bugün

tuhaf ve güzel geliyor insana onları uzaktan görmek daha sonra bir an önce tanışma isteğini uyandırıyor. kısa da olsa birazcık konuşmak, tanışmak *, o aileden biri olmak için can atılır. sevgili zaten sevildiğinden * onlar da ilk görüşte sevilir ama henüz tanışılamadığı için hafiften üzüntü de vardır.
eger ki kizin ailesi ise; sizden nefret eden bir ailedir. Size isinmalari sürec alir, bu da sabir gerektiren bir ugrastir.
tanışmak için can atılan insanlardır.
tarafından veto edinildiği taktirde ilişkinin hiçbir olumlu yöne varmayacağı kesindir.
(bkz: agzinla kus tutsan)
tanışma sırasında insan vücudunda oluşan gereksiz gerilimlere neden olan ailedir."ula acaba tipimi beğenmediler mi?", "sakkalımı kesse miydim?", "babası pis baktı lan galiba" gibi gerilimlere neden olur.. daha sonra kıza " ne dediler kız" diye sorulur. "hiiiç" dediyse bilin ki bu aşk burada biter...
daha baştan nefret edilen bir tipe çeviren ailedir kendileri. nedense kız aileleri hep böyledir. aslında haklıdırlar. kızlarının kandırıldıklarını düşünürler. ama bu olay erkek tarafında da vardır. yani bir türlü ısınılmaz ama sonunda gülen taraf sevgililer olur. sevgilinin ailesinin fonksiyonu da dereyi geçene kadardır.
sevgilinin ailesi her zaman tehlikeli bir bolgedir. o bolgeye girdiginde cok dikkatli davranmak gerekir, herhangi yanli$ bir hareket, ayagini mayinin ustune basmak ve cekememek gibidir. bir tarafta caninizdan cok sevdiginiz insan vardir, diger tarafta gururunuz.

gururunuz icin sevgilinizden, sevgiliniz icin gururunuzdan olabilirsiniz.
mayın tarlasıdır.
hele bir kız için, sevgilinin ailesiyle tanışmak -annesiyle desek daha doğru olur- greyfurt yemek gibidir. o eşkimsi tad greyfurt bitse de peşinizi bırakmaz.
öncelikle erkek anneleri -hepsi olmasa da yüzde 90ı- biricik oğullarını kandırıp tuzağına düşüren aşifteyi şöyle bir süzerler. öpmeye tenezzül etmezler, sadece ellerini uzatıp soğuk bir "merhaba".. işte o an ilk mayın patlar ayağınızın altında. sırtınızdan kalçanıza doğru buz gibi bir ter damlasının süzüldüğünü hissedersiniz.
"merhaba, nasılsınız?"
"iyiyim. siz nasılsınız"
ve ikinci patlama... siz diyor ya! siz! bunun kadınca da anlamı "seni hiç beeğenmedim kırmızı kafa, benim minik prensimi kandırmış olabilrsin ama beni asla" dır.
"teşekkür ederim bende iyiyim" işte konuşma bitene kadar atılan en büyük yalanlarıdan biri budur.

bunu böyle sonuna kadar yazabilirdim ama inanın şimdiden ter bastı, devam edemiyorum.

her buluşma/karşılaşmada "ulan bu sefer ters bişey demese bari"ye eşlik eden "belki sevmiştir kaç sene oldu alışsa artık ya, hadi bebeğim, hadi" serzenişi..

ama bu sefer olacak sözlük.. biliyorum.. bu sefer!
iftara, yemeğe, gezmeye, tozmaya, oraya, buraya, şuraya çağırdıklarında ertesi gün sınavınız olsa bile hayır diyemediğiniz topluluktur.*
Alismak istediginiz onlardan biri olmaya can attiginiz ailedir.
ilişkinin bel kemiğidir. red verdilermi bitersin.
Kafama taktigim buyuk bir problemin sahibidir. Ne olacak sonumuz bilmiyorum.