bugün

2000-2001 eğitim-öğretim yılında hazırlık sınıfının ilk Dönemini okuduğum okul.

Yatakhanesinin kalın taş Duvarları vardı. Pencereyi açsanız bile duvarın kalınlığının anca yarısına gelirdi.

Banyosu hamam şeklindeydi ve yatakhaneye biraz uzaktı. Kışın banyo edince titreyerek yatakhaneye giderdik.

Kışın yağan karla kartopu yapamazdık hiç kum gibiydi kar.

4 kişi bir tabldota dökülen kahvaltıyı yerdik. Kışın çok soğuk olduğundan teneke tabaktaki margarinle reçel donardı. Kahvaltı bıçağıyla donmuş reçeli kenarından traşlıya traşlıya Ekmeğe koyar buz halinde yerdik.

Şimdi bakıyorum da sanki 2. Dünya savaşındaki toplama Kampı gibiymiş be. Ama inan olsun gözümde tütüyor.

Ailemden ilk uzak kalışımdı. Kaydımı yapıp gittiklerinde Arabanın arkasından bakakaldım o gün. Sonra bir Köşeye sığındım ağladım.

Hababam Sınıfı gibiydik. Herkes yatılı. Gündüzlü okuyanlar da kırsal ailelerin çocukları. Bana iSTANBULLU derlerdi. Istanbuldan gelmiştim çünkü.

Gündüzlü arkadaşlar bize akşamlık getirirlerdi bazen. Yatmadan önce yerdik. Tulum peyniri, yufka ekmek, bir tasta petek bal. Bir keresinde kaz etiyle pişmiş pilav getirdiler. Çok güzeldi o pilav.

Şimdi ne haldedir bilmiyorum. Şimdiki öğrenciler de bu kış bizim üşüdüğümüz gibi üşürler mi? Yemekleri nasıl çıkıyor?

Ama ne olursa olsun oradaki arkadaşlıklar unutulmuyor hiç. Aileden uzakta aile oluyorsun her biriyle. Geçen 16 senenin ardından halen daha görüştüğüm Arkadaşlarım var. Ben hasta olunca ilaçlarımı getiren arkadaşım gece üst ranzaya çıkıp annem gibi ateşime bakan yatakhaneye yemek getiren canım kardeşim, biz yatılılara çerezlik meyve kuruları getiren sen güzel gözlü Karslı kız iyi ki sizi tanımışım.