bugün

Türk ordusunun terörle mücadele yöntemi.

Şu şekildedir; ne işe yaradığı bilinmeyen barakalar doğu illerimizde pkk nın saldırırken zorlanmayacağı konumlara oturtulur.

içine 100 civarı asker yerleştirilir ve beklenir.

Budur.

Pkk bi torbaya karakolların ismini koyar. En kıdemli barzo elini torbaya sokar, çeker. Çıkan karakola saldırılır.

Akabinde, şehitler ölmez vatan bölünmez, geniş çaplı operasyon başlatılır falan.
halkın bir kesiminin ne emmeye ne gömmeye gelmediğini kanıtlar nitelikte tespit. hayır adamlar saldırmasa suç. saldırsa 300 terörist çembere alındı geyiği döner. uçak kaldırılsa dağ taş bombalanıyor derler. ne istiyorsunuz ulan(iktidara gelmek haricinde)?
e Rahatsız mısınız olm siz.

normali buymuş. Yok karakol sadece bulunduğu bölgenin güvenliğinden sorumluymuş.

Balıkesir karakolu kıyaslamaları, ukala sözler.

Ulan sığır, senin dediğin normal bir iç güvenliğe sahip ülke karakolu için geçerli.

En büyük tehdit katırlı kaçakçıysa tamam.

senin ülkende gayrı nizami bir savaş durumu sürüyor. Dağınık ve hakim olmayan konumda içinde en fazla mg3 ü olan 100 asker barındırmak o çocukları kurban etmekten başka bir şey değil.

Hangi karakol hangi çevre güvenliğini sağlıyormuş. Adamlar dışarıya adımını atamıyor. Tek işlevleri bulundukları binayı korumak.

Gayrı nizami harpte konumunu sabit tutarsan, siki de tutarsınız. Görmüyor musunuz?

Barış zamanı için dizayn edilmiş sistemi siz savaş zamanında uygulamak için ısrar ederseniz oralar düşmanınızın oyuncağı olur.
sivillerin bile gördüğü ama askerin ısrarla görmezden geldiği taktik hata. büyük ihtimalle 90'lardaki seyyarların aşırı şiddete bulaşmasından dolayı yine bu saçma yönteme kalındı. seyyar birlikler gittikleri bölgeyi tanımadıkları için hatalı işler yapardı. bizim köyde köyün zavallı bir çobanına ateş açmışlarda allahtan köyün karakolu vardıçocuğu kurtarmışlar. ordunun bir de süper bir yöntemi vardır bu karakollara asteğmen atardı komutan diye. bu sebeble hala geçerli mi bilmiyorum ama ordu içindeki oran baz alındığında en çok şehit asteğmenler arasından çıkıyordu.
askerlerin israrla sivillerin görmesini istediği sivillerin israrla görmek istemediği durumdur.

bunu emeklisi muvazzafı en az 20 savaşçı general röportajlarda, tv programlarında, haberlerde konuk oldukları konuşmalarda defalarca ifade etti.

bir ülkede olan biten herşeyden o ülkedeki hükümet sorumludur.

asker veya polislerin hamleleri, olay esnasındaki tutum ve davranışları ve insiyatif alanlarını belirleyen hükümettir.
siz ciddi ciddi bu hükümetin terörle, teröristle, bunların destekçileriyle, siyasi uzantısı olarak net olarak bildiğimiz siyasi partisiyle herhangi şekilde mücadel ettiğine inanıyor musunuz.

yani erdoğan,bir sabah kalkıp bu böyle gitmez, ülkede adalet ve huzur tarihe karıştı bişeyler yapmam lazım diyebilecek kadar özgür ve hür iradeli bir siyaset mi yürürüyor.

orada karakol olsa ne olur olmasa ne olur, zaten sınırlar delik deşik güya kaçakçılıkla mücade etmesi gereken sözümona kolluk kuvvetleri kaçakçılara bilerek alenen hükümetin emriyle göz yumuyor.

bu işlerle her ilgilenen insan da bunu gayet iyi biliyor.

kimse kendini kandırmasın, bu hükümet ne mücadele etti ne olayların en azından minimum seviyeye inmesi için talimat verdi. ülkeyi getirdikleri noktayı herkes görüyor ama sanırım anlamak istemiyor.

açıkçası çok gaddar ve zalim bir insan değilim ama geçtim kardeş, ağabey veya kuzeni mahalleden öyle ara sıra selamlaştığınız 2 kelam ettiğiniz bir tanıdığınız terörist roketiyle paramparça olup semtinize cenazesi geldiğinde aklınıza gelir umarım bu hükümeti kollamalarınız.
anlaşılması zor durumdur.
Çözüm sürecinde kafatasçı milliyetçilik anlayışından kurtunulmalıdır. Elbette ki pkk lanetlenmeli, yaşatmış olduğu acılar unutulmamalıdır; lakin boş sözlerle ortalığı velveleye verip, çözüm süreci zora sokulmamalıdır.