bugün

toplumu ayrıştıran ötekileştiren siz ve biz haline getiren, hukuka olan inançsızlığı körükleyen, hukuk dilinde ihkak-ı hak (kendi hakkını kendi alma)'yı meşruymuş gibi lanse eden herkes ve her kesim bunun sorumlusudur. kimse bu sorumluluktan kaçamaz ve kurtulamaz.
mit'tir. savcı mehmet kiraz 3 polisin eşgalini belirlemesi ve 21 polisin kimliğini toplamasının ardından mit tarafından dhkp-c görünümü verilmiş tiyatrocular tarafından katledilmiştir. teröristler filan da ölmemiştir, yalandır. mit'in kontrolünde olan dhkp-c daha önce de sultan ahmet bombacısının kendi elemanları olduğunu söylemiş ama yalanları kısa sürede götlerinde patlamıştı.
gezi parkında berkin teroristini medyaya salça eden chp zihniyetidir. berkin üzerinden oy toplamaya çalışan chp zihniyetidir..
içimizdeki vatan hainleridir sorumlusu.
chp zihniyetidir
cemaatin ta kendisidir.
savcının ölümüne üzülen kemalist samimi değildir. berkin severler öldürdü, siz öldürdünüz.

bir hükümet yıkmak uğruna ya rab, ne güneşler batıyor. başka türkiye yok gerizekalılar. yemin ediyorum akılsız bunlar
Mehmet kiraz in olumunun sorumlusu dhkpc vr onu teror orgurutu olarak gormeyenlerdir. .... Doğal olarak ic guvenlik yasasini engellemeye calisan yuzu posili eylemcilere " gençler" diyerek onlari hakli gostermeye calisan kilictaroglu ve o zihniyetin savunucularidir. ... Solcular hic gocunmasinlar ateistletde öyle. ..Cunki dhkpc doğal olarak hem ateist hem sol goruslu bir terör orgutudur...... Hani ateistler ve solcular dürüst tu.... Insan oldurmez suc istemezler di... Sevsinler sizi.... Yoksa bunlarda tayipciydi....
devleti halka düşman eden iktidardır.
gezi eylemlerinde polis şiddetini bilerek ve isteyerek artıranın cemaat olduğunu düşününce berkin' katillerinin ise cemaate yakın polisler olduğuna dair bir tahmin yürütülebilir. mesela gezi'de eylemcilerin çadırlarını yakan müdür yardımcısına bakalım: (bkz: ramazan emekli) ve emniyet istihbarat dairesi eski başkanı sabri uzun'un bu müdür yardımcısı hakkındaki açıklamaları:
"... ben, ifademde de bahsettiğim seyahat sırasında otomobil değil cip kullanmıştım. ıstanbul havalimanı polisevi'nin düğün salonundan eşimle birlikte çıkıp, cipe bineceğimiz sırada, başkomiser fotoğraf çekmeye hazırlanırken, her iki arka kapı açıldığından, film kaplı kapı camları fotoğrafçı başkomiserin görüş alanını kapatmış; bu yüzden fotoğrafımızı çekememiş. eğer fotoğrafımızı çekmiş olsaydı, benim hakkımda 19 ekim 2005 tarihinde anayasa mahkemesi başkanlığı'na sahte isimle yazdıkları mektuba ve yine 17 şubat 2006'da cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve içişleri bakanlığı makamlarına yazdıkları "yurtsever vatandaş" imzalı sahte mektuplara ekleyerek, "karısıyla birlikte devletin arabasını keyfi şekilde kullanıyor" diyeceklerdi.
daha sonra rize'yi tayin olan o başkomisere giresun eynesilli bir polis memuru aracılığıyla haber gönderdim. onun anlayacağı dilden cevabımı verdim.
dipnot: gizlice fotoğrafımı çekmek isteyen cemaatçi başkomiserin (r.e), gezi olayları öncesinde, mayıs 2013'te eylemcilerin çadırını yaktıran müdür olduğunu bilgilerinize sunuyorum."

bu halde berkin'in katillerine en fazla yakınlaşmış savcıyı öldürmek kimin işine yarar? belki de çoğunluğun dediği gibi hükümettir; lakin buna hemen inanmak da mümkün olmasa gerek.
eğer elektrik kesintisiyle bunun aynı anda olması tesadüf değilse terror in resonance isimli animedir bence... tamam konuyu sulandırmak istemem ama senaryoda fena benzerlikler var. elektrik olayı bakımından özellikle... gerçekte nası kesmeyi başardılar bilemeyeceğim ama...
1940 da camileri ahır yapan, ezanı yasaklayan ce ha pe zihniyeti ve milli şeftir.
burada çok film izleyen yazarlar topluluğu görüyorum.
akp'dir diyen
Polis 6 saat ne yaptı diye soran.
Keskin nişancı neden vurmadı diyebilen.
bilhassa da sol görüşcüler demiş böyle ben de bir adres vereyim kendilerine de hem de olaya birebir tanıklık eden, kafatasçı solculardan, ümit kocasakal'dan öğrenin durumu.
6 saat polis ile birlikte teröristler ile konuşan ve polislere yardım eden kendisidir.
olayların çözümü bu kadar kolay. bu saat oldu sessiz kalması da ayrı bir olay. yoksa sırtını dayadığı solcu avukatlar ve onların dhkp-c li arkadaşları olayları anlatırsa o'na kızarlar diye mi düşünüyor acaba?
alın size benden de bir muamma.
ilk önce bunun cevabını bulun!
13 yıldır ülkeyi yönetip hiçbir olumsuzlukta sorumluluğu üzerine almayanlardır. Arkadaş ülkede bir olay olsa hükümet hariç herkes suçlu. O zaman hükümet niye var başkası sorumluysa. Gerizekalılığında bir sınırı var.
Operasyona katılan polislere verilen emir, eylemcileri etkisiz hale getirip savcıyı kurtarmaktı. Ama polis savcıyı kurtaramadığı gibi "EN AZ 5" el ateş etti.

Peki ama kim bu polis. Tamam operasyon gereği ceza almayacak ama en azından tutuksuz yargılanması ve soruşturma açılması gerekmez mi?

Berkini vuran polisi öğrenemedik peki ya bu polis
sağcısı solcusu. akplisi chplisi. milliyetçisi komünisti. türkü kürdü. azınlığı çoğunluğu. dinlisi dinsizi. tanrılısı tanrısızı. iyisi kötüsü. akıllısı akılsızı. zengini fakiri. katili hekimi. soyanı soyulanı. sikeni sikileni. varı yoku. beni seni. geçmişi geleceği. atası torunu. herkes suçludur. bu toprakların halkıdır tek suçlu. bir arada yaşamayı bilmeyen barbar görgüsüz aç gözlü vicdansız korkak egoist bencil ahlaksız ve cahil olan bu halk, bu topraklardaki ölümlerin ve kaosun tek sorumlusudur. berkinin sorumlusuda bu halktır mehmet kirazında. deniz gezmişinde adnan menderesinde. turgut özalında uğur mumcununda. hrant dinkinde muhsin yazıcıoğlununda. münevver karabulutunda özgecan arslanında. dağdakininde karakoldakininde. hepsinin katili bu halktır. hadi verin cezayı.
(bkz: hakan fidan)
berkin berkin diye ortalıkta dolaşıp daha fazla 15 yaşında çocuğu zehirleyen her boğazda yalı sahibi.
bu da asla unutulmamalı..

Hürriyet,Sözcü,Taraf,TodaysZaman. Vatan,Ortadoğu,Yurt gazetesi, DHKPC terörünü savcının alnına dayanmış silahla yayınladı, lanet olsun size!(şamil tayyar)

imc tv asla unutulmamalı.
hangi kurşundan çıkan salihla vurulduğu bilinmeksizin sorumlu kesinlikle devlettir. hiç kimse ölmeden de bu iş çözülebilecekken herkesin öldüğü operasyon sonucunda cumurbaşkanı operasyonun başarılı geçtiğini ve güvenlik güçlerini kutladığını söylemişken suçluyu başka yerde ya gerzeklik ya da art niyetli olmayı gerektirir herkesin ölmesinden bu kadar memnun kalan bir zihniyetin her daim suçludur.
Devrimci halk kurtuluş partisi-cephesi dir.

Berkin Elvan kasıtlı ya da kasıtSız öldürüldü. Bu kısım tartışmaya açık.

Dhkp-c bir terör örgütüdür. Dünyanın hiçbir yerinde, terör örgütü çıkıp da adalet dağıtmaya çalışmaz. Hele hele öldürerek ölüm suçlusu aramak hangi mantığa sığar?

Son zamanlarda Dhkp-c nin bir eylemi oldu mu? popülerliğıni yitiren bir örgütten bahsediyorum. Ağ babaların meydan okuduğu örgüt. Devrimcilik bu mudur?

Onlar salak değildi. Öldürüleceklerini bal gibi biliyorlardı. Amaçları sadece güncelleme yapmaktı. Devlet, savcısından gözünü kırpmadan vazgeçti. Bunu beklemiyorLardı.

Sonuç olarak akp hükümeti kimseye boyun eğmez. Bu, dün bir kez daha teyit edildi.

Ölen savcıya rahmet, geberenlere ızdırap diliyorum.
bizzat tayyip'in önceden bu saldırıdan haberi yoksa, ben de bir şey bilmiyorum. bu adamın haberi olmadan kuş uçmaz bu ülkede. kanadını kırarlar...
sorumlusunu bilmem. ama bu orospu cocuklarina bu vatan hainlerine destek olan sizlersiniz. berkin elvan sizin degil onlarin kayibi. sizle ayni tarafta degildi bu cocuk dedikce cirladiniz. siktir git insan ol cart curt diye mal mal konustunuz. sizin ahmakliginiz sayesinde oluyor bunlar. polis sicmis falanmis filanmis. size kalsa polislerin hepsi olmeli zaten. amina kodugumun embesilleri. siz daha cikin sokaklara kodugumun kurtleriyle halay cekin. yarin sizin de babaniz ananiz rehin alinir metroda otobuste. o zaman gorurum ben sizi.
elektrik kesintisiyle aynı güne denk gelmesi enteresan bir olaydır. sadece o veya bu değil herkestir bence cemaat iktidar muhalefet yani hepimiz.
dhkp-c'dir. Bunun gibi örgütlerin hepsidir.Paralel yapılanmanın inlerine girilmesi yerine bu örgütlerin inlerine girilmesi daha makbul olur.
Ülke öyle bir duruma geldi ki ben şu anda savcımızı % 100 teröristler öldürmüştür diyemiyorum. Belki çıkan çatışmada istemeden de olsa polis kurşunuyla vuruldu. Bu adamların oraya onu öldürmek için girdiklerine inanmıyorum. Neden polisle pazarlığa girsinler ki, neden talepler sıralasınlar? Adamı vurabilirler, aynı girdikleri rahatlıkla çıkabilirlerdi. Sonrasında da olay yerinde dökümanları bırakır, medya aracılığıyla propagandasını yaparlardı. Ama şimdi savcımızın naaşına otopsi yapsalar ne olacak? Teröristlerin silahlarından çıkan kurşunlarla öldü deseler % 100 inabilecek miyiz? işte başlığın cevabı da bu?

Bu durumun sorumlusu adalete olan inancımızı gün be gün yıkanlardır. Başta polisin ve adli organların insanları suçlamak üzere delil ürettiği bir ülkede adalete nasıl güvenebiliriz ki? Bu olay ilk gerçekleştiği anlarda tüm sosyal medya platformlarında iktidarın yeni bir "mağdur" yaratma operasyonu algısı vardı. Hatta bu ölümlere kadar da oynanan bir oyun olarak görülmeye devam etti. işte halimiz bu.

Günümüz Türkiye'sinde bunun eninde sonunda olacağı belliydi. Bir gün gelecek birileri kendi adaletlerini kendileri arayacaklardı. Ama bunu bir terör örgütünün yapmasını beklemiyordum açıkçası. Abdullah Öcalan ülkemizde 30 bin şehidimizin sorumlusu olan terör örgütünün lideri. Bir gün "teröristbaşı" derlerken bir gün geldi ve anında "imralı" oluverdi. Başbakan yardımcıları onun "itibarı" için endişe duyarlarken devletin has adamları onun örgütü ile pazarlık masasına oturdular. 30 bin insanımızın ölümünden sorumlu bu adamın rahatı için Plazma TV, volta atabileceği mekan, düzenli avukat görüşmeleri, psikolojisi bozulmasın diye kodes arkadaşları tahsis edildi. Sadece askerlerimizi değil, öğretmenlerimizi, mühendislerimizi, işçilerimizi de katletmişlerdi. Koydukları bombalarla sivil insanlarımızı da canlarından etmişlerdi. işte devlet böyle bir insan önlerinde dururken gitti 14 yaşındaki bir çocuktan terörist yarattı.

14 yaşındaki bir çocuğun her tarafı terörist olsa ne olur? Yine de her ne olursa olsun ölümünden sorumlu olduğunuz bir çocuğun annesini meydanlarda yuhalatmak bizim millet olarak vicdanımızın alışık olmadığı davranışlar değil mi? Çanakkale savaşı'nda Anzaklarla düşman olmamıza rağmen birbirimize sigara, yiyecek v.b. maddelerin alışverişini yapacak kadar insandık biz. Ne ara kendi çocuğumuzdan terörist yaratacak psikolojiye sokulduk.

Sonuçta birilerinin bu durumu kullanacağı belliydi. Gezi olaylarında da aynısı olmadı mı? 2-3 gün süren gerçek protestoların ardından protesto mekanlarını illegal örgütler kullanmaya başladı. Gerçek göstericiler de aralarında fazla kalmadı. işte şimdi ortada Berkin Elvan gibi dumanı hala tüten bir olay varken birilerinin bunu kullanacağı belliydi.Ama bizim yetkililerimiz göremiyor, analiz edemiyorlar durumu.

Elbette bir başka durum da bu adamların adalet sarayına böyle rahat rahat girmeleri. Ellerinde sloganlarını yazdıkları bezler, ceplerinde silahlar. Elektriklerin kesilmesi ve bir avukat cüphesi tüm güvenlik önlemlerini yıkmaya yetiyormuş demek ki. Ama inanıyorum ki elektrikler kesilmiş olmasa da bu insanlar oraya girerlerdi. Çünkü biz o avukat cüphesinin yarattığı imajdan kurtulamazdık. Dış görünüşe çok önem veren bir milletiz çünkü. Onlar da bu algıyı kullanmışlar. Tabi böylesi bir durumda güvenlik görevlilerin durumu içler acısı. Özgecan olayında katilin ve işbirlikçilerinin nasıl yakalandığı hatırlayın. Bir jandarma askerinin dikkati sayesinde. Oysa burada yaptıkları işin uzun süre eğitimini almış olanların vurdum duymazlıklarını görüyoruz. "Nasıl olsa bir şey olmaz" duygusu sinmiş içimize. Ama oluyor işte!

Benim kanım bu olayın ve belki bundan sonra olacakların tek ve net bir sorumlusunun olmadığı. Ama ağırlığın kimde olduğu belli.
Ülke öyle bir duruma geldi ki ben şu anda savcımızı % 100 teröristler öldürmüştür diyemiyorum. Belki çıkan çatışmada istemeden de olsa polis kurşunuyla vuruldu. Bu adamların oraya onu öldürmek için girdiklerine inanmıyorum. Neden polisle pazarlığa girsinler ki, neden talepler sıralasınlar? Adamı vurabilirler, aynı girdikleri rahatlıkla çıkabilirlerdi. Sonrasında da olay yerinde dökümanları bırakır, medya aracılığıyla propagandasını yaparlardı. Ama şimdi savcımızın naaşına otopsi yapsalar ne olacak? Teröristlerin silahlarından çıkan kurşunlarla öldü deseler % 100 inabilecek miyiz? işte başlığın cevabı da bu?

Bu durumun sorumlusu adalete olan inancımızı gün be gün yıkanlardır. Başta polisin ve adli organların insanları suçlamak üzere delil ürettiği bir ülkede adalete nasıl güvenebiliriz ki? Bu olay ilk gerçekleştiği anlarda tüm sosyal medya platformlarında iktidarın yeni bir "mağdur" yaratma operasyonu algısı vardı. Hatta bu ölümlere kadar da oynanan bir oyun olarak görülmeye devam etti. işte halimiz bu.

Günümüz Türkiye'sinde bunun eninde sonunda olacağı belliydi. Bir gün gelecek birileri kendi adaletlerini kendileri arayacaklardı. Ama bunu bir terör örgütünün yapmasını beklemiyordum açıkçası. Abdullah Öcalan ülkemizde 30 bin şehidimizin sorumlusu olan terör örgütünün lideri. Bir gün "teröristbaşı" derlerken bir gün geldi ve anında "imralı" oluverdi. Başbakan yardımcıları onun "itibarı" için endişe duyarlarken devletin has adamları onun örgütü ile pazarlık masasına oturdular. 30 bin insanımızın ölümünden sorumlu bu adamın rahatı için Plazma TV, volta atabileceği mekan, düzenli avukat görüşmeleri, psikolojisi bozulmasın diye kodes arkadaşları tahsis edildi. Sadece askerlerimizi değil, öğretmenlerimizi, mühendislerimizi, işçilerimizi de katletmişlerdi. Koydukları bombalarla sivil insanlarımızı da canlarından etmişlerdi. işte devlet böyle bir insan önlerinde dururken gitti 14 yaşındaki bir çocuktan terörist yarattı.

14 yaşındaki bir çocuğun her tarafı terörist olsa ne olur? Yine de her ne olursa olsun ölümünden sorumlu olduğunuz bir çocuğun annesini meydanlarda yuhalatmak bizim millet olarak vicdanımızın alışık olmadığı davranışlar değil mi? Çanakkale savaşı'nda Anzaklarla düşman olmamıza rağmen birbirimize sigara, yiyecek v.b. maddelerin alışverişini yapacak kadar insandık biz. Ne ara kendi çocuğumuzdan terörist yaratacak psikolojiye sokulduk.

Sonuçta birilerinin bu durumu kullanacağı belliydi. Gezi olaylarında da aynısı olmadı mı? 2-3 gün süren gerçek protestoların ardından protesto mekanlarını illegal örgütler kullanmaya başladı. Gerçek göstericiler de aralarında fazla kalmadı. işte şimdi ortada Berkin Elvan gibi dumanı hala tüten bir olay varken birilerinin bunu kullanacağı belliydi.Ama bizim yetkililerimiz göremiyor, analiz edemiyorlar durumu.

Elbette bir başka durum da bu adamların adalet sarayına böyle rahat rahat girmeleri. Ellerinde sloganlarını yazdıkları bezler, ceplerinde silahlar. Elektriklerin kesilmesi ve bir avukat cüphesi tüm güvenlik önlemlerini yıkmaya yetiyormuş demek ki. Ama inanıyorum ki elektrikler kesilmiş olmasa da bu insanlar oraya girerlerdi. Çünkü biz o avukat cüphesinin yarattığı imajdan kurtulamazdık. Dış görünüşe çok önem veren bir milletiz çünkü. Onlar da bu algıyı kullanmışlar. Tabi böylesi bir durumda güvenlik görevlilerin durumu içler acısı. Özgecan olayında katilin ve işbirlikçilerinin nasıl yakalandığı hatırlayın. Bir jandarma askerinin dikkati sayesinde. Oysa burada yaptıkları işin uzun süre eğitimini almış olanların vurdum duymazlıklarını görüyoruz. "Nasıl olsa bir şey olmaz" duygusu sinmiş içimize. Ama oluyor işte!

Benim kanım bu olayın ve belki bundan sonra olacakların tek ve net bir sorumlusunun olmadığı. Ama ağırlığın kimde olduğu belli.