bugün

salakça bir istek. aptalca. toplumun değer yargılarını yok sayıp güya ilerici havası verilmiş bir fuhuş stili. ya önce .ötünüze bir don alın. sevişmek güzel şey sevişin itiraz yok, fakat aynı evde yaşamakta ne oluyor, kimsiniz lan siz? senin baban olsa olsa belediyede işçi ötekinin ise köyde çiftçidir. hayır çok aristokrat bir aileden gelsen ne olacak. öyle bir tabaka da yok ya bu ülkede o da ayrı bir mevzu. yapmadan önce çokça düşünülmesi gereken bir konudur.
evlilik gibi bir şeydir. bence uzak durulması iyidir.
çevre baskısı ve inançlar sebebiyle engellenen istektir, bunun yanında riskleri de vardır sonunda evlenilecekse bu hadise gerçekleştikten sonra istenmeyebilir, çünkü ,klasik belki, ama herbişi yaşanamışken evlenmeye ne gerek diye düşünür insan evladı düz mantık belki ama her boku yaşayalım diye mi evleniyoruz diye sorarım bende...*
evliliğin garantisi olmadığı için çok da yerinde bir istek olmayabilir. zira ben senelerini başka bir erkeğin evinde geçirmiş kızdan kıllanırım, bu kadar tecrübeye gerek yok.
kendisinde deneme sürüşü yapılmasına izin veren insanların içinde olduğu dejenere hayat biçimi.
(bkz: dost hayatı yaşamak hevesi)
evlenmek istemeyen erkeklerin yaşamak istedikleri hayattır.
henüz uzun saçlı-küpeli erkeklerin dayak yediği bir toplumda aynı evde yaşamak isteyen çiftlerin birileri tarafından savunulması 15 yaş zeka düzeyine sahip pıtırcıkların ya da gerçekten 15 yaşında bazı çocukların aramızda olduğunu gösterir. toplumun buna alışması için önce şu toplumu değiştirmeyi düşün. ayrıca öyle geçilecek bir yargı değildir o. eğer basarsan nasırlı ayağına öyle bir patlarki .ötümüzü bir yerlerde kapamaya çalışırız. aynı evde yaşayan bir çift saniye saniye sevişmese bile sevişiyordur neticede. burası türkiye ve uyanın.
ne kadar çok düşmanı olduğunu görmüş olduğumuz istek:

(bkz: kedi uzanamadığı ciğere mundar der)
(bkz: şuursuz istekler)
her aşkın bir gün biteceği, her sevgilinin bir gün gideceği gerçeğini kabul edersek hiç mantıklı bir istek değildir.

zira sadece insanlar değil, evler, eşyalar da alışıyorlar.
birlikte dinlediğiniz radyo, onun hep sol tarafında uyuduğu yatak, film izlediğiniz üçlü koltuk, en sevdiği bordo perdeler de sizi protesto edecek o gidince.
bu yüzden, hep seveceksen onun evinde sev, bir kere sevişeceksen kendi evinde seviş.

eve alışmış, evin alıştığı biri giderse, terk edilmelidir o ev. bir daha yeni birine açmaz kapısını çünkü. sahibine bile. hatta en çok sahibine eder eziyeti.
konuşur her eşya, onsuz kaldığını yüzüne vurur. çalmayan radyo, yatağın sol yanı, boş üçlü koltuk, içilmeyen kahve, yenmeyen çikolata, susmayan aynı şarkı...hiç dinlemediğin ama öğrendiğin, öğretilen bir şarkı.
Kulağa hoş gelsede kız tarafı için hiçte mantıklı olmayan eylem. Hayır yani ne gerek var, elin herifinin donunu gömleğini ütüleyip karnını doyurucan?
ilk zamanlar cazip gelmesine aldanilmamalidir.
Evlenmeyi anlamsızlaştıran istektir.