bugün

insanlar sevdiklerinin sevgilerini sınayarak, sevilmenin tadını sevdiklerinde tatmak isterler. sevdiği kişi tarafından sevilmek; kahpe hayattaki karşımıza çıkması olası, düşünülemeyecek kadar orijinal her dert ve tasada sevdiklerini yanlarında, dayanık ve dik, yaslanılabilecek bir omuz olarak görmek, ve bu güvenin verdiği onurla göğüs gerebilmek isterler bütün olaylara ve bütün günlere. zor günlerin tek kurtarıcısı olan, hayatın tek gerçekten samimi gerçeği olan sevginin baki olduğunu, ve bir gün her şey onları terk etse bile sevenlerin terk etmeyeceğini bilirler. ve bu yüzden sevdiklerinin kendilerini mutlu eden sevgilerini sınayarak onlara güvenmek isterler: onları sevdiği kadar sevilen bir kişi, baki olabileceği garantisini sınamak ister. ve bunun için üzer sevdiklerini, bu yüzden üzerek, onu umursayan ve umursamayan; zorluklarının ve güzelliklerinin paylaşımcısı ve yardımcısı olabilecek kişileri belirler. ardından ise sevilmenin getirdiği egolar başlar acımasızca: seven kişi, hayatın tüm züppeliklerine karşı biriktirdiği kinleri üstlerine savurup, içini haykırışlardan temizlemek için her türlü nazını çekebilecek sevdiklerini kullanır. tümüyle düşüncesizlik, tümüyle tanınma yarışı, tümüyle saygısızlık ve para için bayram, kültür, ahlak vs. tüm değerleri satan bir dünyada, içinde biriken kirleri atıp tazelenebilmek için, sevdiklerinin kendi için yıkılmayacağına inandırıldığı biricik sığınaklarını yaralar biteviye.
birini sevmek, sevmemek, hiçbir şey hissetmemek... önemsizdir. eğer incitmek haz veriyorsa ciddi psikolojik problemler söz konusu olabilir.

insan sevdiğini yabancı olarak görmez, daha kolay açabilir kendini... bu yüzden en çok sevdiklerini kırar. sediğiniz biri sizi kırınca da sizi sevmediğini sanabilirsiniz. * yaşanan şeyler bunlar, ama kimsenin haz aldığını sanmıyorum.