bugün

Tanmlanması güç olan bir olgudur. Hiçbir devletin resmi ideolojisi olamaz. Çünkü kanunlarda da vardır zaten.
temel olarak bir devletin siyasal ve hukuksal yapısını belirlemede referans noktası olarak kullandığı, hiç bir şekilde aleyhinde herhangibir eleştiriyi düşünce özgürlüğü kapsamında görmediği ve kusursuz derecede kabul ettiği düşünce sistemidir.

demokratik ve laik devlet düzeninde devletin resmi bir ideolojisi olamaz, çünkü bu devlet her türlü düşünce sistemine mutlak manada bağlı değildir, zira bu düzende siyasal ve hukuksal yapı bilimsellik arz etmek durumundadır.

bilimde kuşku vardır, herşeye, her dine, her ideolojiye, her düşünce sisteminin doğruluğuna karşı duyulan tükenmez bir kuşku ve sorgulama silsilesi demokratik sistemin bilimsel dayanağını oluşturur.

aynı şekilde demokratik düzen her türlü düşünce sisteminden de faydalanma imkanlarını arar, hiçbirisine mutlak kötü olarak davranmaz.örneğin komünizm herşeyiyle kötüdür demez.

türkiye, bu noktadan hareketle değerlendirildiğinde laik ve demokratik yapıda değildir.
devleti yönetme organlarını elinde bulunduran veya bu çevreleri etkileme gücünü haiz olanların, kendilerine, sahip oldukları erke veyahut doğrudan biçimlendirdikleri devlete yönelebilecek muhalefet argümanlarına meşru cevap ve legalleştirme zemini oluşturan, tutarlılı felsefi zeminden çok ihtiyaca pragmatik çözümler getiren rejim enstrümanıdır.
doğumunda sadece ideolojidir. bir şekilde gücü eline geçirip tahta yerleştiğinde resmi ön sıfatı ile pekiştirilir. ardından istenilen her durum/ve olgu mevcut rejimin anlayışına/isteğine bağlı olarak keyfi bir uygulamaya tabi tutulur. üniversitelere; türbanla, sakalla, altın kolyeyle, ensede dövme ile girmek yasaklanabilir. bunlarla ilgili ideolojinin kasasında kilitli bulunan yasa kitapçığı herhangi bir düzenleme içermese de; kamusal alan denir, tehlike denir, rejimin bekası denir ve ardından oy istenir.

demokrasi 1-1,5 yüzyıldır süren bir komedidir. bu komedi dizisinin ilk bölümü fransa devrimi çıkışlı sağcı ve solcu kavramlarıdır. devrim yapacağız diye milleti nerelere sürüklediler; neymiş parlamentoda sağ tarafta oturanlara sağcı, sol tarafta oturanlara solcu denmiş, kralın eline vermişler, feodalite son bulmuş, demokrasi doğmuş. bunların bütün sorumlusu danton'la robespierre.
ikisini de sallandıracaksın ki:

ajdar: pardon, ben bir karışıklık içerisindeyim. şimdi bu danton devrimin öncülerinden robespierre de yardım ve yaltaklıktan dolayı mı...?

otisabi(bit osuruğu ses tonunda): öncelikle, senin karışıklığına bir çözüm bulabileceğimi sanmıyorum ajdar.

ajdar: otisbir bi sus sikmiim şimdi çözümü de düğümü de! zaten beter karışmışım! homuagodumnn!
aslında resmi ideoloji o kadar katıdır ki,ne olduğunu bize yazdırmayacak kadar ağır bir baskısı vardır. yukarıda gördüğünüz 6 entry de ve burda olduğu gibi kimse ne olduğunu yazmak istemiyor.
çünkü big brother bizi izliyor.
bu konuyu eleştirmek ne kadar akılcıdır. düşünmek gerekir.
her devletin bir ideolojisi olacaktır. gayet normaldir.

türkiye nin resmi iedeolojisi ne demektedir.

türk milleti büyük bir millettir.
pek çok savaş kazanmıştır.
uzun yıllar barış içinde yaşayan bir halkı vardır.

eğitim hayatında bu konular işlenmektedir ya ne işlenmelidir. bunların tersi mi?

daha ötesi abd nin yunanistan ın fransa nın resmi ideolojisi yok mudur?
ya da bunlar resmi ideolojilerinde başka devletleri mi övmektedir?

"bir deli kuyuya taş atmış" misali bir zamanlar eleştirmek pek bi modaydı.
resmen popüler olunurdu.
(bkz: Resmi ideoloji Sözlüğü)
http://www.haber10.com/haber/92479/
(bkz: bürokratik olgarşi)
(bkz: inönü kemalizmi)
sadece ülkemizde değil, dünya üzerindeki ülkelerin büyük bir kısmında birbirinden farklı özelliklere sahip olan ideolojidir. türkiye'de bu denli muhabbet konusu olmasının sebebi ise, kanımca, türkiye'de herkesin devlet olduğunu iddia etmesi ve toplumun bunu sorgulamadan kabul etmesidir. bugün türkiye'nin hangi ilinde, ilçesinde yaşarsanız yaşayın şu tablo ile karşılaşırsınız; muhtar da devlet, belediye başkanı da devlet, il meclis üyesi de devlet, polis de devlet, asker de devlet, jandarma da devlet, milli eğitim bakanlığına bağlı okul müdürleri de devlet, bakan da devlet, meclis başkanı da devlet, başbakan da devlet, cumhurbaşkanı da devlet, yasa çıkaran meclisin vekilleri de devlet, o yasayı iptal eden mahkeme de devlet.. bu durum ister istemez kafa karışıklığına ve uygulama-yöntem saçmalıklarına yol açıyor.

zira, resmi ideoloji karşıtları, kendilerini böyle ifade eden kişiler, merak ediyorum, dünya üzerinde herhangi bir devlet bu kişilerin kontrolüne verilse acaba ilk iş olarak ne yaparlar? kanımca, ilk olarak bir ordu kurarlardı, kendi düşüncelerini, sistemlerini ve kendilerini korumak adına. daha sonra da bugün resmi ideoloji diye eleştirdikleri, beğenmedikleri ideolojinin bir benzerini o ülkede yaşayan topluma dayatırlardı.

resmi ideoloji konusunda samimi ve mantıklı olmakta fayda var. asırlar boyu padişah fermanı ile yaşayan atalarımızı unutmadan. sahi, o günlerde yaşasaydınız, yani imparatorluk zamanlarında, o zaman da padişahı, yönetim biçimini ve bu yönetim biçimini şekillendiren esasları bu denli eleştirir miydiniz?
türkiye'de olmayandır.
(bkz: azgın yaşamlar için sapkın ideoloji)
ulus devlet olma sürecinde devletin yeni bir ulus inşaasında aynılaştırmayı sağlamak ve kolay yönetim için yapacaklarını meşrulaştırma aracıdır.
nasıl yaşamam, nasıl düşünmem, nasıl giyinmem gerektiğini bana dayattığı sürece sevmeyeceğim ideolijidir. resmi bir ideolojinin olması bi zatihi sevmeme nedenimdir
nasıl bir vatandaş olunması gerektiği ile ilgili devlet eliyle sürekli kurallar koyan ve kendisine devamlı iç düşmanlar yaratarak toplumu militarize eden ideolojidir.

sscb öncesinde komünistler ve sosyalistler, bugünse kürtler ve dindarlar hedef tahtasındadır. zamanında mağdur edilenlerin bir kısmı bugün mağdur eden bu yapının yanında yer almaktadır.
egemen ideolojinin altında kalan ve devletin meşruluğunu sağlayan olgudur, ideolojidir. bu ideoloji sayesinde meşruluk, yasallık ve otorite kendine varlık zemini bulur. önemi buradadır ancak ana belirleyen şey resmi ideoloji değildir. resmi ideoloji bir devletin varlık zeminini önceleyen paradigmaların bütünüdür. bu ideolojiyi belirleyen şey ise egemen ideolojinin kendisidir. daha açmak gererkirse normal koşullar altında egemen ideolojiye sahip olan hakim sınıfın kendisi belirler ve sınıflar arasındaki ilişkilere göre gücü belirlenir. normal koşulların eskisi gibi olmadığı, bir yönetsel krizin ortaya çıktığı noktada veya uzun süreli karşı devrim üretme mekanizmalarının devletin meşruluğunu boğduğu ortamlarda restorasyonun ardından devletin varlık zeminiyle beraber resmi ideolojide bizzat egemen olan tarafından çöpe atılabilir. bir diğer başka durum ise uluslarası var olan düzenin şimdiki anlamıyla kapitalist emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda merkezdeki veya çevredeki bir ulus devletin kendi egemen ideolojisinin resmi ideolojiyi saf dışı etmesinde görülebilir. burada devletin kendisi tasfiye sürecine girer. devlet bir kurumsallık olarak yapısını devam ettirmesine karşılık yapısal bir değişim geçirir. artık kendisine başka bir varlık zemini tasvir eder.

türkiye'de dönen tartışmaların ana noktasında yer alan resmi ideoloji kavramı buradan okunduğunda ancak anlaşılabilir. yaşanan değişim ve dönüşüm daha evvel bahsettiğimiz muazzam karşı devrim üretme mekanizmlarının düzeni boğması ve uluslarası düzenin farklı bir şeyi denemek istemesidir. yani egemen ideoloji asıl belirleyendir türkiye'De de ve istediği anda paradigmalar bütününü silip atabilir, direnç noktalarını silecek ataklar yapabilir. ta ki bir devrimle ya da karşı devrimle parçalanıncaya kadar.
türkiye'de bir dönem için hem egemen ideoloji içine, hem de burjuva ideolojisinin içine girmiş ancak dönemsel koşullar ortadan kalktıkça resmiliğini de, egemenliğini de, sınıfını da kaybetmiştir bu bahsi geçen ideoloji. ancak dünya bu, ne sınıflar arası dengeler bitiyor, ne de diğer dinamikler arasındaki mücadeleler. haliyle "resmi ideoloji eşittir kemalizm." tezi dönemsel olarak doğrudur; ancak işin açıkçası bugün gerçek anlamıyla dayandığı dinamikleri yitirmesiyle resmi ideoloji de yeniden oluşum içerisine girmiştir. bu nedenle resmi ideoloji kategorik olarak varlığını korumaktadır.

her daim egemen ideoloji ile birbirine karıştırılan ya da doğal olarak bu ikisi arasındaki fark bilerek ve istenerek silikleştiren bir ideoloji haline gelen resmi ideoloji günümüzde yeniden oluşum içerisindedir. farklı dinamikler, uluslarası siyasal alan ve güç dengeleri ile yeniden belirlenmektedir.

egemen ideolojinin belirlenimi altında olan resmi ideoloji için günümüzde en yakın duran ideoloji yeni osmanlıcılık'tır. ancak günümüzde bu tez henüz için çok yenidir ve olgunlaşmamıştır. hakim ideolojinin ideologları için henüz vazgeçilmeye değer bir durumdadır. aynı şekilde gözden çıkartılan kemalizm'de belirli saiklerle yeniden göz önüne çıkartılabilir.

o halde şunu yazmaktan çekinmeyelim: günümüzün egemen ideolojisi olan burjuva ideolojilerinin belirlenimi altında olan bu kategori asla devre dışı kalmayacaktır. şekil değiştirecek, farklı saiklerle anılacak ama asla kaybolmayacaktır. silindiği iddia edilen şeyler ise geçmişin kabul edilemeyecek ileri unsurları olacaktır. yeni bir restorasyon dönemine az kala geçmişin kronolojisi böyledir.
Bu memleketi kardeşe kardeşe düşüren ideolojidir. Yani bu kürtler durduk yere "hadi yediğimiz kaba sıçalım, dağa çıkalım bu memleketin çoluğunu çocuğunu öldürelim" diktesini insanların kafasına kazımaktır. He biz de bunu yemişizdir.
sosyalizm, komünizm, kemalizm...resmi ideolojilerin hepsinin 'sosyal' olmaları bireycilikten uzak olmalarıdır. ancak devletin görevi, halkının bünyesinde barındırdığı her farklılığı korumak, yaşatmaktır. birey haklarını korumaktır. devlet, -yani aslında gerçekten demokratik bir yönetimde seçilmişler devlet olur öyle değil ama atanmışlar, yani memurlar yani bürokratlardır devlet resmi ideolojilerin olduğu yerlerde- bütün devlet ideolojileri, resmi ideolojiler bir 'devlet örgütlenmesi' içerir ve halkın içindeki faklı grupları ''devletin'' dışında bırakır. ya da onları da sistemin bir parçası olmaya zorlar. sistemin parçası olanlarsa farklılıkları kaldıramayan, sistemin ilkelerini, totem edinen 'resmi ideolojinin askerleri', 'sistem askerleri' haline gelir. devletin dışında bırakılanlar, devleti yöneten sınıfa, yani bürokrasi sınıfına giremez, bürokrat kurumlarının içine de giremez. örneğin: hakimler savcılar yüksek kurulu, anayasa mahkemesi gibi, ülkemizden örneklersek. gerçekten özgür bir ülke için devletin ideolojik yapılanmalardan arındırılması gerekir. devletin ideolojisi olmaz.
küçük bir çocukken, çocuk aklıyla sorduğum sorulara annem ve babam "aman oğlum sus, bir duyan olmasın, sakın başka yerde sorma bu soruyu" demesi ile tanışmış olduğum resmi yasaklar bütünü.

ideoloji denmesi ne kadar doğru bilmiyorum, bağlıları arasında pek aklı başında insan görmedim bugüne kadar. halbuki "ideoloji" deyince kelimenin bir ağırlığı varmış gibi geliyor.
bu kavram olmasaydı şakirtler ne yapardı, denilecek durumdur.
inkılap tarihi ve atatürkçülük dersinin hiçbir bilimsel dayanak ve gerçelik blokajına oturmamasına rağmen hala varolması resmi ideolojinin ülkenin kılcalarında ve genlerinde bulunduğunun açık kanıtıdır.
demokratik bir ülkede olmayandır. atatürkçülük tc nin resmi ideolojisidir. universiteler de bile resmi amaç atatürkçü gençlik yetiştirmek diye geçer yök ün amaçları arasında. insanlar ve türkiye gelişirse daha demokratik olacağız ve bu ideolojiler devletten temizlenecektir.
bir ideolojinin içeriden çürümeye başladığı ''ideoloji'' biçimidir. çünkü ideoloji dediğimiz şey dinamizmdir, öyle olmalıdır. resmiyete döküldüğü anda anlamsızlaşır.
ayrıca resmi ideoloji safsatası toplumu ahmaklaştırma siyasetinden başka bir şey değildir.
Birinci sınıftan itibaren zihinlere işlenen ideoloji. Sonra işte sağda solda gördüğümüz ulusalcı tipler ortaya çıkıyor.