bugün

her bir insan, ıssız adacık. ve bu adacıklardan oluşan yerkürede iletişim trafiği denilen bir keşmekeş yaşanmakta. bu curcunada çoğu potkal amaçına ulaşamadan kırılmakta. kırılmayan potkalin ise ya içi boş yada yazıları silik olmakta. aksilik bu ya !
türk dil kurumu; kaza veya başka bir olayı karadakilere bildirmek için gemilerden denize salınan, içinde mektup olan şişe olarak tanımlamış potkalı.

benim potkallarım, pekâla ıssız bir adadan bırakılabilir denize. yahut insanların kalabalıklar içinde kendisini sıklıkla yalnız hissettiği anlarda da yazılabilir gecenin karanlığında, çaresizliğine deniz fenerinin sarı umut vaat eden ışığını, ateşini ararken, karaya vurmuş balinalar gibi koca gövdelerini ıslak kumlarda sürterken bir adam veya bir adamcıklar...
(bkz: finike)
çok kızılan bir arkadaşa "sen bu şişeyi bulduğunda muhakkak ben ölmüş olacağım, ben sana bu şişeye ne yapman gerektiğini uzun uzadıya anlatmak istemiyorum, sen ne yapacağını biliyorsun!" şeklinde bir not iliştirilerek denize atılan zaman makinası.
yardim istemek icin gonderilenlerinden bir tanesinin 42 yil sonra karaya vurdugu gozlenmi$.. vi$$!

o zamanlar msn messenger yok, icq ile idare ediliyor.. tek parti donemi, francala karne ile dagitiliyor. a$k mektubu vazifesi gorurmu$ bu cam $i$e icine konularak, tipa ve balmumuyla muhurlenmi$ mektuplar, bak bak, "seni seviyorum yaz potkalla yolla, sen olmeden sevdicegine ula$ir".. zor zamanlar.. entry bitti. daha okuma.
denize bırakılan ve mantar tıpa ile ağzı kapatılan şişenin içerisine kimi zaman sevgiliye, kimi zaman bir düşmana, ya da hiçliğiye varması umulurak yazılmış mektuplara verilen isim.
(bkz: e siz potkal)
gökçe pehlivanoğlunun ödüllü kısa filmi