bugün

yavşaklar sürüsü.
Pek bir işe yaradıklarını düşünmüyorum.
Cahil cühela sorusudur.

Grev hakkı olmayan memur sendikalarını filan geçin.

işçi sendikalarının en sarıları bile üyelerinin sendikasız işçilerin kazandığından en az iki kat yüksek maaş almalarını sağlıyor.

Sorun şu ki türkiye'deki işçilerin sadece %7'si sendikalı. Akp'nin ayarladığı kanunlar sayesinde işyerine sendika sokmamak için türlü metotlar var. itina ile kullanılırlar...
Sadece ceplerini dolduruyorlar.

Asgari üscretliler için masada oturan sendika heyeti başkanı asgari ücretlilerden 3-5 kat fazla maiş aliyor.

Yani ? Hiçbir halta yaramayirlar. Üye olmamak en iyisi.
sendikalı işçi, emekçi kardeşlerimiz işten çıkarılırken nedense ortada pek görülmezler. çoğu işçiden çok patronla görüşür bir nevi işçiyi köleleştirme faaliyetleri içerisindedirler.

sendikasız çalışırken çoğu işçi daha rahat çalışır, daha az kazanır belki ama canını sıkan fazla sorunu olmaz, sendikalaşmadan sonra en ufak hatasında tutanakla korkutulur, baskı ve zulümle işinden edilir.
Özellikle iş davalarında tazminatı belirleme kriterlerinden emsal ücret beyannamesini yapıyorlar ve genellikle işçi tarafinda olup tatminkar sonuçlar alınmasını sağlıyorlar. Bir hukukçu olarak belirtmek gerekirse sendikalar iş hukukunun olmazsa olmazıdır.
kotondaki gibi, nerden ne koparıyorum derdine düşerek, işçilerin beynini yıkayıp cep doldurmaya çalışıyorlar.
eski bir sendika mantığı yok, tamamen işçinin üzerinden kendilerini zengin etmeye çalışıyorlar.
aidat topluyorlar.
kotondaki gibi, nerden ne koparıyorum derdine düşerek, işçilerin beynini yıkayıp cep doldurmaya çalışıyorlar.
eski bir sendika mantığı yok, tamamen işçinin üzerinden kendilerini zengin etmeye çalışıyorlar.
hiçbir şey yapmıyorlar. başkanlarının altına bmw çekiyorlar. boğazda ofis kiralıyorlar. yerli firmalara tebelleş olup ülke ekonomisine ve istihdama gerçek zararı veriyorlar. koton!a el atmışlar bile. bakalım bundan sonra sırada kim var. acilen bir ayar çekilmesi lazım.
Açıklama.
arkalarından terörist denilirken ankara gibi yerlerde barış eylemlerine destek verirken bombalı saldırılarda ölmekle meşguller.
1 mayısta yoldaşları ter dökerken onlar polisin belirlediği bitiş ve başlangıç yerine kadar yürür evlerine dağılırlar. Bu kimsenin ayıbı veya neye yaradığı sorunu değil. Bu hükümetin, sistemin sınıf farklarının sorunu gat seyk.
ŞU ANDA SiYASET YAPMAKTAN BAŞKA BiR iŞE YARADIKLARI YOK.
sendikacılık tabi ki herşeyde olduğu gibi nemalanmak için yapılır. en üstteki milletvekiliğine oynar, yoksa işçiyi memuru çok sevdiği için değil, kademeli olarak alttakilerde bedava yeyip içme gezme, hediyeler alma gibi nemalarla idare eder, en alttaki üyelerde devletten 3 ayda bir 15 tl fazladan para alır, bir de sendikalar yılda birkez onlara anahtarlık, kalem, silgi gibi şeyler vererek üyelerini tavlamaya devam eder.türkiyede sendikacılık budur işte, fazlasını bekleme.
işverenle masaya oturarak işçiyi ortalama sikmenin karşılığında komisyon alıp para yemeye yarar efendim.

Örgütlü bir komisyoncudurlar, işverenlerden daha mide bulandırıcılardır.
Siyaset yapması yasak olan memurların siyaset yapma iateklerini biraz ilsun törpülüyor başka da bir işe yaramıyorlar.
üyelerinden parayı alıp, sendikada bir makama sahip olan kişileri kayırmak için var.
üyelerinin hiçbir sıkıntısını gideremeyen, sadece yönetimdeki kişiler için varlar.
ben daha bir hayrını görmedim ama delege ve üstü olanları ipten aldığını gördüm.
ama sorsanız, onlar bizim için var..
sendikalar vekilleri taklit eden sendikacılarla doludur. vekiller nasıl vekili oldukları milletten iyi ise, sendikacılarda vekilleri oldukları işçilerden iyidir.
önce başkan olmak için birbirlerini yiyorlar kendi içlerinde sonra da başkanlıktan meclise girmek için birbirlerini yiyorlar.
malesef soma olayında sınıfta kalmışlardır.
türk-iş 3 dakikalık eylem kararı almıştır. dalga geçer gibi.
halay çekiyorlar mütemadiyen...
doğrusu, akp'nin yönettiği kurumlar yandaşlara kadro sağlamak dışında ne iş yapıyor olan tuhaf sorudur.
pek çok eleştiriyi haliyle hak eden sendikalar hakkında biraz fazlaca gaza gelmiş bir feveran cümlesi.

şu andaki sendikaların içler acısı bir halde olduğunu söylemek yalan olmaz sanırım, ancak yorum yaparken sadece haberlerde 1 mayısta çıkan olayları izleyip o gazla yorum yapmakla bu işler makul bir noktaya gitmiyor. hem sendikalar hep böyle miydi, bu hallere nasıl geldiler onu algılamaya çalışmak da lazım.

bir de işin gündelik hayat boyutu var. sendikaların temsilcileri iş sağlığı ve güvenliği toplantılarına katılıyorlar. o toplantılarda işçilerin iş güvenliği için olan ihtiyaçlarını onlar da dile getiriyorlar. ha işveren temsilcileri bunları ne kadar dikkate alıyor ve uyguluyor, o işin bir boyutu, kendileri bunun ne kadar takipçisi oluyor, o da işin ayrı bir boyutu. ama sendika denen şeyin tv haberlerindeki gösterilerden ayrı olarak; günlük iş yaşamında işçinin iş hayatının içinde ne kadar olabildiği ve o esnada işçinin menfaatini ne kadar savunmaya çalıştığı (bu çalışmada ne kadar başarılı olduğu-olamadığı) hep bu konuların boyutlarıdır. söz konusu madende sendika acaba iş sağlığı ve güvenliği toplantılarında güvenlik tedbirlerini ne kadar dile getirdi; ne kadarını yaptırabildi; işveren ne kadarını kulak ardı etti? bunları anlayıp dinleyip ondan sonra sendikaya bombardıman yapmak gerekir. ama böyle bir facia olmuşsa onda işverenin ve kamu adına o işvereni denetlemesi gerekenlerin sorumluluğu asla es geçilemez.