bugün

ben, sen, o, biz, siz...*
çocukluğumuzun kanayan yarası. hortumlu döven babanın bir diğer aksiyonu.*
küçükken durmadan bakkala gönderilen çocuktuk hepimiz. eziliyorduk evde, küçüktük daha. kıçımızda kısa don vardı. ne denilse yapmak zorundaydık. ve hepimizin canı çikolata çekiyordu. anne babamızın ise canı dayak atmak...

aklıma geldikçe...*
buna karşılık olarak çocuğun taktik geliştirmesi söz konusudur. bu sebepten çokça dayak yediği için bir şeyler yapmak zorunda kalan kahramanımız bakkala borç yazdırma taktiğini uygular.. böylece hem dayağı topluca ay başında yer hem de çikolataları tadını çıkartarak ( zira dayak tadı girince araya mutluluk hissi etkisini yitiriyor). kim bilir belki bu olaydan sonra kendi isteği dışında bir daha bakkala gitmek zorunda kalmaz..

(bkz: çocuk işte)
(bkz: çocuk hayat hayat diye tutturdu helal et)
(bkz: alaman çikolatası yiyerek mi büyüdünüz lan)
bunu alışkanlık haline getirmiş ve izin almadan yapıyor ise fazlasıyla haketmiş olan çocuktur. aile bütçesi herzaman buna müsait olmayabiliyor. diyeceksinizki üç beş bozuk paraylamı geçinicek evet yerine göre üç beş bozuk parayla eksiklerini gideren, yerine göre bu azımsanıcak bozuk paraya bile muhtaç kalanlar da olabiliyor.
o çocuklar büyüdü ve artık sözlükte başlık sıçıyorlar. zaman ne çabuk geçiyor azizim.

(bkz: dayağın zararları)
hatta bazende para üstüne değil annenin cüzdandan alınan parayla gidip çikolata,cips alır bu çocuk.tabi ki sonrasında anneden yediği dayakla bir daha izin almadan o para üstleriyle bile sakız alamaz çocuk. * * * *