bugün

Bugün cilt bakımına gittim kadıncağız sağolsun canım sıkılmasın diye muhabbet etti benimle ama bu kadar soru fazla. Erkek arkadaşın var mı? Neden ayrıldıınız? Ne kadar oldu? Ne kadar sürmüştü? En son ne zaman görüşütünüz? Haber alıyo musun hala? Niye ayrıldın onca yıla yazık ettin kilit soru. Sanane kadın sanane. Sonuçta ayrıldık sıkıldım sevgininbittiğini düşündüm sevmeediğimi düşündüm, alışkannlık sadece dedim vurdumduymaz desim sorumsuz dedim bitti dedim. Seni çok arar mıydı sever miydi arkadaşlarınla çıkmana bişey der miydi lan ben bunları ilişki sürwcimde bu kadar deşseydim evlenmiş olurdum zaten. Yo değer veriyordu yoo şöyleeydi böyleydi anlattım anlattım. Bir saat annlattırdı. Sonra dediki kusura baakma ablacım da sen bulmuşda bunamışsın. Az bahane bulmuşsun kendine. Sonra dediki anlaatırkenn bi sesin bile değişmedi hiç üzülmemişsin belli. Sen nerden biliyosun aylarca neler yaşadım ne pişmanlıklar yaşadım kendimi yedim. Sen benim normal sea tonumu biliyomusunki bu konuyu anlatırken içimin gittiğini gitmediğini nerden biliyorsun. Küfür etmeyen insana küfür ettirecek. Halaaa sinirliyim. Halaa. Belkide kendime söyleyemediğim doğruları bana söylediği için ama onun ne haddine ki sen kimsin anam mı babam mı doatum mu ablam mı kimsin. Nasıl karışırsın.ya sabıe kadını bidaha görsem saçını başını yolcam. Canımı da yaktı bir ton zaten işkence çektim resmen aptal kadın.
Pek çok yolun ayrımındaymışım, yaşadığım şu günler, ileride geçmişe dönük pişmanlık duyacağım günler olacakmış gibi bir hava var üzerimde. Muhtemeldir ki öyle de olacak. Ne hayal ettiklerim olacak, ne sevdiğim kızla vuslata ereceğim, ne de istediğim başarıya birilerinin engelleri yüzünden ulaşamayacağım. Kaç yazar ulan. Böyle gelmiş böyle giderim, ölümlü dünya.
"yokluğuna alıştım koymuyor artık özlem falan" diyorum da; kafayı yastığa koyunca biraz zor oluyor.
Düşünme ihtimalini bile düşünmemek için 03:03 gibi saatlere debk gelmemeye çalışıyorum. Kendimi o kadar kandırdım ki kanmamak için umuda savaş ilan ediyorum.
Müslümanım.

Kırkkaraktersınırınedirarkadaşanlamışdeğilim!!!
aslında ben bir korkağım.
Ulan derslerle ilgili 3 5 mesaj attı sabahtan beri sırıtıp sırıtıp tekrar okuyorum . Mal mıyım ne ama bi neşe oluştu içimde çok saçma be.
Insan muhteşem şeyleri kaybetmekten korkar.
Kahvaltıdan sonra rutin hafta sonu temizliğine dalacağımdan ötürü ablam, benim kuaför randevum var dedi ve bastı gitti.
Bende orayı kaldır burayı dök şurayı topla derken taaa iki üç ay önce aldığım kırmızı ruju buldum bı kuytu köşede, daha bır kez kullanmadan kaybetmişim haberim yok, görünce hatırladım. Nasıl bişey lan bu diyerek sürdüm dudağıma kıpkırmızı gece makyajı için oldukça iddalı güzel bir ruj. Tabi altımda pembe polar pijama üstümde standar bi tişört. Saçım tepeden toplu yüzüme gözüme pasaklılıktan bakılmıyor. Ama dudaklarım öyle mii offff acayip davetkar...
Evleri silip süpürdükten sonra bırde balkona bir el atayım dedim, mermerleri camların önünü temizledim balkonu bir güzel yıkarken ablam sokaga yanaştı arabasını daha parketmeden camı indirdi.
Sen şişştt ne yapmaya çalışıyorsun amacın ne kızım dedi.
Ne amacım olucak be derdin ne senin dedim, atarlı bir şekilde ama. Çünkü iş vakti evden kaçtığı için kızgındım ona.
Kızım kıpkırmızı rujla, salına salına balkonu yıkamak ne oluyor dedi ve kahkaha attı.
Ananı avradı diyerek içeri kaçtım. ulan ben nasıl bi insanım ya niye her haltı unutuyorum niye niye...
Kırmızı ruj seven beyler akldbdjdndbsjsnsjs.
Biraz aç gibiyim, şimdi yersem akşam yiyemem ama akşama kadar da çok acıkırım. Allahım... (burada da güzel randomlar olsun.)
itiraf ediyorum son zamanlarda ortalığın *mına koydum diyebilirim. aferin lan bana sonlardaki performansımdan memnunum. pişman olmadığım şeyler yapıyorum, net kararlar alıyorum, işlerle fazla meşgul oluyorum böyle formda kalırsam seve seve ilk 7 yedi milyar içinde oynamaya devam edeceğim. niye daha önce bu kafayla yaşamadım ki acaba. insanları düşünmeyi bıraktığımdan bu yana her şey yolunda benim için.
Ben her şeyi takarım.bu niye böyle oldu, ben ne yaptım diye.öyle ki rüyalarım bile benim güdümümle şekilleniyor artık. Bilinçaltım üzüldüğüm mevzuları alıp çevirip ce eeee yapıyor bana. Geçici bir süre mutluluk, yalandan bir rahatlama hali.
Uzun zamandır düşünüyorum benim kendimi suçladığım kadar karşımdaki insanlar da kendini suçlasa çözülmeyecek hiçbir şey yok. Ama kazın ayağı öyle değil. Öyleyse neden insanları kendimize yük ederiz ki? Neden ediyon çakiiki? Ölümsüz müsün sen mk? Burası büyük harflerle; insanları kendine yük etme. Senin için olmuyor da onlar için oluyorsa hele hiç yük etme.
küçükken heladaki koku gidericiyi koklayarak bayıldım.
param yok.
trafik kazası geçirmenin nasıl bir duygu olduğunu ilk kez yaşadım. dikkatli ve yavaş olmanın önemini yeterince bilememişim.
Herkes içindeki Cemal Süreya'yı kusup eylül-ekim-kasim ayına selam çaktıysa, sofrayı topluyorum..
Geçenlerde dükkanımın önünden minibüse bindim akşam saatlerinde. Garajda inip ilçe otobüsüne binip eve gidecektim. Neyse garaja 5 dakika kala dükkanda unuttuğum şeyler olduğunu fark ettim ve hiç inmeden devam edecektim dükkanın oraya. Denizli de bilenler bilir, şehir içi minibüsler garaja yakın bir yerde yolcuyu indirir hiç durmadan güzergâha devam eder. Neyse vardık son durağa, ben hiç istifimi bozmuyorum tabi. Şoför aynadan bakarak son durağa geldiğimizi söyledi. Ben de biliyorum ama geri dönmem lazım diye cevap verdim. Şoförün tekrar ücret vermem gerektiğini söylemesiyle beynime kanın fışkırması bir oldu.

Vermem kardeşim dedim, tarifeyi gösterdim. Bindi indi ücreti 2 lira yazıyor.

Adam son duraktan hareketin yeni bir sefer sayılacağını söylüyor, ben de bindiğimi ve hiç inmeden devam edeceğimi söyleyip hala tarifeyi gösteriyorum.

Neyse velhasıl sonunda benim inadım baskın geldi, inmeden devam ettim. Dükkanın önüne geldim, efendilik bende kalsın diyerek iyi akşamlar dedim ve indim.

işin kötüsü dükkandaki işleri hallettim, bir iki arkadaş denk geldi muhabbet sohbet ettikten derken yaklaşık 45 dakika geçti ve ben başladım tekrar minibüs beklemeye. Ne görsem iyi. Yine aynı şoför. Bindim, uzattım iki lira, adam beni tanıdı hemen tabi. Bu sefer alırım dedi gülerek.

Şimdi kanka gibi bişey olduk. Zaten sık kullandığım bir hat olduğu için sürekli denk geliyor. Bazen vaktim müsaitse otururum yanına, onunla bir gezerim, para alır para üstü veririm.

Kısacası, Hayat gerçekten çok garip, neyin ne sonuç doğuracağını asla bilemiyoruz...
Hayat bazen acıtıyor be insanı. En ufak şeyden bile yüzüne tokatı çarpıyor.
herkesin bilmesinde sakınca görülen bir gerçeğin açıklanması, bildirilmesi, söylenmesi.

Yediğim her yemekte muhakkak üzerime dökerim. Bunun kaçışı yok. kalabalık ortamdaysam hele, işim daha zor. herkesi gözümle taradıktan sonra, kimsenin bana bakmadığına emin olunca üzerime döktüğüm yemeği temizlerim.

Bu da benden olsun.
Düzenini sikeyim dünya.

Hani bir şeyi iliğine kadar istersin ve engeller vardır...istersin denersin anlatır gibi olur anlatamazsın susarsın ve bu halinin üstüne giderler ya sonra...bildiğini sanırsın oysa...güçsüz değilsindir de hani sadece "an" sana o fırsatı sunmaz ya...sonra suçlu da olursun edemediğin kelamlar yüzünden.

işte ben bu hallerin psikosomatik yansımasını da sikeyim.

Ne diyorum lan ben?
Aşık olmayın. Lutfen
Dünyaya, canlı cansız içindeki her şeye ne kadar bağlandığımı farkettim bu gece. Ölümden korktum. insan ölmekten korkar mı? Dünyadan ayrılacağına üzülür mü? Oluyormuş işte.
En olmayacak şeylere gönül vermişiz.
Sevilmeyecekleri sevmişiz.
Her şeyin ötesindekini fark edememişiz. Bulmamız gerekenden başka her şeyi bulmuşuz, bulmaya çalışmışız.
Tekrar döndürüleceğimizi unutup dünyaya dalmışız.

Bunu buraya bırakıyorum, olur da bir gün bir şeye fazlaca bağlanırsam kurtulmam kolay olsun diye, her şeyin sahibini unutmayayım diye.
Çok yorgunum hiçbir şey yapmadım ama ölüyorum. Sürekli uyukluyorum aq
kendimi taklit ediyorum ve başkasına benziyor.
bu paradoks zihnimi öldürmek üzere.
Sanki annem sigara böreği yapmış da zorla komşulara dagittirdi gibi hissediyorum bazen.