bugün

whatsapp'ın bozulmasına üzülecek aşk kalmadı.
Büyüğüm sayıp abi abla dediğim insanları son günlerde bir merak sardı ki sormayın gitsin. sevgilim var evet dedim pişman mıyım? asla.
bir şeyler öğrenmek çok hoşuma gidiyor. bir şeyler üzerine konuşmak çok hoşuma gidiyor. lakin insanların cinsiyetçi davranmaları beni deli ediyor. erkeklerin ve kadınların kendilerinden hoşlandığım düşüncesine kapılmaları ve uzaklaşmaları deli ediyor beni. neden bir beklenti içerisine giriyorlar, neden her konuşmanın sonunu ilişki olarak görüyorlar. anlamış değilim!!!
olmadı be çocuk! yok ol! yok!
aşık olunan insana akrostiş şiir yazılmasına çok gülüyorum. başıma gelmez di mi la? yok ya gelmez. gelmesin!
yalan söyleyemiyorum.
evet, itirafım budur.
ya, bizi mi yiyorsun bre yazar kardeş, demeyin.
hakikaten böyle.
yalan söylemek kötü, çok kötüdür. çocukken böyle öğretildik. yıllarca ne aileye ne çevreye yalan söylemedim.
dik kafalı, dediğim dedik biriydim; hiç gerek kalmadı.
hayır diyemeyeni anlayamam hala. ben en iyi hayır diyebilirim.
fakat şimdi,
fikirlerini bu kadar dolaysız ifade edebilmenin,
tutunduğu daldan, insanlardan bu kadar çabuk geçebilmenin
acısını çekiyorum; ne acı!
yalan söylemem gerektiğinde önce altyapıya bir hikaye uyduruyorum. tabi ilk önce o hikayeye inanmam gerek; inanıyorum. ki zaten olayın hikaye kısmı yalanın gerçekliğine alışmayı kolaylaştırıyor.
sonrası hikayenin detayları ile doluyor; bir dolu bağlantı, ilgi, neden...
derken,
yalan söylemek yerine yalanın beni söylemesi oluyor sonuç.
yalan beni söylüyor!

şimdi anlatamıyorum, bir keresinde bir yalan için bir hikaye uydurmuştum,
o hikayeden bir sezonluk dizi çıkardı çok rahat.
kendisi için yalan söyleyeceğim kişi de durumumun vahimliğini görüp vazgeçmişti de
olay kapanmıştı.
söyleyemiyorum. bugün yine yüzüm gözüme bulaştırdım.
olay bu.
Böyle günlerde yeniden başlamamak için zor tutuyorum kendimi, çok çok zor.
Yatağı boş bir erkek, gönlü boş bir kadın hiçbir işe yaramaz.
bazıları aptal olduğumu sanıyor herhalde ahanda itiraf ediyorum.
Eskiden soğuk bile güzel üşütüyordu...
nişanlandın ama hala faceden fotolarına bakıyorum. yanındaki elemanla kendimi kıyaslıyorum mütemadiyen. sonra keşke Onun yerinde ben olsaydım diyorum. tekrardan inanmadığım tanrıya isyan ediyorum. Kızın beni Tipimden dolayı Sevemediğini biliyorum. Ama bunu bir türlü kabul edemiyorum. hem hangi kız beni sevebilir ki deyip daha da açmazlara Sokuyorum kendimi. sabah kalkıyorum kızın aslında o kadar da güzel olmadığını farkediyorum. Ben reddetseydim belki bu düşündüklerimi O düşünecekti diyorum. aradan neredeyse 1 sene geçti. Ama ben hala aynı Malım. işin kötüSü de bu arada bir kaç Kızın daha beni reddetmesi. Tutunacak bir dalım da yok. Hayat zormuş be sözlük.
hocaya bak üşenmeden bi de soruyor hangi mail adresini daha çok kullanıyorsun diye ilerde de bize ulaşmak istiyormuş sor bi ben sana ulaşmak istiyor muyum ?
canım sıkılıyor genşler.
uykum var , sigara içmem lazım, dişlerimi fırçalamam lazım ama çok üşeniyorum amk.
o şimdi nerde kiminle ne yapıyor ne dinliyor mutlu mu ne düşünüyor artık nerde yaşıyor hiç bilmiyorum be. ama onun gözlerini biliyorum gülüşünü sarılmasını öpüşünü biliyorum kızmasını sevinmesini sıkılmasını biliyorum unutamıyorum. çok koyuyor ulan o uyurken ona bakamamak uyandıgında öpememek onunla beraber yemek yapamamak ne biliyim çok koyuyor herşey işte. özledim ulan onu özledim.
zeki erkeklere bayılıyorum. sırf böyle dedim diye gerizekalı taklidi yapmayın şimdi *
böyle yaratıcı espri yapan böyle kavga ederken ciddi bir şey konuşurken bile konudan çok uzaklaşmadan güldürebilen. uzun boylu güzel gülüşlü oldular mı bir de. off çok tatlılar keşke ölseler.
Sevgilim yok ve en güzeli de bu sözlük. Rahatım hem de inanılmaz rahatım. Aradığım sorduğum meraklandığım kimsenin olmaması ne kadar da huzur dolu bir histir. Gecelik hatunlar oluyor ve diğer günün sabahın da herkes yoluna. Bundan 1 sene önce ne haldeydim şimdi ne alemde. Zaman sadece birazcık zaman.
saçlarımı kendim tarıyorum.
sürekli olarak alttan alıp sevgilimi avutuyorum. ne zaman ki alkol alsam tüm bilinçaltım ortaya dökülüyor ve delirip adamın hayatını sikiyorum. gerçek ben hangisiyim bilmiyorum. aslında öğrenmek istediğime de emin değilim.
pazar sabahi 8'de uyanilir mi? hadi uyandin akşamdan kalan baş agrisinin bu saatte hala devam ettigini ogrenirsen sovmezsin de ne yaparsın arkadas.anlamiyorum bu boktan hayat ne zaman duzelecek.birseyler duzelsin diye cabaliyorum rahatken rahatimi bozuyorum sirf bunun ugruna ama su boktan hayattta hic birseyi duzeltemiyorum her gun bas agrilari tum bunlara vücudun verdiği reaksiyonlar kendi kendimi curutuyorum vurdumduymaz insanlar ugruna.
dün 75-80 km bisiklet sürdüm. gerçekten çok rahatlattı. tabi bacak kaslarım acayip ağrıyor. kondisyonum olsa böyle olmazdım. itiraf ediyorum antalya güzel şehir be kardeşim. bir tarafta lara'daki lüks oteller bir tarafta aksu'daki mis gibi köyler.
saat 01.00'de uyuyup 9.30'da kalkıyorum.
ne oldu ulan bana!
itiraf ediyorum sabah altıda uyanıp sitedeki tüm Belieber kızları aradım ve 31 şubat Justin Bieber konseri var dedim, hemen hepsi inandı çığlık attı. Hayattan soğdum ben de.
Çok pis ayar yiyorum. Hep de mal gibi kalıyorum. Laf bulamıyorum.
Anca aklıma günler sonra geliyor bir şeyler. Yürürken, duşta ya da yemek yerken...
içimden, " Hayy Keşke bunu deseydim de kalsaydı öyle" diyorum
Ama olmuyor tabii.
işte öyle.
bugün bir sunum vardı. salonda 3 bilemedin 5 tane boş koltuk vardı. ıkisi benim yanımdaki koltuklardı. bütün sunum boyunca gelsin biri otursun diye bekledim ama kimse gelmedi. bir kız yaklaştı tam oturcak diye toparladım yanımdan geçti gitti. kaltak. nerede hata yapıyorum anlayamıyorum. sonra uyuya kalmışım zaten amk.
her şey 1 ay öncesinden başlamıştı.
izmir e gidiş dönüş biletleri erken alınca oldukça indirimli oluyordu. bir keresinde son dk da alıp 250 tl bayılmıştım. onu düşünmek bile istemiyorum.
ailemi arayıp anne 1 ay sonra hafta sonuna kimseye randevu verme , çünkü izmir e geliyorum demiştim. o da sevinçle kabul etmiş o zaman dedenlere gidip bir kahvaltı yaparız demişti. işte bu güzel bir fikir dedim kendi kendime. kafa dinlemek için mükemmel bir yer demiştim. şekil 1a görsel
velhasıl kelam zaman geldi geçti cuma akşamı uçağa binildi, gece inildi, eve geçildi.
Affedersiniz ama 12 saat uyunca kendi kendime oha oha günün yarısını uyuyarak geçirdin dedim kendi kendime.
burada aklıma gelecek geldi. acaba ben ileride 12 saat uyuyacak mı idim? uyusam da yine böyle kendi kendime kızabilecek mi idim? ve sabahın ikinci farkındalığı bir sırt çantam ile bütün evreni dolaşabilirim dedim kendi kendime. sonraki ses ise yok öyle bir dünya dedi.
sonra atladık gittik dedemlere, sabah kahvaltısında et yiyen bir dedem var benim. 24 ameliyat geçirmiş. ama halen dağa trekking yaparken gençleri ardında soluk soluğa bırakan bir dede. MAŞALLAH
neyse efenim saat oldu 12 aldım manzaraya karşı çayımı düşüncelere daldım. her zaman yaptığım gibi 5n1k sordum kendi kendime.
ne dedim. Ben diye cevap verdim.
neden dedim. Şükür gerek dedim.
nasıl dedim. gayret ve ibadet ile dedim.
nerdeyim dedim ALLAHa şükür ettim.
nereye dedim. durakladım ve düşündüm.
yaş artık vakti olgunluğa erişmiş, geleceği düşündüm. nasıl bir evlat olmak istiyorum dedim
herkese ve her şeye eşit, içten , gelenek ve göreneklere uygun dedi.
nasıl bir eş olmak istiyorum dedim, hayat müşterektir, eğer o çalışacak ise gerekirse bulaşıkları makinaya sen koyarsın dedim.( hoş zaten artık o kadar zor bir iş değil ) eğer çalışmıyor ise de ona ara ara küçük farkındalıklar oluştur dedim. bir gün adana yemeye adanaya git, dedim. ama her zaman ailenin bilgesi ve öncüsü sen olmalısın dedim.
nasıl bir baba olmak istiyorsun dedim, anlayışlı , çocuğu ile ilgilenen , kültürlü, çocuğunun geleceğini planlayabilecek bilgi birikimine sahip, yeri geldiğinde onunla oyun oynayabilecek bir baba dedim. ( saygı ve sevgi zaten olmazsa olmazlarımız)
nasıl bir aile bireyi olmalıyım dedim. çevresince sevilen ve sayılan. o zaman bunun için çalışmalara başlamalıyım dedim. şimdi ise müdürden 1 saat izin alarak işe 9 da gitmeyi planlıyorum.
Tüm bu ağır tempoya uyuklamama borçluyum desem yeridir. insanın kırılma noktası da belirlidir.