bugün

(bkz: geyik geyik nereye kadar)
gülben ergen in çocuğuna isim vermesi ile *, "babası mı verdi yoksa anası mı, bu ismi" diyerek ve akşam bir sır kapısından girerek, mışıl mışıl uykusuna dalması ile sonuçlanır.
herhangi bir sanatçının öldüğünde hatırlanması olayı gibidir bu durum. yanlış ama malesef öyleyiz, ölünce veya olunca hatırlıyoruz bir şeyleri, herşeyi..
(#1177428)
anadolu halkının maalesef en kötü olgularından bir tanesidir duyarsızlık.
ya da suçu belki de anadolu halkına atmamak lazım belki de.
onlara bu düzeni layık görenlerdedir suç.

insanlar ölür, öldürülür ya da öldürülmeye zorlanır ama halkımızın birçoğunun umrunda değildir çünkü onlara empoze edilen bir yoz kültür vardır. o kültürü beyinlere aşılamak için ana madde televizyon seçilmiştir. açın kanalları bakın programlara. hangisi aydınlatıcı ya da hangisi insana insan olmayı öğreten programlar. hiçbiri...

işte birçoğumuz bu kültürü almıştır ve olanlara bitenlere sesini çıkarmazlar. haaa çıkaranlar yok mudur? tabi ki vardır. (bkz: hrant dink)
(bkz: hrant dink in oldurulmesi)
şimdi sokağa çıkma dink in katillerine kin kusma zamanıdır. ama yarın yine herşey eskisi gibi olacak maalesef...
ver coşkuyu tadında olan bitenlerin dışında hamaset kokusunun bu coğrafyadan eksik olmadığını görmek üzücü. en kallavi aydın geçineninden sokaktaki eğitim seviyesi yerlerde şahıslara dek bu böyle. kavramların içinin boşaltğı bir ülke burası. bunun elbette tarihsel bir açıklaması, arka planı vs. vardır. ve fakat vicdan da işlemiyor bu ülkede. kurşun atmak öylesine olağanlaştırılıyor ki utanmasalar iyi olmuş, hak ettiydi bile diyebileceklerdir.

(bkz: uyan)
kahvede okey oynarken "ne olacak bu türkiye'nin hali"diyen insandır.
dünya nüfusu 7 milyar olmuş, dünyayı ekolojik bir felaket bekliyor, her yerde savaşlar yaşanıyor ve sömürü her geçen gün artıyor.insanın emeğine ve kendine yabancılaşması sürerken kendine olan saygısını yitirmekte ve birbirine uyguladığı şiddet kan ve gözyaşı olarak geri dönmektedir. kan pınarları dolup, gözyaşları boşanırken insan bir güvercin edasıyla endişelenmektedir. "acaba apolitik olmak bu kadar iyi mi ben bir şeyleri kaçıtıyorum acep? bunun cevabı kuşkusuz hayır.

yurdum insanı son 20 senedir sadece büyük bir olay patlak verdiğinde tepkisini ortaya koymaktadır. sonra 3-5 gün içinde unutarak turkcell süper ligine devam etmektedir! insanlar haklarını kaybederken ses çıkartmamakta ama her siyaset konusu gündeme geldiğinde ahkam kesebilmektedir. hayatın bir sömürü mekanizması olduğunu göremeyenler sadece bazı olaylar karşısında gösteri politikliği yapmaktadır. devletler arası ikili ilişkiler hala ikili olarak oynanırken insanlar ezbere konuşmaktadır. emperyalizmin tanımını bilmeyenler onun hakkında atıp tutmaktadır.

kısacası hayatımız iyice garip bir yol almaktadır. fakat ülkemizin durumu ise daha da vahimdir. ülkesini umursamayan ve sadece bazı önemli durumlarda ortaya çıkan tatlı su politikçileri ülkeyi toplumsal kargaşaya götürmektedirler.
bir türkiye polemiği. diyelim ki uğur mumcu, bahriye üçok, abdi ipekçi, metin göktepe .... öldürülmedi kaç kişi bilirdi bu insanların ismini, kaç kişi okurdu onların yazdıklarını, haberlerini.

"vurulduk ey halkım unutma bizi"

derken uğur mumcu neleri düşünmüştü kaç kişi düşünüyordu o öldürülmeden önce bu sözleri.

türkiye de gladyo var diyen can dündar öldürüldüktn sonra mı bir kaç gün anılacak her yıl falanca ayın falanca günü can dündarı anma günü olacak...

dış mihraklar hede hödö..
kimmiş onlar, kimmiş dış mihraklar tv'lerde boy gösteren aldolar yldolar mı, onları tv ye çıkaran a'lar b'ler c'ler mi?
yoksa o malum dış mihraklar toplumu okula, okumaya uzak tutan cahil bırakan, "sınıfsız ,sömürüsüz dünya" diyen insanları F tiplerine atan sistmin ta kendisimi.

kıçımızdan bir dış mihrak lafı uydurmuşuz gidiyoruz. tıpkı trafik canavarı gibi bizim yarattığımız azıcık dikkatli olsak azıcık bilgili olsak engelleyebileceğimiz şeyler ama yok trafi,k canavarı da dış mihrakların işi dir kesin. insanlar ölünce üzülürüz hep birlikte üç gün mü sürr beş gün mü bilmem. nazım hikmet ise abartmış biraz olayı

"en fazla bir yıl sürer 20. asırda ölüm acısı"

bu kadarı fazla. bir yıl kim çekecek 3-5 yeter nsılsa günü birlik tepki toplumu olmuşuz. insanların ölümüdür bizi alevlendiren galeyana getiren, bayrak yakılıyo dedikodusudur, orda solcu var, burda laikler toplanmış, şu adam alkolik demek yetrlidir, tepkiyi gösterir halkımız,

kişi ermeni bir türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır-vurun!
ben anti komünistim- komünistin antisi olmaz vurun!

bu böyle sürer gider.

2000 şubat krizine bakarsak eğer nasılda parlayıvermişti saman alevi, bir esnaf yazar kasa fırlatmıştı başbakanın önüne, ne oldu? anlayamadı türkiye bitti.

şimdi illa birilerinin öldürülmesi yada toplu halde 5000-10000 küçük esnafın kepenk kapatması mı gerekiyor bir kaç günlük yeni tepkiler için yani birilerine birşey yapıulmadan öldürülmeden sesimizi çıkarmak yakışmazmı deliyürek-polat alemdar şekilli türkiye gençliğine bugün insanlar insna için ve türkiye deki adaletsizliğe karşı direnişe geçmiş olan behiç aşçı öldüğünde yada öldükten çok sonraları mı anlaşılacak ne yapmak istediği tecrit kelimesinin anlamı için o zaman mı bakılacak sözlüğe?

12 eylül cuntasının sorunsalıyız hepimiz düşünen f tipine kurtlar vadisi prime time da 1 numara sonuç? 18-19 yaşlarında biri beline silahı takıyor ve bir insanı öldürüyor a. hadi hepimiz sokağa eyleme desek, insanlarımız öldürülüyor dersek terörist oluyoruz demezsek insan kalamıyoruz. faşizmin üniversitelerdeki saldırılarla, gazeteci öldürmelerle, faili mechullerle, kirli savaşala, gözaltında kayıplarla hortlatılmaya çalışıldığı günümüzde yarın öbür gün "kolibandı" yada "ihan et" öldürüldüğünde anlık bir şekilde ortaya çıkmasın tv den dönme polat alemdarlar-deliyürekler-bozolar-mematiler. otursun kıçları üstünde büyütmeye devam etsinler deli(k)yüreklerini belki bir yerlerden bir emir gelirde bir yazar öldürmek şerefine nail olurlar.
kendimden de utanmama sebep olan başlık. kendimi o kadar çaresiz, üzgün ve korkak hissediyorum ki.

öldürülen insanların cenazelerinde toplanıp bağırıp çağırmak öylesine saçma ve etkisiz ki artık. sen yaşarken o insanları koruyamadıktan sonra, neye yarar bağırmak.

oralarda bağırıp çağırıp daha sonra kendi korkak karanlığımıza geri dönüyoruz, sıçan deliğimize geri giriyoruz ve orada salak salak pineklemeye devam ediyoruz. ta ki ikinci bir şey olana kadar.
(bkz: sosyolojik bakış açısı)
halkın tamamının her zaman politik, sağduyulu veya herhangi bir olumlu yada olumsuz sıfatı taşıması beklenemez. Halkın çoğunluğu bariz ve etkileyici bir olay karşısında bu aslında kendi görüşü olmasa bile çoğunluğa katılır ama bi süre sonra sanki bu olaylar olmamış gibi hareket etmeye devam eder ve unutmamak gerekir ki bu eylemler çoğunlukla toplumsal olup bireylerin kendilerini yansıtmaz. En basitinden 17 aylık bir bebeğin başına gelen malum olayı tüm Türkiye kınamış ama bir vatandaş bile ona sahip çıkmamıştır hala bir aile beklemektedir. Ölen ermeni gazeteci için düzenlenen gösterilere iyi bakın çünkü o gruptaki bireyler yarın ermenileri kınayan milliyetçi bir gösteride de en ön saflarda buluna bilirler.*
insan her daim politikleşmeyeceği için yanlış bir önerme üzerine ortaya atılmış kavramdır. ayrıca insanın politikleşmesinin de nasıl birşey olduğu konusu da ayrı bir muammadır.
(bkz: politiklesen insan modeli)
nisyan ile malul belleğimizin yarattığı insan tipidir.

uğur mumcu'yu*, musa anter'i* unuturuz ve hrant dink* ile hatırlarız bu ülkenin bir aydin mezarlığı olduğunu...

sadece politikleşmeyle de ilgili değildir esasında, her nefes alışımızda hissetmemiz gereken insanlığımızla da ilgilidir.

kapı gibi tahlildir. yazarı*na helal olsun.
(bkz: sadece maçtan maça düdük çalan hakem)
(bkz: nabza göre şerbet)
yumurta kapıya dayanınca uyanan türk milleti.
bir insanın katledilmesine üzülmek veya tepki vermek için illaki politikleşilmesi gerektiğini düşünen insan tipidir.
(bkz: yok boyle birsey)
oturulup iyiden iyiye düşünülmesi ve "neden böyle" denilmesi gereken bir tabir.

yurdum insanı olaydan olaya politikleşmez. o aslında ne olup ne bittiğini bilir, ama çoğunun elinden birşey gelmez, ya da öyle sanır.

çünkü;

yurdum insanına, aynı kulağı farklı ellerle tutup sonra da "sen kulağını sağ elle tutuyorsun sen faşistsin" denmiştir ve milletini sevdiğinden ve korumak için haykırmak istediğinden, tarihini bildiğinden ve kendi babasını, dedesini yüceltmek istediğinden, onlara gelen küfürleri engellemek istediğinden dolayı ırkçılıkla suçlanmıştır yurdum insanı.

bu ülke için gazetelerde halkı bilinçlendirmek adına batı'dan ve kuzeyden birşeyler kapıp bu bildiklerini, gördüklerini halka anlatmaya çalıştığı için "sen anarşistsin" diyerek sokaklarda öldürülmüştür yurdum insanı.

sırf beş vakit namazını kıldığı için menemen'dekilerle bir tutulup "sen dincisin" diye dinen hakir görülmüştür yurdum insanı.

zamanında bu kötü gidişat için sağıyla, soluyla, dindarıyla..vs. her kesimden insanı ile birşeyler yapmak istemiştir. bu azimleri yüzünden kimilerinin isimsiz oyuncağı olmuş, bir ve birkaç ihtilalle susturulmuştur yurdum insanı.

doğu'da kendi yaşadığı terör olaylarından sonra, türk üyle, kürd üyle, ermeni siyle teröre lanet etmiş, dün ekmeğini paylaştığı insandan bir sonraki gün, vilayet-i sebt, kürdistan hayalleri uğruna kurşun yemiştir yurdum insanı.

iki kürt komşusundan biriyle ekmeğini paylaşırken, diğerinden kurşun yediğinden dolayı kafası karışmıştır yurdum insanının. batıda, kelime itibariyle ikisi de doğru olan ama derinlemesine bakıldığında ülkeyi içten bölmekte olan "teröristlere hayır" ve "yaşasın halkların kardeşliği" ikilemi hala sürmekteyken, doğuda bunların sonucunu bizzat yaşadığından dolayı, zamanında yaptığı şeylerin sonucunu göremediğinden dolayı sinmiştir yurdum insanı.

yurdum insanı, biziz. ** *
agenda setting theory* ile açıklanabilecek olgudur. dünyanın her yanında bu böyle yürür genellikle bu olgu. ülkemizde kahvehanede ülke kurtarılırken, bir diğer ülkede pubda kurtarılır farketmez...
sadece olaydan olaya politikleşen durumlar belkide bu duruma bir örnek teşkil edebilir.
herdaim politik olanlara olayın üzerinden iki gün geçince "şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız/o mahur beste çalan müjganla ben aglaşırız" dizelerini okutan insanlardır.
(bkz: günümüz türk genci)