bugün

izmirde ev arayan öğrenci/free takılan kız erkek fark etmez herkes bana ulaşsın.
Çok sevdik de noldu? Ağzımıza sıçtı. Hayattan soğuduk. Azraili bekler olduk. En çok koyan da hak etmedik. Sadece tertemiz sevdik.
Çok kırgınım. Hayata,insanlara. En çok sevdiklerime. Bu kadar basit yaşanabilir bir düzeni arapsaçına çevirdikleri için. Buruk bir insanım.
Hoşçakal sözlük gidiyorum ben. Dışarıdaki hayat daha ilgi çekici. Güzel insanlar tanıdım. Ama su son 18 gündür öyle birini tanıdım ki tüm vaktimi ona vermek istiyorum o yüzden gidiyorum.Ve buraya tamamen değer. Umarım daha iyisi sizlerin olur. Hoşçakalın Allah a emanet olun.
Sevgilerle...
Sıkıldım. Ne istediğimi de bilmiyorum.
Sevdiğin birini kaybedince nasıl hissedilir bilmiyorum ,bilmek de istemezdim aslında ama öğrenmek üzereyim ve bu beni korkutuyor. Ne kadar uzağında da olsan sevdiklerinin bir yerlerde nefes alıyor olmasını bilmek güzel şey ve şimdi sevdiklerimden biri bir yerlerde son nefesini vermek üzere ve ben yanında değilim , bu yaz belki de son görüşüm oldu ve bunu bilmek canımı yakıyor.
ne yapmaya çalıştığını, ne istediğini çözemiyorum.
32 liralık telefon faturam bu ay 152,75 lira geldi. ilk şoku atlatamadan faturamın otomatik olarak ödendiğini öğrendim. isyanın eşiğindeyim.
ayrıca bu gelecek dönem faturamın dakikasını da aşmak üzereyim belki aşmışımdır.
halil sezai gibi isyan çekesim var aveaya.
halen çıkaramadım onu kafamdan.
şu an caddebostandan kalkıp taksime gitmeye üşeniyorum resmen. iki tane italyan hatun cihangir müzikholde beni bekliyor ama gitmeyeceğim zira fazla yorgunum.
bu gün son öğrencilik günümdü kaydımı sildirdim ve ben artık bir mühendisim.

Not: hoşgeldin işsizlik.
görsel

işte büyük üstadlar bunlar..
şu gün bile onu sevebiliyorum ya daha nolsun?

not: benim itirafım bu kadar kusura bakmayın.
uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar sıkılıyorum. bazen hala çocuk gibi olduğumu düşünüyorum. fazla rahat ve umursamaz bir insanım.
Martin eden'i aslında ben yazdım.
Ondan kaçarken yine yeniden ona yakalanmaktır, severken ayrılmak. iliklerinize kadar özlersiniz bir süre sonra. O'nu unutmak için bir fırsat ararsınız, birşey sebep olsa keşke. Birkaç saat sonra bir telefon gelir "kritimu, bayram sonrası gel yol parası konusunda da sana yardımcı olacağız söz". işte bu falan derken arkadaşlar arar onlarla sevinciniz paylaşılır ve kendiniz için büyük hayalleriniz için dev gibi olay için kutlamaya çıkılır. Söz dönüp dolaşıp yine o'na gelir. Heryerde "o". Lanet olsun dersiniz. Laf geçiştirilir. Çünkü artık o'nu biliyorsunuz, bir ömür beraber geçmeyecek bir çok uyuşmayan yönünüz var. Neyse çaylar içilir eve dönülür. Unutmak için üniversiteden kalma bir koli kitabın arasına gömülürsünüz. Biraz ders çalışmak vücudumu rahatlatırken sayfayı çevirince, üç beş saç telinden oluşmuş bir yumak. Yine o'na ait. Lanet olsun dersiniz kitabı kapatıp, ışığı kapatıp yatarsınız.

Sizi tek teselli eden şey o'nunla artık olmayacağınızdır. Belkide hayatımda verdiğim en büyük ve önemli karardı. Ne çalıyor telefonumda biliyormusun? O hiç sevmediğim, Mustafa cecelinin eksik şarkısı.

Hoşçakal iki gözüm. Kim demiş erkekler ağlamaz? Bizi, hatıralarımızı nemli tutmak için arada birkaç damla göz yaşı akıtacağım söz...
Bazı şeyleri bırakmak için kusana kadar yemek/içmek gerekiyor ya, hayatımın bazı evrelerini böyle atlattım.
allahım resmen iki saat sonra kalkmam gerekiyor fakat hala uyumadım zamanı geri alamıyoruz mu ya öf.
ya bir de şey uğur ışılak ın twitter hesabında hala ak parti istanbul milletvekili yazıyor, yazık yahu, sindiremediyse demek ki.
Most wanted 2005i yükledim. Tam 10 yıl sonra. Kafede 13 numara benimdi hep. Deli gibi kasardım.
Ateistlerin bayram tatilleri iptal edilsin istiyorum, tatiller çok sıkıcı.

Evde boş oturacağıma işime bakarım.
aşığım işte bal gibi ortada her şey hayır hala niye kendimi kandırıyorsam gideyim konuşayım bari de ya onu tamamen kaybedersem korkusu yok mu içime öküz gibi oturdu be sözlük.
kendimden yorulmaya başladım iyice. yaşadıklarımdan, hayal kırıklıklarımdan, beklentilerimden...
Hayalim gerçekleşiyor.
Onlar ilaç değil bonibon şekeri.