bugün

kizlarin serserilerden hoslanmasi diye bir gercek var, inanmayaniniz varsa simdiden soyleyim dogru. deneyen cok arkadasim oldu, ben de denedim, sonuc gayet guzel. ayni sey sozluktede var mi acaba diye dusundum, ama gozlemleme imkanim cok kisitliydi, gerek cografi uzaklik, gerekse sosyal ortamdan uzaklik, yapabilecegim tek sey, bu tecrubeyi edinmis diger sozluk yazarlarinin hikayelerini dinlemekti. butun anlatilanlari dinledigimde beynimden vurulmusa dondum, aman allahim bu nasil olabilirdi, demek ki bu adamlar zirvelere bos yere gitmiyor, saatlerde sozluk basinda bos yere takilmiyordu. hatta moderatorlere, "trolluk yapan yazarlari ucurun, burasi ulvi bir bilgi alis-veris merkezi" diye mesaj bile attim, ikinci kez basimdan asagiya kaynar sular dokuldu, bu olamazdi, evet olamazdi. gelen mesaj gercekten urkutucuydu, "isteyen istedigini yapar". bu cevap karisinda kendimi daha fazla dizginleyemedim ve elimdeki bir fincan kahveyi duvara dogru firlattim. ev arkadasim korkmustu, beni ilk defa bu kadar sinirli gormustu, ben bile aynada kendime bakinca gozlerime inanamadim, bir an icin kendimden korktum. kendisi turkce bilmedigi icin o an gelen mesaji anlayamamisti, ama daha sonra ona olayi anlattigim zaman o da bana hak verdi. o anki sinirle laptopumu duvara firlatmadigim icin gercekten sansliydim, daha 2 ay once aldigim laptop bozulsaydi, ne yapacaktim? yapilacak onlarca proje, yedeklenmemis bir suru bilgi, evet o an gercekten kendimi sansli hissettim. tuvaletten aldigim bir bez parcasiyla duvardaki kahve izlerini yok etmeye calisiyordum, ama kirilan benim ugurlu fincanimdi, beni gercekten uzdu. takriben bir saate yakin zaman gecti, artik daha sakindim, bu iki sok dalgasi bile beni cokertemediyse artik kolay kolay pes etmezdim. cok ofkeli bir mesaj yazdim tam moderatore dogru yollayacaktim, kendi kendime "oglum ya onlar hakliysa" diye cok can alici bir soru sordum. cevaplamaya calistigim da ise kendimden utandim, evet o en sevdigim kahve fincanini bos yere duvara atip kirmistim. belki onlar hakliydi, evet evet kesinlikle haklilardi, yirtik olmak, onceden belirlenmis format denen sinirlara uymamak, isyan etmek, evet trollerin felsefesi buydu. zorla dayatilan kurallara uymayip, sanki bir dereden tasarak kendi yollarini kendileri ciziyorlardi, saygi duydum. sonuc olarak kim isterdi ki, sadece tanim entryleri girip, konuyla ilgili icinde hicbir espirituellik olmayan yazilarin sahipleriyle tanismaya, yuzde yuz haklilardi.
zirvelerde yasanmis tecrubeler ile dogruluk payi hayli yuksek durum.
sözlük kızlarının legolasa s*ktiri çekip orclarla aleme gitmesi gibi bir şey heralde
(bkz: anlamadım osman abi).
(bkz: trollerle aşk başkadır)
(bkz: troll olmak kolay mı)
(bkz: sen hiç troll sevdin mi)
(bkz: sozlukte tanisilan troll yazarla delice sevismek)
(bkz: sozlukte trollerin bulunmaması)
undead'lar varken külliyen yalandır.