bugün

sünepe erkektir! dünyanın en abaza erkeğidir aynı zamanda! elinin şekli değişmiştir, yumuklaşmıştır o derece! ama bu hala efendi ayağına yatar, sevdiğini söyleyemez! bi şeyle uğraşırken sizi izlemeye alır, oyulasıca gözleriyle rahatsız eder durur ama iş aşkını itiraf etmeye gelince mal gibi kalır! bana bak senin yaşaman bile hata! öl bence! salak, aptal, eşşek! pis kaka insan seni!
acı çekmeye mahkum olan insan türüne örnek.
'içimde patlayacağına, götümde patlasın' felsefesini acil olarak benimseyerek cesaretlenmesi gereken erkektir.
söyleyince de bir şey değişmeyeceğini bilen erkektir.*
Salak ve aptal erkektir. Zamanlamayı tutturamaz eline gelen fırsatları kaçırır.
Ben sevdiğimi söyledim benden kaçmaya başladı kara sevdalı oldum.
2 sene oldu hala ilk günkü gibi seviyorum.
bu aşk acısı çok değiştirdi beni karamsar oldum (adam oldum).
çok ciddi sorunlarım oldu madde kullanımı ve çok zor gülmek gibi.
bende herkes gibi gülüyorum ama mutlu olamıyorum.
çok kötü bişey bu aşk acısı ama insanı yücelten aklını başına getiren bir duygu.
bu aşk acısını çekersin bir süre sonra anlarsın kendini (ben buyum) dersin.
yani bu duyguyla kendini asıl olan kendini özünü keşfedersin.
Delikanlıdır, adamın hasıdır öyle önüne gelenle ilişki yapmaz konuşurken bile hep mesafeli olur. Severse kimseye söylemez o kendinde kalır. En sonunda kız başkasına gittiğinde de bir sigara yakar mutluluklar diler. Ama şu durumda kıza sorsanız kız o sevdiğini söyleyemeyen delikanlıya aşıktır...
Ben oluyorum bu pisirik erkek.
Sevdiğini söyleyememek ve terkeden kişiye gitme diyememek bana hep saçma gelmiştir. çoğu insan ay nasıl gidene dur dersin ya da nasıl sevdiğini söylersin diyerek olayı gurursuzluk olarak anlamlandırırlar ama sen kendi hislerini dışa vuramadıktan sonra gururun, onurun olsa ne ne olur, olmasa ne olur. En güzeli seviyorsan söylemektir, en onurluca olan budur. Hem sonrasında keşke söyleseydim pişmanlığı oluşmaz hem kişi egolarını törpülemiş olur. Sevgi yüce bi duygudur, dile getirilmeli.
(bkz: bunediyalektik) evet benim o salak.
KEŞKELERiYLE YAŞAYACAK ERKEKTiR. iÇiNDE HEP Bi ŞÜPHE OLACAK. AÇILSIN GiTSiN NE KAYBEDECEKSiN.
risk almak boğar onu, istemez, korkar reddedilmekten;
kaçırdıkları unutsada onu, yıpratır kendini üzülmekten;
Esasen sevdiğini söylemediği için değil sevdiği bunu beğenmeyecek kadar şansız doğmuş olduğundan pısırık erkek diye ezilen erkektir. Bu kızlara sorsan ayy ne hoş çocuk derler bak nasılda seviyo derler ama realitede gidecen çatır çutur aklını başından alacan o kızın yoksa gözünün yaşına bakmazlar gencecik çocuğun. Bu durum için inceleyebileceğiniz kılavuzumuz:

(bkz: hoşlanılan kızı tavlarken kimyasal kullanmak)
Ne tüketici tipler olmuşsunuz arkadaş. Halbuki aşkın en güzel evresidir gizliden gizliye, reddedilirim de her şey biter korkusuyla uzaktan sevmek.
bendenizi tarif eden kişidir. bunun yerine konuşma arasında aniden iltifat eder işlerin bu şekilde daha güzele gideceğini düşünür. halbuki boka sarmıştır. böyle acemi ve utangaç erkek yerine ilk geceden eve atmaya çalışan erkek kızlar için bir adım öndedir.
ya çok seviyordur, yada gerçekten eziktir.
pislik erkektir. umut verir, seviyomuş gibi hareketler yapar. ama gelip söylemez. belli de etme o zaman madem öyle.
Pısırık degil de korkan diyelim. Kim bilir belkide karsiliksiz oldugunu bildigi icin susuyordur. Belkide kaybetmekten korktugu icin.
bir başkası yüzünden çektiği acıları, sevdiği halde sevdiğini söyleyemediği kişiden çıkaran erkektir.

korkusunu bahane eder, karşısındakine eziyet eder.
benim lan o.

ama pısırıklık değil bu. başka bir şey. ne olduğunu ben de bilmiyorum.
Ergen değildir. Tavırlarından kızın anlamasini bekliyordur. Zaten anlayamayacak kadar kıt kızdan da bi bok olmaz diyordur.
Belki de söylememe nedeni onu kaybetme korkusudur. Kıza açılıp kaybedeceğine susup en azından yakınında olmayı yeğlemiştir.
kendine güveni olmayan erkektir. reddetse ne olur lan ?
Pısırık olup olmadığı konusunda tartışılır erkeğidir. Kızın kabul etmeyeceği bellidir ortada, en azından aradaki bağın kopmaması açısından söyleyemiyordur. Seviyordur çünkü, gerçekten çok seviyordur..
beni çok gerilere götüren başlık. pısırıktım ben o zamanlar evet. kızlarla konuşurken bile yüzüm renkten renge girerdi. lise son sınıftaydım bir ikinci sınıflardan birinde seher diye bir kız vardı. gözlüklü,çıtı pıtı bişyedi. sesi incecik ve oldukça narindi. aşıktım kıza ama ne yaklaşmaya ne de konuşmaya cesaret edemezdim. selamlaşır hatta derslerden falanda konuşurduk ama ben hep içten içe severdim onu. lise bitti ve birbirimizi göremez olduk haliyle. ben üniversiteye gittim,üniversite bitti derken staja başladım. yanında staj yaptığım avukat beni konya çumraya hacze gönderdi. haciz işlemi esnasında bir sorun çıktı bende ofisi aradım. açan ses yabancıydı bizim sekreterin sesi değildi. ben yeni sekreterinizim avukat bey şu an yok dedi. ama ses geçmişten bir yerden kulağıma çok tanıdık geliyordu. haciz işlemi bitti ben geri döndüm. gece saatlerinde otobüsten indiğim için direk eve gittim dinlendim. sabah işe gittiğimde kapıyı açan kız benim lisede aşık olduğum kızdı. daha bir güzelleşmiş daha bir alımlı olmuştu. şaşkınlık içinde selamlaştık. içten içe seviniyor ama bir o kadar da üzülüyordum. kız nişanlanmıştı. artık dönüşü olmaz dediğim bir gün itiraf ettim bir zamanlar onu sevdiğimi. kızın gözleri hafif nemlenir gibi oldu "ne kadar çok bekledim biliyor musun acaba o da beni seviyor mu,gelip konuşur mu diye " dedi. o an içimde kopan fırtınayı tarif edemem ama yapacak bir şey yoktu artık. o günden sonra çok iyi iki arkadaş olduk. bazen olur böyle şeyler, gerçekten severseniz hemencecik söyleyemezsiniz, kendinize saklarsınız sevdiceğinizi. belkide hayallerinizle gerçeğin çelişmesinden korkarsınız.