bugün

mesela konsere gürültülü müzikli eğlenceli bir yere gittiğimiz zaman çok mutsuz hissediyorum herkes çok eğlenirken, mutlu olunması gereken ortamda ben çok mutsuz oluyorum. kendimi yüksek bir tepede deniz manzarası izlerken falan hayal ediyorum sonra orada olmak istiyorum olamayınca iyice mutsuz oluyorum.
kalabalıktansa sessiz sakin ortamları özellikle doğayla iç içe olduğum mekanları seviyorum. kalabalıkta olmak beni rahatsız ediyor.
ayrıca biranın tadını hiç sevmiyorum, diğer alkollü içeceklerin de.
bunları okuyan birinin benim hakkımda süt kuzusu, inek, çocuk falan diye düşüneceğini düşünüyorum. ve bu düşünceden de hiç hoşlanmıyorum.
bu entryi kimsenin okumayacağını düşünmek de beni rahatsız ediyor.
ayrıca insanların benim hakkımda ne düşüneceklerini fazla düşünüyorum.
ayrıca çok utangacım ve hiç hoş değil yani.
öyle boktan bir haldeyim ki ne hissetiğimi bilmiyorum.
duygularımı kaybettim.
yağan bu yağmurların adı 'ahmak ıslatan' ise gerçekten, evet ben ahmağım. bir insan bir gün içinde kaç kere ıslanabilir yahu.
popüler olan çoğu şeyden nefret ediyorum.
yaklaşık 2 saattir gözüme çarpan, incelemek istediğim yazarları inceledim. yalnız o değil de ne kadar çok merak ettiğim yazar varmış. ya ayrıca ne meraklıyım ya ben. *
Çok mutsuzum.
Sırf bu günlük 100. Entry yi girmek için yazıyorum. itirafım budur.
böylesi bir fedakarlık gerekli miydi be hafızz?
seni başkasıyla aldatıp, üzüntülerini tınmayan, dertten derde sokan kompleks abidesi sözde sevgilinle benim aramda tercih yapmanı gerektirecek ortamı ben yaratmadım ki, acısını bana çektiriyorsun.
seni yıllarca hep kardeşim olarak bildim, bunu o aptal göremediyse bu benim suçum mu? çift yumurtanın ikizleriydik hep. hocalarımız, arkadaşlarımız bizi abi-kardeş sanmıştı yanyana gördüklerinde. kardeşiz demiştik hepsine, bozuntuya vermeden. hatta annem bile şaşırmıştı benzerliğimize. dertlerimiz bile bir olmuştu.
ben değer vermiştim sana, neleri birlikte atlattık da; bu muydu hakettiğim?
tamam o halde. bak ne diyeceğim sana; ben de gidiyorum.
hem de öyle bir gidiş ki bu, senin gibi dönüşü olmayan.
sana zerre kadar benzemeyen.

mutlu olamam dedin ya, mutlu kal desem de yeri yok biliyorum;
"hoşça" kal sadece. orada kal.
dostluk bile bir yere kadarmış.
benden bu kadar.
artık insanları dinlemek yerine, insanların beni dinlemesine çok ihtiyacım var. özellikle de "bir insanın".
ne zaman bir cahille tartışsam yeniliyorum sözlük. olmuyor böyle artık cahillerle değil tartışmak, sohbet bile etmek istemiyorum.
Yarın gidiyorum sözlük, çok sevdiğim istanbul'dan...
"bir gün bir kadını senin kadar çok seversem istanbul, işte o gün aşık oldum diyeceğim."
dediğim istanbuldan yarın gidiyorum. yalnızlık bir yandan, istanbul özlemi bir yandan.
Dün gece çok ilginç bir rüya gördüm. Rahmetli dedem yanımızda oturuyor, (rüyamda da dedem ölü oluyor ama yanımızda duruyor nasıl oluyorsa) babannem, halam annem falan da var. Sonra dedem diyor ki yıldız'ın da az zamanı kaldı. Onun ölüm zamanı da yaklaştı. Ben de ne zaman ölecek ki diye soruyorum. Dedem de 6 kasım'da diyor. (yıldız amcamın karısı) ne acayip rüya bu. Kafamı çok kuracaladı.

Niye hep böyle tuhaf, mesajlı rüyalar görüyorum ki ben?
Mağazadaki satıcıların çok bilmiş havalarına sinir oluyorum. Nikahım için bir elbise bakıyordum bugün. Beyaz, uzun bir elbise gördüm ve fiyatını sordum o da söyledi. Sonra Manyak kadın ,o elbise nikahta giyilmez dedi. Nasıl yani dedim, nikahta kısa elbiseler falan giyilir diyo. Ben öyle istemiyorum diyorum deli hala ısrar ediyo ben bu işi iyi biliyorum falan filan. Rahatsıza bak ya ben senden mi öğrencem ne giyeceğimi? Herkes gibi giyinmek zorunda mıyım? Sen kimsin ki bana ahkam kesiyorsun? Aptal.
analitik geometriden nefret ediyorum.
öyle böyle değil.bu zamana kadar gördüğüm, görebileceğim en gereksiz ders analitik geometri2 dir sözlük.net.
yaz okuluna kalmak sorun değil, ama yazın o lanet olasıca düzlemle, konikle, p noktasıyla uğraşmak istemiyorum.bu nedenle o dersten geçmek istiyorum.sihirli bir değnek ya da bir lamba ve cin bulmalıyım bunun için.
diferansiyel çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamazken analitik çalışmaya çalışmak bile yoruyor beni.güya bugün analitk çalıştım sözlük!
üç kez banyo yaptım!
şu saate kadar 8 bardak kahve içtim.
ve bu kadar kahveye rağmen 5 saat daha uyudum.
sürekli de bir şeyler yiyorum ders çalışmamak için!

güya bugün elips, hiperbol, parabol bitecekti! *
başlayamadım bile lan.
kendime kafa göz dalasım var sözlük, hem de nasıl!
az kızsan, ders çalış desen ne iyi olurdu.*
kız arkadaşım fenerbahçeliydi. ama benim fanatik galatasarlı oluşum onu galatasaraylı olmaya itti. iyi de yaptı*. neyse dün konuşuyoruz telefonda. şu muhabbet geçti:

-aşkım ya galatasaray ın kadrosu daha iyi demi
+tabi ki. kaleci defans orta saha ve forvet hepsi daha iyi fenerbahçe ye göre.
-bi de şey. gs lı futbolcular daha yakışıklı ehe.
+hmm*
-evet aşkım. mesela muslera. yerim onu yaaaaaa.
+hmm*
-ya kızma. ben seni daha çok yerim. ya şey. bizim kaleci çok yakışıklı ama volkan değil. o ne ya bıyık falan.
+aynen. geçen açıklama yapmış futbolu bıraktıktan sonra kamyon şöförlüğü yapacağım demiş..
-hmm..* gerçekten mi ?
+aşkım ne içtin ?

bir de bir ara fark ettim ki muslera demiyor mustera diyor. arada karışıyor. bu fenerbahçeliyken de sow a sarışın kısa boylu mavi gözlü demişti. yemin ederim sözlük. ama saırım stoch la karıştırdı.
şu an içimde kalanları öyle bir kusmak istiyorum ki herkese karşı! öyle böyle sinirli değilim yani.
zekiyim la ben, sözlük. bak şimdi, 4 gün masa başında oturup toplamda 3-4 saat çalışırak vereceğim ekonometriyi yarın.
bu yöntem daha önceki -yaz okulunu da say- 6 dönem işe yaramamış olabilir, olsun, ne demişler; denemekten asla vazgeçmeceksin.
çünkü neden? zekiyim ben, sözlük.
tek sıkıntı şu, masa başındaki boş zamanlarımda, ne bileyim, iki oyun oynayaydım, bir iki dizi- film izleyeydim keşke.
ama olsun sözlük, zehir gibiyim maşallah.

edit: uyuyakaldı. sınava bile giremedi. makus talihini yenemedi.
Bugunden beri bir an evvel okul bitse sinavlar sona erse diye hayal kuruyorum. istanbuldan hatta turkiyeden gidecegim icin cok muyluyum lan! He tamam bi ay iki ay da olsa uzaklasacagim ya burdan degmeyin keyfime. Oh mis.
menderes'in idamıyla ilgili bir kare dahi düşünmek canımı çok yakar.
anaokulu zamanları, soğuk bir aralık
günü montumun eskimesinden ötürü
annemle babam hadi gidelim bizim
saksağana mont alalım dediler ve
alışveriş için yola koyulma
hazırlıklarına başladılar. hazırlanırlarken bende gitmek için
ısrar ettim ama bana liseye gitmek için
bizde kalan zeynep ablamla kalmamı
söylediler neyse bunlar yola koyuldu
ben ağlıyorum filan zeynep ablam
bana bir tabak kuruüzüm verdi, ben de dedim ki ben camdan annemlere
bakacağım tamam dedi cama çıktım ve
biraz uzaklaşmış olan babama,
-babaa baba -babam döndü ve baktı-
senin ananı s*keyim! dedim demez
olaydim babam eve doğru koştu filan annem zor tuttu babamı. sonra bunlar
geldiler alışverişten elektriklerde gitmiş
filan neyse dedim ki sürpriz yapayım
salondaki koltuğun arkasına
saklandım ve babamlar gelince ce eee
diyerek fırladım aç aslanın önüne... +@&!*¥+-§#
gerisi malum işte sözlük siz siz olun
babaannenize sövmeyin. Birde buradan yazayım dedim.
Degerli sozluk, cok cok yakinlarda sanal ortamdan bir kiz ile tanistim. ilginc bir tip ve bende merak uyandiriyor. Tombala gibi ne cikacak belli degil. Bakalim bakalim ne cikacak.
* ve bazen öyle inanır öyle güvenirsiniz ki bir daha hiç o kadar inanıp güvenmeyeceksiniz sanırsınız.
* ve bazen karşınıza birisi çıkar; o sizin ruh eşinizdir ama bir zamanlama hatasına kurban olur sevginiz.
* ve siz yine kaderi yaşarsınız aslında. bazen, seçimlerinizle yazdığınız kaderi.

ne yaşanırsa yaşansın, başımızdan ne geçerse geçsin bence elde kalan tek şey var. niyetimiz, samimiyetimiz, dürüstlüğümüz, insanlığımız. eğer biz tüm bunlar üzerimizdeyken bir şeyler yaşamışsak emin olun sonu tatlı olmasa bile; güzel bir anı olarak kalacaktır. artı olarak hatırlanacaktır. ama hani çocukça düşüncelerle başlamışsak ve samimi de değilsek karşı tarafa yine bir zararımız dokunmaz, sadece kendi kalbimize bir kara benek daha katmış oluruz.

yani * * *
Finaller bitti nihayet cuma günü ,derken iki gündür içimde bir boşluk oldu lan,ne bileyim ders çalışmaya alışmıştım garip bir inek havasında dolaşıyorum bu aralar,bir saat önce elime bir makale alıp neredeyse yarım sayfa okudum,sonra ne yapıyorum lan ben dedim, ne oluyor lan bana yoksa ben stresten kafayı mı yedim diye kendimi sorguluyorum,bütün gün dolaştım durdum sokaklarda film falan izlemek istemiyorum biraz önce titanik belgeselini bir kanalda izledim o kadar uçmuşum galiba,sınavlarda yazdıklarımı teker teker aklıma getirip kendime puanlar veriyorum bütün gün bb cc falan,tatil falan haram bana iki hafta sonra yaz okulu denen sikko başlayacak,sözün kısası ben sıyırdım sözlük,allah ıslah etsin evet.
3 kere ölümden döndüm sözlük ama 4cüsünde herhalde tuş olurum gibi, daha öncekilerine bakacak olursak; yangın, yemek yerken boğulmak ve trafik kazası.
hiç kimse içtenlikle itiraf edemez. sanal olsa bile.