bugün

--sağdıç olmak isteyenlere ithaf edilmiştir--
kına ve düğün törenlerinde bulunan esas adam olmak.

evet esas adam diyorum çünkü damatla, gelinle zerre ilgilenen yok. hatta öyle ki damadın ayakkabıları damattan önemli lan. millet damattan çok damadın ayakkabıları ile ilgilendi. bir daha sağdıç olmak mı, uzak dursun.

kına gecesinin yapılacağı gün saat 12 de uyanılır. damat bey aranır. yardım edilecek mevzu var mı diye sorulur. tabiki yardıma gerek vardır. saat 1 de damatla buluşulur. bir güzel yemekler yenilir. daha sonra gidilip açık havada nargile keyfi yapılır. böyle yardıma can kurban düşüncelerine dalarsınız ki, asıl mevzular dönmeye başlar.

önce kınanın düzenleneceği salonlar (kız evi düğün salonu, erkek evi bildiğin binanın toplantı salonu) gözden geçirilir. eksiklikler tespit edilir ve soyguncular uyarılır. evet ilgililer demek yalan olur, resmen soyguncular uyarılır. şöyle ki:

vendetta: hanım efendi, çelenk melenk gönderen olmadı mı?(söz konusu hanım efendi düğün salonunun sözde sorumlusudur)
sorumlu: gönderdiler sağdıç. arka kapıya koyduk.
vendetta: çiçekleri neden arka kapıya koydunuz?
sorumlu: nereye koyacaktık ki?
vendetta: hayır yani millet ön kapıdan girecek, çiçekleri görselerdi en azından iki dakika.
sorumlu: ya çiçekler de orada tozlanır aslında. cadde üstü çünkü orası.
vendetta: e tamam işte. neden oraya koydun?
sorumlu: valla sağdıç, o kadar sağdıç olmuşun. ben burada hamal değil garson çalıştırıyorum. ama attırıver bir pembelik, taşıtayım ön kapıya.
vendetta: (hasbinallah) iyi al.
sorumlu: yapma sağdıç pembe dediysek 10 lira demedik. 200 lira at.
vendetta: hanım efendi düğün başlamadan sağdıçlık olmaz. al şu 50 lirayı çiçekleri ön kapıya taşıyın bir zahmet.

ardından masaların düzeni hakkında bilgi verilir. her şey ayarlanır, erkek evine doğru yola çıkılır. salon düzenlenir. yardım edecek kişilerle son kez daha konuşulur, bahşişleri verilir. damadın yakın arkadaşları ile birlikte kuaföre gidilir. kuaför sakal traşını yaparken sağ tarafı keser, sol tarafa gelince şahsıma döner:

kuaför: sağdıç baba jilet kesmiyor.
vendetta: yeni jilet tak kuaför baba.
kuaför: ohoo, olmazki vendettacım. ilk defa buraya sağdıç olarak gelmişin. sık birşeyler.
vendetta: tabi canım. ilk defa sağdıç olarak geldim, aman sikmeden gönderme, ayıp olur. al şu 100 lirayı, usturanı törpülersin.

kuaförden sonra erkek evine gidilir. kınanın henüz başında damadı kaçırma girişiminde bulunulur. son anda fark edilerek önlenir. yarım saat sonra ikinci kaçırma girişimi olur. bu da önlenir. ama işin boyutu büyümektedir:

vendetta: lan ahmet! gelsene a kü. yardım et biraz.
ahmet: gün boyu korumalık yaparım, kaçırılmama garantisi veririm. ama 50 liranı alırım.
vendetta: (...mını ..tünü sikeyim) iyi al.

damadın kaçırılma girişimleri önlendikten sonra yukarıdan acı haber gelir. damadın ayakkabısı çalınmıştır. çalan kişi yanınıza gelir. samimi arkadaşlarınızdandır:

vendetta: lan ayağında pabuçun yok mu olum? niye adamın ayakkabısını çalıyorsun?
arkadaş: adettendir vendetta. 250 lira ver ayakkabı senin olsun.
vendetta: (ortamdan uzaklaştırılarak) lan hepiniz bana mı kinlendiniz? olum yeminle gece gelirim arabanı cızarım. al şu 50 lirayı düğün boyunca bana gözükme.
arkadaş: iyi bari 100 ver.

hemen arkasından çerezlerin çalındığı haberi gelir. çerezler 20 liraya kurtarılır.

damadın kolundan çıkılmaz. damat ile 2 saniyeden fazla tokalaşma eğiliminde olanlar uyarılır. damadın saati, cep telefonu, cüzdanı ve anahtarları herhangi bir hırsızlığa karşı cebe atılır. kız evine kına almaya gidilir. arabada damat, bodyguard ahmet ve şahsım vardır:

vendetta: damat, istediğin bir şey var mı?
damat: yok dayı saol.
vendetta: ahmet, şu kınayı ben kız evinden satın aldıktan sonra koruyarak çıkar. gözünü seveyim çaldırma. millet kurt gibi, iflahımı söndürdüler.

kız evine (düğün salonu) gidilir. salona girildiği gibi kameraman kolunuza yapışır:

kameraman: hoşgeldin sağdıç abi. hayırlı olsun. kameralarda arıza var abi.
vendetta: sağol da, ben sağdıç değilim. sağdıç biraz sonra gelecek.
kameraman: abi yeme beni. koluna kırmızı kurdela bağlamışlar işte.
vendetta: he amına koyyum. alnıma enayi yazsalar bundan iyiydi. ne istiyorsun?
kameraman: abi gönlünden ne koparsa.
vendetta: iyi lan. millet pazarlık ederek ağzıma sıçıyor. sana helalinden bir 100 kağıt. hadi kolay gelsin.

ardından gelinle damat bir tur dans eder. bu sırada kına pazarlığı yapılmaktadır:

gelinin sağdıcı: olmaz vendetta. en aşşağı 300 lira isteriz.
vendetta: yahu şunun şurasında meslektaşız. sen halimi anlarsın. al şu 200'ü nolur, bitsin şu pazarlık.

200 liraya kına alınır. resim çekilme törenine geçilir. resimler çekilirken bir göz kına tepsisindedir. ama korkulan olur:

vendetta: lahhnnn! lan!! ahmet! kınayı çalıyorlar lan! tut!

kına çalınır. erkek evine kös kös dönülür. arabanın içinde kendini kilitleyen iki soyguncu ile tırnak kadar boşluk bırakılmış camdan konuşulmaya başlanır:

vendetta: arkadaşlar kınayı neden aldınız, versenize.
kına hırsızları: abi 1000 lira vermeden bu arabadan kına çıkmaz.
vendetta: tövbe de lan. dinden çıkarsın. sümme haşa, ne parasıymış bu?
kına hırsızları: abi kına da adettir. din ve adetler birbirinden farklıdır. adetlerimizi yaşatmak için..
vendetta: bilim adamı mısın lan sen?
kına hırsızları: yok abi. orta okul terk.

kına 400 liraya bağlanır. kına için dua okunduktan sonra damadın sırtına vurma faslında vücut siper edilir. sallanan yumruklardan biri çeneye isabet eder. soğuk meyve suyu tedavisi (buz bulamadığımızdan meyve suyu bastık) uygulanarak şişlik indirilmeye çalışılır. kınanın sonunda damat go-kart yapmak ister. 10 kişi gidilir, 200 lira verilir. son olarak yemek yenilerek 140 lira hesap ödenir. eve dönülür.
--sağdıç olmak isteyenlere ithaf edilmiştir--
arkadaş uğruna milyarlar harcamaktır.
günün tüm harcamalarını ve koşturmasını çekmektir.
düğünden bi bok anlamamanıza vesile olan ünvandır.

lan acaba şu yaklaşanlar damadı kaçırırlar mı?
lan gelin arabasını kaç kişi keser?
cepteki para yeter mi?
lan damadın ayakkabısına yumurta kırdılar mı?
lan sandığa oturanlar kaç para isterler?
siktimin sazcısı yine tel koptu mu diyecek?
herkes yemek yedi mi?
kapılar kaça açılacak?
garsonlar kaç para isteyecek?
fotoğrafçı ne diyecek?
kuaför kaç paralık sikecek?
gelinin saçı yetişecek mi?
meyve suları yetecek mi?
kuruyemileri tek tek dağıtsalar bari.
damat nasıl halvet olacak?

gibilerinden soruların her an aklına gelmesi sebebiyle düğünden aklında bi bok kalmayan, daha sonra kameradan kendini gören zavallı kişiliktir.
her kişiye veya her er kişiye nasip olmayabilir neyzen.

10 yıllık canım gibi sevdiğim bir arkadaşım beni bu unvana layık görmüş, naçizane ben de vazifemi layıkıyla yerine getirmeye çalıştım.

*of sol omzuma o kadar sert vurmasalar iyiydi. hangisi vurdu acaba, boksçu eleman mı?! neyse...

63 model chevrolet in kapısını aç gelini, damadı indir bindir olabilir tabi. mesele burada değil elbet. şoför, 'araba çalışmıyor, benzini bitmiş, direksiyona 50 tl sıkışmış' diyor. lan şerefsiz sıkıştıysa çek çıkart. benim görevim mi sanki benzinini koymak. hem ben mi dedim sana 2.2 motor chevrolet al diye.

tabi damat gelin fotoğraf çekimleri bittikten sonra düğün başladı. biraz zaman geçti geçmedi bu sefer de çalgıcılar 'yok yorulduk, yok winamp bozuldu' diye dert yanıyorlar. tabi anlıyorum dertlerini de zor olmasa gerek windows media player kullanmak. neyse zormuş onu anladım. bedeli 100 tl.

* sağ göğsüme hangi dengesiz vurdu acaba. hiç mi insanla yaşamamış. karşındaki hayvan mı lan hayvan?! damada vuracaklardı güya. kaçın kurasıyım lan ben he yer miyim. tabi ki bana vuracaksınız damat yerine. oy anam nefes almakta zorlanıyom. neyse damada bişey olmasın zaten naif eleman.

gel gelelim o düğün esnasında uçan sineğin bile fotoğrafını çeken gözlüklü fotoğrafçıya. hele o fotoğrafçı yok mu! neymiş efendim 'kamera yorulmuş da çekemiyormuş'. lan uzun ömürlü duracell pil takaydın bana ne! tabi tavsiyem pek işe yaramadı. çok konuşmanın faturası bu defa 50 tl.

*of kalçamın üzerine oturamıyom. herhal gelin tarafından bir dana kick boks turnuvasına geldim zannetti.

final geliyor: düğün bitti bitecek, neymiş efendim 'damadı havuza atacaz'. olur mu canım öyle sağdıç varken damat atılır mı!? tut şu telefonu cüzdanı, at beni işte. sağ olsunlar hiç ikiletmediler. hele o yerden bitme yok mu, 'kırar mıyım abimi' diyerek yavşadı. neyse. senin düğünün olduğunda geleceğim olum. sağdıcını iyi ayarla.

bir de düğün bitti millet dağılıyor. bizim nedime (gelinin sağdıcına öyle diyorlarmış) giderken niye öyle sinirli baktı pek anlamadım. herhalde o da vurmak istedi içinde kaldı. yazık la millet dayak atmaktan havuza atmaktan yoruldu.

işte böyle. burayı okumadan almayın la bu görevi.
masraflıdır, net.
Sağa sola sıçmaktır.