bugün

Sahilde koşarken düşündüğü tek şey,
bunu yapmak zorunda mıyım diyordu, bir ara dizleri bu acıyı taşıyamadı ve yere yığıldı.
Dalgaların içinde nefesini düzene sokmaya çalıştı,
ıslanan saçlarını çekti yüzünden,
dizlerinin üzerine oturdu,tüm sahilin hatta tüm dünyanın acısını duyması için,
bir çığlık attı ve ağlamaya başladı,
dalgalar dizlerinden, karnına, karnından göğüslerine kadar tüm vücudunu ıslatırken,
o içini ıslatan,içini sele uğratan gözyaşları ile savaşıyordu,
ağladıkça acısı büyüdü,
yapmamam gerekiyordu diye ellerini soğuk denize vurdu,
köpüren dalgaların acısını hatta kendisini alıp götürmesi için dua etti,
belki kendimi buraya bıraksam denizde kaybolurum dedi,
uzandı sahile, ıslak kumlara, saçları ,sırtı, topukları hepsi denizin içindeydi şimdi,
bıraktı kendini, ellerini yana açtı gökyüzündeki yıldızlara gülümsedi,
seviyorum yıldızları izlemeyi dedi,
bunu sana yaptıysam pekala bende aynısını kendime yapabilirim dedi,
gözlerini kapattı, soğuk suyun tüm vücuduna yayılmasına izin verdi,
ayakları, kolları, elleri, saçları buram buram deniz koktu,
acısını unutmak için gözlerini kapattı, yüzüne vuran dalgalar ile gülümsedi,
huzur dedi ağzına yüzüne dolan sulara rağmen…

Neler olmuştu bu akşam,
kendini denize bırakmadan önce arkasına baktığında şarap içtikleri sahil kıyısındaki ev yerli yerinde duruyordu,
mumlarda hala sönmemişti, dizlerini karnına çekti, suların içinde olanları düşünmeye başladı,
Hepsi yaşanmış mıydı, yoksa gördüğü hisli ve gerçeğe yakın rüyalardan mıydı ayırt etmek istedi,
Hayır hayır gerçek dedi,
sabah uyandım, mutsuz uyandım dedi, bir kez daha denemek istiyorum diye uyanmıştı yataktan,
beni sevmesi için bunu yapmak zorundayım dedi,
Kahvesini yaparken, mesaj attı, akşam sahil kenarındaki evde şarap içelim mi,
her kelimenin arasına artık seninle arkadaş değil sevgili olmak istiyorum yazıyordu,
her harfi yazarken onu ne kadar çok istediğini anlatmak istiyordu,
soğuk tavrının altında alev alev bir ruh taşıyordu,
sadece ona sahip olmak isteyen bir ruh ve onun ruhu ile daha da yanacak bir ruh,
kahvesine tek şekeri atıp yatağına geri döndüğünde mesajına cevap gelmişti,
olur akşama görüşürüz yazmıştı,
her zaman bu kadar soğuk olmak zorunda mı dedi sigarasını yakmak için çakmağını ararken,bulamadı.
Çekmecesinden yeşil saplı kibritleri çıkardı,
sigarasını yaktı, beyaz tül perdelerinin daha da sararması için ilk dumanı yolladı camlara,
kahvesinden bir yudum aldı ve aklına gelen korkunç düşünce ile gözleri ateş aldı ,
kalbi yerinden çıkacaktı,
eğer bu akşam benim sevgimi kabul etmezse onu öldürmek zorunda kalacağım dedi,
benim olmayanın, herhangi birisinin olmasına izin veremezdim,
bu bencil düşünce beynini kemirirken çatlamış dudaklarına götürdüğü sigaradan bir nefes daha aldı ve gülümsedi,
kötü bir gülümseme ile planının ayrıntılarını düşündü…
Üçüncü sigarasını bitirdiğinde plan hazırdı,
sahil evini süsleyecek romantik bir ortam hazırlayacaktı,
şarapları seçmiş, konuşmak istediklerini kafasında kurgulamıştı,
almak istediği cevap evet seni sevmek istiyorum,
sevgine karşılık vermek istiyorumdu ama sevgisinin kabul edilmemesi durumunda ne yapacağı ,
içini kaplayan kötülüğün daha da kararmasına yol açtı,
hayır dediğinde şarabına zehir döküp, kalbine bir bıçak saplamaktı,
başarabilirse belki kalbini de sökebilirdi,
bunu denemek gerek dedi, neşter ve bir bıçak işimi görebilir,
içten içe onu öldürmekten aldığı bir haz belirdi ,
hayır olamaz böyle bir şey dedi, sadece –olasılık- için yapıyorum .
Neyse hazırlanmam lazım deyip yataktan çıktı,
Küvete kendini bıraktığında aklında olan tek şey – o-ydu,
bu sefer olacak dedi, bu kadar çok seviyorsam benim de sevilmem gerek dedi,
onun için ne kadar çok ağladığını, ne kadar çok sarhoş olduğunu hatırladı,
üzüldü, neyse dedi köpüklerin içinde vücuduna lavanta kokusunun sinmesine izin verirken,
sadece güzel şeyler düşünmeliyim ,her şey güzel olacak bu akşam ,biz olacağız dedi.
Rimelini sürerken elleri titriyordu, kirpiklerini boyamak için ufak çaplı bir savaş vermesi gerekiyordu,
sakinleşmek istedi, başaramadı, sahte bir gülümseme takıntı ,sanki bu akşam bir kalp sökmeyecekmiş gibi.
Evden çıkarken yanına aldığı şarapları kontrol etti,
cüzdanına koyduğu ufak bir şişede zehir olduğunu hatırladı ama yokmuş gibi davranıp evden çıktı,
neşter ile bıçağa dokunduğu halde görmemezlikten geldi,
sahil evine ondan önce gidip, etrafı süsledi, mumlar yakmış,
üşürler diye şal koymuş ve şaraplar ile onu bekliyordu,
sahilde yürürken yıldızların ne kadar parlak olduğunu fark etti,
çünkü bizim için dedi, her şeyin güzel gideceğine inanıyordu,
gözlerindeki mutluluk korku veriyordu.
Geldiğini gördü, deli gibi aşık olduğu adam ona doğru geliyordu,
yanına geldiğinde bir kere daha baştan aşağı titremişti,
avuçlarının içi terlemiş,
kalbinin atışları adeta lunaparktaki oyuncaklardan çıkan sesler gibi çılgınca bir karmaşa içindeydi,
kasıklarının kavrulması da onu ne kadar çok istediğini gösteriyordu ve kafasındaki tek kelime,
kokusu, ne de güzel kokuyordu.
Boynuna uzandı ve sarıldı,
boynuna dudaklarını değdirdiğinde burada ölmek için neler vermezdim dedi,
ama dudaklarından çıkan şey hoş geldin oldu.
Yürürken erkek işin yoğunluğunu anlatıyordu,
yaşadığı stresleri, ağzından çıkan küfürler ne de stresli bir gün geçirmiş diye düşündürdü kadını,
sahil evine girdiklerinde gülümsedi erkek,
çok güzel dedi ama fazla dedi,
suratı düştü kadının, neyse dedi, şaraplarını koyup içmeye başladılar,
havadan sudan konuşmalar yerini daha duygusal şeylere bırakmıştı;
aşk, yıldızlar, denizin sesi , bu kelimeler ile birbirlerine daha da yaklaştılar,
dudaklarında onu hissetmek için yanıp kavrulan kadın, gözyaşları içinde son bardağını yudumluyordu.
Hayır demişti erkek,
önce beline sarılmıştı üşümemek için şala sarılmışlardı,
kızın mutluluktan başı dönüyordu, bitip giden şişelerden değil..
Kollarındayken her şey tamam demişti ve onu ne kadar sevdiğini anlattı,
sabah uyandığımda yanımda olmanı istiyorum dedi, seninle kahve içmek istiyorum uyanmak için dedi,
uyurken ellerinin belimi sarmasını istiyorum ve boynumda nefesinle uyumak istiyorum dedi,
her uyandığımda daha çok sevmek istiyorum seni,
her şarkıya anlam yükleyelim,
her dakikanın tadına varalım,birlikte dünyayı keşfe çıkalım,
anı yaşayalım dedi,
bunlardan sonra dudaklarına yanaştı erkeğin her şeyi kabul edeceğini düşünerek ama şarabın etkisiyle bu kadar yaklaştıklarının farkına varan erkek kendine geldi ve geri çekti kendini,
hayır dedi sevemem seni dedi, senin bana olan sevgin hastalıklı bir sevgi,
gözlerinden süzülen yaşları elinin tersi ile sildi kadın, peki dedi.
çok içtim sarhoşum deyip geçiştirmek istedi ama kalbini kaplayan karanlık, elleri ile onun kalbini sökmek istiyordu..
Erkek konuşmaya başladı,
seninle vakit geçirmeyi seviyorum ama hepsi bu dedi,
seninle sevgili olmamız komik olurdu gerçekten dedi, seni sevmeyi bile deneyemem ,
bu gözle hiç bakmadım sana, beni yanlış anlayacağını hiç düşünmemiştim,
seninle kahve içiyordum evet ve gözlerinin içine bakarak heycanlı heycanlı bir şeyler anlatmamı yanlış anlamışın, saatlerce ağladığında yanında oldum
çünkü sana değer veriyordum bu sana aşık olmam için bir sebep değil unutma ,
sahilde vakit geçirmemiz, yürümemiz ya da koşmamış doğaldı,anlam yükleyeceğini düşünemedim ,
aramızdakilere bakış açımız çok farklıymış dedi,
daha da kırıldı kalbi , kalbini sökebilirim dedi,benim sevgimi kabul etmeyen bir kalbi denize atmaktan başka ne yapabilirim.
Sigarasını yakmak için yeşil uçlu kibritlerini çıkardı,
Ağlamadı sadece gülümsedi, peki dedi,
anlıyorum seni, hiç olmamış gibi davranalım gerçekten çok utandım,
çantasından kibritleri çıkarırken hırkasının koluna ufak şişeyi saklamıştı,
hadi içelim o zaman,
erkek şaşırdı ,böyle tepki vermesine ama sevindi,
zehiri usulca erkeğin şarabına döktü, telefonu ile meşgulken görmedi erkek,
şarabını yudumladıkça kalbini nasıl sökeceğini düşündü,
önce gömleğinin düğmelerini açacaktı,
hala nefes alırken neşteri boynundan, kokusunu aldığı yere vuracaktı,
ellerine dökülen kanları görmeyecekti, usulca göğsüne inip derisini çizecekti,
kalbine atılan çizikler için, açılan kaburgalarına bakıp, bıçağı alacaktı,
belki bir iki sigara içerdi bu arada.
sigarasını kumsala fırlattığında erkek yere uzanmış kriz geçiriyordu,
şarap bardağı elinden düşmüş, bileklerine dökülmüştü kırmızı şarap,
çantasından neşteri çıkardı,
Gömleğinin düğmelerini açtı, boynundan göğüslerine doğru tırnakları ile tadına varmak istedi,
keşke dedi, keşke parçalamak yerine uyusaydım göğsünde dedi, yanına uzandı,
göğsüne yattı ve birkaç şarkı mırıldandı, elleri ile erkeğin soğuk ellelerini sardı, yattı bir süre,
sonra şu cümle döküldü kadının dudaklarından,
yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı dedi,
evet diye kahkaha attı, kendisine ait olmayan gözleri ile,
evet sevmesi şart dedi,bütün kuvveti ile bıçağı kaburgalarını kesmeye çalışırken.
Evet şart diye ağlıyor bir yandan da kaburgalarını alıp kalbine ulaşmak istiyordu,
ne zor şeymiş kemiklere dokunmak dedi bir ara suratında engel olamadığı gülümsemeyle,
göğüs kafesini fırlattığında avuçlarının içine kalbini aldı,
kanlı elleri ile onu sevdi, benim olmanı istedim hepsi bu dedi,
neşter ile kopardı kalbini,gözyaşları bir yandan yüzüne tecavüz ederken,
dudaklarındaki gülümseme korkunç bir yüze sahip olmasına neden oldu,
titriyordu, sakallarına dokundu yüzü kan içinde kaldı erkeğin.
Kadın, sırtını dayadı tahta eve, çantasından kibritleri alıp sigarasını yakmak istedi,
yeşil saplı kibritler kanın içine düştü,
birkaç tanesini kurtardı yaktı sigarasını,bütün mumları üfledi, sigarasının dumanı ile hepsini söndürdü.
Kalbini avuçlarının içine aldığında ter içinde kalmıştı,
daha çok şarap içmiş, daha çok sigara söndürmüştü erkeğin teninde,
acımı hissetmiyorsun değil mi dedi,her sigarayı söndürüşünde, kızaran kollarına baktı,
parçalanmış göğsüne baktı erkeğin,
sevebilirdin dedi erkeğin saçlarının arasında kanlı ellerini gezdirirken.
Sevebilirdin istesen dedi, sevişmek isteyebilirdin dedi, ölü dudakları öperken,
vücudumun tadına varmak isteyebilirdin,
tadını dudaklarımdan içip kalbime hapsedebilirdim, izin vermedin buna,
üzgünüm dedi, çantasının içine kalbini koydu erkeğin, yeşil saplı kibritlerini topladı.
Prag’dan getirdiğin kibritlerdi hatırladın mı dedi,
cevap bekledi uzun uzun, göğsü parçalanmış erkekten,
eline şarap şişesini alıp sahilde yürümeye başladı,
şişe bittiğinde koşmaya başladı,
bütün sahil boyunca ağladı,güldü, gerçek ile hayali ayırt edemedi, sahile uzandı.
Çantasını yanına koydu,
saçlarını sırtını bıraktı denize, sol avucu sıkı sıkı kapalıydı,
denizin içine girdiğinde kibritler çıktı avucundan..
Ertesi gün sahilde çanta bulunduğunda,
yeşil saplı kibritler, kalp ve kana bulanmış mavi bir zarf vardı,
içindeki notta,
Bana hediye ettiğin kibritleri benim olacağın gün
ya da
birlikte öleceğimiz gün kullanmaya söz vermiştim,
sabah uyandığımda benim olman için çabalamaya söz verdim,
hangisi gerçekleşti merak etmiyorum
ama
yeşil saplı kibritler çok bekledi inan…
bence olmasa da olur, çok uzun lan bu.