bugün

Bir şeyler için çok mutluyken bazı şeyler canımı acıtıyor...
itiraf ediyorum sözlük,

Bugün arkadaşımla gezdik tozduk sonunda bize gidelim ailesi il dısına çıkmış kalmaya gel diye ısrar etti normalde hep gidip kaliriz birbirimizde ama bugun istemedim evdekilere söylemistim kalıcam diye haberleri vardı. Ama benim canım istemiyor yorgunluktan geberiyorum saat 7.30 da kalkıcam biraz anlayış yahu. Yok illede gel illede gel. babamı aradım telefonu yuzüne kapattim babam aradı ben gayet çaktırmadan evet baba tamam baba diyorum. Babam bir durum mu var diyor yok baba dışardayım diyorum ee diyor eesi tamam baba diyorum babam kapat telefonu evde görüşelim seninle dedi. Arkadaşa döndüm bizimkiler terelellendi bırakmıyorlar diyip yirttım paçayi. Eve geldiğimde yoktu. Yatağa gömüldüm gözükmemek için (entry yorgan uyumu) içerde anneme beni soruyor kih kih kih. Arkadaşıma gelince beni sen zorladın yorgunum geberiyorum görüyosun erken kalkıcam dedim sal gitsin işte beni kusura bakma arkadaşım sen zorladın beni buna ama telafi edeceğim sana kısır yaparak . Babacım sende kusura bakma ufak çaplı saçmalamam için.
https://youtu.be/4zLfCnGVeL4

bu gece herkese hediyemdir bu şarkı.

yaklaşık 1.5 saat önce metroda bi kızla kesiştim. Kıvırcık ve kestane renkli saçları, zeytin gibi gözleri vardı. tam olarak kaçıncı bakışmadan sonra gidip konuşulur hesabı yaparken ineceği istasyona geldi kız. yine yeniden arkasından baktım kaldım. evet indikten sonra da baktı ama mallığımdan filmlerdeki gibi kapıya koşmadım. işte ben hep bu yüzden kaybediyorum. Halbuki gidip Merhaba desem en fazla 'yrü bsmdn be slk- tribi yerim ya da iyi ihtimalle size de Merhaba bayım sözünü duyarım.

Bu bakıştığım bilmem kaçıncı kız. avuntum da hep aynı. kaderimdeyse bi yerde yine karşıma çıkar. Ulan mal daha ne kadar karşına çıkacak?

sevgilim yok vs vs diye zırlıyorum ama bende iş yok arkadaş. affet beni kara gözlü. sen de diğerleri gibi affet.
hayatın anlamını hala bulamadım. Yok mu ki acaba.
bir kızla geçen hafta ilişkim şu şekilde oldu;

1. gün: internet aracılığıyla bana yürüdü ve tanıştık uzun uzun konuştuk
2. gün: buluştuk ve yiyiştik
3. gün: mesajlara cevap yok

kendimi kullanılmış gibi hissediyorum sözlük. neyse hoşuma gitmedi değil.
Ergenlik cagimda Harika cocuk onura asiktim. Daha dogrusu asik oldugumu saniyordum.
Bir gün bir yere misafirlige gitmistik ve tesadüfen o ailenin kizinin da ona hayran oldugunu ögrenmistim. Olay nasil gelisti hatirlamiyorum ama kizla sac basa girmistik. Annelerimiz ayirmak zorunda kalmisti.
Kalbim susmuş bir serseri ,
Düşlerim sonsuzlukta kaybolmuş bir deli,
Sensizliğimse sıradan bir hayatın renksizliği..

Umutlarıma bakıp da hicbirsey yapamamak mi yoksa yaşamak mı acıtıyor beni hiç bilemiyorum..
657 adlı kitaptan gece gece ceza hukuku genel hükümler soruları çözerken bir yandan çay içiyorum bir yandansa ahmet kaya - diyarbakır türküsü dinliyorum. yemin ederim bi sıkıntı var ama sınav stresine veriyorum hep.
geceleri bilgisayarda takılırken müzik dinlerken sigara içmek acayip keyifli oluyor. bir de klavyenin üstüne bir parça kül düşünce ona doğru üflemeye çalışırken kuvvetli nefesimle küllükteki bütün külleri klavyenin üstüne boca etmesem daha güzel olacak.
son 18 dakkam kaldı..
ne atıp tutuyonuz lan buralara ipneler yine..
sözlük iyice avam tabaka doldu yeaa..
vitor pereira'yı baya deli gibi beğeniyorum. bıçkın delikanlı tavırları, o zincirleri falan baya kıro ama nasıl seksi. umarım fenerden ayrılmaz da bir de yurt dışı basınını takip etmek zorunda kalmam. *
Eksik yarım,tam olmayan naptığını nasıl olduğunu merak eden bir insan oldum..
Ben artık bir ilişkimin daha saygıdan saygısızlığa, basitliğe doğru akışına şahit olmak istemiyorum
bilmiyorum. bu kelimeden tiksiniyorum. ama bilmiyorum işte, bilmiyorum. ne olacak ne bitecek.
pc den ders çalışırken telefonuma yeniden kurduğum whatsapp sayesinde sanırım şuan bi kız ayarladım.
Az önce binamizin önünde kisa süreli bir olay çıktı ben ne yapacağımı şaşırdım 5. Katta olaydan uzakta olmama ragmen panik oldum. Abimi uyandırıp polisi arayalım dedim. Bir kavga olduğunda bir gerilim olduğunda elim ayağım zangır zangır titremeye başlıyor. Eskilerden kalma birşey sanırım çünkü o an kendimle ilgili hiç bir korku da hissetmiyorum. Bilmiyorum baskasinda oluyor mu. Olay bitti nasıl olduysa dağıldılar ama benim hala o heyecanın gerginliği uzerimde. Kesin panik atak var bende.
Çok fazla merak ediyorum, sözlüge bakmadın napıyosun? içiyo musun? Dışarda mısın? Sızıp kaldın mı? iyi misin? ..
Hayatta hersey başıma gelmiş zannederdim. Özellikle de ilişki konularında. Aldatıldım, kandırıldım. Kavga ederekte ayrıldık, restleşerekte.

Hepsi 10 dakikaya sığdı. Kendini teselli etmek için, haklı çıkarmak için o 10 dakikayı iyice irdelemek yeterdi. Haklı olduğunu bulur kendini avuturdum. Bahane olduğunuda bilsen, o sığındığın bahanen senin kurtuluşun olur derin bir nefes aldırırdı. iç huzur yaratırdı yani. Haklıyım abi yapardı insanı.

işte kendimi, herşeyin darbesini yediğimi zanneden beni, beni terk ederek milat yaratan kendisini...

Seviyim.

Çok ilginç a dostlar. O kadar özgüvenliydim ki, terk edileceğim aklıma gelmezdi. Seks hikayelerinde ki tanıtımlar gibiyim. 1.97 boy sarışın eli yüzü düzgün bir erkek ! Sadece oda değil. Her konuya hakim her yerde farklı ben...

Herşey yolunda olduğu ( benim öle sandığım ) bir öğle günü sms mesajıyla ( wassapta değil ) terk edilmiştim.

Lütfen bana inanın, çok ciddiyim bana koyan bu değildi. Yani terk edilmişlik bir araçtı. Sorun başta anlattığım durumdu.

Bulamıyor ve bulamadıkça çıldırıcaktım. Ne demek eskisi gibi sevmiyorum ve bu beni üzüyor. Ben niye seviyordum peki ? Ben aynı ben, sen aynı sen değilmiydin ? Ben seviyodumda sana ne oldu ?

işte bu sefer 10 dakikayla kurtulamadım. Bir sorun, tek bir sorun söyleseydin. Şu yuzden deseydin de bende o şeyde kendimi haklı çıkartsaydım. Bu hakkı bile bana tanımadın ve ben çocukluğuma kadar inmek zorunda kaldım.

Nefesimi 58 sn ye tutabiliyorum. 29 saniye dalıp 29 saniye yüzeye çıkıyorum. Hala bulamadım. Acaba ne yaptımda kendimi sevdiremedim. Sorunun sende olduğunu biliyor ama geçmişe dalmaktan kendimi alıkoyamıyorum.

Keşke büyüme çağında terk edilseymişim. Bünyem hiç bağışık değilmiş bu duruma.

Bide galiba bi ibnelik kaldı. Umarım bu durumla hiç karşılaşmam.
23.04.2016, 03:56 https://www.youtube.com/watch?v=nVYFOlVB-Uo

sanıyorum ki bu acıdan kurtulamayacağım. televizyonda gördüğüm bir sahne, biryerlerden duyduğum şarkılar. hepsi unutmamı engelliyor. yine battaniyenin altına gömülmüş bir vaziyette uzaklara dalmışken buldum kendimi. ilk göz ağrımsın derler ya, sen benim ilk kalp ağrımsın. tutamadığım, bir türlü akmasını engelleyemediğim gözyaşımsın. bu denli acıyacağını bilmiyordum. bilsem o gülüşe 2 saniyeden fazla bakar mıydım? ama o kadar güzel gülüyorsun ki, ya da bana öyle geliyor. ama çok güzel geliyor. yine çaresizce kafamı geriye atıp gökyüzüne bakıyorum, yanağımda kuruyan gözyaşlarıyla. keşke sevmeseydim bu kadar diyorum, sonra aklıma geliyor.. ya aşık olmasaydım? bir tebessüm beliriyor hafiften, gülüşünü, sesini düşünüyorum ve saatlerce izleyip her hücresini ezberlediğim fakat hiç tutamadığım ellerini düşünüyorum. içimde çiçekler açıyor, renkler canlanıyor. fakat hala soluduğum oksijen ciğerlerime batıyor. biliyor musun, bazen bana bakıp hızlıca yanımdan geçiyorsun ya. heh işte ben tam o anda, çok derin nefes alıyorum. inan bana, sen yanımdan geçiyorsun ama ben kendimden. arkanda bıraktığın rüzgarı bile içime çekiyorum. çünkü senin kokun benim hiç üstüme sinmedi bayım. fakat sen benim çok içime sindin. seni çok seviyorum. bunu sokağımın başındaki duvar yazısı da biliyor, okul sıram da biliyor, her gece adını sayıkladığım tavanım da biliyor, seni yazdığım kalem de biliyor, seni çok seviyorum! ama bu, burada kalacak. "sana bakarken öyle bir iç geçiriyorum ki, öyle aşeriyorum ki seni, bir gün çocuğum olursa tıpkı sana benzeyecek." sana aşığım bayım, hemde en ıslak yağmurlardan daha sırılsıklam. senden vazgeçmeye çalıştıkça daha çok bağlanıyorum. aramızda bir iğne, beni sana dikiyor. sen benim ıslandığım ilk yağmur, o yağmurdan sonraki ilk gökkuşağımsın. canımın acısısın. ve seni çok özledim. buzullarda gibiyim, ama yanıyorum. fakat şunu bil ki, hiç bilmeyecek olsan da. seni seviyorum.

bir seni olduğun gibi,
bir seni her şeye rağmen,
bir seni,
hala.
insanlar çok hata yapıyor ve en kötüsü olduğunda ne yapması gerektiğini bilmiyorlar, kendilerini buna hazırlamamış oluyorlar. en kötüsüyle yüzleşebilir misiniz?
sayfaları anlatacak kelimelerim çoktu fakat ben kürdanları yaktım.
Bir mucize değil yaşamak.
Ve filmlerdeki gibide değil.

Demir parmaklıkların ve elektrikli sandalyelerin yerine üstündeki her şeyi kendine çeken bir mıknatıs var yerin altında.

Evrensel kütle çekim yasası..

Yani Benim buraya ait olmadığımı gösteren en somut örnek. Yani hepimizi dünyaya bağlayan şey. Bir müebbet. Ne için ödendiği bilinmeyen bir bedel. Ciğerlerimizdeki oksijenden kelepçeler.

Bugün geri dönüşümsüz günleri bozuk para gibi umarsızca harcayan ölülerin göğüs kafesleri huzur içinde bir yükselip bir alçalırken, hayatımın kıyısında açtım gözlerimi.

Yeryüzü ile gökyüzü arasında elektrikten bir bağ kurulmuştu ve susmuştu tüm şarkılar. insanlar hayallerini yine manyetik alanlar içinde kurmuştu. Yani her zamanki gibi senin hayalin ona, onun hayali bir başkasına, başkalarının hayalleri de bir başkalarına gerçek olmuştu.

Telaşsız ve yorgun ruhlara benzeyen dalgalar tüm ıslaklığıyla öperken kumsalın dudaklarını, inatçı yıldızların savaşı kazanan güneşe rağmen oynadıkları son kozları izledim. Sessizdim.. iletişimden antidepresan etkisi umanlara inat susmuştum.

"En çok ne zaman mutlu oldun?" desen bir kaç dakika düşünürüm belki ama kendimi eksik hissetmiyorum. Aksine huzurluyum. Yalnızlıklarım ve bıkmışlıklarım bir yerlerden tanıdık geliyor kopyası olduğum Tanrı'ya Fakat ben onun aksine ne istediğimi biliyorum.

Aslında boşvermişlik değil damarlarımda gezen ve diğer insanlar gibi kafamın içindeki soru işaretleri yorgun düşürmüyor beni. Kimileri gibi kapılıp rüzgâra hiç gelmemiş gibi gitmeyi istemiyorum.
Çıldıracağım, yok olmuyor dedikçe daha çok olmadığının farkına vardım.
Şimdi ben şu kitap yazma işleriyle uğraşıyorum. Kurgu karakter herşey tastamam, betimlemeleri oldukça geliştirdim ama bir eksiklik var. Duygu eksikliği desem kendi yazdığımı okuyunca karakterime, o olaylara aşık oldum ama neyin eksik olduğunu bulamadım.
Çıldıracağım yarabbim.
ne yaptığımı bilmiyorum sözlük, en son ne zaman entry girmiştim onu da bilmiyorum. yaptığım hiÇbir şeyden, gittiğim hiÇbir yerden, hatta yediğim yemeklerden bile zevk alamaz oldum. en son diyorum ne zaman bir şeyden hoşnut oldum, onu da bilmiyorum. sanıyorum bunun adı depresyon sözlük, ama neden girdim dersen onu da bilmiyorum. hani derler ya asıl hiÇbir şey bilmediğine inanan bilgedir, kendimizi kandırmayalım! bir boka yaramayacak ne de olsa... stabiliteden korkuyorum, rutine bindi mi bir şeyler orada sıkıntı Çıkarıyorum hemen. hem Çevremdeki insanların tek düzeliğinden sıkıldım, hem de yenileriyle tanışmaya istek yok iÇimde. konuşsam iÇimden gelmiyor, sussam gönül razı değil ayakları işte. bildiğim bir şey varsa o da yalnız olmadığım. şehir değiştir, ev değiştir, iş değiştir, aşk değiştir... tüketilebilir ömürlerimizde her şeyimizi Çamaşır değiştirir gibi değiştirmeye alıştık, bundan mıdır acaba artık mutlu olamamamız? her şeyin ulaşılabilir olmasından mıdır tatminsizliğimiz? velhasılkelam iki ucu boklu değnekle, battı balık yan gider kıvamında bir durum. ben ne zaman bu hale geldim bilmiyorum.
şimdi unutturacak bi erkek gelse geri çevirirsem şerefsizim.