bugün
- ateistler insan değildir14
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- yazın ferahlatan içecekler18
- sözlük kızlarının bugünkü kombinleri12
- uludağsözlük tatil arkadaşı ilanları17
- akp türkiyesi dünyanın en rezil ekonomisi seçildi9
- 26 mayıs 2025 fenerbahçe hatayspor maçı11
- türk soyu ve arap soyu birdir22
- 1 milyon 200 bin lira maaş alan rektör13
- uludağ sözlük dini hikayeler9
- 21-22 mayıs 2025 aykolik masklavi istanbul zirvesi8
- kemal kılıçdaroğlu'nu mumla arıyor olmamız17
- bodrum'da 2025 yaz sezonu beach fiyatları20
- ilhan şeşen19
- chp ye kayyum atanması9
- gecenin şiiri12
- düşün ki o bunu okuyor8
- yazarların en dikkat çeken fiziksel özellikleri16
- tayyip erdoğan'ı bir kez daha başkan yapacağız25
- üniversiteli eskort kızlar8
- bizans kadınlarındaki türk yiğitlere verme isteği12
- kadınınız mini etek giyebilir mi15
- iq seviyesi 130 ve üstü yazarlar tam liste8
- yazarların özlediği şeyler14
- toplum içinde maske takıp başka birini oynamak8
- moğollar kardeşimizdir10
- zehra kınık'a 4 yıl 2 ay hapis cezası verilmesi15
- akıl ve ruh sağlığını bozan şeyler20
- arapça dünyanın en zengin dilidir20
- 25 mayıs 2025 fenerbahçe beko monaco maçı20
- sözlük yazarlarının en sevdiği tatlı8
- ihtiyaç sahibi yazarlar9
- sizden daha az kazanan meslek grupları9
- ulunun en hamarat 2 kadını14
- lazere giden erkek8
(bkz: sabo)
SABO: "Biz sakiniz, çok iyiyiz. Kanımızın son damlasına kadar çatışacağız."
EDA'NIN SESi: "Tankınızla, topunuzla gelin korkaklar." (Yine küfürler ve verilen cevaplar...)
(Silah sesleri çok sıklaştı...)
SABO: "12 Temmuz'da Malatya dağlarında yoldaşlarımız nasıl gittilerse ölüme, biz de öyle gidiyoruz. Hamiyetler, Olcaylar gibi. KADIN YOLDAŞLARIMIZA SESLENMEK iSTiYORUM..."
06.45: (Artık telefona sık gelemiyorlar. Telefona sürünerek geliyor. Daha sonra bacağından yaralanıyor. Yaklaşık bir saat aradan sonra, arada halka sesleniyorlar. Sesler net değil, uzaktan geliyor...)
SABO: "Kapıyı bombayla açmak için hazırlık yapıyorlar. Telefon kapının yanında olduğu için gelemiyoruz. Artık arkaya çekiliyoruz... Giriyorlar..."
(Son telefon. )
SABO: "ELLERiMiZDE SiLAHLARIMIZ, DiLiMiZDE SLOGANLARIMIZLA KUCAKLIYORUZ ÖLÜMÜ...TÜM YOLDAŞLARIMA SELAMIMI iLETMENi iSTiYORUM. HOŞÇAKALIN...
(Çok yoğun silah sesleri duyuluyor...)
07.25: (Telefon kesildi...)
Devrimci direnişine yakışan bir şekilde duru ve sakin bir sesle söyledi bunları Sabo ölümü kucaklarken. 17 Nisan 1992 tarihinde Çiftehavuzlar'daki destansı direnişi tarihe yazarken 3 can tereddüt etmeden kanlarının son damlasına kadar savaştılar. Düşmanı hiç beklemediği anda kızıl bayraklarıyla karşılarken kadınlar yeni bir devrimci kadının simgesi oldular.
Sabahat Karataş 1953 yılında Mardin'in Nusaybin ilçesinde dünyaya gözlerini açtı. Nusaybin bir sınır köyüydü. Çatışmanın bitmediği, silahların susmadığı bir dünyaya açmıştı aslında Sabo gözlerini. Dilin yasaklandığı, kültürün ceset kanlarıyla boğulmaya çalışıldığı bir coğrafyadan 1970 yılında üniversite eğitimi için istanbul'a geldi. Reformist çizgiyi reddedip silahlı mücadeleye evrilen devrimci hareketin bir sempatizanı olan Sabo THKP- C'yi tanımaya, öğrenmeye çalışıyordu. 12 Mart '71 cuntasının ardından halkın üzerindeki karanlığı yok etmek için var gücüyle çalışmaya başladı. Bir yandan iYÖKD (istanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği) içinde gençlik çalışması yürütüyor diğer yandan fabrikalarda işçi olarak halka devrimci düşünceyi aşılamaya çalışıyordu. Tüm bunları yaparken çağdaşlarının bugünden bakınca fark edemediği düşünülen bir noktayı fark etti Sabo: Kadınlar içinde bulundukları düzenin bir sonucu olan erkek egemenliği yüzünden politik önderler haline gelemiyordu. Kadınların örgütlenmesi için özellikle uğraşıp düşüncelerini ısrarla tekrarlayan Sabo arkadaşlarıyla birlikte DKD (Devrimci Kadın Derneği)'ni kurdular.
1980 askeri faşist darbesinin ardından büyük darbeler alan Parti Cephe örgütsel varlığını sürdürememe tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Yoldaşları tutsaktı ve örgütün varlığını sürdürmek görevi Sabo'ya düşüyordu. inancın, kararlığın sesiyle daha önce bu kadar üst düzey bir yöneticilik deneyimi olmamasına rağmen şöyle dedi Sabo: "Kaygınız olmasın. Başaracağım." Dağılmış ilişkilerin, maddi olanaksızların ortasında yol gösteren, yoldaşlarını toparlayan Sabo oldu.
Sabo'da bütünleşen devrimci kişilik yeni bir militan kadın simgesiydi. Devrim için savaşıyor, devrim için yaşıyordu Sabo. Çiftehavuzlar'daki destansı direnişte de düşmanın saldırısı karşısında sakin bir sesle kararlığını ortaya koyması bu yüzdendir. "Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız." derken koca bir tarihi bir adım ileriye götürdüğünün bilincinde olmasındadır onun adanmışlığı. Düşmanın suratına bir tokat gibi vurmayı becerebilmesi bunun bir savaş, kendisinin de bu savaşın önder bir militanı olduğunu bilmesindendir. Çatışma sırasında pencereden dalgalandırdıkları sosyalizm bayrağı ölümün yenilgi değil zafer olduğunun göstergesi olmuştur. Panzerlere, silahlara, yüzlerce katile karşı 3 devrimcinin yüreklerini ortaya koyduğu yerde halkın üzerine sinmiş yılgınlığın üzerinde dalgalanmıştır o bayrak. Sabolardan Şengüllere Sibellere, Denizlerden Mahirlere ibolara Orhanlara taşınıyor sosyalizmin bayrağı. Kazanılacak bir dünya var; onun için savaşıyor komünistler!
EDA'NIN SESi: "Tankınızla, topunuzla gelin korkaklar." (Yine küfürler ve verilen cevaplar...)
(Silah sesleri çok sıklaştı...)
SABO: "12 Temmuz'da Malatya dağlarında yoldaşlarımız nasıl gittilerse ölüme, biz de öyle gidiyoruz. Hamiyetler, Olcaylar gibi. KADIN YOLDAŞLARIMIZA SESLENMEK iSTiYORUM..."
06.45: (Artık telefona sık gelemiyorlar. Telefona sürünerek geliyor. Daha sonra bacağından yaralanıyor. Yaklaşık bir saat aradan sonra, arada halka sesleniyorlar. Sesler net değil, uzaktan geliyor...)
SABO: "Kapıyı bombayla açmak için hazırlık yapıyorlar. Telefon kapının yanında olduğu için gelemiyoruz. Artık arkaya çekiliyoruz... Giriyorlar..."
(Son telefon. )
SABO: "ELLERiMiZDE SiLAHLARIMIZ, DiLiMiZDE SLOGANLARIMIZLA KUCAKLIYORUZ ÖLÜMÜ...TÜM YOLDAŞLARIMA SELAMIMI iLETMENi iSTiYORUM. HOŞÇAKALIN...
(Çok yoğun silah sesleri duyuluyor...)
07.25: (Telefon kesildi...)
Devrimci direnişine yakışan bir şekilde duru ve sakin bir sesle söyledi bunları Sabo ölümü kucaklarken. 17 Nisan 1992 tarihinde Çiftehavuzlar'daki destansı direnişi tarihe yazarken 3 can tereddüt etmeden kanlarının son damlasına kadar savaştılar. Düşmanı hiç beklemediği anda kızıl bayraklarıyla karşılarken kadınlar yeni bir devrimci kadının simgesi oldular.
Sabahat Karataş 1953 yılında Mardin'in Nusaybin ilçesinde dünyaya gözlerini açtı. Nusaybin bir sınır köyüydü. Çatışmanın bitmediği, silahların susmadığı bir dünyaya açmıştı aslında Sabo gözlerini. Dilin yasaklandığı, kültürün ceset kanlarıyla boğulmaya çalışıldığı bir coğrafyadan 1970 yılında üniversite eğitimi için istanbul'a geldi. Reformist çizgiyi reddedip silahlı mücadeleye evrilen devrimci hareketin bir sempatizanı olan Sabo THKP- C'yi tanımaya, öğrenmeye çalışıyordu. 12 Mart '71 cuntasının ardından halkın üzerindeki karanlığı yok etmek için var gücüyle çalışmaya başladı. Bir yandan iYÖKD (istanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği) içinde gençlik çalışması yürütüyor diğer yandan fabrikalarda işçi olarak halka devrimci düşünceyi aşılamaya çalışıyordu. Tüm bunları yaparken çağdaşlarının bugünden bakınca fark edemediği düşünülen bir noktayı fark etti Sabo: Kadınlar içinde bulundukları düzenin bir sonucu olan erkek egemenliği yüzünden politik önderler haline gelemiyordu. Kadınların örgütlenmesi için özellikle uğraşıp düşüncelerini ısrarla tekrarlayan Sabo arkadaşlarıyla birlikte DKD (Devrimci Kadın Derneği)'ni kurdular.
1980 askeri faşist darbesinin ardından büyük darbeler alan Parti Cephe örgütsel varlığını sürdürememe tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Yoldaşları tutsaktı ve örgütün varlığını sürdürmek görevi Sabo'ya düşüyordu. inancın, kararlığın sesiyle daha önce bu kadar üst düzey bir yöneticilik deneyimi olmamasına rağmen şöyle dedi Sabo: "Kaygınız olmasın. Başaracağım." Dağılmış ilişkilerin, maddi olanaksızların ortasında yol gösteren, yoldaşlarını toparlayan Sabo oldu.
Sabo'da bütünleşen devrimci kişilik yeni bir militan kadın simgesiydi. Devrim için savaşıyor, devrim için yaşıyordu Sabo. Çiftehavuzlar'daki destansı direnişte de düşmanın saldırısı karşısında sakin bir sesle kararlığını ortaya koyması bu yüzdendir. "Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız." derken koca bir tarihi bir adım ileriye götürdüğünün bilincinde olmasındadır onun adanmışlığı. Düşmanın suratına bir tokat gibi vurmayı becerebilmesi bunun bir savaş, kendisinin de bu savaşın önder bir militanı olduğunu bilmesindendir. Çatışma sırasında pencereden dalgalandırdıkları sosyalizm bayrağı ölümün yenilgi değil zafer olduğunun göstergesi olmuştur. Panzerlere, silahlara, yüzlerce katile karşı 3 devrimcinin yüreklerini ortaya koyduğu yerde halkın üzerine sinmiş yılgınlığın üzerinde dalgalanmıştır o bayrak. Sabolardan Şengüllere Sibellere, Denizlerden Mahirlere ibolara Orhanlara taşınıyor sosyalizmin bayrağı. Kazanılacak bir dünya var; onun için savaşıyor komünistler!
(bkz: istanbul şafakları)
Dursun Karataş tarafından ölüme terk edilmiş terörist.
güncel Önemli Başlıklar