bugün

geçen gün çalıştığım şirkete, sgk dan geldiklerini düşündüğüm 2 kişilik bir denetim grubu geldi. bu grup duyduğuma göre büyük bir şikayet olduğunda gelip kontrol ediyormuş.(sanırım işten en son çıkarılan kişi şikayet etti bilmiyorum) adamlar her çalışanı bir odaya çekip sorguladılar '...maaşınız ne kadar, hiç elden para aldığınız oldu mu, maaşınızın tamamı bankaya yatıyor mu?..' gibi sorular.. bu sırada iki patron da etekleri tutuşur şekilde her birimize gizlice 'lütfen elden yatan parayı solemeyin, büyük ceza yeriz' diye yalvardı. tabi kimse solemedi. söylemek istediği halde, hakkını korumak istediği halde, her ay maaşın yarısı bankaya yatıp, elden verilen miktar 1 hafta geciktiği halde soyleyemezdi de. çünkü söyleyen kişi direkt kovulurdu, ismin çıkıyormuş. herneyse adamlar inanmadı sanıyorum ki bu ay tüm maaş bankaya yattı. hahaha o kadar güldüm ki. ee sen bir mühendisin bir mimarın maaşını 1500 tl gösterirsen olcağı bu. kazasız belasız bu işi atlattık ya...sanıyorum son zamanlarda ilk defa devletin beni koruduğunu hissettim..

Not: Eskiden şirketin bu durumunu ispiyonlayan kişinin adı gizli tutulur, şirkete kesilen cezanın %bilmemkaç dilimi verilirmiş. şimdi bu yasa kalkmış hem ismin gizli değilmiş hem de ödül mahiyetinde bir para verilmiyormuş diye duydum doğru mu bilemem..
mutlu olunca , mutlu olduğuma inanamayıp kötü anılarımı hatırlatıyorum kendime . bizim adımız çıkmış pesimiste , güldüğümü görürlerse ne derler sonra?
Şu önümüzdeki bir hafta, hayatımın belki de 2 yılını belirleyecek nitelikte sözlük. Bu yüzden biraz tedirginim. Ben elimden geleni yaptım ,çalıştım didindim, şimdi sonuçları bekliyorum.

Hayatım boyunca hep bir 'worst case scenario ' insanı olmuşumdur. Daima karşılaşabileceğim en kötü ihtimale karşı kendimi hazırlamış, ayağımı yorganıma göre uzatmışımdır. Ama bu sefer olmadı be sözlük. 1 aylık yoğun bir çalışmanın ardından, psikolojik olarak 0' ı tükettim. Artık gösterdiğim çabanın meyvelerini almak istiyorum. Umarım almışımdır. Bakalım göreceğiz.
Ben kendi yoluma bakıyorum çünkü biliyorum ki başkalarının yollarına çok takılıp sapar isem kendi yolumu kaybederim. Bir daha gittiğim yol, yol olmaz. Ve en önemlisi ben kendimi bulduktan sonra başkasını bulmama gerek yok.
ikiz yiğenlerim yedi ayı geçti, çok akıllılar çok tatlılar sözlük. Isıracam, kıyamıyorum.
çok fena aşık olduğum bir çocuk var bu sabah rüyamda onu gördüm aniden elimden tutuyordu ve bende hiç birşey demiyordum ama rüyada sanki o elin sıcaklığını gerçektende hissediyordum çok güzeldi gerçek olmsını çok isterdim ama o iki saniye bile sürmeyen mutluk bile beni sanki sarhoş etti.
trip atan erkek ne lanet birşeymiş arkadaş, daha yeni tanışıyoruz adam 25 yıllık hayatının bütün triplerini bana atıyo.* ama bu iyi birşeye de sebep oldu kendisi sabır katsayımın artmasına yardımcı oldu baya baya sabırlı bir insanım artık sayesinde.*
sıralamamı you -ı - he -she -it yapmıştım. çok büyük hata yapmısım, olması gereken I -you- he- she -it imiş.
12 senelik yurt dışı maceram yarın itibariyle sona eriyor. garip bir duygu. aile evinde lisede bıraktığım odama geri döneceğim.
vay anasını....
amk sözlükte troll kalmadı. Sömestır nedeniyle harbiden trollük bile çoluk çocuğa kaldı. Okullar açılınca umarım harbi troller döner. Yoksa ben troll olucam çizgi mizgi bırakmıycam.

- Trol, sözlüğün can damarıdır. Marjinali tartışılabilir kılar. Tempoyu belirler ve gündeme dikkat çeker. Şu anda mastürbasyondan eli aşınmış lavukların açtığı skindirik konular dönüp dolaşıyor. Sadece buradan yola çıkarak trollüğün ne denli önemli olduğunu anlayabilirsiniz.
bir kase pancar turşusu yiyip, ertesi gün tuvalette mide kanaması geçiriyorum acile götürün beni diye ayılıp bayılan angut benim.
14 şubat nelere gebesin?
yine pencerenin altındayım,
Sol yanım.
Hadi, aç da güneşliğini, güneş doğsun dünyama.

Bu gün son günüm bu şehirde.
Idam mahkumuyum ben.
Bu da son isteğim.
Haberin olsun.
az önce bi kuaförle tanıştım sözlük. Adam boş zamanlarında saksafon calıyor ve beni usturayla tıraş etti tüylerim hala diken diken.
itiraf ediyorum eğer annem okulun son haftası da beni okula gönderirse falan diye şimdiden gitmemek için bir kağıda bahaneler yazmaya başladım. duruma göre en uygununu seçip kullanacağım.
inceden inceye yürüdü sonra.
sağa baktı sola baktı karşıya geçti.
Zeynep birinin ellerini tuttu.
Zeynep'in ellerini kimse tutmamalı.
Ya da Zeynep'in tutacak elleri olmamalı.
O'na kimse dokunmamalı.
Çünkü o zeynep. çünkü o alzheimer hastası bir kadın.
18 yaşında ödemem gerekn 120 milyar borç ilk 500 e girmem gereken bir sınav büyütmem gereken 2 çocuk varken.
teomanın dediği gibi dünya fahişeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!
edit: bide bunlara dedemmmmmmmmmmmin vefatını eklersek...
Yakınımızdakilere az değer verip dışardakilere çok değer veriyoruz ve hep biz bu yüzden kaybediyoruz.
insan yaşadıkça yeni birşeyler öğreniyormuş. meğer öğrenmenin yaşı yokmuş.
Depresyondayım bunalıma girdim. Yapamıyorum...
Bursa ya gelmis... bursaya gelmese hala haber alamayacagim kendinden... 7 aydir meraktayim, birden konusmamiz kesildi gitti, zaten zor bi donemdeydim.. sonrasi hic yok.. taaa ki 2 gun oncesine kadar.. cevresini degismis.. telefonunu degismis.. ee dedim o degisen cevrede ben de vardim o zaman.. dogru mu.. iyi de oldu aslinda.. bazi seyleri unuttum hic degilse.. sen zeki kizsin ama en azindan iyiyim diye mail atsaydin onca maile karsilik...neyse hosgeldin.. yine gidiceksin farkindayim... seni duymak guzeldi... ama o canini sikan hadiseyi bildir bana..
twitterda korumalı hesabı olan bir kadına, artık nasıl olduysa takip isteği göndermişim ( dokunmatik telefon azizliği sanırım.) üç dakika sonra maillerime bakarken dm aldınız maili geldi. bilin bakalım kadın arkadaşımız ne yazmış?

sadece bir soru işareti (?) yazmış... ibretlik!
dün twitter da 1984 kitabına bir sempatim olduğunu yazmıştım. biri de tarzınız george orwell'a çok benziyor dedi. ne sevindim!
Gerek sözlükteki itiraflar, gerekse günlük hayatta insanların dert ettikleri hatta çağın en büyük problemi aşk acısı olmuş.Yapmayın etmeyin,bu kadar duyarsız ve bencil olmayın.insanlar ne sıkıntılarla uğraşıyor,siz sevgilinizden ayrılmayı ya da aşkınıza alamadığınız karşılığı hayati bir sorun gibi görüyorsunuz.
Her insanın başına gelir bu tarz durumlar.Benim en çok kızdığım ve anlam vermediğim olaylardan bir diğeri de birbirini deli gibi sevip gururları yüzünden birlikte olmayan iki insandır.Kardeşim bu devirde iki insanın aynı anda birbirini sevmesi kadar mucizevi bir şeye sahipsin,neyin tribindesin?Neyin gururunu yapıyorsun?Bu bildiğin şımarıklık.Özür dileyerek söylüyorum ama enayilik bu düpedüz.
Çoğu insanın aşka inancını yitirme sebebi bu nadir durumu yaşayamamış olmasıyken sen böyle bir fırsatı ele geçirip gurunla tepiyorsun.Kusura bakma ama üzülmeye hakkın yok.

Ayrıca bir sevgiliden ayrılmak ne kadar acı verebilir ki? Ne kadar uzun süreli bir birliktelik olursa olsun boşanan bir evli çift kadar yaşanmışlığınız olmamıştır.insanlar çocuk sahibiyken eşlerinden ayrılıp hayatına devam edebilirken siz sevgiliden ayrılmayı kaldıramıyorsunuz.Gerçekten anlamıyorum.
Bir de acılarını ego haline getirmiş insanlar var ki onlara hiç değinmeyeceğim.Onlar birer açılın ben olgunumcudurlar.Genelin çektiği sıkıntıları max seviyede sadece kendi yaşadı sanırlar.Peki ben sormak istiyorum size derdiniz savaş ortasında kalmış bir çocuktan daha büyük olabilir mi? Ya da gözü önünde karısına tecavüz edilirken kendisine işkence edilen adamdan?Bu kadar uç bir şeye de gerek yok aslında hiç anneni, babanı ya da kardeşini kaybettin mi?Elinden hiç bir şey gelmediği halde günden güne eridiğini gördün mü en kıymet verdiğinin?

Herkesin derdi kendine büyüktür belki ama bir şeyi dert etmeden önce iyi düşünün,iyi düşünün ki daha kötüsüne rastladığınızda moral bozduğunuz şeylerden ötürü utanmayın.

Kusura bakmayın ama aşkla ilgili hiç bir şey benim için dert kategorisinde değil.Güzin ablalık yapacak son kişiyim.Aşk acısı çekebilirsiniz ama bunu büyütmenize ve hayattan soyutlanmanıza gerek yok.Hayatının merkezine bu acıyı koyup arabeske bağlayan insan zihniyetine saygı duymuyorum ne yazık ki.Acziyet en nefret ettiğim duygudur ve çareler insanların elindedir,kafana takmayacaksın;başka uğraşlar edineceksin kardeşim.Biraz büyüyün.
akşamüstü alış veriş için girdim bir mağazaya. bişiyler baktım denedim çıkardım falan derken alacaklarımı ayırıp adamın eline verdim. başladım pazarlığa sonra.

+bak uzun zamanlardır buradan alırım ben herşeyimi, ona göre fiyatlarda güzellik yap bakalım hadi.
-yardımcı olurum beyefendi
+eee onca zamanlık müşterinizim, olacak tabi o kadar.

herneyse fiyatlarda indirim yapıldı, kasaya ödemeyi yapıp elimde poşetlerle çıkarken kapıda aynı tezgahtarla karşılaştık.

+hayırlı işler kardeşim görüşürüz gene.
-beyefendi bu arada burası 3 gün önce açıldı bilginiz olsun. uzun zamandır değil.
+vallaha mı?
-vallaha.

tek kelime edemeden çıktım dışarı. yüzümde öyle bir ifade vardı ki rezilliğimin son noktasıdır eminim.

olum kim bilir arkamdan nasıl güldüler ya. 3 gün olmuş daha açılalı ve ben adamlara ''uzun zamandır herşeyimi buradan alıyorum'' dedim, offf aklıma geldikçe yer yarılsa da içine girip bi daha hiç çıkmasam diyorum.

eşşek arısı soksun şu dilimi e mi.