bugün

Adaleti toplum olarak önce gücün sonra da vicdanınla sağlarsan sağlarsın. Sağlayamazsan tanrının üstüne atarsın.

Tanrının adaleti kavramı insan acizliğinin bir göstergesidir.
Olması gereken adaletin asla ama asla gerçekleşmediğinin bilinçli ya da bilinçsiz bi şekilde farkında olan insanın; hak yiyenin, suç işleyenin inandığı değerler doğrultusunda cezalandırılacağına inandığı adalet şekli.
Bence yok öyle bi adalet, herkes yaptığıyla kalıyo.
olmayan adalet der geçerim sözlük.
bir gün mutlaka karşımıza çıkacaktır. o gün onun adaletinden kaçamayacağız.
Demet anlamında dediği gibi
(bkz: ilahi adalet diye bişey var!)
tanrıyı niçe, adaletini insanlar öldürdü.
Tanrının adaletine sığınmak insanın acizliğidir.
''Kim zerre kadar hayır yaparsa onu,kim zerre kadar şer işlerse onun karşılığını görecektir''.Dünya ancak bir imtihan yeridir.Ve imtihanda ağırdır.Ama unutmayın yaptığınız şeyler allahın adaleti önünde diz çökecektir.
Aynştayn’ın dediği ile: “Tanrı zar atmaz”
Olmayan adalettir. tanrının adaletine kaldıysan git kendini köprünün birinden denize at.
varlığı ıspatlanamayan bir yoksunluğun adaletinin olması mümkün değildir. zira zaten halihazırda yoktur.
Adaletini bu dünyada değilde daha çok öbür dünyada verir.
garibanı memnun etmeyendir.

afrika’dan falan bahsetmeyeceğim, benim ülkemin çocukları açken, benim ülkemin çocuk işçileri az paraya çok çalıştırılırken, benim ülkemin lise, üniversite öğrencisi bırak ailesinden harçlık almayı okurken çalışıp ailesine para göndermek zorunda kalırken afrika’ya kadar gitmiyor düşüncelerim, buralarda takılıp kalıyor.

geçtiğimiz günlerde anneannem “şöyle bir vakıf var oraya kur’an kursu için çocuklara yüz adet kur’an bağışlayacağım” dedi. kur’an ne kadardır 100 tanesi ne kadara tekamül eder bilmiyorum fakat ucuz olmayacağı düşüncesindeyim. oysa anneannem biliyor ki çevremizde maddi durumu çok kötü olanlar var, her şeyi geçtim bu aile içinde üniversite okumaya çalışan çocuklar var, biz çok mu iyiyiz, özel okullarda bir elimiz yağda bir elimiz balda mı okuyoruz ki vakıftaki kur’an kursu düşünülüyor, ben bu önümüzü görmeyip ötedekine olan yardım zihniyetini asla anlamıyorum.
Düşünmek isyan etmek midir ki? Bazen savaş meydanındaki veya üçüncü dünya ülkesinde yoksulluk çeken çocuktan tanrının nazarında ne farkım var da ben bu rahatlıktayken o acı çekiyor diye düşünmüyor değilim. Hatta düşündükçe avuçlarıma tırnaklarımı geçiriyorum.
Zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek, bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor, tehir ediliyor; yoksa, bakılmıyor değil. Bâzan dünyada dahi ceza verir.
Evet, görüyoruz ki, alelekser, gaddar, facir zalimler lezzetler, nimetler içinde pek rahat yaşıyorlar. Yine görüyoruz ki, masum, mütedeyyin, fakir mazlûmlar zahmetler, zilletler, tahkirler, tahakkümler altında can veriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini de götürür. Bu vaziyetten bir zulüm kokusu gelir. Halbuki kâinatın şehadetiyle, adalet ve hikmet-i ilâhiye zulümden pak ve münezzehtirler. Öyleyse, adalet-i ilâhiyenin tam mânâsıyla tecellî etmesi için haşre ve mahkeme-i kübraya lüzum vardır ki, biri cezasını, diğeri mükâfatını görsün.
işaratü’l-i’câz, s. 60, (yeni tanzim, s. 99)

Bir adamı öldüren birini öldürerek cezalandırabilirsiniz, peki yirmi adamı öldüren birini nasıl cezalandiracaksiniz? Bunun cezası ancak cehenneme kalıyor işte.
Herkes uzun uzun yazmış bu dünyadaki sistem tanrının değil insanın adaletidir daha doğrusu adaletsizliğidir.
Dünyadaki paranin %99'u %1 lik bir grubun elindeyse bunun sebebi tanrı mıdır. Tanrının buyrukları tüm kutsal dinlerde benzerdir.
Cömert oluni düşmüşe yoksula yetime , yolcuya yardım edin vs vs.

Tanrının herkesin cebindeki parayı alıp eşit dağıtmasını bekleyenler kusura bakmasınlar ama biraz zeka sorunları yaşıyordur.
görsel
Komik olmayın amına koyayım..
tanrı isterse adaletini bu dünyada verir isterse öbür dünyada verir. kimse bilemez ama elbet verir ve adaleti şaşmayandır.
mutlaktır.
Tanrı olmasaydı insan yaptığı haksızlığı zulmü adaletsizliği şiddeti ve yarattığı fakirliği açlığı cehaleti nasıl kader diye kutsal bir kılıf ile savunur veya bu durumun suçlusu olarak tanrıyı gösterebilirdi?

Elinde 100.000 veya 200.000 lira birikimi olan bir anne baba ev almak kiradan kurtulmak yerine bu parayı çocuğunun eğitimi için harcadığı zaman...

Elinde 50.000 lirası olan bir anne baba araba almak yerine çocuğunun master yapması veya dil öğrenmesi mesleki gelişim için bunu çocuğuna harcaması...

Diğer yanda bunu yapmayan ev veya araba alan anne baba...

Sonuç olarak bir yerde meslek yabancı dil eğitim olarak her yönden yetişmiş bir genç ve diğer yerde imam hatip de okumuş hasbel Kader tabelasında üniversite yazan bir okulda veya açık öğretimde 2 yıllık veya 4 yıllık okumuş 10 sene içinde meslek bile sayılmayacak bir alanda master yapmamış, yabancı dil bilmeyen, mesleki eğitim almamış kalifiye olmayan sadece diploması olan işsiz genç.

Burada kader diyerek tanrının adaleti demek pozitif veya negatif düşüncede olmak aptallık olmalı.

Durakta beklerken sarhoş biri arabasıyla durağa dalması ayaklarınızı koparması ve sizi yatağa mahkum etmesi ile sarhoş sürücü ölüm meydana gelmedi diye kaza sürücü hatası vb nedenlerle 5-10 ay yatıp çıkması tanrının değil bizim adaletimiz olur.

Bu sarhoş sürücü bunu yapar böyle bir duruma yol açarsa hayatının biteceğini, ehliyet almak şöyle dursun araba ile alamayacağını bilse bu duruma yol açar mı?

Aptallığınızın suçunu tanrıya atmayınız.
Çok çok uzun anlatmak isterdim ama yine bir Demet Akalın repliğiyle kısaca, ‘yarına kalır da yanına kalmaz.’
görsel
Aylan bebek e sormak lazım...

Net yoktur...
En son baş vurulan çaredir. Gerçek anlamda ise çaresizliğin dibidir.