bugün

evlenme yaşının askerlikten, okuldan, iş bulmadan sonra geleceğine inanan toplumumuzun oluşturduğu ahlak erezyonudur.
Dizilerimizden ve gazetecilerimizin soyunmasından anlaşılabilecek hadise.
schopenhauer'in de dediği gibi ''kişi eksik ve noksan olduğu şeye hayranlık duyar''mış.
aslında eskisinden daha abazan bir toplum değiliz. ha belki artan nüfus ve kötüye giden sosyoekonomik durum seksolojiyi tetiklemiş olabilir. ama bu fark günümüzde görülen kadar mükemmel bir fark yaratmış değil. ama önceden vitrinlerdeki çıplak vitrinlere taşlar fırlatılmıyordu, dükkana gizlice saklanıp taş mankenlere sabaha kadar tecavüz edilmiyordu, sokaklarda kızların diz altı eteklerine blie sarkılmıyordu. hatta eskiden kızlarımız mini etekler giyiyordu. benim annemin tüm mahalle arkadaşlarıyla beraber kıyafet stilini siyah-beyaz fotoğraflardan görüyoruz ki şimdi o etekleri hiçbir kızımız giyemez, sokakta mastürbasyon yaparlar animallah... ha bunun nedeni abazan kişi sayısında artış değilse ne?
tek nedeni şu: kadınların sosyalleşmesi. daha hayata yönelik, sokağa, çevreye yönelik insanlar olmaya başlamaları. yanlış anlamayın, kadınların daha dünyaya yönelik ve aktif olmaları memleketimizin gururudur! ama kadınlar kendi seçimlerini yapacak gücü ve bilinci elde ettikten sonra şehrin köyün mahallenin abazanına kadın kalmadı! çünkü önceden seçime hakkı ya da bilinci olmayan kadın o erkeklerin eşi oluyordu, ama artık olmuyor, onların suratına haklı olarak bakmıyor! bu yüzden kadınsız kalan erkek bozmaları * seks imajına daha özen gösterip, her yerde her şeyde seks görmeye başlıyorlar. ve sonuç olarak son halimiz: bu... açılmayan eteklerden, pazarda satılan salatalıklardan, tokası badiden kabarıklık yaptı diye sütyenden tahrik olmalar hep bu yüzden! üzgünüz, maalesef, yapacak tek şey eğitim kalitesini artırıp insanlarımızı seksten sosyal yaşama sevk etmeye çalışmak. sosyal gücü, kendine güveni, bakımı, ve başarısı olan hiçbir erkek seksi hayatına katmakta zorlanmayacaktır zaten. ha devlet izin veriyor mu iş bulmamıza peki? eğitim ve sosyal gücümüzü artırıp cebimizi doldurmaya izin veriyor mu? tabi ki hayır! sadece fenerden menerden iki kuruş para veriyor, ha iş verirse ne olur? o zaman bağımsızlığını, gücünü kazanan insan, ondan yardım dilenirken oyunu ona bahşetmez de ondan!!!! bu haldeyse ondan iki kuruş beleşe patates aldığı için ona oyunu borçlu görüyor. işte bu yüzden emeklilik yaşı da artırılıyor ki işsiz sayısı artıyor, ellerine muhtaç olanların sayısı da artıyor. cebinde kuruşu olmayanlar 10 milyonluk mal için onlara duacı oluyor. halbuki işleri güçleri sosyallikleri olsa her şeyi hem görecek hem öğrenecekler, herkes insan gibi yaşayacak hakkı olduğu mutluluğu tadacak ve saygınlıkla saygı göstermeyi bilecek. ha ağzına bir damla su akıtmaktan fazlasını milletimize yapmayanlar yüzünden bu abazanlıklar gün geçtikçe artmaya, şiddetler, saygısızlıklar üremeye devam edecek......
(bkz: yapacak bir şey yok)
(bkz: derler derler)
dünyanın fındık kadar amın etrafında dönüyor olmasının ülkemize yansımasıdır.
son zamanlarda ülkemizde saltanat süren rte ve tayfasının dini değerlerle ve insanın psikolojik yönleriyle oynayarak, en temel insani ihtiyaçları dini bahane ederek toplumdan ayıplayarak silme çabası yüzünden toplumumuzun cinsel konulardaki bilgisizliği ve arada kalmışlığının meydana getirdiği doğru ve maalesef gerçek bir olgudur.
türk erkeğinin artık 250 grama 55 kilodan daha fazla önemsemesinden kaynaklanan bir durumdur...
(bkz: rtük)*
prezervatif sektörünün canlanmasına yardımcı olan bir olaydır.
aşk-ı memnu'nun bir sonucudur.
(#5442502)
(bkz: beklenen sevişme)
doğru bir önermedir. mesela dün bakkala gittim, gayet sıradan bir gündü. bugün gittiğimde bakkal çıplaktı.
aslında durum tüm dünyanın sekse eskisinden daha düşkün hale gelmesi kaynaklıdır, bu da küresel ısınmanın* bir sonucudur. sıcaklık artışlarının durum üzerindeki etkisi malum.
ne evlenme yaşının giderek düşmesi, ne de televizyonlarda yayınlanan programlar sekse düşkünlüğün artışını göstermezler, gösteremezler. insanoğlu sekse ezelden beri çok düşkündür ancak günümüzde toplumumuzda tabu olarak algılanan pek çok kavram birer birer yıkılmakta, insanlar düşüncelerini veya davranışlarını daha rahat ifade etmektedir. bunun yanı sıra medyamızın özellikle göz önündeki medyatik kişilerin özel hayatlarını hiçe sayması ve halkımızın da bu göz önündeki kişilerin hayatlarına olan aşırı merakı sanki toplumca sekse daha çok düşkün olmaya başlamışız gibi algılanmaktadır. gerçek olan şudur ki artışda olan şey sekse düşkünlüğümüz değil bu düşkünlüğü dile getirmekteki rahatlığımızdır.