bugün

haklı-haklı ayrımı yapıp kimin ne olduğunu belirleme statüsünde olanların "diğerleri" için kullanabildiği söz. ve hiç bir zaman iyi anlamı olmadı.
yakinen tanıdığımız biri için kullanılabilecek tek kelime.

o biri, gurup toplantısında gene esip gürlemiş. bu sefer hedefi muharrem ince. güya ağzının payını verecek, aslında hiç ilgili olmadığı konuda, tüm suçu onun üzerine yıkıp aradan tereyağından çıkar gibi sıyrılacak.

muharrem hoca, savaş istemediğini, ülkenin savaşa değil barışa ihtiyacı olduğunu söylüyor. ardından iktidarın sağ parmağı ona, ''tarafını seç tarafını'' lafını ediyor. bu diyalogu hatırladınız şimdi.

şimdi bizim pişkin, sanki suriyenin isyancılarını, ayaklanmacılarını silahlandıran başkasıymış, sanki sınırımızın içine yüz bine yakın mülteciyi muhalefet partileri doldurmuş, sanki sınırımızın sıfır noktasında savaşanlar başkasıymış gibi, eline yüzüne bulaştırdığı dış politikanın ve bebek kanlarının tüm yükünü muhalefete atıyor. bak bak bak.

bu iktidarın yalakaları da, katil olduklarına üzülmüyorlar da, anne ve çocukların ölümlerine kendilerinin sebep olduğunu düşünüp hallerine ağlayacaklarına, hala bu pişkini kurtarmanın derdine düşüyorlar. allah sizleri bildiği gibi yapsın, zaten yapacak da.

belki daha nice canlar, nice zavallı masumlar, bu epileptik dengesizliği herkesce malum olan pişkinin, şahsi hırsı ve inadı yüzünden ziyan olup gidecek. gene biz ağlayacağız, gene biz yanacağız, bu yalaka, şerefsiz güruh ise, herhalde vicdanları kuruduğu için yine pişkin savunma görevi üstlenecekler.

neymiş efenim; anneler, çocuklar öldürülmüş, ne barışıymış. allah seni islah etsin, bu kadar pişkinliğe pes diyorum.
tam pişmiş anlamına gelir. ekmeğin pişkini makbuldür.
(bkz: ömer coşkun)