bugün

Sabah metrobüse binerken sarı çizgiyi geçtim.

Metrobüse binince şöförle konuştum.

Basamakta durunca da otomatik kapı çarptı.

Sanırım bu kadar çılgınlık çok fazla.
Kolaya nescafe katıp köpürmesini izlemektir.
markete giderken dinlediğim müziğin, güneş gözlüğüm ve siyah montumun etkisiyle kendimi ajan addedip çevreye kuşku dolu bakışlar atmaya başladım. eve, informasyonu üstlerime bildirmenin iç huzuruyla girdim.
bir gün kız arkadaşın ailesinin evinde hep birlikte yemek yemeye gidilir. oldukça nezih ve elit bir ortamda yenen yemek sırasında bir yandan sevgilinin aile bireyleriyle yine nazikçe sohbet edilip bir taraftan da risk budur denilip tek elle yanda oturan kız arkadaşın kalçası okşanır. işi daha da ileri götürecek hareketler yapmak üzereyken normale dönülüp yüzü kızaran sevgiliye "noldu ateşin var galiba iyi misin" denir. bu sırada kimsenin bir şeyden haberi olmaması, onun tedirgin bakışları ve gizliliğin verdiği heyecan paha biçilemezdir.
Az önce Eve giren eşek arısı büyüklüğündeki sineği oturma odasının dışına attım. Yastık falan firlatinca da saldırıyor aq nasıl bir sinekse artık. Kapının tüm deliklerini de çoraplarımla kapattım. Şimdi tuvalete nasıl gidicem, üstümü ortmeden uyuyabilir miyim hesabı yapıyorum.

yalnız yaşamak çok zor arkadaşlar sırf eve giren sineği böceği kovalasin diye bir yiğidoyla evlenmem gerek artık yether.
Söylerken biraz çekinsem de elektriğe karşı ilgimi hemen herkes bilir. Bir zamanlar telefonculuk yapardım. Tamir hususunda da çalışırdık. Bataryaları şoklamak için bir cihaz vardı. Ben bu cihazla gizli gizli dilime elektrik verir, kendimi şoklardım. Bilmiyorum, enteresan bir haz verirdi. Özellikle sabahları o elektriği vücudumda hissetmeye bayılırdım. Bazen şok etkisi yaratırdı ve o zamanlar inanılmaz zevkli olurdu.

Bir de şey var: canım çok sıkılır veya moralim bozuk olursa karşıdan karşıya geçerken gözlerimi kapatır heyecanlı heyecanlı geçerim.

Sanırım ikisi de yaşadığımı hissetmek adına. Ama çok zevkli iq, özellikle elektrik.
görsel
Sezar'la birlikte Galya'da 7 yıl savaştım ve Galyayıda vilayetlerimize kattık.
Dövme yaptırdım. Yalnız baya büyük bir çılgınlık bu aslında ve büyük bir pişmanlık ne yazık ki.
chp bayragı yakmak.
Sabah 8 de uyanacak olmama rağmen bu saatlerde kahve içmem.

Daha küçük bir çılgınlığım yok. En küçüğü bile deli cesur.
Kocami kacırmak. Ciddiyim. Gerçekten. Vallahi.
bağcılar'a gezmeye gitmek.
devamsızlık sınırında iken derse gitmemiştim zamanında, nasıl olsa konuşur hocayı ikna ederim diye düşündüm. düşündüğüm gibi de oldu.
Arada bir arabayı bırakıp tuhaf tiplerle dolup taşan toplu taşıma kullanmak.. başka da bir çılgınlığım yok.
Kaçak otobüse biniyordum 4 sene önce falan bir de denizde çok açılmıştım. Kazlıçeşme marmaray'a yürümüştüm. Bahçelievler'den davutpaşa'ya gürümüştüm ve 360 dönen lunapark aletine binmiştim.
Kombiyi 70 dereceye vurmuştum geçen gün.
Evin içini Maldivler gibi hissettim bir an.
lisede bjk maçı varken kazanda üstümde gs forması ile bjk li arkadaşlarla içmeye gitmiştik.