bugün

Ergenekon-Balyoz davalarından tutuklu kişilerin çoğunun avukatının kendi oğlu veya kızı olması sizce de garip değil mi? insanın aklına iki şey geliyor : ya kendi çocukları dışında kendilerine inanan avukat bulamıyorlar, ya da hala eskiden beri yapmayı pek sevdikleri psikolojik savaşa devam ediyorlar duygu sömürüsü yöntemiyle.
böyle birşeyi yargılamadan önce düşünmek gerekiyor. diyelim ki sen avukatsın ya da ailende avukat olan birisi var herhangi mahkemelik bir durum oluştuğunda yakının avukat ve müsaitse onu tercih etmez misin? şahsen kardeşim avukat ve ben öyle yapıyorum. evet hiç avukat bulamadığımdan ve duygu sömürüsü yapmayı istediğimden.

(bkz: hassiktir diyorum hassiktir)
(bkz: zırlak hocanın fırıldak talebeleri)

dezenformasyon yapabilmek için ayan beyan yalan söylemekten dahi çehinmeyen bu latent sürüsü müslümanız diyerek müminlerin inancına küfrediyor.
jorge borge, girdiğim entry üzerine "dezenformasyon", "latent sürüsü", "müslüman", "mümin" kelimelerinden bohça dikip ortaya serivermiş.
1- Ben ne müslümanım, ne hristiyan, ne de şaman... Kendimi bildim bileli ateistim.
2- Yazdıklarımdan hangisi yalan, bir zahmet açıklayıver : irem Çiçek (Dursun Çiçek), Zeynep Küçük (Veli Küçük), Nazlı Çubuklu (Hıfzı Çubuklu), Elif Özüer (Sedat Özüer), Selin Güler (Ziya Güler)... Unuttuklarım varsa sen tamamlarsın artık.