bugün

biraz uzun olacak bu itirafım:

dün akşam gergin bir şekilde evde sporu yaparken birden zil çaldı. bakan eden yok ikinci kere basıldı zile. neyse dedim kalktım kapıya bakmaya. ama üzerimde sadece boxer var(spor yaparken üzerimde sadece boxer oluyor.) kapı deliğinden baktığımda uzun boylu,uzun siyah saçlı bir kız ama tanıyamadım. o sırada ev arkadaşım da çıkmış odasından benim spor yaptığımı anlayınca kendisi açtı kapıyı.

"kağan evde mi?" diye bir ses. sesi dahi tanıyamadım. ev arkadaşım cevap veremeden zırt diye daldı içeri. ben de o sırada mutfak kapısının orada ne oluyor lan gibisine bakınırken.

höh ulan tam 5 ay önce ayrıldığım eski kız arkadaşım çat kapı dalmış içeri. üzerimde sadece boxer var. ev arkadaşım bana bakıyor, ben eski kız arkadaşıma falan tarifi garip bir durum.

neyse bu geldi içeri. ev arkadaşım odasına yürürken sarıldık eski kız arkadaşımla.

"seni çok özledim." dedi. "ben de" diyebildim. ama üzerimdeki şaşkınlık tarifi mümkün olmayan cinsten. kendisini çok severim hatta aşıktım bir zamanlar. ama kendisi bu sene ek yerleştirmelerle kütahya'ya gidince bir şekilde yollarımız ayrılmıştı. kütahya'dan yeni dönmüş ve eve bavulunu bırakır bırakmaz atlamış yanıma gelmiş. akşam saatlerinde dışarı çıkmasına ailesi karşı olduğu için fazla zamanım yok diyebildi.

2-3 dakikalık sessizlikten sonra karşılıklı nefretimizi kustuk bağıra çağıra. ve gözlerimiz dolu bir halde öpüştük ama uzun sürmedi, ittirdi beni.
"yeni bir sevgilim var ama lanet olsun ki seni çok seviyorum." diyebildi. sadece yutkundum. yeni almış olduğu telefonun ekranında sevgilisiyle olan fotosunu da gördüm. bir daha yutkundum.

"mayısın 15inde finallerimiz bitiyor ve staj yapmak için hastane bulmaya geldim izmir'e dedi. hadi şimdi beni evime bırak. yarın 11-12 gibi gelirim evde ol beraber bakarız." dedi. kabul ettim.
telefon numaramı verdim. ama kendisinin veremeyeceğini söyledi. numarasını silmiştim ama bir yerlerden bulsam da farketmezdi, hattını değiştirmişti.

bugün saat 11 civarı eve geldim. üstünden 15 dakika sonra eski kız arkadaşım geldi. ama artık arkadaş gibiydik. ikimiz de birbirimize soğukça davranıyorduk. evime yakın ilk özel hastaneye gittiğimizde merkezi biraz daha uzak olan diğer özel hastanelerine yönlendirdiler. buca kadın doğum hastanesine de gidelim diye konuştuk. oraya gittiğimizde de saat tam 12 olduğu için öğle arasına girdiklerini söylediler ve saat 13:30'a kadar ilgilenemeyeceklerini söylediler.

o zaman ben merkezdeki hastaneye gideyim orada bir kız arkadaşım var sen eve geç ben saat 3-4 gibi yanına gelirim dedi. kabul ettim ben de o sırada traş olurum dedim. traş olup eve geçtim.

saat 3 oldu saat 4 oldu saat 5 oldu ama gelen giden yok. biraz kafamı koyup dinleneyim dedim. uyuyakalmışım. ve saat akşam 9 da uyandım. yani şu entryimden 1 saat evvel.

evet 'melek' çok güzel intikamını aldın. tebrik ederim. seni çok zamansız bırakmıştım ve ağlatmıştım.

ama keşke yapmasaydın be bunu. en azından bir mesaj atıp gelemeyeceğim deseydin. ama vereceğin mesajı 10 numara verdin. taşı gediğine oturttun. bana da ayağa kalkıp alkışlamak düşer.

ve bu yaptığına çok sevindim 'melek'. çünkü benim gözümde aşırı duygusal ve güçsüz bir kızdın. öyle olmadığını da en güzel şekilde kanıtladın. buna da oldukça sevindim.

-hoşçakal.
sevgili sözlük behzat ç'yi izlemeye başladım, iki bölüm izledim daha ama çok sevdim. devamını getiriyorum.
şu yaşa geldim hala sevmiyorum saçlarımı kestirmeyi.tüm özgüvenim gidiyor yahu yeter.
kapalı telefonlarla konuşur oldum ama suç bende değil ona ben tramwaydan inince konuşalım dedim. aradım uzun uzun ama açmadı bende şuan şerefsiz evladıyım ki açmayacağım o telefonu, açım yemek yiyecem arkadaş.
istanbul benden büyük, onla başa çıkamayabilirim ama eskişehir'i çok pis hacamat ederim
Melankoligin anlamını yeni öğrendim ve melankolik olduğuma karar verdim.
hayattan hiç zevk almıyorum. aramasın arkadaşlarım, rahat bıraksın herkes beni.
amına koyim bi kafa dinleyemiyoruz evde.
Hayatınızı sikmiş birine "Hayatımı siktin." demenin manası yok. O her şeyin farkındadır. Koskoca bi hayatı yanlışlıkla sikmiş olamaz.
unuttum galiba.
bugün fotoğraflarına bakınca üzülmediğimi hissettim.
bazen ağzımda bir kabızlık ağrısı duyuyorum ve lavman yaparcasına alkol basıyorum içeri. sonra patır kütür bi konuşmalar, bi cümleler dökülüyor, saçılıyor. harf kusuyorum etrafa, sonra birleşip kelime oluyorlar, cümle oluşturuyorlar, ama sonra düşünüyorum hiçbirinin anlamı yok.
Eski bir dostun Eski sevgilisiyle baristigina tanik Oldum. Hayatta basarilar diliyorum onlara. AMA exten next olmaz diyebiliyorum, oyle duydum yani.
insanları mutlu etmezseniz, mutlu olmayı beklemeyin.. içiniz boş, hayatınız boş, varlığınız anlamsız olur.
bir gün asıldığım kız ben lezbiyenim derse, ben de az ibne değilim deyip ortamdan kaçıcam.
bir gün, bir gay bara gidersem ibneliğin lüzumu yok deyip ortamdan kaçıcam.
Bugüne kadar autocad'de çizdiğim tüm çizgileri uçuca ekleyip, vücuduma sarıp kendimi mumyalamak istiyor ve 150 yıl uyanmak istemiyorum.
arkadaş yok bendeki inat çok garip. ulan benki bu modern warfare 2 de loose ends bölümünde o 4 kişiyi canlı çıkartıyorum (scarecrow,ozone, ghost(bu pezevenk gebermiyor zaten), roach) , normalde geberiyorlar evde, evden çıkıp 10 metre gitmiyoruzki bu iki salak kayboluyor. 2 dir aynı şey oluyor sinirleniyorum he.
bugün karakoldaydım ve akabinde polisler tarafından eve bırakıldım. ekip otosuyla dolanmak çok eğlenceli, bir o kadar sinir bozucuydu.
günün en trajikomik tarafı, yaşanan olayda şikayetçi olan ben olmama rağmen, annemin olayı mabadından ** anlaması, yeni kalp krizi geçirmiş olan babama aksetmesi ile istanbul emniyetin ayağa kaldırılması ve nezarethaneler de müge anlı'ya evladı düşmüş ebeveynler gibi feryat figan beni aramaları.
durumu onlara açıklayana kadar girip içerde yatmayı tercih edebilirdim.
neyse, sonuç itibariyle haklıydım, kazandım. *

editülimla.
(bkz: bahar şenliğine beyaz önlükle gelen tıp öğrencisi)

anam 00:00'a denk geldi. 00:00'a denk getirmek için genç uğraşanlar rahatsız *
muhtesem yuzyili carsamba aksami televizyondan izlemeyi degilde persembe sabahi internetten izlemeyi tercih ediyorum. neden boyle bende bilmiyorum. hatta carsamba aksamlari stari acmiyorum sirf gormemek icin. ilginc.
* kışın banyo yaparken banyo taburesine oturmadan önce sıcak suyla bi güzel ısıtırım. kıçım donuyor yoksa.

* evdeki banyo taburesi delikli. banyo esnasında bi süre oturduktan sonra popomda minik minik baklava desenleri oluşuyor.

* yuvarlak delikleri olan banyo taburesi almaya karar verdim. baklava deseni sıktı gari.

* kışın banyonun duvarlarını duşa girmeden önce sıcak suyla yıkarım ki değdiğimde bi taraflarım soğuktan ürpermesin.

* şu hayatta bir çıplak ayakla giydiği terliklerinin topuğuna vururken çıkardığı 'şak şak' seslerine aldırış etmeden etrafta gezen bir de tipine bakmadan türlü türlü yalakalıklar yanar dönerlikler yapmaya çalışan süs köpeklerini kıskanırım. o nasıl bi özgüvendir ya..

* bu aralar kendi kendime sorular sorup kendi kendime yanıtlamayı huy edindim. manyak mıyım neyim ya?.. yok ya değilimdir.

* bazen başıma gelenlerden telefonuma gelen o bilindik mesajları 10 kişiye göndermediğim için kendimi sorumlu tutuyorum. keşke dinleyip göndereydim diyorum. sonra geçiyor.

* telefonlar konuşmam bitince kapatmak için on onbeş defa 'hadi' demek zorundaymışım gibi hissediyorum. "hadi görüşürüz, hadi, hadi eyvallah, hadi selam söyle..."

* çok yakın arkadaşına 'cankuş' diyen bi ben mi varım da kimse bunun anlamını neyin bilmiyor amk anlamıyorum. iki saat açıkla, sonra da tikilerin beğenmemezliklerini gör. senin kankini siker benim cankuşum. akıllı ol.

* şu yaşıma geldim şahin ve doğan marka otomobillerin farkını anlayamadım. bakıyorum bakıyorum bulamıyorum bi daha gördüğümde ayırt edebileeğim bi tarafını. çok severim o ayrı.
buraya yazmak için gece 12' yi bekleyenlere çok gülüyorum.
televizyonun nasıl çalıştığını anlamıyorum. sinyal, ters radyo dalgaları,transmitter, vırt zırt; alayı yalan amına koyim, bunu icat eden de nasıl çalıştığını bilmiyor. saçmalık, böyle bir şeyin mümkün olamaması lazım.
uzaktan gelen jeep benzeri bir araç gördüğümde hasetimden çatlıyorum. yaklaştığında kia veya nissan ise rahatlıyor range rover ise daha da öfkeleniyorum. bu arada ben öğrenciyim. bu neyin kafası böyle erkenden.
bugün, iki tane konu anlattım bugün birisi güzel geçti, diğerinde artık çuvalladım seminer dersi için, viral pazarlama-turizm pazarlaması için azerbaycan'ı anlattım ben!...

yalnız, çok karıştırdım...

sonrası istatsitik sınavından yine kaldım ben...

bir daha 20 aldım maalesef yine..

yapamıyorum ilk önce çok takmasamda şimdi içime durdu...

beni kötü hissettirdi...
not, neden eksilediiniz ki, size yalan borcum mu vardı ...
karşımda kendini övmeyi seven biri varsa bu durumdan rahatsız olacağıma eğlenmeye çalışyorum. şöyle ki karşımdaki övünmeye başladığı an gazı verdikçe veriyorum, "ya senin bir de şu özelliğin var, tabii canım, yani sen şöyle bir insan olduğun için...." gibi kalıplarla karşımdaki egoistin kıçının arşa yükselmesini keyifle izliyorum. kötü biri değilim ve bunu sadece kendini dünyanın merkezi sanan insanlara yapıyorum. *