bugün

acı çeken çocuğun feryadı. bir arkadaşında kendisinde olmayan bir oyuncak vardır ve bu onun içinde büyük mü büyük bir uktedir. mesela bir plesteyşın*. eleman bunun evine gidince plesteyşını adete esir etmektedir, öyle bir alçıya alır ki bırakmaz bir türlü. e bu da mal sahibine dokunur haliyle:

"aa tipe bak, benim malımı ne de gönül rahatlığıyla kullanıyor" şeklinde sevgilisine sulanılan er kişi tarzında kıskançlık triplerine girip mızıkçılık yapmaya başlar:

"ya olum yeter, biraz da ben oyniim, hep sen oynadın"

işte bu cümle zaten içinde derin bir ukte taşıyan çocukcağızı coşturur:

"yeaa sen zaten her zaman oynarsın, biraz ben oyniim, noolcak"

bunun meali "ipnelik yapmasana lan, görmüyon mu halimi, kambur olmuş iki el daha fazla oynarım diye yapmadığım maymunluk kalmamış, ne tırıvırı ediyon allaan burjuvası!"

nitekim nasıl ki sevgilinin, sevgilisi olmayan başka biri tarafından "sen her zaman öpüşürsün biraz da ben öpüşeyim" isteği altında başkasına bırakılmayacağı gibi, oyuncak adı altında plesteyşın da yabancıya bırakılmaz, plesteyşın namustur, ardır.
misafirliğe giden çocuğun ev sahibine isyanıdır. hatta büyük adamlar bile ev sahibi olan küçük çocuğa play station yüzünden bu tür laflar edebilir. sonuçta oyun oynamanın yaşı yoktur.
çocukluğumuzu bitiren repliktir bu. nintendo alınmıştır (halk tabiri ile atari), gün boyu mahalle çocukları, akrabalar sana oynamaya gelirler, ve senin hep oynayacağını savunarak, sana ait olan şeyi parsellerler.
küçükken kuzenlerimizin evinde sıkça söylediğimiz sözlerden biridir. hatta büyüyünce bunun esprisi çok yapılır, kopulur..
aslında burada bi aldatılma söz konusudur evinize gelen kişinin asıl gelme sebebi siz değilsinizdir, oynadığı oyuncaktır. "zaten sen her zaman oynarsın" tümcesiylede bunu belgelemiş olmaktadır.