bugün

amerikan dış politikasına yön tayin etme noktasında teoriler geliştiren, son dönemde 'kıyıdan dengeleme' adını verdiği bir teoriyi dillendiren, 'ittifakların kökenleri' ve 'amerikan gücünün kökenleri' adlı kitapların yazarı olan, neo-realist ekolün önemli temsilcilerinden harvard üniversitesi'nde ders veren profesör.

geçen ay analist dergisine mülakat veren walt, amerikan dış politikası ve ortadoğu'ya dair önemli şeyler söylüyor:

öncelikle abd'nin dünyanın her yerinde liberal bir hegemonya kurma idealinden vazgeçmesi, ırak ve vietnam benzeri hatalar yapmaması gerektiğini belirterek, abd, dünya yönetiminde yine etkili olmalı fakat müdahil olduğu bölgelerde direk güç kullanmak yerine yerel unsurları kullanarak çözmesi gerekliliğini vurguluyor. (kıyıdan dengeleme adını verdiği bu yaklaşımın ortadoğu'da şu an uyguladığı yöntem olduğunu söyleyebiliriz.)

walt, ab'nin kendi bütünlüğünü sağlayıp tek bir ülke haline gelemediğini, rusya'nın düşüşte olan bir güç olduğunu, yükselen bir güç olan brezilya'nın ciddi sorunlarla yüzleştiğini (amerikan darbesiyle yönetim değişene kadar yükselen güçtü), hindistan'ın ilerde büyük bir aktör olabileceğini fakat katetmesi gereken çok yolunun olduğunu, dolayısıyla dünyada amerikan hegemonyasına rakip olabilecek tek devletin çin, odaklanılması gereken bölgenin de asya-pasifik olduğunu dile getiriyor.

ortadoğu coğrafyasında tek bir devletin domine edici güç olmaması gerektiğini, abd'nin; mısır, israil, iran, suudi arabistan ve türkiye'den hiçbirinin bölgeye egemen olmasını istemediğini ve güç dengesinden yana olduğunu belirterek, biz diyor bu devletlerden birini destekleyemeyiz diğerlerini dışlayarak. bu ülkelerin hepsi bizi memnun edebilmek için uğraşmalı, sabah uyandıkları zaman 'bugün washington'u memnun edebilmek için ne yapmalıyım' sorusunu sormalı diyor.

türkiye-abd ilişkilerinin geldiği sıkıntılı noktaya dair orjinal bir şey söylememekle birlikte 11 eylül'ü milat olarak belirtip, ırak işgaline türkiye'nin katılmamasının (kendisi türkiye'yi haklı bulmakla birlikte) ilişkilerin kötüye gitmesinde ana unsur olduğunu, ortak tehdit algısının süreç içinde farklılaştığını, arap baharındaki karmaşanın çıkar farklılıklarına yol açtığını, suriye'deki başarısızlıkla da ilişkinin kopma noktasına geldiğini belirtiyor. fakat abd'nin kürt politikasına ve pyd ile ittifakına dair pek bir şey söylemiyor.

her ne kadar walt, abd'nin 'kıyıdan dengeleme' stratejisinin çok uzağında olduğunu, her bölgede haddinden fazla müdahil olduğunu belirtse de esasen bölgedeki unsurları maşa gibi kullanarak islam coğrafyasına nizam verme çabalarını görmemek mümkün değil.