bugün

2005 yilinda sadettin saran ve kardesi Sadun saran bir ilki gerceklestirmek uzere almanyada idiler. almanyanin guzide kuluplerinden birinin yasadigi mali problemi asmasina yardim edecekler hem de bir ilki bir turk'un alman bir takimina sahip olmasini saglayacaklardi. ama olmadi. alman milliyetciligi agir basti ve de alman holiganlari da.

asagida sadettin saran'in aslinda ne kadar buyuk bir isadami oldugunu da gosteriyor, ileri goruslu. endüstriyel futbolun gereklerini yerine getirmeye calismaktadir. ama saolsun aziz yildirim sadettin saran'in onunu tikayarak fenerbahceye baskan olmasini engelledi. ali koc icin belki de.. kim bilir.

asagidaki milliyet business in http://www.milliyet.com.t.../05/20/business/abus.html alinmistir.

--spoiler--
Beş yaşındaki Jan, heyecandan yerinde duramıyordu. Günlerdir üzerinden çıkarmadığı sarı-siyahlı formasıyla gurur duyduğu her halinden belliydi. Babasıyla, Westfalen Stadı'na erkenden gelip yerleşmişler, maçın başlamasını bekliyorlardı. Hayatında ilk kez maça geliyordu ve bu ona babasının beşinci yaş günü armağanıydı.
Rosicky, Ewerton, Jan Koller. işte kahramanları birer birer yeşil sahaya inmeye başlamıştı. Birazdan, dört yaşından beri delicesine sevdiği takımını, Borussia Dortmund'u canlı canlı izleyecekti. Ah, bir de ezeli rakipleri Werder Bremen'i yenebilselerdi.
81 bin taraftarın hınca hınç doldurduğu Westfalen'de maçın başlamasına dakikalar kalmıştı.
Heyecandan kalbi küt küt atan minik Jan, yanında duran iki metrelik dev adamı fark etti. Gözleri faltaşı gibi açıldı. "Evet, bu o'ydu", fotoğraflarını Bild Gazetesi'nde defalarca gördüğü, televizyonda basın toplantısını izlediği adam: En büyük aşkını, takımı Borussia Dortmund'unu satın alacağı söylenen adam..
Babasının verdiği cesaretle yanına gitti ve çekine çekine elini uzattı: "Halo, mein name ist Jan, wie geht's du herr Saran?" (Merhaba, adım Jan, nasılsınız bay Saran?)

Yaklaşık bir ay önce Almanya'nın 8 milyon tirajlı Bild gazetesi, Türk işadamı Sadettin Saran'ın iflasın eşiğindeki Borussia Dortmund (BVB) spor kulübüne talip olduğu haberini manşetten duyurduğunda, hani neredeyse 'yer yerinden oynadı.' BVB Genel Müdürü Hans Joachim Watzke, "Haberi yalanlayamam, görüşüyoruz" dediğinde ise küçük çapta bir kıyamet koptu.

Saran kararlıydı. Önce, 4 milyon euro karşılığında, kulübün yüzde 5'lik hissesini toplamış, en büyük üçüncü hissedarı olmuştu. Şimdi de tamamına talipti. Şoke olan Alman basınındaki yorumlar başta çok keskindi: "Bir yabancının, hele de bir Türk'ün Bundesliga'nın (Alman birinci ligi) en köklü takımının patronu olması kabul edilemez..."
Evet, bu kulüp iflasın eşiğindeydi, piyasaya 165 milyon euro borcu vardı, hatta övündükleri Westfalen Stadı'nın yüzde 40'ı alacaklıların eline geçmişti. Bir kurtarıcı aranıyordu ama bu "bir Türk" olmamalıydı.
Taraftarlar, maçlarda "BVB satılık değil" pankartları açmaya başladılar. Kulüp yönetimi ikiye bölündü, bir kesim bu işe 'sermayenin milliyeti olmaz' anlayışıyla ılımlı bakıyor, bir kesim ise "BVB, Türkiye'den değil Almanya'dan yönetilecek" diye demeçler veriyordu.

Maçlara gizli gidiyor
Fırtına henüz dinmiş değil. Sadettin Saran ile geçtiğimiz pazar günü, BVB - Werder Bremen karşılaşmasını izlemek üzere Almanya'nın 800 bin nüfuslu Dortmund şehrine gittik. Daha önceki gelişlerinde Alman basınının hücumuna uğrayan Saran, gazetecilerle ve kulüp içindeki 'muhalif kesimle' karşılaşmamak için seyahatini gizli tutmuş, kimseye haber vermemişti.
Bununla birlikte tepkiler önemli ölçüde yumuşamış durumda. Sadettin Saran'ın iki hafta önce Dortmund'da yaptığı bir basın toplantısı, başta basın olmak üzere kamuoyunun negatif tepkilerini önemli ölçüde pozife çevirmiş. Saran, 30'u aşkın TV ve gazetenin katıldığı basın toplantısında, üzerine basa basa 'tehlike yok' mesajı vermek için şöyle demişti:
"Biz Borussia Dortmund'un yüzde 5'lik hissesini aldık ama profesyonel yönetime hiçbir şekilde girmeyi düşünmüyoruz. Bu kulübe güveniyorum ve bir işadamı olarak yatırım yapmak istiyorum. iyi niyetliyim. Kulübün mali yapısını düzeltmesi için, sportif başarıyı yeniden yakalaması için ne yapılması gerekiyorsa yaparım. Hizmete hazırım."
Basın toplantısı etkili olmuş. Saran o toplantıyı şöyle anlatıyor:
"Karşılarında bıyıklı, zengin, 'asarım keserim' diye konuşan bir Türk görmeyi bekleyen Almanlar, şaşırdı. ingilizceye hakim, iyi niyet mesajları veren Batılı bir işadamıyla karşılaşınca önyargıları da biraz kırılmış oldu..."
Ertesi gün gazetelerde çıkan haberler de bunu kanıtlar nitelikteydi, Bild gazetesi, BVB logosunun içine ayyıldızlı Türk bayrağı yerleştirmişti. Bir başka gazetede ise Sadettin Saran, "BVB'nin Beyaz Atlı Prensi" diye tanıtılmıştı.

Perde arkasında bir başka Saran
Sadettin Saran, Borussia Dortmund olayının tek kahramanı gibi görünüyor. Arkasında ABD'li bir yatırım fonunun desteği olduğu biliniyor elbet ama Odeon Partners adında Prag merkezli bu şirketin neden Saran'la bir Alman futbol kulübünü satın almak için işbirliği yaptığını konusuna henüz değinen olmadı.
Odeon Partners, belirttiğimiz gibi, ABD'nin önde gelen altı yatırım fonunun biraraya gelerek, Orta Avrupa'daki yatırım fırsatlarını değerlendirmek üzere kurduğu bir şirket.
3 milyar dolarlık bir fona sahip olan şirket, müflis şirketlere yatırım yapmayı hedefliyor. Şirketin yedinci ortağı ve yönetim kurulu başkanı bir Türk: Sadun Saran. Sadettin Saran'ın kardeşi.

Sekiz ay araştırma yaptılar
Bununla birlikte, BVB'deki süreç, "Parayı kardeşi veriyor, abisi kulüp satın alıyor" şeklinde yorumlanamayacak kadar karmaşık.
Sadettin Saran, bundan sekiz ay önce Borussia Dortmund'u satın almak için Odeon Partners'a teklif götürüyor. Konu önce ABD'li ortaklar tarafından masaya yatırılıyor. Sadettin Saran'ın iş sicili didik didik araştırılıyor. Daha sonra BVB analiz ediliyor. Hazırlanan yüzlerce dosya, onlarca toplantıdan sonra Odeon Partners, Saran Grubu'yla bu işe girmeye karar veriyor.
Sadun Saran, "Sadettin Saran'ın ağabeyim olması, birbirimizi tanımamız ve daha iyi anlamamız yönünde etkili oldu tabii" diyor ve ekliyor "Ama bu iş tamamen profesyonel."

iyi polis, kötü polis
BVB'ye talip olarak Almanya'yı sarsan Saran kardeşler, yönetimle yılbaşından bu yana pazarlık halindeler. Dediklerine göre pazarlıklarda, Sadun Saran'ın 'iyi polis'i, Sadettin Saran ise 'kötü polis'i temsil ediyor. Sadun Saran, müzakereciliği, sorunlara diplomatik yaklaşımı ve soğukkanlılığıyla BVB yönetiminin sempatisini kazanmış durumda. Sadettin Saran ise agresif... Sık sık yumruğunu masaya vurup 'bu iş olmaz' diye kalkmasıyla meşhur. Biraz 'çekinilen adam' pozisyonunda yani.
iki kardeş, iki ortak, Borussia Dortmund yönetimine 31 Mayıs'a kadar süre tanıdı. "Mayıs sonuna kadar kararınızı verin, haziranda biz yokuz" dediler.
Sonuç konusundaki tahminleri birbirine zıt. Sadun Saran, "Bizden daha kapsamlı, daha cazip bir teklif verecek kimseyi bulamazlar" diyor. Sadettin Saran ise "Bu iş siyasetten dönecek. Milliyetçi tepkileri göze alamayacaklar" görüşünde.
Şimdi top BVB'de. Ya iflas edip, 'kaybedenler' liginde yerini alacak ya da Saran'a (veya başka bir cesur yatırımcıya) sarılıp, şampiyonluğa oynayacak...

Amarosso ile 31 milyon euro havaya gidince...

Borussia Dortmund, ilginç bir kulüp. Geçtiğimiz pazar günkü maça, 81 bin 300 kişi takımını desteklemek üzere gelmişti. Ligde, Werder Bremen beşinci BVB ise sekizinci sıradaydı ve bu karşılaşmanın, Almanya ligi için büyük bir önemi yoktu.
Sadettin Saran'ın, kulübe yatırım yapma kararı almasına neden olan da bu taraftardı zaten.
"Kulübün 85 bin taraftarı var ve her koşulda maça geliyor. Kombine bilet satışları Avrupa'daki futbol takımlarıyla kıyaslanamayacak kadar fazla. Bu seyirci takıma olan sadakatini göstermek için en başarısız günlerinde bile bilet alıyor, markalı ürünlerinden satın alıyor. Takımından hiç vazgeçmiyor."
Taraftarın bu sevgisi ve sadakati sayesinde, kulüp tüm başarısızlığına rağmen, TV kanalları ve uluslararası sponsorlarla cazip koşullarda sözleşmeler yapıyor.
Peki, nasıl oldu da bu Borussia Dortmund, ağır bir mali krize sürüklenip, iflasın eşiğine geldi.
"Yönetim hataları" diyor Saran, "1997'de şampiyonlar ligi şampiyonu oldu BVB. 1998'de UEFA Kupası'nı aldı, 2002'de Almanya'da şampiyon oldu. Bu başarı döneminde büyük bir zenginliğe kavuştu. Sadece Şampiyonlar Ligi'nden 30 milyon euro civarında para kazandı. Bu kaynaklar doğru yönetilemedi.
Bu arada, spor kulüplerini yayın haklarını pazarlayan, BVB ile de büyük sözleşmeleri bulunan Kirch Media adındaki şirket iflas etti. Bu ağır bir darbe oldu. Halka açıldığı yıl takıma, 31 milyon euro karşılığında Amarosso adında bir oyuncu transfer edildi, ancak oyuncu kısa bir süre sonra sakatlandı ve paralar boşa gitti. Aynı dönemde Westfalen'in inşaatına başlandı, kötü bir zamanlamaydı, milyonlarca euro harcandı. Kulüp çok borçlandı, sportif başarısızlıklar da eklenince iflas noktasına geldi."
iki yıl önce 11 euro hisse fiyatıyla halka açılan BVB, neredeyse bir euroya düşen fiyatıyla yatırımcısına büyük zarar ettirdi.

110 milyon euroluk yatırım planı ile hayat öpücüğü

Anlaşma gereği kendileri açıklamıyor ama Alman basınında çıkan analizlere göre Odeon Partners & Saran ortaklığı, kulüp için 90 milyon euro ödeyecek.
Sadettin Saran, kulübü satın alırsa planları şöyle anlatıyor:
"Satın aldıktan sonra hayata döndürmek için 20 milyon euro daha yatırım yapılacak kulübe. Yeniden yapılanma süreci başlatılacak. Bilet gelirleri, TV yayın hakları tüm kaynaklar yeniden değerlendirilecek. Onlara neler yapacağımıza dair bir paket sunduk. Şartlarımız ve vaadlerimiz oldu. Önümüzdeki iki sene şampiyonluğu unutun dedik mesela. Bu dönemde transfer yapılmayacak, kulübün altyapısından yetişen gençlere yatırım yapılacak. Kulüp, şu anda oyuncularına ve çalışanlara yüksek maaşlar ödüyor, bunlar optimize edilecek. Yönetimde değişiklikler olacak.
BVB'de hep beraber kemerleri sıkacağız. Önümüzdeki yıldan itibaren giderleri yüzde 30 oranında düşürmeyi planlıyoruz. Önce iflastan, borç batağından kurtulacağız sonra meyvelerini toplayacağız. Üçüncü yılın sonunda ise şampiyonluk sözü veriyorum."

Abromowitz'e benzetildi
Alman basını, Sadettin Saran'ı ingiliz Chelsa takımını satın alan Rus işadamı Roman Abromowitz'e benzeterek "Türk Abromowitz"i yakıştırması yapıyor.
Peki, kendilerinin dışında başka talipli var mı?
Saran anlatıyor:
"Borussia Dortmund'un arayışı var. Ama Saran ve Odeon Partners kadar kapsamlı bir teklif veren çıkmadı bugüne kadar. Birkaç banka ilgileniyor. Kulübün hissedarları arasında yer alan birkaç yatırımcı da talipliler arasında ama şimdiye kadar ciddi bir teklifte bulunmadılar. Biz, öyle bir teklif sunduk ki şaşırdılar. Kulübün içinde realist bir kesim var ki daha iyi bir teklif alamayacaklarının farkındalar ve bizi des tekliyorlar. Bir kesim de 'şimdi bu takımı nasıl bir yabancıya satarız' diye düşünüyor."

Avrupa'dan teklif yağıyor
Sadettin Saran'ın, BVB teklifi, Almanya'daki Türkler için gurur vesilesi olmuş. Bizi havaalanına götüren Türk taksi şoförü, boynuna sarılıp, imza alıyor.
Avrupa'nın çeşitli kulüplerinden Saran'a teklif yağıyor.

Hayali, Fener'e başkan olmak
"Dortmund'a talip olmam Avrupa'da bir anda isminin duyulmasına neden oldu. Geçenlerde isviçre'den bir kulüp arayıp, "Bizi almayı düşünmez misiniz" diye sordu. Avrupa"nın birinci ve ikinci liglerinden zorda olan takımlar direk ya da dolaylı olarak arıyor, "bizi satın alın" diyorlar.
Fenerbahçe'de yöneticilik yaparken Başkan Aziz Yıldırım'la anlaşmazlığa düşerek kulüpten ihraç edilen Saran'ın en büyük hayali FB'ye başkan olmak.
"FB benim beş yaşından beri aşkım. Bir takım talihsizlikler oldu, üzücü şeyler yaşandı, ihraç edildim. iki yıldan önce olmaz ama hayalim Fenerbahçe'ye hizmet etmek. Bu konuda "istemem yan cebime" tavrı göstermiyorum. Açık açık söylüyorum, Fenerbahçe'ye başkan olmak istiyorum" diyor.

Schröder'in takımı
Sadettin Saran, Borussia Dortmund kulübünün bir Türk yatırımcıya satılması kararının Almanya açısından kolay olmayacağı görüşünde. Bu kararda, sadece ticaretin değil siyasetin de rol oynayacağını düşünüyor. "Alman siyasetçilerin bu konuyla yakından ilgilendiğini tahmin ediyorum. Bence olumsuz bakıyorlar. Alman milliyetçiliği, bizden yana olumsuz bir karar çıkmasına neden olabilir" diyor.
Bu düşüncesinin bir nedeni de Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in takımın koyu taraftarlarından biri olması. Schröder, hiçbir yerde BVB'li olduğunu söylememiş ama Dortmund'un bağlı olduğu Kuzey Ren Westfalya eyaletinde doğup büyüdüğü için bu takımı desteklememesi mümkün değil. Son şampiyonluğunda, Başbakan'ın kulübün yöneticileri ve oyuncularına Berlin'deki evinde bir parti verdiği biliniyor.
--spoiler--
TURKIYEDE BIR YABANCI GELSE BIR TAKIMIN HISELERINI TOPLASA ZETEN KIMSE BISE DEMEZDE HANI 3-5 EYLEM OLSA HEMEN FAŞiSTLER, KAFATASCILARI, ULUISALCILAR DENIP AŞAGILANIR. MEDENI AVRUPADA ISE MILLIYETCILIK DUYGULARIYLAHAREKET EDIYOR.