bugün

aklım kaç gündür şu olaya takılıyor sözlük:

bir hastanın eczaneye girmesi ve doğru ilacın ona rastgele seçilen ilaçlardan karıştırılarak veriliş ihtimali ne kadar azsa... toprak, et ve bunun gibi insan bedenini oluşturan her şey ortada karıştırıldığında ortaya bir insan bedeni çıkma ve bunun yaşama şansı ne kadar azsa, bu dünya'nın, bizlerin, tüm canlı cansız mahlukatın rastgele oluşmuş olma ihtimalimiz de o kadar azdır. ortada bir mükemmellik var sözlük. bir şaheser var. bir şaheser onu oluşturandan bağımsız düşünülebilir mi?
yalnızsan yalnızlığını bil ulan..
kapat o telefonu, söndür ışıklarını..
unutma! böyle mutlusun sen, kendine inan..
yoksa nasıl açıklarsın kendine, son 4 yılını..
bak, yaşadın bir şekilde..
yalnız da olsa geçti zaman..
siktir et..
varsın bu gece de kimse örtmesin üstünü..
kötü bi şey yapınca çok kötü hissediyorum.
kağıt helva arası dondurma olsaydı iyiydi. canım çok istedi.
Aşk, benim icin 4 harflidir: UYKU
Tam 1,5 yıl oldu hala yalnızım. Geçen gece yürürken birden yolun ortasında durdum kulağımda da "Massive Attack - Angel" çalıyor. O sırada dışarıdan arkama doğru akan insanlardan sadece sevgili olanları ağır çekim esnasında ilerliyor. Ötekiler gayet hızlı şekilde ilerliyor ve kayboluyor. Sevgili olanları ağır çekimde izliyorum. izledikçe kalbimi biri böyle tutup avuçluyor sanki, acıyor. Sevgilisinin boynunu öpen kızlar, erkekler... El ele olup şarkılar söyleyen çiftler, sevgilisinin dudaklarına yapışmış tadını çıkartan sevgililer, artık yorulmuş evine dönen sevgililer, gülerek yürüyen sevgililer, dondurmalarını paylaşan sevgililer hepsi ama hepsi ağır çekimde ilerliyor. işte hani bilmiyorum izlediniz mi ve ağladınız mı ama Issız Adam'da gerizekalı bir kız vardı. Ada idi adı. işte Ada ne demişti kitapçıda; "Çılgın Kalabalıktan Uzak kitabı var mı acaba?" evet bunu demişti. işte o esnada bende öyleydim. Çılgın kalabalıktan uzak, yalnız. Kulağında o anki durumunu daha beter hale getirecek bir şarkı Massive Attack - Angel çalıyor.

Sonra diyorum ki bu gördüğüm sevgililerin %50'si aynı eve girecekler. Ve ardından yatağa süzülecekler ve orgazm çığlıkları atacaklar. Çocuk kızın dudağına yapışacak, kız da çocuğun boynunu tutacak elleriyle sonra ellerini yavaşça aşağıya indirecek kemerini çözecek ya da düğmesini açacak, pantolonunu indirecek. Sonra çocuğu yatağa atacak ve çocuk sırtüstü düşecek yatağa, sonra kız çocuğun boxerini indirecek ve bingo. Oral seks yapacak elbette. Evet lanet olsun ki o oral seks yaparken ben D&R'da evde okuyup salak salak güleceğim uykusuz dergisini ve yalnız bir şekilde tv karşısında uyumadan evvel izleyeceğim siktiriboktan bir dvd alıyordum. işte iki farklı dünya. Ve ne bileyim tuhaf şeyler. Bir tarafta orgazm çığlıkları bir tarafta ise dram filminde sevişme sahnesi görünce tahrik olan çılgın kalabalıktan uzak bir erkek. Artık bende o çılgın kalabalığın içinde olmak istiyorum. Böyle seviştikten sonra seksten aldığı hazzın yüzüne yansımasını seyredip saçını okşayacağım biri istiyorum. Sabah kalktığımda kahvaltısını uyumadan hazırlayacağım ve öpücükle kaldıracağım bir sevgili... Akşamları şehir manzarasını seyrederek lounge102 dinleyip, pahalı şarabımı yudumlayıp hayatımdaki diğer kadınların onun yanında bir hiç olduğunu söylemek istiyorum.
eski erkek akradaşım şunu diyerek ilanı aşk etmişti: "Lan seviyoz işte daha napalım.

evet tam bir odundu.
senden hoşlanıyorum ama açılamıyorum. ya evet diyiceksin ya da hayır, evet dersen beni kullanmak istediğin için evet diyceksin işin bitince ayrılıcaksın, hayır dersen de aynı şey. her türlü kaybetmek zorundayım seni. şansıma sokayım sözlük.
küçükken annelerinizin "kötü çocuklara yaklaşma pis çocuk onlar uyma onlara, uğraşma onlarla" dediği pis çocuk bendim. benim annemde bana derdi uğraşma onlarla diye. hep sözünü dinledim zannetti, oysaki kötü olan bendim. çok pişmanım şimdi hergün günah çıkarmaya imama gidiyorum.
çok zor bi dönemden geçiyorum. o kadar kötü ki model, gökhan türkmen, mustafa ceceli vb. şarkıcıları dinliyorum.

önemli not: metalciyim lan ben.
önemli not 2: iş bu entry bahsi geçen şarkıcıları aşağılama amacı gütmez.
bugün, tam da bugün birini zehirlersem diye düşündüm.
etraflıca bir plan yaptım.
hatta cenazesinde çok ağlarsam benden şüphelenmezler diye bile düşündüm.
sonra dna mna işte criminal derken yakalanırsam çok büyük ceza alırım. klostrofobim yüzünden de hapse girersem yaşayamam dedim korktum.

sonra lan madem bir bok yiyeceğim kendimi de zehirliyeyim, ikimiz de zehirlendik diye benden şüphelenmesinler. bana da üzülsünler dedim.

korktum, kendime kıyamadım. o'na kıyamadım.
kıyamadım zehire de.

korktum, vazgeçtim.
neyse dedim bir limonlu soda içeyim belki iyi gelir.
solculuğumdan utanıyorum.
artık sözlükte din ve sex muhabbetlerinden başka bir şey konuşulmamasından çok sıkıldım. kafa izni yapsam bir gün açtığımda sözlüğü değişmiş bulur muyum acaba? hiç sanmıyorum. sürekli kafa izni de nereye kadar? ben en iyisi değişmesini beklemeyeyim nede olsa zihinler sözlüğü. hea evet hayvanlar alemini sadece buradan takip edebiliyorum sözlük, evet itirafım buydu.
şu yaşa geldim hâlâ karanliktan korkuyorum sözlük. tuvaletten çıkınca koşa koşa geliyorum odama yeminle.
her acıktığımda buzdolabından bi mucize bekliyorum ama hep karavana, hep boş raflar...boş olduğunu bildiğim halde bir umut bide derin dondurucuyu kontrol ediyorum elbette aranan şey orda da yok. eve yiyecek bi bok almadığım halde niye dolap çalıştırıyorum ve niye her gün tüm kapakları açıp içinde ne var diye bakıyorum sanırım bunu asla anlayamayacağım...
bir saat önce odada delicesine dolaşan sineği yakalamak adına elimde elektrik süpürgesi dakikalarca bekleyip sonunda onu makineye çektim.

yaklaşık 45 dk dır süpürgenin içinde duruyor, korkuyorum ondan.
şimdi farkettiğim bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum dostlar. geçen yıl ki telefon, internet ve kablo tv faturalarımı hesaplarken farkettim, 18 ayda bizim köşedeki istikbalde satılan yemek odası takımı, oturma odası takımı ve sallanmalı koltuktan müteşekkil setin parası kadar fatura ödemişim. hesap makinasında gözüken rakamdan sonra salona koştum belki bi şeyler oluşmuştur bu kadar para ödemesine karşılık diye, ayak serçe parmağımı çarptığım sehpadan başka bi şey yoktu...
Bazı insanlar beni öyle cok mutlu ediyorlar ki Allah'a şükrediyorum onları benim karşıma çıkardığı için.
itirafımı yapıp çıkacağım...
öğk görükle, böğk bursa diyordum.
sevgilime öfleyip püflüyodum filan...
6 yıl önce gelmiştim, 5.5 yıl önce tanışmıştım erkek arkadaşımla da...
17 ağustosta dönüyorum geldiğim yere, kolay olmayacaktı belliydi ama, çok kötü oldum şimdi eşyaları toplarken.
akşam ağladı karşımda, oğlum (kedimiz) ve sen yokken nasıl yaşayabilirim dedi.
güçlücülük oynadım. ehihhiih mehihii bana hediye yollarsın kargoyla, ben de sana fotoğraf gönderirim, skype wassup massup salladım bişiler...
şimdi o uyuyor yan odada. ben bana 4 yıl önce aldığı 2 li kahve fincanları elimde, bakıyorum...
umarım bu bi son olmaz bizim için. çünkü ben de sensiz nasıl yaşıyormuşum bilmiyorum sevgilim....
O bizim kavuşmalarımız ah yarim mahşere kaldı................
her sahurda sofrayı ben hazırlıyorum, annem uyurken onu kaldırıp ta öküzlük yapmamak için. ama yemin ediyorum gına geldi sözlük. ne sıkıcı bi işmiş ya, onun sorumluluğu daha berbat bişey. annem yıllardır neler çekiyormuş meğer. bekarlık gerçekten de sultanlıkmış. *
bu lanet kpss'nin açıklanmaması yavaştan yavaşa koymaya başladı.
elimi ayağımı bağlada ya la.
iş başvurusu yap, buyrun gelin, görüşmeye git, sıkıla sıkıla şey ben sonuç bekliyorum de.
psikoloji bırakmadınız lan adamda.
tatlı yemeyen insanı, depresyona sokup tatlı yedirdiniz.
aldığınız beddualar bize dönüp dolaşmadan sizi helak eder inşallah.

uzun lafın kısası, yine türkiye'den soğudum ben sözlük, iş kur'un yurtdışı eleman şeylerine başvurup gitmek var anasını satayım.
şu an bacaklarım boşaldı, hissetmiyorum sanki. çok kötüyüm.
dün seni gördüm rüyamda ve yanına çağırdın beni. senden hala hoşlanıyorum, hala seviyorum dedin. sonra çıktın gittin. uyandım. bir rüya bile, senin beni sevdiğin bir rüya bile beni gün boyu mutlu etmeye yetti. sanırım çok fazla seviyorum seni. şimdi o rüya gerçeğe dönüşürse ne olur diye merak ediyorum. gelirsen neler olur diye.
vay arkadaş şu yaşıma geldim hala cips paketinden çıkan hediyeleri atmaya kıyamıyorum. nasıl bir taso sevgisi kalmışsa içerimde, kıytırık kartonu bile atamıyorum. taso oleydi de kepeydim.