bugün

Maalesef esiri olduğum durum.

Gençken sözü uzatsam da dolu olduğunu sanıyordum. Her dediğimin mühim bir şey olduğunu düşünüyor, karşımdakine konuştuğumu zannederek kendime konuşuyordum. Sözün özü bir eşektim. Karşımda ha dişi eşek ha kabak olsun, bana fark etmezdi. Maksat konuşuyor olmaktı.

Yaş aldıkça ayırdına varmaya başladım. Karşımdakine konuşacaksam konuşur, yoksa susardım. Yahu tamam bir seviye atladım ama bu sefer söyleyeceğim iki cümlelik şeyi aktarmaya çalışırken bir bakardım beş dakika boş boş konuşmuşum. Bu böyle olmaz diyerek kelime haznemi geliştirdim ama bu sefer karşıdaki kişi beni anlamamaya başladı. E tabi, sözlükle dolaşacak değil kimse. Akabinde dil kullanımında ergenlikte olduğuma kanaat getirdim. Dilim büyüme çağındaydı ancak letafetten uzaktı.

Şimdilerde ise oturttum. Karşımdakine göre konuşmayı, anlatmak istediğimi ona aktarmak için doğru kelimeleri kullanmayı becerir oldum. Geriye kaldı yazması. Eyvallah, konuşurken kişiye uygun dilim dönüyor ama topluluğa uygun şekilde bir metin yazmayı hedefliyorsam, işte o henüz olmuyor. Görelim bakalım ileride neler olacak.
Toplantılarda çokca yapılan eylemdir. Bir şey sormaya çekinir oldu insanlar. Şimdi cevaplar felsefik cümlelerle süslenir, üstüne interaktif yapılır soruyu soran da mevzuya çekilir de süreç uzar diye. işin bir de anlama boyutu var. Abicim plaza dili de üzerine eklenince tadından yenmez. Sorulan sorular unutulur. Vs vs
Ayrıntılara girmekten kaynaklanan bir durum. Konusuna bağlı. Ben uçaklarla, uçak kazalarıyla ilgilendim yıllarca. Yazdığım her kaza için "pilot hatası" ya da "kule hatası yüzünden oldu!" şeklinde tek cümle yazabilirim. Ya da teknik hatadır.

Ama bu kimseye bişey açıklamıyor.

Açıklama yapmak iyidir!!

20bin kişi okumasın, 7 kişi okusun. Olsun.
Bir an önce bitmesi için allah'a yalvarılır.