bugün

sevgilimi, sırf benle daha ilgili diye başka bir adamla aldattım.

yatakta ''ne yapıyorum ben?'' dediğimde artık çok geçti. zevk ve ağlama, sinir krizini aynı anda yaşadım.

o da bu kadar ilgisiz olmasaydı be sözlük *
6 yıl sevgili olmak için uğraştığım insanı 6 gün sonra aldattım. aptal biriyim ben sözlük.
601. girdimi şuan oluşturmaktayım. uzun zamandır buradayım. burasıyla; sözlük nasıl bir yer, neler olur, neler girilir, nelere izin verilir herşeyi gördüm. gördüklerimden de memnun oldum.

noktalama nasıl olmalı, yazı sözlük kurallarına nasıl uymalı herşeyi bu sözlük sayesinde öğrenmiş bulunuyorum. daha önceden de biliyorduk tabi ki üstad ama burası pekiştirdi. emin oluna ki bana bir çok şey kattı.

çok iyi yazarlar okudum burda. belki de hiçbir kitap sayfasında denk gelemeyeceğim ifadeler gördüm, cümleler okudum. çoğu yazarın keskin zekasına hayran kaldım. hayata dair ironilerine bayıldım, kendilerine karşı vicdanlarına belki de ağladım. çok acılar okuduğum gibi aynı zamanda bir çok renkli hayat okudum.

onları okumamın ayrıcalık olacağını düşündüğüm bir çok yazarla tanıştım. sadece karşıt olmak için doğan bünyeler gördüm. ayrıca düşüncesinin aksine sonsuz saygı duyan yazarda.
600 girdimin belkide 3 katı yazı okudum. hepsinden bir şeyler öğrendim. bu sözlük bana çok şey katmıştır. teşekkür ederim. üzerine tek bir kelime yazan yazarla, beni sayfalarla mukayese edilecek yazılarıyla hayatının içine alan yazara sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.

yazılarınız, düşünceleriniz, anlayışlarınız hiç solmasın. sizlerin hayatlarını, düşüncelerini okumak benim için bir zevkti.

(ayrıca bu bir veda gibi algılanmasın, ölümlü dünya üstad hak kalmasın kimsede. bunlar içimizden gelendir.)
(bkz: #6787711) numaralı entrymde itirafların içerisinde "millet her gün 2-3 defa sıçıyor, ben zaman geliyor 4 gün sıçmıyorum, gariplik bende mi, millete de sormaya korkuyorum, iyi mi?" şöyle bir kısım vardı sözlük, bunun üzerine duyarlı bir yazar arkadaş kendisinin de bazen 5 gün sıçmadığını belirterek beni teselli etti, bayağı bi' güldüm, ayrıca kendisine de teşekkür ederim.
az önce sözlük yazarlarının uyanma melodileri başlığını görünce anladım ki sabah istem dışı uyanmak bilinçaltımın kabul edemediği birşey. 2-3 yıldır uyanmak için koyduğum melodinin hangi şarkı olduğunu bilemiyorum, belki de şarkı bile değil ondan da emin değilim. şimdi çalıp dinlemeyeceğim de, bu bir sır olarak kalmalı benle bilinçaltım arasında.
geçen gün, hayatımın en keyifli zamanlarından birini geçirdim. geçen sene erken biten dans kursundan bu yana, yeni açılan dans kursuna başlayalı 1 ay oldu. ve geçen gün bir dans gecesi vardı. kızların hiç biri dans kursundan değildi, sadece bir tek arkadaşı tanıyordum, onunla da bir masaya oturduk.

girişle kazandığım bir fiks içkiyi * bir yudumda bitirdim. latin dansları gecesiydi ve bachata müzikleri çalıyordu. bense sadece salsa biliyorum. benim eleman ise bachata'yı iyi biliyor ve sahneden inmiyordu. millete bakıyordum. siyah abiyeli, gözlüklü bir hatunla bir eleman dans ederken nerdeyse birbirinin içine girecek gibiydiler. erkek belinden tutup sağa sola yatıracakken kızın ayağı kaydı, düşeyazdı. beyaz renk don giymiş.

bir anda salsa müzikleri çalmaya başladı ve masamızda oturan bir kıza sordum

ben: dans edelim mi?
kız1: ben çok yoruldum biraz dinleneceğim.
ben: peki

sonra kalktım masadan, karşı tarafta kızlı-erkekli gruba doğru ilerledim. yanar döner loş ışıkta en çirkin kızı gözüme kestirdim ki şansım çok olsun.

ben: dans edelim mi?
kız2: olur

allaa, kabul etti lan, neyse umarım sıçmam, dans bu canım, dans ede ede öğreneceksin.

başta ritmleri kaçırmama rağmen, biraz geçtikten sonra alıştım ve ritm kaçırmamaya başladım. ayaklara artık bakmıyordum. hatun dudaklarını büzüp büzüp duruyordu, kıza değişik değişik hareketler yaptırıyordum. bir ara kendimi kaybettim, durmaksızın döndürdüm, kız kaçtı.

kız2: teşekkür ederim
ben: eaa asıl ben teşekkür ederim.

yerime oturdum, baktım, benim eleman dans ediyor, bizim masadaki bir kıza avuçiçimi yukarı bakacak şekilde uzattım. elimi tuttu ve kaldırdım. kız çok iyi uyum sağlıyordu. çok iyi dans ediyorsun dedim, gülümsedi. 3-4 şarkı sonra o da teşekkür etti.

ulan hayatımda ilk defa böyle güzel dans ediyordum. yihuu çekiyordum içimden. kızı masasına bırakmadan, cevher bulunan masaya yöneldim. kırmızı siyah kuşaklı, tam bir latin kıyafetli kız, çerezleri sömürüyordu. dans edelim mi diye sordum.
tamam dedi ve başladık dans etmeye. bütün bildiğim hareketleri çeşitlendirerek uyguluyordum. önümde dönerken elbisesi havalanıyordu, eteği balon gibi şişip, bir anda sönüyordu. sanki kelebek gibiydi. bu kızla dans etmek gerçekten çok zevkliydi. sarmaş dolaş olmuştuk. 3-4 şarkı sonra "dj" bachata müziğine geçiş yaptı. hiç bilmiyordum, ama sadece "basic" hareketini yapabiliyordum.

kız: bachata biliyor musun?
ben: az *
sen?
kız: biliyorum

düz çizgi üzerinde, sağa sola gidip geliyorduk. gözlerim elemandaydı, ne yaptırdığına bakıp aynısını çıkarmaya çalışıyordum. kıza öğret bana diyince, bana biraz öğretti.

o gece beyaz donlu kız dahil yaklaşık 15 kızla, yaklaşık 3,5 saat dans ettim. gerçekten çok zevkliydi. hadi biz sözlükçüler derler ya, orgazmdan daha zevkliydi.
sözlük; dert ortağım.

afedersin, bok çukuruna düşmüş gibiyim. hoş bugün "bok" kelimesini o kadar çok kullandım ki..
ama sözlük cidden öyleyim, ne bileyim, güne tuhaf olduğumu söylediğim bir entry ile girip, tuhaf entrylerle devam ediyorum.

ama malum şu an "sözlük yazarlarının itirafları" başlığındayız. ve bir itiraf etmemiz gerek değil mi.

artık hayatta yanlızım be sözlük. anladın sen onu..

iş bu ; (bkz: #6877932) (bkz: #6877847) entrylerinde söylediğim sebep ve sonuçlardan dolayı

2659. entry de sözlüğe veda edeceğim..

umarım ulaşırım ve ulaşmama yardım edersin, yardım edersin de anılarımın burada yaşamasını sağlarsın.

iyi ki varsın sözlük, ve yazar kardeşler.

eyvallah!
sevgili sözlük 26/12/09 tarihi itibariyle yasağımın kalktığını duyurmak isterim ( alkış ).
fakat bana yapılan bu davranıştan dolayı bir daha bu sözlüğe yazmama kararı aldım ( ooooo ). biliyorum çok üzüleceksiniz ama kararımın arkasındayım ( lütfen ). nalet olsun içimdeki insan sevgisine( harikasın ). tamam beni ikna ettiniz ( fifiyyyytttt ).
öngörülür olmak istememek gibi bir takıntım var. biraz da paranoya. arabayı sürekli başka yerlere park ederim. yaptığım işleri sürekli farklı saatlerde yaparım. insanların benimle ilgili nasıl düşünmeleri gerektiğine kendim karar vererek benle ilgili düşüncelerini istediğim yönde değiştirmek isterim. iş yerinde aynı saatte tuvalete bile gitmem çünkü bu tür detaylara bakan benim gibi mallar olduğunu sanıyorum. bazen detaylardan kafam sikiliyor. yine de detaylara bakarken aslını kaybetmiyorum.
garip şeyler hissediyorum, nerden çıktı şimdi bu duygular? ilginç.
Bugun delice bir gece gecirdim, hatta yeni geldim sayilir.
Saate bakiyorum da , ne onemi var ki aslinda...
Cogu kisi isim oldugunu saniyordu ama ben itiraf ediyorum ki moralim berbat oldugundan kafa dagitmak icin disari cikmistim.
kıskanıyorum be adamım ben seni. vallahi çok kıskanıyorum. nasıl oluyor da televizyonda izlediğin bir programı bitmeden sözlüğe aktarabiliyorsun. kanımca laptop' un vardır ve anında olan olayları aktarabiliyorsundur sözlüğe ya da bilgisayarın televizyonlu odada. o da olmadı televizyon bilgisayarının yanında. neyse aynı bokun mavisinden ikiside.

disko kralı bitti ve sözlüğe gireyim dedim. yerimden kalkmak çok zor geliyor ki zaten hava da çok soğuk, battaniyemin altında kedi gibi tünemişken kalkıp sözlüğe bakmak çok zor geliyor gerçekten. bir bakıyorum ki sözlüğe, başlıklar alt alta sıralanmış. diskosundan tut, burak kut ve nihat doğan' ına kadar. kıskanıyorum be adamım. yapma böyle. bir dizüstü bilgisayarım bile yok..
sesimin güzel olduğunu sanıp her yerde bağıra bağıra şarkı söylerdim sözlük. ama sesimi telefona kaydedip dinlediğimde kendimden tiksindim.
*
bazen dipte olduğumu düşünüyorum. nedenini bilmiyorum ama beni kemirmekte olan bir gerçek. çevremdekiler benden belki şanslı değil ama inanıyorum bazen onların olduğu yerde o an olmak istiyorum. ilgiden bunalıyorum neticede... samimiyetsizliğim bundan kaynaklanıyor sanırım. güvenemiyorum ve odaklanamıyorum hayata ve sürekli hata yapmaktayım. acaba salsam mı kendimi? yok yok... salınmamalı ama arada vitesi peygambere almakta fayda var he?
itiraf ediyorum sözlük, 20 yaşındayım ve hayatımda bir kez bile starbucks'a gitmedim, hatta yakın bir tarihe kadar starbucks'ın starbox diye yazıldığını sanıyordum.

böyle forumvari bir entry girdim, formatla alakası olmayan. Bi de ona yanıyorum.
yatırmadığım kupon 96 liralıkmış. ve zulte waregem maçında 4 gol olursa tutacakmış.

var olan bütün kuvvetler götümü siksin. böyle gerizekalı adamım.

edit: 1-0 bitti maç, oh ulan.
insanlara verdiğim aklın %1'ini asla kendime verememiş bir insanım.
aşklarımın 5'de 4'ü platonik idi.
(bkz: platonika).
cuma günü 6 ay içinde ölme riskimin çok yüksek olduğunu öğrendim. ve doktora amin dedim. Doktor bile soğukkanlılığıma şaşırdı. Oysaki sadece bir refleksti amin lafı. Bir kan hastalığı ve kalp hastalığı combo çekerek bir adamı öldürebiliyormuş demek.

Bundan sonra 6 ay boyunca kız kardeşimin, sevgilimin, ve kankalarımın bu durumu öğrenmesini engellemek zorunda olmak çok acı verici.
bugun bir psikolog eski erkek arkadasimin borderline oldugu teshisini koydu ve kesinlikle o bir "borderline" ben bir borderline ile beraberdim. bunu ögrendigim iyi oldu,hastalikli beyinlerden uzak tut bizi allah'imm..
bugüne kadar hiç çok sevilmemiştim. karşıma kim çıksa, seviyormuş gibi yaptı, eğlencesine baktı. ilk defa çok seviliyorum. güzelmiş lan. korkuyorum. ya sevgisi geçerse, göt gibi kalırsam yine?
dünyada beni anladığına inandığım tek kadının, bir daha sesini bile duyamayacak olmak, benim için ne kadar acı verici bilemezsin sözlük.
her gün hiç sektirmeden dünün beğenilen entrylerini okurum.
öyle böyle değil. o gün sözlüğe hiç girmediysem mesela sırf dünün beğenilenleri nelermiş diye bakmak için bile bilgisayarı açarım. kendi yazdıklarım girmiş mi diye bakmak için değil, zaten haftada üç beş entry ya girerim ya girmem, bazı günler hiç birşey yazmam okurum sadece...
uzun lafın kısası hergün dünün beğenilen entrylerini okuyan ben, az önce farkettim ki; okuduğum şukela entrylerin hiçbirine oy vermiyorum. niye ki ya la?
bugün hepsine döşendim artıları oyları neyin.

Edit: Bu da böyle bir anımdır.
belayizbiz.net e tıklarken buldum kendimi.

oysa tek istediğim pazar günümün sabahtan akşama kadar film izleyip votka içerek geçirmekti.

bu arada votkanın ilerleyen yaşlarda iktidarsızlık yaptığını da umursamıyordum. bunun için ilerleyen yaşlarda mutlu etmem gereken bi kadın olduğuna inanmalıydım önce.

google'a, tam bi gerizekalı gibi, wanted+altyazılı+indirmeden online izle yazdım. google'ı hakkını vererek kullandığımı söylemiş miydim?

sıklıkla "ops videonun anası bellenmiş" ya da "indirmek için üye olmanız gerekiyor agoli" benzeri olumsuz yanıtlarla karşılaştım. sayfalar geçtikçe artık özenmeksizin tıklamaya başladım yeni siteleri.

sonra birden baktım ki bu adresteyim: http://www.belayızbiz.net

"ne manyak adamlar var sitenin adına bak minake" diye küfürlü isyanlara vurdum kendimi ve koca pazarı yedim. ahaa da şimdi eşek gibi iş birikmiş onlarla uğraşıyorum. 2010'a dair dilediğim tek şey biraz akıl sağlığı; hem benim için hem de bu sikko sikko site adı koyan güzel kardeşlerim için.
bazen "sevmek" kavramından nefret ediyorum. özellikle de sevdiğim birinin, farklı sevgisine karşılık veremeyince. çünkü; bu, bir kaybedişin başlangıcı oluyor. ne kadar değer versen, sevsen de; farklı türde sevgiler olunca, iki taraf da üzülüyor. sonuçta araya soğukluk, kırgınlık, üzüntü, vs giriyor. tabi bu da onarılmaz şekilde, aradaki bağları koparıyor. keşke insanlar, her anlamda birbirini sevmese. yani arkadaşken, flört etmek istemese veya aşık olmasa. ne diyeyim sözlük, üzgünüm yine. ve yine, bir kaybedişin başlangıcıyla bitişinin kesiştiği yerdeyim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar