominin dalgalandığını değil de denizin dalgalandığını zannederdik.