bugün

mutluyum.
Araba çarpacak gibi olursa bir anda üstüne zıplayıp bir iki adım da arkaya geçerim diye düşündüğüm yaşları bitirdim sanırım.
unutulmuyo lan. kendimi mi kandırıyorum başkalarını mı kandırıyorum yoksa her ikisi de mi bilemiyorum. huyumu skeyim...
halbuki birçok insan mutsuz benim yüzümden.
bu sayfada yazılanlara çok gülüyorum herkesin kediye büründüğü yer.
hocalar götümden kan alıyor sözlük.
i.e lens kullanıyorum.

lens markamdan memnun değilim. memnun olanlar markasını yazsa ne güzel olur. ve mümkün oldukça parlağını istiyorum.
32 dakika boyunca telefonla konuştum daha konuşacaktım ancak abim kızdı.
bir kıza bakıp "hoş biri" diyorum kendi kendime. sonrası hep aynı; konuşuyorum kızla, kızın sevgilisi var. başka bi' kız görüyorum, bakıyorum, kızın parmağında yüzük var. nasıl iş bu anlamadım.
Telefonda ilk kez konuştuğumuz an geldi de aklıma, evet hala gülümsüyorum.
az önce okuduğum bir entry beni benden aldı.. entry içinde geçen ''can güvenliği sorunları konusunda ciddi istihbaratlar var'' alıntısının sadece benim açımdan trajikomik anlamı olup toplanıp hep beraber hiç gülememem yeminlen hayatımı anlamsız kılıyor. ama çok komikti... gerçekten...
biz de bilirdik 00:00'da ilk entry girmesini, lakin aç idik yedik entry parasını..
üniversiteden ilk arkadaşlarımla yönetmenik konusunda bayağı muhabbetimiz vardı. ben ne zaman bununla ilgili bi şeyler yapsam hep bunlarla paylaştım. hatta bi klip işi almıştım. bunlara dedim siz de gelin. meğerse bunlar bana söylemeden çokça şeyler yapmışlar. üst sınıfların çekimlerine katılmışlar. yönetmenlerle tanışmışlar. piuvvvvv. daha yeni haberim oluyo. daha da çağırmam herifleri.

bu yeter mi? yetmeez.
sinema tarihi diye bi ders var. bunun hocası bi cuma gününe ek ders koymuş. daha doğrusu öyle bi söylenti vardı. devamsızlığım 4 haftaydı. limitteydim yani. bi hafta daha gelmezsem kalıyorum ama yorgundum bayağı ek ders muhabbetinin olduğu gün. dersin olup belli değildi. 11 de dersten çıkıp yurda geçmeden önce 2 arkadaşıma özellikle dedim. ek ders varsa başlamadan önce mesaj atın. 5 dakika önce bile atsalar yetişirdim derse. zaten kampüsün karşısında yurt. ikisine de güvendim. yapmaz olaydım. kız olan ders başladıktan 15 dakika sonra mesaj attı. ek ders varmış diye. hoca geç kalma konusunda çok katı. gitsem kesinlikle almazdı yani. diğeri hiç mesaj atmadı bile. sonuç olarak devamsızlıktan kaldım.

yetmeez.

geçenlerde uygarlık tarihi sınavım vardı. bi önceki gece üst sınıflardan tanıdığım tek insanı aramıştım. hani nelere çalışacağımı söylesin felan diye. sınav 8.30daydı. dedi 7 de fakültenin orda buluşalım. ben anlatırım sana. sevindim tabi. zaten soruları vericek. çalışmaya gerek yok dedim. sabahın 7sinde fakültenin önüne gittim. ve hayatımın en kötü ekilişini yaşadım ya. bi buçuk saat bekledim. sonra sınav başladı zaten. 10 bekliyorum.

bi daha hazırlanıyorum lys'ye bunlar yüzünden.

sonuç olarak üniversite arkadaşlığının mına koyim.
kafamı at kafasına çevirip buhar olup uçmuş kişiyi ölecekmişçesine özlüyorum.
ne hale geldim, utanıyorum.
playlist imde rubik's cube çalmaya başlaması ve ardından aldığım mesaj ne demekti peki? ben böyle karmaşık soruları çözemem ki sözlük.
alıntı cümleler le yetiniyorum bugünlerde, cümlelerim sert olmaya başladı hayat benden yumuşak yüzünü çektiğinden beri...
sen istedin diye yazdım bunları yoksa benim bu aralar tüketecek bir adet merhabam kalmadı ya da sohbet etmek istediğim senden bir başkası...
4 yıl falan oldu sözlüğe geleli. bu ikinci hesabım. itiraf edeyim artık sözlükten hiç zevk almıyorum.
aşk biter alışkanlık kalır ya, aynen öyle.
Paradise05'in tuğçe gendigelen olduğunu düşünüyorum. Sonuçta gendi gitmiş gendi görmüş.
Bazen bunalırsın anlatacak bir şeyin olmasa da kemiklerine kadar sızlatır bi şeyler seni. bu ara o haldeyim sözlük. Sevdiğim hiç bir şeyi yapamaz, sevdiklerime yeterince vakit ayıramaz haldeyim. Yalnız kalacağım anlarin, kimsenin beni tanımayacağı anların hayalini kuruyorum. Istanbul'u sevmeyen ben, ah keşke şimdi orada olsaydım diyorum. Yağmurda oturmak istiyorum , yürümek istiyorum. Bir de bolca siyah beyaz fotoğraf çekmek istiyorum. Ama hiç birini yapamadan gece oluyor. Once kendime kızıyorum, sonra odama girip kapıyı kapatıyorum. Daha önce 10 kez izlediğim, beni en çok ağlatan filmi bir daha izliyorum. Ağlıyorum sonra geçiyor. O en baştaki sızıyı gömüyorum daha derinlere.
çişim geldi ama kalkmaya üşeniyorum. tam 48 saat uyumadım ve öyle bir yattım ki 14 saat uyumuşum uyandım 4 saattir baş ağrımın geçmesini bekliyorum ama olmuyor. clash of clans oynuyorum sabaha kadar en az 3 milyon altın toplamam lazım falan. işsizim yani sözlük.
uyumanında bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum ama böyle günde 3-4 saat değil 9-10 saat uyumak istiyorum.
geceyi gündüzden daha samimi buluyorum.
ölümden korkmuyorum.
muhtaç kalmaktan korkuyorum.
kendi kendime yetememekten.
kaburgasızlaşmaktan yüzsüzleşmekten. boyun eğmekten.
aslında birini sevmek bile bana kalsa eyvallah etmenin yarısı
bu yüzden sevdiklerim bir elin parmaklarını geçmez
ve sevmeye devam edebilmem için uzaklık gerek
görmemem duymamam bilmemem... bence en karlı sevgi uzaktan olan kendinizde başlayan kendinizde biten
elin adamının gelipte içine tüküremeyeceği birşeyden bahsediyorum burda...
bir insanı tanımak onu daha da güzelleştirmez sadece alışırsınız
insan zamanla herşeye alışır ve bir gün aynanın karşısına geçtiğinizde
bu ben değilim diye kalakalırsınız...
bu yüzden uzaktan seviyorum yada uzaklaşıyorum
çünkü karakterime yediremediğim şeylere alışmak istemiyorum.
hayat mesela o kadar alışıyorsunuz ki terkedecek olmak korkutuyor sizi.
bu dünyada ölümden daha korkunçlu şeyler var
alışmak kötü durumlara kötü olmaya sevgiye paraya birine yada bir şeye
alışmanın sonrası muhtaçlığın başlangıcı bana göre.
uyuşturucu gibi alıştırana kadar herşey
önce lükse alışıyoruz mesela ailemiz bize bakıyor ailemiz bize alıyor.
büyüdükçe değişiyor sonra alıştığımız hayatı sürdürebilmek için .
çalışmaya başlıyoruz.. derste işte aslında görmüyoruz ki o lüks biz çalışmaya başladığımız an bitti ama lüks fikrinden vazgeçemiyoruz bilinmezlikten korkuyoruz.
bir çoğumuz daha iyi araba daha iyi eş daha iyisi için hayatımızı harcıyoruz
herşeyin iyisi olunca daha çok para harcayınca iyi bir hayat sürdürdüğümüzü düşünüyoruz bizi buna inandırıyorlar
afrikada ki aç çocuklar hasta insanlar
neden avrupadaki refah içindeki insanlardan daha çok gülüyor
çünkü utanmaları gerekmiyor o insanların durumlarından...
çünkü onlar başından beri lükse alıştırılmamış..
çünkü onlar ihtiyaç duymuyorlar gereğinden fazlasına
eksiğiyle gülmeyi yaşamayı biliyorlar
şimdi sn orjinal bir parfüm kullanmazsan dalga konusu olursun
o insan yıkanmayı bilmez ama utanması gerekez..
toplu ve koşul şartları sen daha fazlasına sahipsin olacaksında.
ama onun kadar gülemeyeceksinde hissedemeyeceksinde.
çünkü vaktinin çoğunu düşüncelerini daha fazlasıyla öldürüyor olacaklar.
kapitalizm de.. aptallık de körlük de korkaklık de ne dersen de.
ben bunu buraya niye mi yazdım... daha ayık ol diye değil tabi ki.
kafamın içindekileri gör neden kendime deli dediğimi biraz olsun anla diye.
çünkü benim kafam aşka meşke basmıyor notlar iş gelecek kaygısı yok bende
gördüğüm insanlara nasılsın diye sormaya bile gerek duymam çoğu zaman
çünkü hepsi alışıldık cevaplar robotlaşmış insanlar sadece yaşadıklarını sanıyorlar
itiraf notu : bunu ben yazdım ama ne yazdığımı ben bile bilmiyorum şuan kafam almadı.
itiraf ediyorum;

senden aşırı bir biçimde hoşlanıyorum gizem, ah bir bilsen sende karşılık versen duygularıma dünyalar benim olur be. o kadar kızla birlikte oldum ama hep aklım sende be gizem, hep bi tarafım senin ismini sayıklıyor, hep gözlerim seni arıyor, hep seni düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.

ama en güzeli ne biliyor musun? senden hoşlandığımı, senin için deli olduğumu kendimden bile saklıyorum, çünkü birgün sana açılmam gerekirse kendime karşı koyamam, duygularıma karşı koyamam ve sen beni reddedersen kendimi uzun bir süre affedemem. şimdilik en güzeli bu gizem, seni düşünüp her kadehi senin güzelliğine ve zekana kaldırıp içmek, içip içip sarhoşken seni daha çok düşünmek. her düşündüğümde ya olmazsa diye korkmak, her düşündüğümde seninle hayaller kurmak, her düşündüğümde olmayacak şeylerle kendimi avutmak.

olmuyor seni sürekli düşünüp yanımda olmanı istemekle, bana sen lazımsın, o güzel bakışların ve sakinleştirici ses tonun lazım bana. gülüşünü her gördüğümde beynimde format etkisi yaratmanı seviyorum, sesini her duyduğumda huzura kapılıp güzel hayaller kurmak istiyorum, gözlerine bakarken dalmak ve birdaha çıkmamak istiyorum. ben seni sevmeyi ama bunu kendimden bile saklamayabilmeyi seviyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=3uNyPefjS88
ona karşı bu kadar kalpsiz davranabildiğim için çok üzgünüm.