bugün

dünyadaki en yakın arkadaşımı, dostumu, herşeyimi diğer bütün kızlardan kıskanıyorum ve özellikle nefret ettiğim bir kızla konuşmasını istemiyorum. biliyorum tam bir ergen gibi davranıyorum ama kıskanıyorum çünkü çok seviyorum. ama diğer bütün geri kafalı mallar benim ona 3 senedir aşık olduğumu düşünüyor açıklasan da hee tabi diyip geçiştiriyolar sözlük hepsinin aq cam artık. * lan insan 3 yıllık dostuna yan gözle bakarmı aq herkes beni de kendi gibi sanıyo yeter be! * *
2 kere dedelendim sözlük, kendimden utanıyorum. ayrıca iğrençsiniz ibneler.

(bkz: internette gördüğü her linke tıklayan insan)
sözlüğün bir boka benzemediği hâlde yine de yazıyorum. alışmak iyi bir şey değil.
görememek özlemekten de betermiş sözlük.
zaten her zaman özlüyorum ki o'nu. ama görememek başka işte, özlem duymaktan da başka. göremeyince beyin kendiliğinden "bugünkü dozunu almak zorundasın" dercesine rüyaya sokuyor o'nu. ve bu seferki özlediğim için yüzüne doyasıya bakabildiğim, bazı şanslı olduğum zamanlarda ise eline dokunabildiğim rüyalardan da değildi ne yazık ki..
yalnız değildi bu sefer. başka bir kadın da vardı yanında. kendisine seni seviyorum dediği, her söyleyişinde de mideme bıçak saplayıp sivri ucunu bir sağa bir sola döndürüyormuşçasına canımı yaktığı o kadın vardı. işin garip yanı bir yandan rüya olduğunun da farkındaydım; uyanmak, rahatlayıp doyasıya nefes almak yalnızca gözlerimi açmam kadar yakındı. ama uyandığımda "oh rüyaymış" diye rahatlayıp içimin huzurla dolmayacağından da adım gibi emindim. biliyordum çünkü o rüya gelecekten bir kesitti aslında. her zaman, kendimi kandırma pahasına inkar ettiğim ama en nihayetinde gerçekleşecek olan ve gerçekleştiği o an kendi sonramın akibeti için ciddi anlamda endişelendiğim gelecekten bir kesitti. sırf o anı yaşamamak için duyularımın körelmesini dilediğim o gelecekten bir kesit..
sonra ne mi oldu? yeni bir güne başlayıp hayata devam edebilmek için uyandım tabii. dışarıda güneş doğarken, benim içimde bir güneş daha batıyordu, o ayrı.
bir konuya benden sonra yazılan entryleri okumuyorum.

hayır benden sonra bana ayar veren varsa özel mesajdan linki atsın harbiden haberim olmuyor. bazen link atsanız da okumam tamamen psikolojime bağlı.
(bkz: sonunu bile bile kaderi zorlamak)
"zabaanan" sınavım var 50 sayfalık notum var hala çalışmadım, çalışmayı düşünmüyorum.*

bunu anlamayan insanlar da var. *
mc donalds a girip burger king daha iyi diyenlerdenim.
yazılı kağıdı okuma işini 4 saatlik plansız bir uyku uyuyarak ertelemiş bulunmaktayım. açıkçası çok da mutluyum anlaşılmak çok mutluluk verici bir şey.
basiretsiz herifin tekiyim lan ben. bir kızı 4 senedir unutamamışım. kalıbıma tüküreyim ben ya. ağzıma sıçayım!
sarhoş gibi hareket ediyorum ama sarhoş değilim. özlemişim lan böyle olmayı.
sigarayla olan psikolojik savaşı kaybettim. yaktım şimdi, bok gibi amk. bunca zaman nassı kullanmışım lan.
20 yaşındayım. 3 yıldır üniversite öğrencisiyim. turizm okuyorum. ama yaşıtlarımın hemen hemen hepsinin bu zamana kadar yaşadığı hiçbirşeyi yaşayamadım. hayatım başarısızlıklarla dolu.

- 1 tane bile sevgilim olmadı mesela. onlarca, evet onlarca kız reddetti.
- kusana kadar içme eylemini hiç gerçekleştiremedim.
- sınavlarımın hepsinde batırıyorum. vizelerimden hiçbiri 30'u geçemedi. o derece rezil bir durumdayım.
- 2 saat sonra vizesi 30'u geçememiş bir dersin final sınavı var ve gitmeyeceğim. artık o kadar umursamaz oldum. 'nasıl olsa kalacağım' diyorum. sınavdan birkaç saat sonra annem arayacak, iyi geçti diyeceğim ben de.
- her zaman radyo-tv okumak istedim. ama bambaşka bir bölümde tıkılı kaldım. "ilk defa bişeyi başar bari" dedim kendime, bu yıl ygs'ye girdim. yine başaramadım. istediğim net sayısından 15 tane daha az yaptım. lys'de yapacağım ama.
- nemden ve sıcaktan nefret eden biri olarak turizmde ne işim var onu hala anlamadım. 2 yıldır staj yapmadım ama bu yıl yap diyor herkes, bakalım.
- istanbul'da yaşamak istiyorum. aldığım derslerden birinin sınavında yazacak birşey bulamayınca, bu istanbulda yaşama hayalimden bahsetmiştim. uzun uzun sevimli bir yazı yazmıştım. galiba hocanın "aay ne sevimli şey" diyip yüksek puan vereceğini sanmıştım. 22 aldım.
- madde madde yazınca okunabilirliği daha kolay oluyor sadece.
taksimde bir turiste havaş yolunu anlatmaya çalışırken gençlik parkı mıdır nedir, yanlışlıkla harbiye'yi o taraftan işaret etmem. hala yetişti mi acaba buçuk havaşına diye düşünüyorum. sonra da bunu, 'herhalde memlekette birilerine olayı anlatıp lanet ediyor, ondan aklıma geldi'ye yorup bir köşede ağlıyorum. biri bana inandırıcı bir şekilde o parkın başka çıkışı var, uçağını kaçırmadı desin.
hatırlamaya bile tahammül edemediğim şarkılar var, içimi bayan, buz gibi yapan. arada rastlıyorum, bu kadar hızlı nasıl değiştirebiliyor insanı; müzik şeytandır, evet, şeytandır.**
hele de hıdrellez e bir gün kalmışken, hüzünlü hiçbir şeye tahammül edemiyorum.**
ne poh yicemi harbi bilmiyorum. sanırım ben bir salağım.
bir insanın kafasının ısırılamayacağını dün gece rüyamda gördüm. çok hınçla doluyken hiç bir şey yapılamıyor. salaklıktan başka tabii.
toplu taşıma araçlarında ve kalabalık ortamlarda, insanların ayakkabılarını inceleyip modeli güzel olanları fotoğraflıyorum. işim ayakkabı ile ilgili olduğu için yardımı dokunuyor fotoğrafların. kimsenin haberi olmadan hem de. yardıma ihtiyacım var galiba.
boyumdan buyuk işlere girdim, . En buyuk destekcim yanımda olmasaydı asla cesaret edemezdim. *
Güzelken kendini beğenmeyen insanlardan nefret ediyorum.
Bu egoistlik ve iltifat beklentisinden başka bir şey değildir.
Aynaya saatlerce bakıp kendime hiç bakmıyorum diyen insanlardan , makyaj güzellerinden , paylaşım sitelerinde 1 milyon fotoğrafı olup da hala kendini çirkin olarak niteleyen insanları boğmak istiyorum.
Sırf siz egonuzu şişireceksiniz diye , biz sizin 'uyy tipsizim yine yeaa' nidalarınızı duymak zorunda değiliz.
harbiden trilyone importanteyim sözlük. elim sülçer falan idare et.
küçükken (ama yine de kazık kadar bir küçükken) çekirdeği tek elimle çitleyemiyordum, iki elimi de kullanmam gerekiyordu. içimi büyük bir hüzün kaplıyordu her seferinde, derdimi anlatamadım kimselere. derken bir de baktım öğrenivermişim.
keşke yanında olabilsem. ya da yanında olmayı bırak. uzun uzun konuşabilsem seninle bi gün. bi gece. konuşabilsem de kendimi iyi hissetsem. eskisi gibi olmayacak hiç bi şey. ama özledim.
çok iyi akıl veririm. o yüzden bana kalmadığını düşünüyorum bazen.
neyse ya. az veren maldan, çok veren candan. * * * * * * *
bombok bir adamım! birazda güçsüz. sanırım güçsüz olunca da bombok hale geliyorsun. ya da bomboksan güçsüz oluyorsun. farketmez bende ikiside var işte.
kendi kendime konuşuyorum ve de
konuştukça çıldırcak gibi oluyorum. * *
güncel Önemli Başlıklar