bugün

sıcaktı. ağustos böcekleri hariç herkes sıcaklardan şikayet ediyordu. zaten ağustosa da daha çok vardı. her mevsim olduğu gibi yine keyfini çıkaran çocuklardı. kah süs havuzlarına girip serinliyorlar, kah buzlu dondurma yiyorlar kah da kahkaha atıyorlardı.

klima bozulalı tam 3 yıl oldu. biraz serinlemek için kafamı buzdolabına soktum ki bir de ne göreyim, dolap tam takır kuru bakır! oh shit! anbılivibıl.

hemen kaldığım sitenin bahçesinde, tem kenarında, okulların bahçelerindeki yeşillik alanlarda yiyecek bir şeyler aramaya başladım. ebegümeci, pıtrak, mantar, kuzu kulağı, yemlik, karavuk, ağ cırtlık, soğulcan otu, yağlık, maral, deve tabanı, çiğdem, burçalık, alıç, düğmelik, , deve yağlığı, boğa dikeni, kenger diken, sancı otu, tavşan ekmeği, koç göbeği, öküz götü, kuş burnu, dağ armudu, erik, meşe pilidi, kızılcık, yonuz eriği, badem, dağdağan, kuş ekmeği, eşek turpu, kuzu kulağı artık ne bulduysam toplayıp eve dönerken, o sıcakta benimle birlikte tem kenarında şapkaları ve enselerini kapatsın diye boyunlarına geçirdikleri atletleriyle çalışan sıcaktan beyinleri erimiş belediye yol, bahçe park işçileriyle karşılaştım ve onlara kopardıkları otları alıp alamayacağımı sordum.

olmaz dediler. bunları biz yiyeceğiz. oldu iyi günler deyip hadise çıkmadan ortamdan uzaklaştım.

istanbul boşalmıştı. herkes tatildeydi. yollar boşalmış, mekanlar boşalmış, herkes boşalmıştı. akşam eğlenmek, bira içip serinlemek biraz da sarhoş karı yakalayıp eve atıp sikmek için taksime çıktım, it arkadaşlarımla buluştum, yanlarında hatun da getirmişlerdi moralim bozuldu bir tek ben saptım hemen gecenin ilerleyen vakitlerinde iki kız arkadaşım bize katılacak ona göre masa seçelim deyip üzerimde oluşabilecek skimsonik baskıyı kaldırdım. bu sıcakta en güzeli terası olan bir yer, dedim. evet dediler teraslı olsun. hem terasda sigara da içilebilir. teras serin oluyor, evet teras iyi olur dedi kızlardan biri. bildiğiniz teras var mı? teras ama hangi teras, o kadar çok teras dedik ki artık midem bulandı. ebegümeciyle yonuz eriğini fazla mı yedim acaba, onun yerine daha çok düğmelik ve dağdağan yeseydim keşke.

evet sonunda balkon diye bir terasa giriyoruz nevizadede. ben girer girmez bardan bir bira istiyorum, masanıza geçin arkadaş gelip siparişi alacak diyorlar, lavuğa bak sen, dünyayı kurtardı pezemenk. her dediğinize yes sir diyen insanların olduğu ülke hangisiydi acaba, oraya gidecem bunlardan kurtulmak için, lan sevimsizliğini sktimin ibnesi versene lan birayı

teras güzelmiş gerçekten, haliçten ayrı esiyor, boğazdan ayrı esiyor, kollarımdaki tüyleri serinletiyor efil efil. arada yüzümü okşuyor, kulak arkama değdiriyor rüzgar, boynumu yalıyor. evet ben tekila istiyorum, yanında bira, biranın yanında da tekila olsun lütfen.
(bkz: duş)
camı açmak.
buz gibi ice teayı kafaya dikmek.
güneye göç etmek. çok güneye değil ama! ortalara dogru, hafifte doguya dogru gittin mi hava sıcaklıgı 20 derece falan olur. akşam ezanın kalmadan dönersen burdaki serinliği de yakalayabilirsin.