bugün

sözlükleri özgür platformlar zanneden okan bayülgen'e açık mektuptur.

"internetime dokunma kampanyası" çerçevesinde yürüttüğü muhabbet kralı programında çıkardığı sözlük temsilcilerinden bazılarının, aslında sansürcünün önünde gittiğini bilmesi gerekiyor. istediğini kimselere sormadan çaylak edip, uçurabilen; söylem sınırı olmayan; çok geniş bir yelpazede; ironik de olsa insan aşağılamalarına giden girileri umursamazken; yalnızca kendi çıkarları çerçevesinde sözlük yöneten yöneticiler var.

bireysel anarşizm ile bunu söyleyebilecek bir postmodernist çıkmaz tabii ama ben söylüyorum; sözlükleri özgür platformlar sanması öncelikli yanlışıdır. unutmasın ki; otorite sahibi her insan; en azından bu memlekette otoriteyi ele geçirmiş bir çok birey; bunu kötüye kullanmaktadır. bunun en önemli nedeni ise "etik" problemidir.

özgürlükler konusunda konuşacaksa; bunu gerçekten dert ediyorsa da etik problemine değinmesi gerekiyor. yer altı oluşumları olarak nitelendirdiği, özgürlükçü olarak gördüğü sözlüklerin çoğunda; yönetici sıfatını kazanmış bireylerin çoğu; ticari veya benzeri diğer kaygılarla; kişisel amaçlarına dayanarak; inanılmaz bir sınırsızlıkta; söylemleri kısıtlayabiliyorlar; bunlar da yıllarca yaşandı.

acaba halk tabakası; yönetim veya sözlük yöneticileri; her biri ne kadar etik? asıl üzerinde durulması gereken nokta da bu.

korkunun krallığı'nda yaşadığımız o kadar açık ki zaten.
"özeti: ekşi sözlük,uludağ sözlük,itü sözlük ve inci adlı bok çukuru özgür değildir. diktatörce yönetilmektedir." olan mektuptur.