(bkz: hayatımı mahveden ilişkimi anlatıyorum)
(bkz: sabah dersim var)
brazzers, 2012.
Sene 2005. Yine 31 çekiyorum. Işte ne olduysa pozisyon değiştirirken oldu. Bir anda peçete kaydı. Etraf battı. Bir anlık dikkatsizlik nelere sebep oldu.
adı üstünde hikayedir, gerçekle pek bağdaşmamaktadır.

bazı yazarların bu konuda "pireyi deve yapmak" gibi bir becerileri vardır ki; neredeyse türkiyenin yarısıyla sevişmiştir.
vücudumu yeni yeni keşfettiğim zamanlardı.

asude abla var yan komşunun kızı tam 27 yaşında... süt gibi beyaz teni, dolgun göğüsleri, gözleri kaşları dudakları daha neleri neleri 4x4 lük bir hatundu. yan komşu tüm çocukları evlendirmiş bunu da evlendirmiş ama bu 1 sene evli kalıp geri gelmiş baba ocağına. evlenmeden önce her gördüğünde yanağımı sıkar "nasılsın ufaklık?" varsa yanında bozukluk harçlık verir yoluna devam ederdi. öyle hayrandım ki ona, evlendiği zaman damadı öldürme planı bile hazırlamıştım kafamda. çocukluk işte aptalca şeyler. boşanıp gelince de artık ben eski ben değildim. içime sanki bir yaratık girmişti sesim kalınlaşmış kıllar uzamış muhtelif yerlerde, uzatmayayım ergenliğe büyük bir ihtişamla girmiştim. asude ablanın gelişine içten içe sevinmiştim. hayran olduğum kadındı sonuçta. ama evlilik ona hiç yaramamıştı. o eski bakımlı alımlı çalımlı kadın gitmiş yerine kendini salmış sigaraya başlamış biri gelmişti. ama yine de güzeldi be kardeşim.

balkonlarımı yan yana olduğu için akşamlarımız ailecek beraber geçerdi. herkes uyumak için gittiğinde ben kalırdım asude ablamla sohbet etmek askılısından memelerine daha çok bakmak için. her mastürbasyon yapışımda onu hayal ediyordum...

sıcak bir yaz günüydü...

annemlere ödevim var deyip onları düğüne gönderdikten sonra vcd player a bizim piç serdardan aldığım cd yi taktım. sarışın hatun acayipti 3 kişi grup seks yapıyorlardı ben de elimde peçete şortu indirip işi görmeye koyulmuştum. 5 dakika geçmeden boşalmıştım, tam gözlerimi tavana dikmiş pişmanlığımı yaşarken balkon kapısı aralandı. aman allahım hemen apar topar peçeteler bir yana tv yi kapatma çabam öte yanda şortumu üstüme çekmem diğer yandan ani bir hareketle toparlanayım derken asude abla girmişti içeri.
o an utancımdan yerin dibine geçmiştim. ne diyeceğimi bilemiyordum. annemler asude ablaya gözkulak ol demişler benim için, o da seslenmiş ben duymamışım o da balkondan geçip girmişti.

-ne yapıyorsun sen hınzır?
+şey abla kem küm...?!??!
-tamam tamam utanma kimseye de söylemem olur böyle şeyler bu yaşlarda, ben de az yapmadım. deyince ben bir rahatladım ama hala utanıyordum.
-yalnız işini bitirmeden gördüm de senin ki de büyükmüş ha.
+aman abla neler diyorsun?

meğer asude abla içerden sesler gelince kapının üst camından içeriye bakmış beni boşalırken izlemiş.

-dur bir de yakından bakayım; deyip hemen şortumu indirip yalamaya başladı. inanamıyordum, ilk seksimi hayallerimi süsleyen kadınla yapıyordum.

+asude abla seni çok seviyorum sana aşığım zaten evlenip gitmene o kadar üzüldüm ki anlatamam.

-benim için de pişmanlıktı derkene iyice yalıyor bir yandan da kendi kukusunu okşuyordu. hadi içime gir dedi
+abla ben daha önce yapmadım nasıl olacak.
-tamam ufaklık kontrol bende derken gülümsüyordu.

hadi bu sefer arkadan yap derken birden bana dönüp vurmaya başladı. abla yapma abla yapma derken birden babamı gördüm karşımda

meğer uyuyakalmışım tv nin karşısında babam da;

+porno mu izliyon bu yaşta eşşoğlu eşşek, derken bir yandan da tokatlarını saydırıyordu.
-baba valla bi daha izlemicem baba vurma.

kıssadan hisse ; her kuşun eti yenmez.
bildiğimiz sıradan cinsellik barındıran cümlelerdir.

hamamböceği tarafından hunharca sikildiğim bir akşam sonrası bizim 7 arkadaş acımadan girdi köyün ihtiyar heyetine.
görsel
Gerçekte olan;

Elim yavaş yavaş marketten rica minnet aldığım tester elidor'a doğru gitti. Onu önce uzun uzun seyrettim. Açma çentiğine doğru yavaşça uzanıp büyük bir heyecanla onu nazikçe açtım. Sonra avcumu usulca ona doğru götürüp...
onu benimlen garı bilir.
kundağımı açtıklarında orama sinek konmuş dolaşıyordu. çok keyif almıştım .
iki aykırı insanın ateş gibi yanan bağırlarından bir kor gibi dillere düşen sonra da bedene nüfuz eden (bu aşka binaen tarifi yasak doğuran) bambaşka bir coğrafyada absürt bir şekilde eğreti duran bu aykırı ala aşk hikayesini sizlerle paylaşıyorum:
cabbar ve bahattin yıllardan beri birlikte çalışan kamyon şoförleridir. cabbar evli çoluk çocuk sahibi orta yaşlı bahattin ise bekar hiç evlenmemiş yakışıklı esmer bir gençti. bir gün iki kafadar iş güç bunalımından biraz olsun uzaklaşmak için şehirden uzak bir kuytu köşede kamp yapmak isterler. ikisi de uzun yol şoförü olduğundan böyle yerleri avuçlarının içi gibi bilirler. kamp yerine varırken cabbar içinde bastırdığı gayliğin alevlerini titreyen ve tuvalet fırçası gibi sertleşmiş olan pos bıyıklarının abazanlıktan şişmiş, zonklayan dudaklarına batmasıyla farkına varıyordu. bahattin de ona karşı boş değildi ama hiç renk vermiyordu; bir an önce cabbarın dev yarağını nesquik tavşanı gibi emmek istiyordu ve onun kıllı göbeğini yalamak, belgrad ormanı gibi olan göğsünde sabahlayıp adeta miğfer dibindeki patlayan sur duvarı gibi darma dağın olacak olan göt deliğinin tatlı acısını onun yanında yatarak dinlendirmek ve sonraki aksiyon için biricik aşkının uyanıp güne merhaba demesini arızu ediyordu kamyon camından bozkırın derinliklerine bakarak.

neyse kamp yerine vardıklarında hava kararmıştı ve hava göt kesiyordu. hemen bir ateş yakıldı. bahattin'in cılız kadınsı bedeni soğuktan anadolu ceylanı gibi titriyordu. cabbar bu durumu fark etmiş olacak ki bahattin'e: 'gardaş sen üşüdün heral benim yün ceketi gey hele' dedi. bahattin hemen kabul etti ve biricik aşkının teninin kokusunun her bucağına sinmiş olan ceketi bir hışımla giyiverdi. bu jest bir şehvetin fitilini ateşleyici etki olarak gecenin aksiyonuna ilk merhala olarak zuhur etti. gece uzun olacaktı iki aşık için biralar içildi, türküler çığırıldı uzun bakışmalar kaçamaklı sarılmalar ve ufak buseler falan derken iki aşık uyumak için çadıra geçtiler. cabbar o kadar azgınlaşmıştı ki uruk hai gibi solumaya başlayıp malafatını eyfel kulesi gibi dikmişti. yavaş yavaş bahattin yaklaşmaya ve yarağını ona değdirmeye başladı. bahattin bunu fark edince yavaşça uyur gibi yaparak cabbar'ı yoklamaya başladı ve sonunda demir gibi olan yarağını spartalıların mızrak tuttuğu gibi kavradı. bir anda yalamaya ve cabbar'ı dudağından öpmeye başladı diken gibi batan ve testosteron kokan bıyıklarına aldırış etmeden. cabbar hemen üstünü başını çıkarmaya başladı, heyecandan elleri titriyordu ve suratı eski kovboy filmlerindeki haydutlar gibi kıpkırmızı kesilmişti. hemen kızışmış aletini bahattin'ın ipeksi yumuşaklıktaki göt deliğine bir merminin namluya sürülüşü hızında sokuverdi. bahattin öyle bir çığlık attı ki çevredeki vahşi tabiat bile lal kesildi ama sonra kendi de zevke gelince dehşetli vahşilikte ve eşi benzeri görülmemiş şehvetlikte aykırı mı aykırı ama bir o kadar da aşkla bir seks yaşandı. bahattin üstü başı döllenmiş şekilde şafağın söküşünü bekledi sevgilisinin gorilsi göğsünde. sonra da evin yolunu tuttular ve aşkları ebediyen sürdü.
rüyadan uyanınca biten hikayelerdir.
(bkz: Bi ona bi ona ver allah ım ver)
Yaz günleri iyi giden hikayelerdir.
dinle dinle bi gün benim kızla sinemadayız diye başlayıp ardı arkası gelmeyen hikayelerdir.
Sıcak bir temmuz ayında yazlıkta yaşanan hikayedir.
Hava 39 dereceydi. Ben Bursa kumla'da bulunan Yazlığımıza gitmiştim. Ailemden bir hafta sonra gelecekti. Liseden yeni mezun olmuştum. Tek başıma kafa dinlemek istemiştim.
ilk gün Sabah Apartmandan çıkarken 2 kız ile karşılaştım. Benden 1-2 yaş büyüktüler. Günaydın dedik karşılıklı. Sonra ben denize gittim. Ama aklımda hep o iki hatun vardı. Bir şekilde bağlantıyı kurmalıydım...
Anlatmaya devam ettiğim yaz tatili hikayesidir.
ilk iki gün deniz ve sitenin havuzu arasında gidip geldim. Akşamları sahile dondurma yemeye çıkıyor sonra evde takılıyordum.
Üçüncü gece yine sahilde dondurma yerken apartmanda denk geldiğim kızları gördüm. Onlar beni farketmemişti. Acaba yanlarına gideyim mi diye düşünürken iki tane çocuk geldi yanlarına. Ben anlamsız bir moral bozukluğu yaşadım ve dondurmamı yiyerek evin yolunu tuttum. Zaten kızlar bana bakmaz gibiydi. Ben henüz liseyi yeni bitirmiş ama onlarda üniversite havası vardı.
Eve gelip PlayStation 1 de winnig eleven açtım. Bir yandan cips yiyor bir yandan maç yapıyordum. Yaklaşık 2 saat falan oyun oynadım. Gol olunca gooolll falan diye bağırırım bu arada. işte Roberto Carlos ile klas bir gol atınca yine anırdım goollll diye. Sonra balkona çıkıp bir hava alayım dedim.
işte o anda üst kat yan taraftan bir bayan sesi geldi.
+ kimin maçı var ya bu akşam?
Kafamı çevirip baktığımda inanamadım. O kızlar balkona oturmuş bana bakıyorlar ve cevap bekliyorlardı...
Yaz tatilinde yaşadığım hikayenin devamıdır.
part 3:
Ben şaşkın bir şekilde bakarken, yanındaki arkadaşı atladı.
+ Kim attı golü?
Kafamı hafifçe sallayıp kendime geldim. PlayStation oynuyorum, golü ben attım... Dedim. Kızlar kahkaha attılar. Kızları güldürmek bana bir özgüven kazandırmıştı sanki. Bu cesaretle: isterseniz birlikte gol atalım dedim. Biz oynamasını bilmiyoruz... Dediler.
Sonra balkondan balkona muhabbet başladı.
+ geçen yaz sizi burada hiç görmedim. Orada bir teyze ve amca oturuyordu...
- anneanne ve dedemiz onlar. Torunlarıyız biz.
+ aaaa siz kardeşsiniz.
- evet, Almanya'dan geldik ziyaretlerine.
+ ne güzel, hoşgeldiniz. bende tek başıma geldim. Ailem sonra gelecek.
- tek canın sıkılıyor mu?
+ aslında sıkılmaya başlamıştım. Ama sizinle tanışmak üzereyim şu an. Benim adım volkan.
- Ben ebru, bende elif.
+ memnun oldum kızlar...
dinlememek için özel mesajımı kapattım.

dişi sanmayın erkeğim.