bugün

Belki itirafları itiraf yapan daha önce hiç paylaşılmamış olması olsa da gereğince boku çıkmış bir şeyleri yazayım buraya. Ablamın en yakın arkadaşına aşığım. iki haftadır ablamın yanında kalıyorum ve kalbimin boş olduğuna inandı artık. Hoşlandığım çocuğa göre sevgili olmamamızın tek nedeni ablam engeli. Onu gerçekten çok seviyorum. Umarım bi zamandan sonra bu entryi silmem.
Bir tane daha fakesgod u özledim.
neredeyse 20 senedir sigara içiyorum. bir kez olsun bile bırakmak aklımdan geçmedi.
tuvaletten yazıyorum bu entryi.
yaşasın mobil Uygulamalar!
sevgilimi aldatıyorum.
Saat 3 oldu ve şu an canım kaymaklı ekmek kadayıfı çekiyor.
iki saat telefonum kapalı diye ortalığı yıktı lan sevgilim. Yok abi iki gün kafa da dinleyemiyecem ben.
Erkeğin trip yapanı kadar boktan bir insan tiplemesi yokmuş.
yorulursun, kavga edersin, ayrilirsin yine yorulursun.
ama ayri kalamazsin.
parmagin kopsa sicakken yara hissetmiyorsun da, sogudukca yanan canin yok mu?

ask yikiyor tum tabularini, kurallarini, kanunlarini
seni kendi kanunlarina gore yeniden yapilandiriyor.

ask oyle soz sahibi oluyor ki degismeye mecbur kaliyorsun.
soz dinlemeye
uysallasmaya

aska teslim olunca tum nedenler ayriliksiz kaliyor.
hamile kalıp emretmek istiyorum. ama çocuğu ben doğurmayayım. orası biraz karışık.
"şimdi tam hakkıyla bir yas tutma vakti, zehir zembelek sözleri yutma vakti, illa pişmanlıktır kederin dili susmaz, sığınıp uykulara uyuma vakti" sevenler anlar.
Uykusuzluk hastalığına yakalandım. Tip literatüründe nasıl geçiyor bilmiyorum ama uyuyamıyorum.
o kadar berrak ki cok kirli kaliyorum yaninda. cok asigim. bu ona verebilecegim ilk sey. sonra kismetse iki tane cocuk. allah anali babali buyutsun.
ergenlikle çocukluk arasında çokça saçmaladığım, okulla/kitapla ilgisiz bir dönemimde, "kitap oku" diye sürekli sıkıştıran babam, ben "kitap al, okuyacağım" dedikten sonra, yaklaşık 150 sayfalık bir kitap koydu önüme: "al, oku."

marksizmin temel kavramları'ydı kitabın adı.
okuyamadım tabi.

az önce bir kuram kitabı oluşturma projesi için teklif aldım. marksist eleştiri üzerine yazacağım. o zamanlar, o kitaba ilk dokunduğumda bunu bilseydim ne çok şaşırırdım.
Şu Yılbaşı döneminden nefret ediyorum.

Zamanın çok çabuk geçtiğini daha da farkettiriyor ve ben geç kalmıyormuşum gibi hissedip panik oluyorum.

Bir insan sene bitti diye neden sevinir ki? Bir de kutlamıyorlar mı... içimden geçen yılın yasını tutarcasına simsiyah giyinmek geliyor.
insanları anlayamıyorum sözlük, neden kendilerine bir pay çıkarmaya çalışıyorlar. Sakin olsunlar yazdiklarimizin onlarla bir ilgisi yoktur.
sabahin bu saatinde geldim eve, kafam kadar guzel birileri var mi burda? bi haber versin uyuyana kadar.
son zamanlarda sabah 05:00 06:00 da kalkkıp ada çayı kuşburnu kaynatıp içiyorum.
sabah namazını müsellim camisinde kıldım. 45 dakikalık vaazın ardından, bir hayırseverin ikramı olan sıcacık çorbalarımızı içtik. allah kabul etsin.
Bir savaş olsa kahraman olabilirdim, kurtarılacak şehirler, kişiler olsa kurtarabilirdim. Ama ben amını ırzını siktiğim dünyasına geldikten sonra topuklu ayakkabılı tiki kızlar, şekilli saçlı-sakallı popi erkeklerle doluydu her yer. Sindiremedim amına koyim, yaşamayı kabul edemedim.
ders çalışmamak için bazen girişmediğin ev işi yapmadığın yemek kalmaz ya işte öyle bir gündeyim.
Çok yalnızım ulan.midem bulanıyor yalnızlıktan. Ve yapı itibariylede yalnızlıkla çok uzun süre başedebilecek bi tip değilim.sonu çok sıkıntılı olacak biliyorum. Ayrıca çok saçma sapansal bi şekilde hava burda çok soğuk,şuan diğer odada ki şahsı muhteremlerin yüzünü görmek istemedigim için sıcak odaya gidemiyorum da.soguktan şişlerimi tutamiyorum ulan.
yine berbat haldeyim sözlük.salı günü şehirden ayrıldığım vakit o kadar mutluydum ki,beni on onbeş günlüğüne hayattan soğutan ağrım geçecekti ve yolculuğum sonunda yıllardır kendimi huzurlu hissettiğim yerde olacaktım.peki ne oldu? ağrım tedavi sürecinde hafifledi ama geçmedi.ilaveten hastalığım hala geçmedi ağrı kesici sürekli aldığım için antibiyotiklere başlamadım.dolayısıyla henüz iyileşemedim.artık ilaç almak istemiyorum.bir aya yakındır ağrı kesici kullanmaktan bıktım.gece ağrıdan dolayı uyanmamak için aferin içiyorum.genelde iyi gelse de dün akşam işe yaramadı.saat sabah altı gibi uyandım.evin sıcak olmasına ve yatağımın yanında kalorifer olmasına rağmen üşüyerek dahası titreyerek uyandım.uzun zamandır peşimi bırakmayan sosyofobi yine etkili oluyordu diye düşündüm.uyanmayı istemiyordum.tek başınmayken her şey çok daha berrak çok daha sorunsuz geliyordu o an.şimdi ise inanılmaz derecede bel ve bacak kaslarım ağrıyor.internette olduğum kadarıyla bütün bunlar depresyon ile ilişkiliymiş.hayatımda sürekli tekrar eden bu dönemler olsa da hiçkimseye bir şey anlatamadığım için yardım almadım.işin sonu nereye varacak bilmiyorum.bazen sadece tek başıma yaşamak istiyorum hiç kimsenin beni tanımadığı bazen ise hiç 'olmamayı'.
biri beni durdursun cidden durdursun. ben de yazarlarıtakipedipduru hastalığı var. çok vahim bi hastalıkmış doktorlar öyle dedi. 140 küsür adamı takip ediyormuşum şimdi fark ettim, hala da devam ediyorum.
(tüm sözlüğü takip edip jübilemi yapmayı da düşünüyorum)

editto: takip edilen 144 idi 147 oldu. *
Çok kezbanim.ama bildiğin baya kezban.
hastayım çok fena benimki basit bir üşütme ama o bile mahvediyor. ne uyuya biliyorum nede yataktan çıkmak imkansız. gerçekten şu hayatta ki en güzel şey sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek.. gerisi şu anda hikaye ama hastalık bitince de başka şeylere kafa yoruyorsun kendini sıkacak şeyler illaki buluyorsun. hayat bir garip bence beynimize söz geçirmekse imkansız çoğu zaman.. şimdi ege de olmak vardı sanırım yavaş yavaş iyileşiyorum..