bugün

bir gün sürmesine rağmen, bu insancağızın* tüm niyet ve görüşlerini açık ettiği olaydır. Örnek vermek gerekirse:

spor sayfasında marco aurelio'nun yaşlı bir bayanın elini öperken çekilmiş resmini koyup, "o da bizim gibi şunu-bunu yapıyor" şeklindeki haber, türk olma niteliklerini basite indirgeyen bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. türk olmak önemli bir geçmiş birikimi, türkiye sınırlarında, sınırlar dahilinde yaşayan insanlarla birlikte, bu vatan için uğraş vermeyi de kapsamaktadır. bunu hazmetmek de öyle hemen olmaz. "türk olmakta ne var, adam brezilyadan geldi; hemen oluverdi işte, marş da söyler, el de öper." diye geçiştirilecek bir kavram değildir.

yaşar kemal, nazım hikmet ve ahmet kaya; vatanlarından dışlanan aydınlar olarak ortak haberin konusu olmuştur. her biri üzerine atılan başlıklara bakıldığında:
nazım hikmet--> doya doya suratına tükürsünler
yaşar kemal --> devlet tanımam dedi
ahmet kaya --> klip çekmek istedi, istediği olmadı
gibi başlıklarla sunulmuşlardır.

haberlerin detaylarına baktığınızda, nazım hikmet için atılan başlığın aslında ruslarla ilgili olduğu gibi, detayında ve özünde övücü laflar görüyorsunuz. ancak, başlıkları şöyle bir okuyup geçecek birisi, bu isimleri üzerlerine atılan başlıklarla algılayacaktır ki, korkunç psikolojik oyun da aslında burada yatmaktadır.

toparlamak gerekirse, bu olay ve mevzubahis gazetenin o günkü sayısı, psikolojik savaş uygulamaları diye bir ders olsa, kaynak olarak bir tam dönemi doldurabilir içeriğe sahiptir. (bkz: oyuna gelmeyin)